“İşte eserinizin bir yüzü; KIYIM”

Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Telat Koç, ÇOMÜ de, 160 akademik personelin ötekileştirici uygulamalar nedeniyle hak kaybına uğradığını söyledi.

1093
ÇOMÜ`de akademik personele yönelik yapılan kıyımlarla ilgili istatistiki bilgiyi kamuoyu ile paylaşan Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Telat Koç, ÇOMÜ’de ötekileştirilerek kadro verilmeyenlerden %24’ü (38) ya emekli olduğunu ya da başka bir üniversiteye geçtiğini belirterek, halen ÇOMÜ’de çalışmaya devam edip özlük hakkı kaybı olan kişilerin mağdurlar toplamının ise %76’sını oluşturduğuna dikkat çekti. Bunlara ek olarak 2014 yılı içerisinde kadrosunu hak edip bekleyen kişi sayısının ise 27 olarak belirlendiğini vurgulayan Koç; "Bu gün 6 Kasım 1981; 12 Eylül faşizmi tarafından kurulan YÖK’ün kuruluş yıldönümü! YÖK üniversitelerde ekonomik, bilimsel ve yönetsel özerkliği yok ederek faşizmin üretildiği alanlar haline gelmesi amaçlı olarak kurulmuştur. 12 Eylül faşizmi ustalaşarak ve kurumlaşarak AKP iktidarı ile devam etmektedir. Daha önceki söylemlerinde YÖK’ün kaldırılması gerektiğini ifade eden AKP, iktidar kendisine geçince bu yapıyı üniversiteleri istediği hizaya sokmak için kullanmıştır/kullanmaktadır. Güncel durumda AKP’nin üniversitelerdeki hedefi özelleştirmedir. Farklı bir ifade ile bu kurumları üniversite niteliğinden çıkararak sermayenin hizmetine sokmaktır. Bu uygulama bilimin Türkiye’de tamamen bitişine neden olacağından kelimenin tam anlamı ile halka ihanettir" dedi.
 
"Laçiner’in uygulamaları saymakla bitmez"
"Bütün bu gelişmelere paralel olarak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi`nin (ÇOMÜ) başına 2011 yılı Mart ayında Sedat LAÇİNER getirilmiştir. Sn. Laçiner’in uygulamaları saymakla bitmez" diyen Koç; "İşte Sn. Laçiner’in şahsına özgü uygulamalarından bazıları: ölüm döşeğindeki akademisyeni işten atması, bir kentte (Çanakkale), kentin bütün bileşenleri tarafından rektör hakkında protesto mitinginin düzenlenmesine neden olmuştur, Türkiye hatta Dünya tarihinde ilk olsa gerek, yine Türkiye ve Dünya tarihine bir ilk olarak geçecek uygulama, Üniversite idari ve akademik personeli tarafından rektörlük önünde rektöre bağlılık/biat töreninin düzenlenmesi, kitap okumanın suç olarak tanımlanması ve meslekten atılma cezasının ÖNERİLMESİ, bir memurun, mahkeme kararlarına rağmen 7 kez sürülmesi, ÇOMÜ’nin davalarının 500 ler ile ifade ediliyor ve davaların neredeyse tamamının kaybedilmesi, üniversite çalışanlarının meslekten atılması. Bu uygulamaların tamamı sayılmaya kalkılsa sanırım birkaç cildi doldurabilirsiniz. Sn. Laçiner’in en büyük icraatlarından biri de üniversitede ötekileştirme ve ayrımcılık uygulamaları ile neden olduğu akademik, özlük ve psikolojik kayıplardır. Sn. Laçiner`in bu uygulamaları ile ilgili olarak daha önce kamuoyu ile bir liste paylaşmış ve bu hak kayıplarının giderilmesini istemiştik. Eğitim Sen olarak ÇOMÜ başta olmak üzere, üniversitelerin daha iyiye gitmesi konusunda emek vermek temel görevimizdir. Bu kapsamda sendikamızca gözlediğimiz, kadro verilmemesinden kaynaklanan özlük hakkı kayıpları konusundaki güncellediğimiz son durum aşağıdaki çizelgede verilmiştir. Gerekli bilgiye ulaşamamaktan kaynaklanabilecek hak kayıplarını duyuramadığımız arkadaşlardan özür dileriz. ÇOMÜ’de özlük haklarının verilmesi konusunda büyük bir katliam yaşandığı gerçeği ortadadır" şeklinde konuştu.
 
Eğitim-Sen`den Laçiner`e soru
Eğitim-Sen olarak ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner`e bazı sorular yönelten Koç şu şekilde konuştu: "Çanakkale Eğitim Sen tarafından yapılan belirlemelere göre şu aşamada ÇOMÜ de, belirleyebildiğimiz kadarı ile, 160 akademik personel ötekileştirici uygulamalar nedeniyle hak kaybına uğramıştır. ÇOMÜ’de ötekileştirilerek kadro verilmeyenlerden %24’ü (38) ya emekli olmuş ya da başka bir üniversiteye geçmiştir (Emekli 2 kişi, başka üniversiteye geçen 36 kişi). Halen ÇOMÜ’de çalışmaya devam edip özlük hakkı kaybı olan kişiler mağdurlar toplamının %76’sını oluşturmaktadır. Bu sayının içinde yedi (1 kişi), beş (3 kişi), dört (9 kişi), üç (30 kişi), iki (28 kişi) ve bir (24 kişi) yıldır bekleyen kişiler bulunmaktadır. Bunlara ek olarak içinde bulunduğumuz yıl içerisinde kadrosunu hak edip bekleyen kişi sayısı ise 27 olarak belirlenmiştir. Bu aşamaya kadar yapılan açıklamalardan hareketle ÇOMÜ Rektörüne aşağıdaki soruları soruyoruz: Doktora ve/veya doçentlik sınavlarına girmeden kadrosu ilan edilenler var mı? Yandaşların alınması için akademik ölçütlerin bazı fakültelerde, özellikle Tıp Fakültesi için uygulanmadığı doğru mu? Ayrılmaya zorlanan akademik personelin alanında yetkin öğretim üyeleri olduğu doğru mu? Patenti bulunan, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde başarı belgesi alan bir öğretim üyesine kadro verilmeyerek yurtdışına gidişine neden olunduğu doğru mu? Kadro verilirken belirli siyasi yapının içinde yer alanlara, özellikle size daha yakın olanlara öncelik verildiği doğru mu? Yetkin bilim insanlarının bizden değildir diyerek mağdur edilmesi sonucu ÇOMÜ`nün bilimsel sıralamada gerilediği doğru mudur? Bu uygulamalar hangi bilimsel, hukuki veya ahlaki anlayışa sığmaktadır? Bu uygulamaların kurumsal barışa ve iletişime hizmet edip etmediği konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu uygulamaların başka bir örneklerinin dünyanın herhangi başka bir ülkesinin üniversitesinde görülme olasılığı var mı? ÇOMÜ Rektörüne bizim kıyım olarak değerlendirdiğimiz bu durum ile ilgili sorulacak daha birçok soru var. Bir insana kazanılmış bir hakkın verilmemesi temelde bir insan hakkı sorunudur."
 
"ÇOMÜ`de soykırım uygulandığı düşüncesindeyiz"
ÇOMÜ’de bir çeşit akademik soykırım uygulandığı düşüncesinde olduklarını da kaydeden Koç; "ÇOMÜ rektörlüğü tarafından temel hak olan basın açıklaması hakkını kullanmak isteyen üniversite öğrencilerinin dövdürülerek üniversite dışına attırıldığı düşünüldüğünde kadro verilmeyerek atılmış olmamıza sevinmemiz mi gerekiyor? Eğitim Sen olarak bu insanlık dışı uygulamaların yaşanmadığı bir üniversite için mücadelemiz kesintisiz devam edecektir. Bütün bu uygulamalar 12 Eylül faşizmi ile kurulan YÖK’ün, üniversitelerin başına kral/diktatör yetkileri ile donatılmış rektörler getirmesinden kaynaklanmaktadır. Bu duruma bir de akademik ve insani olgunluğa erişememe sorunu ile siyasi kin eklenince ÇOMÜ’de yaşanan akademik sefalet ortaya çıkmaktadır. İnsan, toplum ve doğa yararına bir üniversite ancak YÖK’ün yok olması, üniversite bileşenlerinin üniversite yönetiminde belirleyici olması, üniversitenin kamu yararına çalışan bir kurum olduğu gerçeğinin unutulmaması ile mümkündür. Bütün bu açıklamalardan hareketle Çanakkale`nin üniversitesinin gerçek üniversite olması için tüm üniversite bileşenlerini birlikte hareket etmeye çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.
Paylaş