“Kenan Evren öldü, 12 Eylül rejimi sürüyor!”

78’liler Girişimi Çanakkale Sözcüsü Hayrettin Pişkin,” Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, yeni darbecilerin çıkmaması ve darbelerin olmamasının garantisi, Cuntacıların ve işkencecilerin yargılanmasıdır. Darbecilerle toplumsal suç ortaklığını reddediyoruz. Toplumun yıllar ve yıllardır kararan vicdanını aydınlatıyoruz. Biliyoruz ki, darbecileriyle hesaplaşmayı beceremeyen bir toplum darbe üzerine darbe yemeye mahkumdur” dedi.

525
12 Eylül darbesinin mimarlarından Kenan Evren`in ölümü üzerine yaptığı açıklamasında “Kenan Evren, şike bir yargılamayla yaptıklarının hesabını vermeden öldü! Darbeciydi! Suçluydu! Yalnız değildi: Milli Güvenlik Konseyi, Sıkıyönetim komutanları, valiler, Kaymakamlar, Emniyet ve siyasi şubeler, Cezaevi müdürleri, özel harpçiler, hükümet üyeleri, Danışma meclisi üyeleri ve daha binlerle ölçülebilecek suç ortakları ve işbirlikçileriyle Türkiye toplumuna, halkına ilerici, devrimci güçlere karşı insanlık suçu işlediler” diyen 78’liler Girişimi Çanakkale Sözcüsü Hayrettin Pişkin, “Anayasal parlamenter düzeni ortadan kaldırdılar. Ülkeyi üç yıl anayasasız, parlamentosuz yönettiler. Ağızlarından çıkan her emir kanun oldu. Türkiye toplumunu, emperyalizmle işbirliği içinde düşmanın arka bahçesi gören projenin deney alanı yaptılar. Gözaltına aldıkları bir milyon insanı bu deneyin kobayı olarak kullandılar. Irkçı Güney Afrika`dan ithal ettikleri "hakim önüne çıkmadan 90 gün gözaltı" uygulamasıyla yeni Gestapo mahfilleri kurdular. Askeri cezaevlerini Nazi toplama kamplarına çevirdiler. Sayısız işkence, işkencedeki ölümler; 50 idam, hala bulunamayan kayıplar, yasaklanan ve yakılan milyonlarca kitap, dergi ve gazete, işinden, okulundan atılan onbinlerce işçi, memur, öğrenci, öğretim görevlisi, pasaport verilmeyen, vatandaşlıktan çıkarılan, fişlenen ve yaşamları paramparça edilen milyonlarcamızın mağduriyetinin ve acılarının sorumlusuydular” görüşlerini savundu…

 
Darbe şefi Evren ve suç ortağı darbeciler…
Darbecilerin sınırsız toplumsal tahribat yarattıklarını ifade eden Hayrettin Pişkin, “Dünyanın en otoriter ve en anti demokratik anayasasını hazırladılar "Hayır"ı yasakladıkları sözde bir halk oylaması ile topluma zorla kabul ettirdiler. Demokrasi ve özgürlükleri yok eden; tek mezhep, tek ırk, tek ideoloji devletini pekiştiren; "demokrasi"ye geçme adı altında dünyanın en kalıcı ve en köklü " Milli Güvenlik Devleti"ni, yani darbe rejimini kurdular. Darbe yapar yapmaz parlamentoyu kapattılar. Toplumsal muhalefeti şiddetle bastırdılar. Denetimli birkaç sendika dışında, tüm sendikaları kapattılar. Gençliği Şili`den ithal ettikleri militarist YÖK cenderesinin kıskacına soktular. Ülke ekonomisini kamu denetimini yok sayarak vahşi kapitalizmin pazarına sürdüler; naylon bankalarla kamu kaynaklarını hortumladılar; ülkeyi neo- liberalizmin cilalı yoksulluk cehennemine sürüklediler. 70`li yılların bağımsızlıkçı, eşitlikçi, hakkını ve hukukunu arayan toplumsal özgürlük ruhunu tasfiye ettiler. Milyonlarla sokağa çıkan, hak hukuk bilincini geliştiren 78 kuşağını ve halkı tasfiyeye yatırarak Türkiye`nin aydınlık geleceğinin önünü kestiler. Halkını seven, halkı için insani ve eşitlikçi bir dünya kurmaya çalışan herkesi düşman gördüler. Etnik temizlik yapar gibi devrimci temizliği yaptılar. Böylece solu ülkenin gündeminden düşürdüler. Oysa sol en azından toplumun vicdanıydı. Toplumu vicdansız bıraktılar. Tanrıları güç ve paraydı. Özal gibi sivil politikacılar üzerinden Türkiye`yi kara para cennetine çevirdiler.ÊÜretici toplum yerine, tüketen ve tüketmeyi statü olarak benimseyen bir toplum yarattılar. Toplumun öz güvenini, bir şeylerin değişeceğine dair inancını, insiyatifini ve kişiliğini ezdiler. Sınırsız bir toplumsal tahribat yarattılar” dedi.

 
Tarih önünde mahkum oldular
Parlamentoyu kapatan Evren`e devlet töreni yapan Evren kadar onurlu olabileceğini söyleyen Pişkin” Diyarbakır cezaevi başta olmak üzere, uyguladıkları ölçüsüz şiddet politikaları ile hala süren ve hala gündemden düşmeyen "Kürt Savaşı’nı” tetiklediler. "Etnik-toplumsal barış"ın halkların kardeşliği temelinde gerçekleşmesini engellediler. Kürt yoksulları üzerinden kirli bir savaş yürüttüler. Binlerce köy ve mezra yaktılar. Milyonlarca Kürdü evinden toprağından kopardılar; metropollerdeki işsiz kitlelerin arasına sürdüler. Ülkeyi yüz milyarlarca dolar borçlandırdılar. Toplumsal ve siyasal hayatı militarize ettiler. Hala Kürtlere demokratik bir çözüm önermediler. Siyasal İslam`ın önü darbe yapmaya hazırlandıkları yıllarda işbirlikçisi oldukları ABD tarafından açılmıştı. ABD`nin yolunda yürüyerek siyasal İslamcılarla işbirliği yaptılar. Sonra siyasi İslam ağırlıklı siyaset arenasından şikâyet ettiler. "Demokrasiyi kurma ve kollama" adına yaptıkları darbeden demokrasi çıkmadı. Suçlular! Yurttaşlara, Türkiye`ye ve insanlığa karşı sayısız suç işlediler. Tipik bir darbeci tutumuyla anayasalarına kendilerini hukuktan ve adaletten "koruyan" sözde geçici 15. maddeyi eklediler. 25 yıl "Sürekli cezasızlık" durumu yaratarak adaletten kaçtılar. Ankara`daki 2012 – 2013 şike yargılaması siz darbecileri kurtarmayacak. 30 yıl boyunca bu ülkeyi siz Evrenler`in, siz darbecilerin anayasasıyla, kanun ve kararnameleriyle yöneten 12 eylülcü politikacıları ve partileri de kurtarmayacak. Evren devlet töreniyle onore edilecekmiş. Parlamentoyu kapatan Evren`e devlet töreni yapan Evren kadar onurlu olabilir ancak. Başkanlık rejimiyle memleketi totariterizme sürüklemeye aday olanların Evren`i cenazesini devlet töreniyle kaldırmasına şaşırmıyoruz. Daha şimdiden vicdanlarda mahkum oldular. Tarih önünde mahkum oldular” şeklinde konuştu.

 
İşçiler, Emekçiler, Gençlik Aydınlar, Devrimciler, Sosyalistler ve toplumumuz:
Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, yeni darbecilerin çıkmaması ve darbelerin olmamasının garantisi, Cuntacıların ve işkencecilerin yargılanması oldğunu belirten Pişkin şöyle dedi: “Darbecilerle toplumsal suç ortaklığını reddediyoruz. Toplumun yıllar ve yıllardır kararan vicdanını aydınlatıyoruz.. Biliyoruz ki, darbecileriyle hesaplaşmayı beceremeyen bir toplum darbe üzerine darbe yemeye mahkumdur”
Paylaş