“İşçiye sözleşme yasağı...”

DİSK-AR, 6356 sayılı "Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"na ilişkin yayınladığı raporda, kanunla beraber belirlenen yüzde 3 işkolu barajı altında kalacak işkollarında 5 milyon 870 bin işçinin Toplu İş Sözleşmesi (TİS) hakkından mahrum kalacağına dikkat çekti. Raporda ayrıca kanunun Anayasa`ya aykırı olduğu belirtilerek, işkolu barajının da ILO Sözleşmeleri`ne aykırı olduğu ifade edildi.

895
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), 6356 sayılı "Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi" Kanunu, gereğince açıklanan, işkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin raporunu yayınladı. Milyonlarca işçinin toplu sözleşme hakkının "gasp edilmesi planının" adım adım işlemeye devam ettiğinin dile getirildiği raporda, işçinin sendika seçme ve toplu sözleşme hakkını ortadan kaldırmayı amaçlayan işkolu barajının, 6356 sayılı yasa ile yüzde 3 olarak belirlendiği hatırlatılarak, "Yasaya göre bir işçinin toplu sözleşme hakkını kullanabilmesi için, o işkolundaki tüm işçilerin yüzde 3`ünü örgütlemiş olan bir sendikaya üye olması gerekiyor. Bu yükümlülüğü yerine getirmesi için sendikaların işkoluna göre kimi sektörde 2 bin, kimi sektörde 71 bin işçiyi örgütlemesi gerekiyor" diye belirtildi. 2018 yılı Temmuz istatistiklerinin açıklanması ile yüzde 3 işkolu barajı altında kalacak işkollarında 5 milyon 870 bin işçinin toplu iş sözleşmesi (TİS) hakkından mahrum kalacağına dikkat çekildiği raporda, "Bu işçilerin bulunduğu 7 işkolunda işçiler yetkili sendika bulamayacak. Kayıtlı işçilerin 3 milyon 637 bini ise tek sendika tercihine mahkûm olacak" ifadeleri yer aldı.
 
`5 milyon 870 bin işçi için fiili toplu sözleşme yasağı`
Sağlık sektörü başta olmak üzere pek çok sektörde binlerce taşeron işçisinin sendikal haklarının gasp edildiğine vurgu yapılan DİSK-AR raporunda, yeni yasa ile birlikte taşeron şirketlerinin yaptıkları tek taraflı SGK bildirimleriyle işçileri ayrı ayrı işkollarında göstererek, taşeron işçiler ve onların sendikaları için yetki gaspına yol açıldığı ve bu ihlallerin de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından desteklendiği belirtildi. İstatistikler açıklanırken yargı kararlarının da dikkate alınmadığı belirtilen raporda mahkeme kararı ile Dev Sağlık-İş`in yetkili sendika olmasının önüne geçildiği anımsatıldı. Türk-İş, Hak-İş ve DİSK`e bağlı sendikalar için işkolu barajının 2018 yılının Temmuz ayından itibaren yüzde 3 olarak uygulanacağının hatırlatıldığı raporda, ÇSGB`nın "keyfi tutumu" sürmeye devam ederse, birçok işkolunda yetkili sendika kalmayacağına dikkat çekilerek, "Bu 5 milyon 870 bin işçi için daha fiili toplu sözleşme yasağı anlamına geliyor. Bu toplamda kayıtlı işçilerin yüzde 51`ine denk geliyor" denildi. Bunun yanı sıra mevcut yasa ve baraj sistemi ile birlikte 8 işkolunda sadece tek sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalayabileceğinin kaydedildiği raporda, "Böylece bu 8 işkolunda çalışan toplam 3,6 milyon işçi, yani sigortalı işçilerin yüzde 31`i, sendika seçme hakkını kullanamayacak. 8 işkolunda sendika tekeli yaşanacak" diye belirtildi.
 
Kanun anayasaya ve ILO`ya aykırı
ÇSGB`nın sendikal barajlara esas olacak verileri SGK üzerinden temin ettiğine yer verilen raporda, SGK verilerindeki işçi sayılarının bakanlığın açıkladığı verilerin çok daha üzerinde olduğu vurgulanarak, "Ancak başka bir devlet kurumu olan Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK) de, kayıtlı işgücü istatistiklerini farklı açıklıyor. TÜİK`e göre kayıtlı ve işçi statüsündeki ücretlilerin sayısı 9 milyon 910 bindir. SGK verileri ile bu veriler arasındaki fark mevcut hak gasplarına neden olan yasayı iyice geriletmektedir" ifadeleri kullanıldı. Toplu İş Sözleşmesi yapabilen, sendika sayısını aşağıya çeken, işçilerin yaklaşık yarısını toplu iş sözleşmesi ve sendikal haklardan yoksun bırakma riskini getiren, işçilerin yaklaşık üçte biri için sendika seçme hakkı ve özgürlüğünü fiilen yok edebilecek olan Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu`nun Anayasa`ya aykırı olduğunun belirtildiği raporda, işkolu barajının da ILO Sözleşmeleri`ne aykırı olduğu ve ILO denetim organlarının 20 yıldır Türkiye`ye işkolu ve işyeri barajlarının tümüyle kaldırılması yönünde uyarıda bulunduğu belirtilerek, "Ancak AKP hükümeti Türkiye`nin uymakla yükümlüğü olduğu ILO Sözleşmelerine aykırı bir yasa çıkarmış olup bu yasayı uygulamaktadır" diye kaydedildi.
 
`İşçinin örgütlenme iradesi bürokratlarının keyfiyetine emanet edilmiştir`
Kanunun hükümetin işçi adına hangi sendikanın yetkili olacağına "keyfi bir biçimde" karar verdiği bir mekanizmaya dönüştüğünün vurgulandığı raporda, "6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu`nu, devlete dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığı kadar işçi-işveren ilişkisine müdahale etme yetkisi vermesidir. İşçinin örgütlenme iradesi, Anayasal hakkı, alın teri, masa başında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bürokratlarının keyfiyetine emanet edilmiştir. Sendikalar yetkiyi dünyanın her yerinde devletten değil, işçiden alır. Sendikalar için baraj olmaz. İşçinin örgütlenme iradesine baraj olmaz. Hükümet çalışma hayatına yapılan bu darbeyi katmerleyerek diktatör sıfatına ne kadar layık olduğunu göstermiştir. Demokrasi keyfiyet rejiminin ismi değildir. Bu istatistik, yetki, baraj oyununu işçilerin örgütlü iradesi ile bozulacaktır" ifadelerine yer verildi.
Paylaş