“İyi ki varsın canım oğlum”
Çocuğunun kalbinin ilk atışını duyduğunda başladığı annelik yolculuğunda, 19 yaşına getirdiği engelli çocuğu ile verdiği savaşı paylaşarak, diğer annelere ışık tutan, eğitimi ve becerileri ile sıradan bir engelli annesinden ayrılan Meda Güney, engelli ailenin hangi kurumlara başvurulacağından, çocuğunun öz bakımına, aktivitelerine, paylaşımına ve sürdürdüğü eğitime kadar izlediği yolları anlattı.
Çocuğunun kalbinin ilk atışını duyduğunda başladığı annelik yolculuğunda, 19 yaşına getirdiği engelli çocuğu ile verdiği savaşı paylaşarak, diğer annelere ışık tutan, eğitimi ve becerileri ile sıradan bir engelli annesinden ayrılan Meda Güney, engelli ailenin hangi kurumlara başvurulacağından, çocuğunun öz bakımına, aktivitelerine, paylaşımına ve sürdürdüğü eğitime kadar izlediği yolları anlattı. Güney, “Normal bir çocuğu olan bir anne, en fazla 3 yaşına kadar bakıcıya ihtiyaç duyarken siz bir ömür boyu bu konumdasınız. Gelecek kaygısını sürekli yaşıyorsunuz. 19 yaşında bir erkek çocuğunun sürekli bakım ve gözetime ihtiyaç duyması sizin elinizi kolunuzu bağlıyor. Çünkü her türlü ihtiyacında siz yardımcı olmak durumundasınız. Anne ve baba çalışıyorsa muhakkak bir yardımcıya ihtiyacınız oluyor. Ama hiçbir zaman oğlumdan şikayetçi değilim. Dünya tatlısı ve çok güler yüzlü bir oğlum var ona sarıldığımda iyi ki varsın canım oğlum diyorum” şeklinde konuştu.
Engelli ailelerinin sorunlarının çok fazla olduğunu belirten Güney, ailelerin ateş düştüğü yeri yakar misali kendi acısını içinde yaşadığına işaret ederek, en büyük sıkıntının toplum tarafından anlaşılamamak ve dışlanmak olduğunu söyledi. Engelli ailelerin bundan zarar gördüğünü ve boşanmaların arttığını ifade eden Güney, toplumda engelli vatandaşlara gereken nezaketin ve önceliğin de gösterilmemesinden şikayetçi. Güney: “Çocuklarımızı götürebileceğimiz faaliyetlerin sınırlı olması, sağlık kurumlarında, bizlerin önceliği olmasına rağmen insanların bizden önce içeriye girme çabaları, heyet raporu ve RAM raporları çilesi yaşıyoruz. En kötüsü de sadece Sakatlar Haftası ve Dünya Engelliler Günü’nde hatırlanmamız” dedi.
OLAY: Kendinizi tanıtır mısınız?
Meda Güney: 45 yaşında, 24 yıllık öğretmenim. Ticaret Meslek Lisesi Büro Yönetim Alan Şefiyim. Eşim ve ben aynı okulda çalışıyoruz.
OLAY: Kaç çocuğunuz var? Çocuğunuzun engeli nedir ve bir anne olarak iletişiminiz nasıl, yaşadığınız zorluklar oldu mu?
Meda Güney:19 yaşında mental retardasyon zihinsel engelli oğlum ve 6 yaşında bir kızım var. Oğlum öz bakımını kendi başına gerçekleştiremeyecek düzeyde ağır derecede zihinsel engelli. Oğlum ile iletişimim gayet güzel. Rahatsızlığından dolayı aşırı takıntıları var. Bunlarla başa çıkmak çok zor oluyor. Özellikle sağlık problemleri olduğu zamanlarda kendisini ifade edemediği için ne olduğunu anlayamıyoruz. Doktora gittiğimizde ağrısını, acısını anlatamayınca doktor bize soruyor. Yanlış bir şey söyleyeceğim diye ödüm kopuyor.
OLAY: Türkiye`de engelli annesi olmak nasıl bir durum? Karşılaştığınız sıkıntılar neler?
Meda Güney: Türkiye’de engelli hakları ile ilgili son zamanlarda güzel iyileştirmeler olsa da, oldukça yetersiz kaldığını düşünüyorum. Geçen yıl oğlumun dişlerinde problem oluştu, doktora gittiğimizde ağzını açmadı. Saatlerce uğraşarak film çektirebildik. Ama dişçi koltuğunda oturmadığı için narkozla uyutulduktan sonra müdahale edilmesi gerekiyordu. Tam anlamıyla sevk muamması ile karşılaştık. Üniversite hastanesine sevk edildik orada ise 2 yıl sonraya randevu verebileceklerini söylediler. Özele sevk edilmemizi istediğimizde ise edemeyeceklerini söylediler. Kısacası herkes kendi başının çaresine bakmak durumunda kalıyor. Ameliyat sonrası ise tam bir kâbus oldu. Şükür o günler geçti, ama bizden de çok şey aldı. Çalışan anne-baba olarak oğlunuz sürekli bakıma muhtaç durumunda ise ya aile büyüklerine ya da sürekli bir bakıcıya ihtiyaç duyuyorsunuz. Bunlar da aileye artı külfet olarak karşımıza çıkıyor. Kendinize vakit ayıramıyorsunuz. Hayatınızı sürekli olarak çocuğunuzun ihtiyaçlarına göre planlamak durumunda kalıyorsunuz. Bu yaşam tarzının belirli bir dönem değil de bir ömür süreceğini düşünmek insanı çıkmaza sokuyor.
OLAY: Psikolojik olarak yalnız bırakıldığınızı düşündüğünüz anlar oldu mu?
Meda Güney: Evet. Önceleri olayı kabullenme aşamasında, hastaneler arasında mekik dokurken, benim oğlumdan sonra doğan çocuklar koşup oynarken, arkadaşlarım çocuklarının okul ile ilgili anılarını anlatırken. Yani çoğu zaman.
OLAY: Çocuğunuzun eğitimi konusunda nasıl bir yol izliyorsunuz?
Meda Güney: Çanakkale’de ilk Özel Rehabilitasyon Merkezi açıldığı günden beri oğlum eğitim alıyor. Evde de kendimiz eğitimine devam ediyoruz. Öz bakım becerilerini kazanması günlük yaşantısını devam ettirebilmesi benim en büyük dileğim.
OLAY: Engelli bir annenin çocuğuna yaklaşımı nasıl olmalıdır? Sizce Aile ve sosyal çevrenin anneye desteği hangi boyutta?
Meda Güney:Engelli annesi öncelikle çocuğunu kabul etmeli ve daha sonra çocuğunun engel durumunu ve yapabileceklerini iyi bilmeli. Ondan çok fazla bir şey bekleyerek kendisini ve çocuğunu hayal kırıklığına uğratmamalı. En büyük destek aileden gelmeli. Sosyal çevre ise engelli ve ailesi ile empati kurabilmeli. Yaşanılan çevrede, parkta, çay bahçesinde ebeveynlerin çalışma ortamlarında yapacakları tek şey empati kurabilmek. “Ben bu ailenin yerinde olsaydım karşımdaki kişilerden nasıl bir davranış beklerdim” diye kendilerine sorabilmeliler.
OLAY: Çocuğunuzla yaşadığınız en özel an hangisi?
Meda Güney: Onunla her anım çok özel. Çok duygusal bir çocuk. Gelip sarılıp “anne seni çok özlüyorum” dediğinde hiçbir şeyin önemi kalmıyor. Oğlum 4 yaşında uzun çabalardan sonra yürüdü. İlk yürüdüğü anı hiç unutamıyorum.
OLAY: Çalışan bir anne olarak evinize, çocuğunuza ve kendinize yeterince zaman ayırdığınızı düşünüyor musunuz?
Meda Güney: Çalışan bir anne olarak evime, oğluma, kızıma ve eşime ayırdığım zaman tabi ki yeterli değil. Kaç parçaya bölüneceğimi bilemiyorum. Haklı olarak herkes ilgi bekliyor. Küçük kızım Allaha şükür sağlıklı kendisini abisi ile kıyaslıyor. Ona daha çok yardımcı olduğumuzu düşünüyor. Onun farklı olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.
OLAY: Bir gününüzü nasıl programlıyorsunuz? Çocuğunuzla birlikte yapmaktan en çok haz aldığınız etkinlik nedir?
Meda Güney: Sabah erken kalkıp kahvaltı hazırlığı ile güne başlıyorum. Oğlumun sabah özbakım işleri ile başlıyor. Kızım ve babası okula gidince, bize yardımcı olan teyzemiz geliyor. O geldiğinde okula gidiyorum. Haftanın iki günü bir saatlik bireysel eğitim için okula gidiyor. Eğer okul günü ise kahvaltıdan sonra okula ve öğleden sonra basketbola gidiyor. Akşam kızımı okuldan alıp eve geliyoruz. Biz gelince teyzemiz evine gidiyor. Yemek hazırlıkları ve çocuklarla biraz vakit geçirdikten sonra uyku saatleri gelince yatırıyoruz. Gece ise derin bir uyku uyuyamıyorsunuz. Acaba tuvalete mi kalktı? Mutfağa mı gitti? Gibi sorularla karışık bir uyku uyuyarak sabah oluyor. Onunla birlikte yürüyüş yapmak, pikniğe gitmek en çok haz aldığımız şeyler.
OLAY: Özel çocuğu olan annelere tavsiyeleriniz nelerdir, siz bilinçli bir anne olarak toplumda diğer engelli anneleri ile bir araya geliyor musunuz?
Meda Güney: Olaylarla başa çıkabilmek için uzmanlardan yardım almalılar. Destek olmadan devam etmek sağlığımızdan çok şey kaybettiriyor. Zihinsel Engeliler Derneği ve Tüm Engelliler Derneği üyesiyim. Her iki dernekteki anne ve babalar ile iletişim halindeyiz. Bence düzenli olarak engelli anne ve babalara psikolojik destek verilmelidir. Bizler sağlıklı olmadıkça çocuklarımıza faydalı olamayız.
OLAY: Türkiye`de engelliler ne kadar sosyal? Eksiklikler neler?
Meda Güney: Engellilerin sosyal olabilmesi için sosyal yaşam alanlarının engellilerin ihtiyaçları düşünülerek hazırlanması gerekir. Özellikle spor alanları ve birlikte vakit geçirip değişik etkinlikler düzenleyebilecekleri alanlara ihtiyaçları var.
OLAY: Anneler Gününüzü kutlar, bize değerli zamanınızı ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Meda Güney: Ben de sizin aracılığınızla Olay Gazetesi`ne ve çalışanlarına teşekkür eder, işlerinizde başarılar dilerim.