“İnsanlık onuru için pes etmek yok..”

Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kazdağları’nda yaşanan çevre felaketlerine dikkat çekerek altıncılara ateş püskürdü. Başkan Gökhan, Altıncılara karşı Kazdağları’nı korumak için kararlı ve mücadeleci tutumuyla dikkat çekti. Belediye Meclis Salonu’nda bir basın toplantısı düzenleyerek Kazdağları’nda yeni yaşanan gelişmeleri değerlendiren Başkan Gökhan, Evciler Köyü bölgesinde üretilen ve altından daha değerli meyvelerden birisi olan elmaları da basın mensuplarına dağıtarak Kazdağları’nın önemine dikkat çekti.

670
“Altıncıların yanında devlet ama bizim yanımızda halk var”
Siyanürle altın üretimine karşı sürdürdükleri mücadeleye hep birlikte devam edeceklerini belirten Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, altın arama çalışmalarını sürdüren altın tekellerinin yanında devlet, ancak kendilerinin yanında ise duyarlı halkın olduğunu ifade ederek; “İşletmeler, firmalar altın tekelleri usul usul saman altından su yürüterek, altın arama ve işleme süreçlerini devam ettiriyorlar. Biz de mücadelemize devam ediyoruz. Sivil toplum kuruluşları, yerel yönetim hepimiz el ele bu süreci değerlendirmeye ve tepkilerimizi göstermeye devam edeceğiz. Bununla ilgili kamuoyunu bilgilendirmeyi de sürdüreceğiz. Çünkü, onların yanın da devlet var. AKP’nin siyasetçileri var. Çıkarcılar var. Emperyalist yandaşları var. Ama bizim yanımızda halk var. Çevreye duyarlı vatandaşlar var. İnsan hakkını kutsal sayan anlayıştaki insanlar topluluğu var. Biz bilinçlendirme çalışmalarımıza devam edeceğiz ve halkımızı bu konuda bilinçlendireceğiz. Siyanürle altın üretimine karşı mücadelemizi hep birlikte sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.
 
 
Belediye Meclis Salonu’nda bir basın toplantısı düzenleyerek Kazdağları’nda yeni yaşanan gelişmeleri değerlendiren Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Evciler Köyü bölgesinde üretilen ve altından daha değerli meyvelerden birisi olan elmaları da basın mensuplarına dağıtarak Kazdağları’nın önemine dikkat çekti.
 
“Altıncıların yanında devlet ama bizim yanımızda halk var”
Siyanürle altın üretimine karşı sürdürdükleri mücadeleye hep birlikte devam edeceklerini belirten Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, altın arama çalışmalarını sürdüren altın tekellerinin yanında devlet, ancak kendilerinin yanında ise duyarlı halkın olduğunu ifade ederek; “İşletmeler, firmalar altın tekelleri usul usul zaman altından su yürüterek, altın arama ve işleme süreçlerini devam ettiriyorlar. Biz de mücadelemize devam ediyoruz. Sivil toplum kuruluşları, yerel yönetim hepimiz el ele bu süreci değerlendirmeye ve tepkilerimizi göstermeye devam edeceğiz. Bununla ilgili kamuoyunu bilgilendirmeyi de sürdüreceğiz. Çünkü, onların yanın da devlet var. AKP’nin siyasetçileri var. Çıkarcılar var. Emperyalist yandaşları var. Ama bizim yanımızda halk var. Çevreye duyarlı vatandaşlar var. İnsan hakkını kutsal sayan anlayıştaki insanlar topluluğu var. Biz bilinçlendirme çalışmalarımıza devam edeceğiz ve halkımızı bu konuda bilinçlendireceğiz. Siyanürle altın üretimine karşı mücadelemizi hep birlikte sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.
 
Vali, altıncıların baskısı altında mı?
Çanakkale’ye gelen Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın uçağını altıncıların temin ettiğini şeklindeki haberlere de değinen Başkan Gökhan, Bakan Çağlayan ile altıncıların Çanakkale’de gizli toplantılar yaptığını ve ruhsat vermeme noktasında direnen Vali Güngör Azim Tuna’yı ikna etmek için bir süreç başlatıldığına dikkat çekerek; “Geçtiğimiz günlerde sayın bakan geldi. Gazetelerde hepimiz gördük ki, sayın bakan altıncıların uçağı ile geldiği söylentileri ve burada gizli toplantılar yaptıkları ve muhtemelen sayın valiye baskı noktasında girişimlerde bulunulduğunu okuduk. Çünkü valimiz ruhsat noktasında şu anda kritik bir önem taşıyor. Ruhsat vermeme noktasında, herhalde ikna çalışmaları için böyle bir süreç başlattılar. Köylüleri kandırmaya devam ediyorlar. Gerek köylülerin çocuklarını istihdam etmek suretiyle gerekse köylülere bir şeyler vererek bir parmak bal çalmak suretiyle bu göz kamaştırma girişimlerine devam ediyorlar” şeklinde konuştu.
 
“Valimizin tutumundan memnuniyet duyuyorum”
Geçtiğimiz yıllarda Şahinli Köyü’nde sular ile ilgili yaşanan olay da Vali Güngör Azim Tuna’nın hassasiyet gösterdiğini dile getiren Başkan Gökhan; “Sayın valimizin şu ana kadar olan tutumundan memnuniyet duyuyorum. Şu anda direnç gösterme noktasında olduğunu hissettim. Belediye meclisi bir karar aldı ve bu kararımızı sayın valimize sunduk. Bunlara ruhsat vermeyiniz dedik. Çünkü, sayın valimizin de bu konuda rahatsız olduğunu gayet iyi biliyorum. Çünkü, Şahinli Köyü’nde yaşanan su olayında ve diğer tepkilerden sonraki incelemelerinde sayın valimiz, su kaynaklarının civarında bu tür işlemlerin olmaması noktasında hassasiyet göstermektedir. Bu hassasiyetin devam etmesini diliyorum” ifadelerini kullandı.
 
 
“Üç konuda hassasiyetimiz var”
Kazdağları’nda yapılan altın arama çalışmaları nedeniyle üç konuda hassasiyetlerinin olduğunu ifade eden Başkan Gökhan; “Kazdağları’nda altın aramasına niye karşı olduğumuzu her platformda söyledik. Söylemeye devam edeceğiz. Üç konuda hassasiyetimiz var. Birincisi su konusu, ikincisi zehir konusu ve üçüncüsü ise doğa tahribatı konusu. Burada geri dönüşü olmayan bir yola girmiş oluruz eğer bu işletme süreci başlarsa. Yani süreç içerisinde yer altı sularımız kirlenmeye başlayacak. Siyanür işlemesi yapıldığı zaman içerisinde bu siyanürün yeraltındaki sulara bulaşmak suretiyle, ya da buharlaşarak asit yağmuru olarak düşmesi sonucunda topraklarımız ve onun altındaki sular kirlenecektir. İkinci karşı çıktığımız nokta ise çok yoğun bir su talebi olacak. Nitekim baraj yapma projelerini Kirazlı ÇED toplantısında söylemek zorunda kaldılar. Yani suları barajda toplayarak, o suyu kullanacaklarını söylediler. Diğerlerinin su ihtiyacı ne olacak. Yeni barajlar mı olacak? Bu ihtiyaçlar yeraltı sularından sağlanırsa, o zaman sadece Çanakkale Barajı’nın değil, bütün yöredeki su ihtiyacının ne kadar zarar göreceğini hesap etmek için iyi bir araştırma yapılması gerekir. Ama şunu biliyoruz ki, Kazdağları’nın suları Çanakkale ile Balıkesir’in bir çok yerinden fışkırmaktadır. Oradaki en ufak bir tahribat ve risk, buradaki felaketi de beraberinde getirecektir” dedi.
 
“Üçüncü en büyük tehlike doğa tahribatı”
Üçüncü tehlikenin ise doğa tahribatı olacağına dikkat çeken Başkan Gökhan; “Üçüncü en büyük tehlike belki de tehlikelerin en büyüğü doğa tahribatıdır. Yani kesilecek ormanlar, yok edilecek flora ve fauna. Bir daha yerine getirilmesi mümkün olmayan doğal güzellikler yok edilecektir” diye konuştu.
 
 
Madenciler Gökhan’ı ikna edemedi
Metal Madenciler Derneği üyeleri, Başkan Gökhan’ı altın arama çalışmalarıyla ilgili ikna etmeye çalıştı. Metal Madenciler Derneği üyelerinin kendisini ikna etmeye çalıştığını anlatan Başkan Gökhan şu şekilde konuştu: “Metal Madenciler Deneği kurmuşlar. Ziyarete geldiler kabul ettim. Konuştuk. Beni ikna etmeye çalıştılar ve dedim ki, beni ikna edemezsiniz. Çünkü, ormanı kesecek misin? Keseceksin. Siyanürü kullanacak mısın? Kullanacaksın. Kaldırdığın toprağı zehirleyecek misin? Zehirleyeceksin. Bu faunayı ne ile tekrar yerine getireceksin? Başka dağlardan ithal toprak mı getireceksin ki, bu faunayı yeniden yapacaksın. Bu dağlar milyonlarca yıl önce oluşmuş dağlar. Sen bunu ne kadar zaman sonra eski haline getireceksin? Bunun izahı yoktur. Bu toprağı kirlettiğin noktada, iş bitmiştir.”
 
“Çanakkale halkı geleceğine sahip çıkmak zorunda”
Başkan Gökhan konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Çan’daki termik santralin kaç tane köyü toz bulutuna bulandırdığını basının izlemini istiyorum. Çan’a hep beraber gidelim. Hani çevreciler karşıydı inadına yaptılar ya, acaba oradan çıkanlar ne olmuş. Nereyi etkilemiş? Kaç tane köyü perişan etmiş? Bunu izlemek lazım. Konumuz madencilik değil, madenin çıkarılması değil. Madenciliğe karşıtlık falan söz konusu olamaz. Böyle bir saçma anlayışımız olabilir mi? Konumuz Kazdağları’ndaki altının çıkarılırken yaratılacak doğa tahribatı ve altın çıkarılırken kullanılacak olan yöntem nedeniyle suyun zehirlenmesi. Çanakkale halkı geleceğine sahip çıkmak zorundadır.”
 
“Söylediğimiz her şeye bir kulp buluyorlar”
Kazdağları’nda altın arayan işletmelerin her konuya bir kulp bulduğunu kaydeden Başkan Gökhan; “Kazdağları’nda çıkan altının sadece %4’ü Türkiye cumhuriyeti Devleti kasasına girecektir. Diğeri yabancı sermayenin, sermayesi olarak yurt dışına gidecektir. Dolayısıyla ÇED’i yapan hocalarla, Çanakkale Belediye Meclisi’ne gelip canlı yayında halk önünde bunu tartışalım. Ama ÇED’i yapan hocalar ve diğer konudaki uzmanlarla gelecekler. Oturup saatlerce konuşacağız. Ondan sonra kararımızı tekrar gözden geçireceğiz. Çünkü, bizim söylediğimiz her şeye bir kulp buluyorlar. İnkar etmiyorlar. Ret etmiyorlar, siyanür zarar vermez demiyorlar. Olasılık vardır diyorlar. Ama teknoloji var biz onu hallederiz diye geçiştiriyorlar” dedi.
 
 
“Üniversitemizin sesini duymak istiyoruz”
ÇOMÜ’nün 2010 yılında Kazdağı Uygulama ve Araştırma Merkezi kurduğunu ancak bu merkezin altın arama çalışmalarıyla ilgili ses çıkarmadığına dikkat çeken Başkan Gökhan; “Kentimizde bir üniversite var. ÇOMÜ’nün 2010 yılında kurduğu Kazdağı Uygulama ve Araştırma Merkezi var. Yönetmeliği bile var. Bu merkez ne yapıyor? Kazdağları’nda yapılan altın arama çalışmalarına bu merkez ne diyor bunu bilmiyoruz. Adı da Kazdağı Uygulama ve Araştırma Merkezi. Belki biz yanılıyoruz. Belki de hiçbir zararı olmayacaktır. Araştırmışlardır bulgular vardır. Belki bir şey olmayacaktır. Biz bunu duymak istiyoruz. Üniversitemizin bu konuda sesini duymak istiyoruz. Onun için bunu önemsiyorum. Diğer sivil toplum kuruluşlarının sesini duymak istiyoruz. Bu konuda örneğin ÇTSO’nun sesini duymak istiyoruz. ÇASİAD’ın ve ÇAGİAD’ın sesini duymak istiyoruz. Altın arama çalışmaları bu yöreye ne yarar ya da ne zarar getirecek? Acaba bu konuda inceleme yaptılar mı? Mutlaka yapmışlardır. Bunları duymak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
 
“Cumhurbaşkanı duyarsız kalmamalı”
Geçtiğimiz aylarda Çanakkale’ye gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Kazdağları’nda yaşanan çevre felaketi konusunda bilgilendirdiklerini ancak Cumhurbaşkanı Gül’ün herhangi bir girişimde bulunmadığını vurgulayan Başkan Gökhan; “Toplumun duyarlı kesimleri olarak bu konuda sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Ama maalesef ne iktidar partisi milletvekilleri, ne sayın Cumhurbaşkanı, herhangi bir araştırma bir inceleme ya da bir sonuç bize sunmamıştır. Bu ülkenin Cumhurbaşkanıysa buradan çıkan seslere duyarsız kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, bu bir çevre duyarlılığıdır ve burada insanların sağlığı söz konusudur” diye konuştu.
 
“Dağlarımız ölü olarak bırakılacaktır”
Altın arama çalışmalarına karşı hep birlikte mücadele ederek ‘Sesimizi yükseltmeliyiz’ diyen Başkan Gökhan; “Sondaj çalışmalarının sona erdirilmesi ve buralarda siyanürle altın işlemesinin yasaklanmasını diliyorum. Yöre insanının bilinçlendirilmesi için her türlü çabanın içerisinde olacağız. Yerel yönetim olarak sonuna kadar bu sürecin içerisindeyiz. Hep beraber el birliği ile bunu sağlayabiliriz. Biraz daha sesimizi yükseltmek durumundayız. Başka kanalları kullanmalıyız. Belki web sitesi hazırlayarak bunu dünyaya yaymalıyız. Sonuç itibariyle Kazdağları’nın altında bulunan altının, üstündeki doğanın yanında bir dahi değeri olmadığını iddia ediyoruz. Çünkü, altın çıkarılıp alınacaktır. Ama o dağlar ölü olarak bırakılacaktır” şeklinde konuştu.
 
“Meyveyi yok edersek insanlık yok olur”
Basın toplantısına katılan gazetecilere Kazdağları’nın çevresinde yetiştirilen elmadan ikram eden Başkan Gökhan; “Kazdağları’nda yetiştirilen elmaları bir daha görememe riskini yaşamak istemiyoruz. Kazdağı elmasını yine çocuklarımızla, torunlarımızla daha sonra da onların torunlarının da ve dünya var oldukça herkesin bu tadı tatmasını istiyoruz. Bu kadar doğal ve insanı bir temenni olabilir mi? Bu elma çok önemli. Dünyanın oluşumunun sebep olan meyvedir. Bu meyveyi yok edersek insanlık yok olur. Başta Adem ile Havva olmaz. Çanakkale’de insan hayatını riske atmayalım. Sonuna kadar mücadeleye devam” diyerek açıklamasını sonlandırdı. Başkan Gökhan, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
 
“Firma isimleri kandırmacadır”
Kazdağları ve çevresinde altın arayan firmaların isimlerinin kandırmaca olduğunun altını çizen Başkan Gökhan; “Kendi yüzlerine söyledim. Sizler yabancı sermaye şirketlerisiniz dedim. Siz Türk şirketi değilsiniz dedim. İsimler kandırmacadır. Çünkü, bu kadar bir yatırımı bir Türk şirketinin yapabilme olasılığını görmemekteyim. Zaten, onlarda bunu yurt dışı borsalarında değerlendiriyorlar. Yeni sistemler var. Hep bunlar için çıktı. Bunlardan yararlanarak ve bizi kandırarak, Kuzey Biga Madencilik sanki Biga firması. Bigalı hemşerilerimiz firma kurmuşlar, maden arıyorlar. Bütün bunları halkın önünde konuşacağız” dedi.
 
“Madencilere göre değişmeyen kanun kalmadı”
Madencilere göre değişmeyen kanun kalmadığını da ifade eden Başkan Gökhan; “Orman, Çevre, Su Kanunu hatta Doğal Hayatı Koruma Kanunu, Zeytincilik Kanunu yani Milli Parkta bile ev yapamıyorsun ama altın arayabiliyorsun. Yani değişmeyen bir kanun yok. Maden Kanunu tamamen bu anlayışa kolaylaştırıcı olarak ortaya konmuştur. Tabi çıkardan dolayı susanlar da var. Hatta destekleyenlerde var. Yani işbirlikçiler de var. 3 kuruş için susuyor. Tavır koyamıyor. Ancak biz, Kazdağları’ndaki tahribata karşıyız” şeklinde konuştu.
 
“Tabakhaneler kuruldu, balıklar yok oldu”
Kurulan tabakhanelerin ardından Ezine Çayı’nda balık kalmadığını kaydeden Başkan Gökhan; “Bana somut bilimsel savunma lazım. Gelecekler bize anlatacaklar. Diyecek ki hiçbir risk yoktur. Siyanürler de toprağa bulaşmayacaktır, bulaşsa bile şöyle olacaktır diyecekler. Yoksa bana tabakhane örneği veriyorlar. Ezine’de tabakhaneler varmış da, onun içinde de siyanür varmış bir şey olmamışmış. Nasıl olmamış? Ezine çayında balıklar yok oldu. Ben çocukken, Ezine çayında balık avlardık. Tabakhaneler kuruldu, ruhlarına el Fatiha” dedi.
 
“Pes etmek yok, mücadeleyi kesersem Allah önünde hesap veremem”
Ölünceye kadar Kazdağları için mücadele edeceğini vurgulayan Başkan Gökhan şu şekilde konuştu: “İşletme aşamasına geçseler de, ölünceye kadar bu mücadeleyi yapmaya azimliyim. Belediye Başkanı olsam da olmasam da. Bu benim insanlık onurum. Hep kul hakkından bahsediyorum. Bu mücadeleyi kesersem, Allah önünde hesap veremem. Altını çıkarsalar dahi mücadele etmeye devam edeceğim. Çünkü, burada risk var. İnsana saygımdan dolayı bunun mücadelesini vereceğim. Pes etmek yok. Biz insanları parayla tutmadık. Gönüllü insanlar her ÇED toplantısına katıldı. Ama onlar, Kirazlı’ya adam tutup getirdiler. Otobüslere bindirdiler ve getirdiler. Getirdikleri adamlar neyin ne olduğunu bile anlamadan öyle bakıyorlardı. Korumalar tuttular ve içeri insan almadılar. Bir şey kaçırılıyor. Çünkü, bunu savunamıyorlar.”
Paylaş