“İhtiyaç varsa, ben hazırım”

Çanakkale’de 14 yıla yakın bir zaman belediye başkanlığı, bir dönem de CHP Çanakkale milletvekilliği yapan, İsmail Özay, gazetemiz Çanakkale OLAY’a yaptığı açıklamalarında aday adaylığı sürecini değerlendirdi. “Basın adaylığımla ilgileniyor, insanlar bana (aday mısın?) diye soruyor” dedi.

“Bugün (Love Story) isimli film yeni bir senaryo ile yeniden çevrilse, inanıyorum ki gişe rekorları kırarlar” diyen Özay, “Tekrar sorumluluk alırsam, 13 yılı aşkın Belediye Başkanlığımdaki çalışmadan çok daha farklı çalışırım. Yani gişe rekorları kırarım” şeklinde konuştu. Özay, ideal olanın genç bir insanın aday gösterilmesi gerektiğini ifade ederek, “Şartlar zorlanır, sonuna kadar beklenir, eğer olmuyorsa v e ihtiyaç var ise, ben göreve hazırım, bu görevi yaparım” dedi.

Özay, yeni döneme ilişkin ise; “Herkesin katkı vereceği ortak bir yönetim yapılandırmalıyız. CHP’den seçileceğiz, CHP’li belediye olacağız ama hiç tartışmasız partizan belediye olmayacağız. 250 bin nüfusu barındıracak bir imar planı çalışması başlatılmalıdır. Çanakkale’nin içme suyu havzasını oluşturan Atikhisar baraj bölgesi mücavir alan içersine alınmalıdır” dedi. Özay ayrıca, Sarıçay’ın da özel bir projeyle kente kazandırılması gerektiğini ifade etti.

787
CHP’nin Çanakkale’deki ektin isimlerinden İsmail Özay, bir süredir kulislerde 2014 yerel seçimlerinde CHP’de aday adayı olacağı yönündeki iddiaların ardından açıklama yaptı. Özay, ideal olanın genç bir insanın aday gösterilmesi gerektiğini ifade ederek, “Şartlar zorlanır, sonuna kadar beklenir, eğer olmuyorsa v e ihtiyaç var ise, ben göreve hazırım, bu görevi yaparım” dedi.
Çanakkale’de 14 yıla yakın bir zaman belediye başkanlığı, bir dönem de CHP Çanakkale milletvekilliği yapan, partinin yıllardır etkin isimlerinden biri olan İsmail Özay, gazetemiz Çanakkale OLAY’a yaptığı açıklamaları ile belediye başkanlığı konusunda göreve hazır olduğunu dile getirdi. Bugün İsmail Özay ile yaptığımız röportajımızın ikinci ve son bölümünü sizlerle paylaşıyoruz. Özay, bu bölümde “Aktif siyaseti” bırakma kararı aldığı 4 Nisan 2011’den içinde bulunduğumuz 2014 seçimleri hazırlık sürecine dair sorularımızı ve kamuoyunun merak ettiği konuları açıklığa kavuşturdu. Bazı çevrelerin başlatmaya çalıştığı İsmail Özay-Ülgür Gökhan gerginliğinden, belediye çalışmaları noktasındaki tespitlerine, projelerine, kente ve geleceğe dair birçok konuya değinen Özay, önemli açıklamalarda bulundu. 1970 yılında çekilen ve Türkiye’de izlendiği yıl gişe rekorları kıran, haftalarca gösterimde kalan Love Story filmine atıfta bulunan Özay, “Bugün Love Story yeni bir senaryo ile yeniden çevrilse, inanıyorum ki gişe rekorları kırarlar. Tekrar sorumluluk alırsam, 13 yılı aşkın belediye başkanlığımdaki çalışmadan çok daha farklı çalışırım. Yani gişe rekorları kırarım” dedi.
 
İşte İsmail Özay’ın belediye başkanlığı aday adaylığı ve projeleri temelinde Çanakkale OLAY’a yaptığı o açıklamalar;
OLAY: 2011 ön seçimlerinin ardından “profesyonel aktif siyaseti” bıraktığınızı söylemiştiniz. Bugün “İhtiyaç olursa, ben de varım” diyorsunuz. İki yılda ne değişti, Aday adayı mısınız?
İsmail Özay: Bazı politikacıların, özellikle bir metnin içinden bir kelime seçip, yorum yapmaları, zaman zaman değişik anlamalara neden olabiliyor. 4 Nisan 2011 tarihli açıklamam ortada. Ana başlıkları ile uzatmadan söyleyeyim. 4 Nisan 2011’e kadar sürekli, CHP örgütünden görev isteyen anlayışım olmuştur. İlçe başkanlığı, belediye başkanlığı, milletvekilliği gibi görevleri, hep ben istemişimdir. Ancak milletvekilliği ön seçimlerinde alınan sonuçlar sonunda şöyle bir karar vardım; ‘artık bundan sonra örgütten benim bir görev talebim olmasın ve bunu kamuoyu ile paylaşayım’ diye düşündüm. Ön seçim sonrası da bir açıklama yaptığınızda “Acaba kırıldı mı?” diye bir yaklaşım sergilenebilirdi. O nedenle dikkatli bir açıklama yaptım. “Profesyonel aktif siyaseti bıraktım.” diyorum. Ancak açıklamanın atında şu sözler var; “Bana partim yaşamım boyunca hiç kimseye verilmemiş olan onuru da vermiştir, (belediye başkanlığı, milletvekilliği) partimin ihtiyaç duyması halinde her türlü sorumluluğa varım” diyorum. Bu açıklamanın anlamı şuydu; “Yani işte bak partinin iyi günlerinde faydalandı, ondan sonra da kızdı, küstü kenara çekildi” böyle bir algılama söz konusu olmamalıydı. CHP benim yaşamımda çok önemli. CHP’nin sıkıntıya düşmesini istemem. Bununla ilgili geçmişte de davranışların var. 1994’te hangi akıllı siyasetçi, anketlerin binde dört gösterdiği, CHP’nin yüzde dörtlerde Türkiye’de oy aldığı, bir ortamda daha güçlü olan SHP’den istifa edip, CHP’den aday olur. İşte o örnekten hareketle, parti zor günde, herhangi bir şekilde ihtiyaç duyacak olursa ben varım mesajını verdim. Yani şu spekülasyonlar çok doğru değil; “İşte bıraktı geri dönüyor.” Hiç tartışmasız, partimin ihtiyaçlarına göre her zaman hareket edebilecek bir insanım. “Neden şu anda yerel yönetim seçimlerine yönelik kafa yoruyorsun?” diyebilirsiniz. Basın adaylığımla ilgileniyor, insanlar bana “aday mısın?” diye soruyor. Benim bu durumda konumum şu; resmi adaylık süreci tam ortaya çıkmadan aday olduğumu ifade etmem. Ben klasik anlamda sokakta dolaşıp, vatandaşla veya partililerle irtibat sağlayıp, ilişki kurup, adaylık çalışması yapmıyorum. Yeni dönemde, seçimlerden sonra CHP’li belediyenin nasıl çalışması gerektiği konusunda, gerek geçmiş birikimlerime dayanarak gerekse gözlemlerime dayanarak bir çalışma hazırlıyorum. Dikkat ederseniz bunlar da açık, internet üzerinde her şey yayınlanıyor, kurulan tüm ilişkiler açık, soruların hepsine açık açık yanıt veriyorum. “Peki, ne zaman karar verirseniz?” dersiniz, örgütün belli bir arayış içersinde olduğunu herkes biliyor. Genel başkanımız çok açık net diyor ki; “parti içi demokrasiyi sonuna kadar çalıştırın.” Parti içi demokrasi CHP’ye yarar getiriyor. Hep örnek veriyorum;1989’da 4 arkadaşımız aday olmuştu. Sosyal Demokratlar yerel seçim tarihinin yüzde 57 ile en yüksek oyunu almıştı. Ondan sonraki yerel seçimlerde ön seçim yapmadık ve ben dahil hiçbir arkadaşımız yüzde 57 oy alamadı. Milletvekilliği seçimlerinden de örnek verirsek, geçen seçimlerde ön seçim yapıldı,130 bin oy aldık yine tarihinin en yüksek oyu ortaya çıktı. Ön seçim CHP’ye dinamizm getirir, enerji getirir. Çanakkale kamuoyu duyarlıdır, bu tartışmaları izler, dinler bu iç demokrasi oy potansiyelini arttırır. CHP’de her zaman tartışmalar olabilir, ama hiçbir zaman kavga olmaz. Olmadı da, örnekleri var. Ne zaman sert tartışmalar olur? Atama olursa olur. Neden? Dönün, bakın 2009 seçimlerine. Siz gazeteciler tartışmaları yazmaktan eliniz yoruldu. Demek ki kapalılık, gizlilik CHP’ye zarar veriyor. Bu çerçeve içinde hazırlanıyorum. Ben şunu söylüyorum. Biz partimizin mutfağında çalışıyoruz. Halk CHP’nin mutfağına çok dikkat etmeye bilir, onu ilgilendirmeyebilir. Herkes siyaset yapmak zorunda değil. Çanakkale’de normal bir şekilde yaşamını sürdüren bir yurttaş iyi bir belediyenin olmasını ister. Kendisine iyi hizmet verilmesini ister. Hizmet açısından Çanakkale belediyesi başarılı mı? Başarılı. O konuda bir sıkıntı yok. Peki, ne arıyorsunuz başarılıysa devam edin diyebilirsiniz. Örneğin Teklemeye başlayan aracınızın, yolda kalma ihtimaline karşı onun ayarlarını yeniden yapmaya, onarmaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Belki aracınıza bazı ince ayarlar yaptırabilmek için iyi bir ustaya ‘’Usta bir el atıversene’’ dersiniz Bu ihtiyaca gerek olduğunu aracın içindeki yolcular fark etmeyebilir, ama aracı yönetenler bunu bilir ve önlemini alır. CHP’de böyle bir gereksinim duyabilir, yönetim anlayışının, yönteminin değişmesi gerekebilir. Ayrıca yeni yerel yönetimin önümüzdeki dönemde hangi konsepte göre, hangi sosyal demokrat ilkelere göre çalışma yapacağının belirlenmesi gerekir. Aslında ideal olan 1989 yılında olduğu gibi 36 yaşında, zıpkın gibi, gepegenç, bir aday bulup yola çıkabilmek veya bir bayan arkadaşla yola çıkabilmek. Tabi bu iş siparişle olmaz. Bununla ilgili olarak sonuna kadar bekleyip, zorlayacağız. Eğer olmuyorsa tabi ki göreve hazırım, görev yaparım.
 
OLAY: Şuandaki süreç nedir? Parti içinde istişareler yapıyor musunuz?
İsmail Özay: Şuanda CHP’nin 4 bin 500 civarında üyesi var. Bir sene önce bu üyeler, delegeleri seçti. Bu delegeler yönetimleri seçti. Bu aşamada delege ve yönetim bazında nabız yoklamaları yapıyorum.“Ben adayım” demiyorum. Nedir şikayetiniz? Nasıl ve kimle olabilir? Sorularını soruyorum. Bunlar da uzaydan falan gelmiş arkadaşlarımız değil, partinin içenden gelmiş, partisi için çalışan sorumlu insanlar.
 
OLAY: Sizin aday adaylığınızın konuşulmaya başlanmasının ardından. Ülgür Gökhan-İsmail Özay karşıtlığı yaratılmaya çalışıldı. Özellikle bazı müstear site ve onların yazarları bu konuda üzerinde durdu. Böyle bir karşıtlık sizce de var mı?
İsmail Özay: Genelde CHP’de çekişme var diye, kendince yorumlar katarak ÇOMÜ başlıklı sitelerde yazılar yazıyorlar... Bazı paralı kurşun asker olan medya kuruluşları da yazıyor. Ne yapalım onlara cevap mı vereceğiz? Siyaset ciddi siyaset yapan kişilerle konuşulur. Herkes her şeyi söyleyebilir. Bizim hiçbir şekilde çatışmamız olmaz. Sorunumuz yoktur. Sermet Atadinç arkadaşımız da bu konuda bazı endişelerini yazmıştı. Sevip saygı duyduğumuz bir arkadaşımız. Hayretlerle karşıladım yazısını.“Hodri meydan” demişim. Kime demişim? Ülgür Gökhan’a. Benim üslubumda bu yok. Karşı olduğun siyasi partilere karşı mücadele verilir, hodri meydan denir. Ben yarışacağımız AKP’ye, onun şakşakçılığını yapan F tipi kalemşorlara dedim. Dikkat ederseniz hiçbirine yanıt falan vermiyorum. Dikkate de almıyorum. Yani onlar paralı asker. Ama Olay Gazetesi gibi ciddi bir gazetedeki arkadaşım bu noktada bir değerlendirme yapınca tabi ki ciddiye aldım. Kendisine düşüncelerimi içeren bir açıklama gönderdim. Çok teşekkür ediyorum, kendisine o açıklamayı hiç noktasına, virgülüne dokunmadan yayınladı. Evet, örgütle belediye arasında zaman zaman basına da yansıyan bazı tartışmalar olur, oluyor. Ama bunun kangren haline gelmesi, uzlaşmaz noktaya girmesine izin vermeyiz. Böyle bir durum hem belediye için sıkıntı, hem de örgüt için sıkıntı yaratır. Bunun düzeltmek gerekir, bunun için demokrasi içinde ortak bir dil bulunabilir. O kültür de, sorumluluk da CHP’lilerde vardır.
 
OLAY: Sizi izlediğimiz kadarı ile belediye başkanlığı noktasında çeşitli platformlarda bazı tespitler ve bir takım hazırlıklar içinde olduğunuzu görüyoruz. Bu çalışmalar kapsamındaki hedefleriniz nelerdir? Bu tespitlerinizden biraz bahseder misiniz?
İsmail Özay: Ben temel ilke olarak söylüyorum. Biz solcuyuz, sosyal demokratız, bundan da onur duyuyoruz. Tüm seçilmiş arkadaşlarımız da belediye başkanımız da dahil, sol görüşlü insanlarız. Partinin programını kabul ederek girdik. Nedir bunlar? Bazı evrensel değerleri vardır. Örneğin, örgütsüz çalışan olmaz. Belediyede bir emekçi, örgütsüz olmamalıdır. Bu temel ilkedir. Yani taşeron işçiymiş de sözleşmeli işçiymiş de, bunlar sermaye çevrelerinin işçileri bölmesinin bir sonucudur. Sendikasız, örgütsüz işçi olmaz. Bu bir temel ilkedir. Bunu düzeltmek gerekir. CHP’li Çanakkale Belediyesi’nin üst yapı, alt yapı çalışmaları güzel gidiyor. Ama geleceğe yönelik planlamalar noktasında biraz daha gayretli olması gerekir. Mesela Çanakkale’nin bir imar planına ihtiyacı var. Çanakkale’nin planı 160 bin nüfusa göre. Ben Belediye Başkanı olduğumda nüfus 47 bin idi, imar planımız 120 bin nüfus için yapılmıştı.40 bin daha ilave ettik. Şimdi 250 binlik nüfusa göre imar planı çalışması yapılmalıdır. Planlama önceden yapılır. Çünkü bunun alt yapısı var,18’inci madde uygulaması var. Bunlar zaman alır süreç alır. Karacaören planı bizim dönemimizde yapıldı yeni açılıyor daha. Yavaş yavaş nüfus yerleşir, ama planlama çok önceden yapılır. Su… Su yönetimi çok önemli, arıtma teknolojileri değişti. Biz sosyal demokratlar olarak, şuna kafa yormalıyız. Acaba yeni yatırım geliştirerek, insanların damacanalarla aldıkları içme sularını, çeşmelerden akıtabilir miyiz? Acaba halkın cebine üç beş kuruş daha katkı yapılabilir mi? Sen yapsaydın da denebilir. Bizim zamanımızda teknoloji bu kadar gelişmiş değildi. O zaman iller bankasının bu teknolojisi yoktu ki. Mesela taşeron işçilikle ilgili bazı öneriler söylüyorum. Adam cevap yazıyor… Sen yapsaydın ya diyor. Benim dönemimde geçici işçiler, normal işçiler herkes sendikalıydı, sendikasız bir tek Allahın kulu yoktu. O zaman taşeron işçilik diye bir statü bile yoktu. Örneğin Sarıçay? Üniversitemizde çok değerli hocalarımız var. COMÜ’yü eleştiriyoruz. Ama üç tane ağzı bozuk saldırgan sitede yazı yazıyor diye eleştiriyoruz biz COMÜ’yü. Öğretim kadrolarını niye eleştirelim? Sarıçay ile ilgili müthiş araştırmaları var öğretim üyesi arkadaşlarımızın. Sarıçay’ın geleceğe yönelik düzenlenmesi gerekir. Artık Sarıçay’ın tüm kontrolünün Çanakkale Belediyesi’ne devredilmesi gerekiyor. Belediye olarak girişimde bulunulmalı. Yetmez, üniversite ile birlikte çalışmak gerekiyor. Sarıçay’a düzen verebilmek için farklı disiplin anlayışları ile değil, üniversite ile ortak, eşitlik anlayışı ile çalışmak gerekir. Buna sadece belediye başkanı ve teknik elemanların çalışması yetmez, bilimsel bir konu bu.10-15 sene sonraki kentliye, Avrupa kentlerinde gördüğümüz kent içi kanal projesini hediye edebiliriz. Bu tür geleceğe yönelik ufukların açılması noktasında belediye yönetiminin biraz daha gayretli olması gerekiyor.
 
OLAY: 5 yılı aşkın bir zamandır siyasetten uzaksınız. Bu noktada halkla iletişimi nasıl kurdunuz?
İsmail Özay: İnşaat yaptım. Yani çalıştım. Şantiye buradan 10 kilometre uzaktaydı. Ben 10 günümü 15 yaşındaki oğlum Ankara’da okuduğu için onların yanında geçiriyorum. 20 günüm Çanakkale’de geçiyor. İnşaatta yaklaşık 250-300 kalem ürün vardır. Aşağı yukarı 150-200 tane satıcı ile muhatap olursunuz. Ben özellikle Çanakkale’den alış-veriş yapmaya çalışıyorum. Bu çerçevede baktığımızda iş hayatı içinde birçok insanla yakın ilişkilerim oldu. Bu bir, ikincisi ben Çanakkale’de oturuyorum Necippaşa camisinin karşısında oturuyorum. Eve gelip giderken, marketten alışveriş yaparken insanları görüyorum, konuşuyoruz. Siyasi bir anlamda çalışma tabi ki yapmadım. Ben genellikle siyasetçi kimliğimle daha çok tanınıyorum. Siyaset yapmayınca “nerdesin? Ortalarda yoksun” diyorlar. ÇOMÜ sitesindeki köşe yazarları da siyasetçi kimliğim ile ortaya çıkınca çok sevindiler, mutlu oldular. “Nerelerdeydin sen İsmail?” diye yazı yazdılar. Anlaşılan onlar da benim siyasetçi kimliğimi özlemiş. Şimdi sanırım beş yılı aşkın bir süre özlem duymayacaklar, çok mutlu olacaklar. Aslında sanayideyim, çarşıdayım, marketteyim, inşaattayım. Çimento alırken fark edilmiyorum da, siyaset yapınca fark ediliyorum. Kendimi deneyimli görüyorum. Mütevazi değilim bu konuda. Ben 7 sene örgütte çalıştım. Ne yaptın? İki sene CHP Gençlik kollarında da çalıştım.1978-80’de. CHP merkez ilçe başkanlığı yaptım. 23 yaşındaydım. Şimdi 23 yaşındaki gençlerin çoğu bilgisayar oyunu peşinde, ben sırtımda parkam, Che sakalımla siyaset yapıyordum. Daha sol tandanslı olarak ama CHP içinde siyaset yapıyordum. Üstelik CHP iktidardı. Sonra 12 Eylül’de darbe oldu, “durun” dediler. Siyaset açıldığında 3 buçuk sene il başkanlığı yaptım. Örgüt tabanın ne istediğini, siyasetten ne beklediğini, 7 sene boyunca öğrendim. Özellikle iktidardayken halk ne ister, muhalefetteyken ne ister. Bunları gördüm.13 seneden fazla belediye başkanlığı yaptım. Masanın bu tarafında, yerel yönetici olarak oturdum. Buranın zorluklarını, halkın belediyeden beklentilerini, yaşadım gördüm. Sonra milletvekilli oldum. Onu da gördüm, 4,5 sene bir dönem sürdü ama çok şey öğrendim. KİT komisyonunda görev yaptım. İller bankası alt komisyon üyesiydim. Eskiden belediye başkanlığı dönemimde iller bankasına bir proje gönderirdik, 6-8 ay sonra cevap gelir; “Olmadı.” Olmadıysa, hadi araya milletvekillerini koyar, gideriz ağlarız, şirinlik yaparız. Şimdi öyle değil. O projeyi verdikten sonra öyle bir yazı ile gerekçesi olmadan reddetme şansları yok. Çünkü ben devletinde mutfağından geliyorum, biliyorum. Son olarak 5 yıldır da halkın içindeyim. Halk ne bekliyor, iş mi bekliyor? Yollarında taş mı var? Nasıl ızdırab çekiyor? Belediye işçisi ne diyor? Mobing uygulanıyor mu, uygulanmıyor mu? Şimdi her kurumda mobing uygulanıyor. Belediyede böyle bir uygulama varsa bitmeli. Başka resmi kurumlara da örnek olmalı. Suç çünkü.
 
OLAY: 2002 yılında nasıl bir belediye bıraktınız, sizce 2013 yılı itibariyle nasıl bir belediye var?
İsmail Özay: Çok iyi bir belediye bıraktım, iyi bir belediye devralacağız. CHP’li belediye olarak halkımıza çok büyük iyiliklerle hizmet etmeye devam edeceğiz.
 
OLAY: Partideki aday adaylığı süreci atlatıldığında, CHP`den aday olduğunuzda ve seçildiğinizde nasıl bir İsmail Özay dönemi yaşayacağız?
İsmail Özay: Bizim kuşağın hiç unutulmayan filmlerinden birisi “Love Story” filmiydi. Sanırım üç kez seyrettim. Ama son seyrettiğimde biraz sıkıldım. Çünkü bildiğim aynı sahneler. Bugün “Love Story” yeni bir senaryo ile yeniden çevrilse, örneğin zorlukları atlatmış Ali Mc Graw ile saçları hafif kırlaşmış, olgunlaşmış O’Neal, yeni senaryoda, aralarındaki sevgiyi daha geniş kitlelerle birlikte, toplumsal bir uğraşa dönüştüren ve mutlu sonla biten bir film çevirseler; inanıyorum ki gişe rekorları kırarlar. Tekrar sorumluluk alırsam, 13 yılı aşkın Belediye Başkanlığımdaki çalışmadan çok daha farklı çalışırım. Yani gişe rekorları kırarım. Bu işin şaka tarafı. Yukarıda da belirttim. 36 yaşında Belediye Başkanı olduğumda yaşam deneyimim daha sınırlıydı. Oldukça keskindim, ben bilirim havalarındaydım, devleti daha az tanıyordum. Aradan 20 yılı aşkın süre geçti. On üç yıl beş ay belediye başkanlığı, dört yıl dokuz ay milletvekilliği, beş yıl küçük ölçekte de olsa ticaret yaptım. Mal aldım, borç ödedim, kredi kullandım. Yirmi yıl önce çocuğum yoktu. Şimdi 15 yaşında olan oğlumuzu, eşimle birlikte yaşama hazırlama sorumluluğunu taşıyoruz. Hepsi beni daha da olgunlaştırdı. Bırak bu edebiyatı neler yapacaksın derseniz, üzerinde çalıştığımız konuların bir kaçını sıralayayım. Bir kere herkes bilmeli ki ben yapmayacağım, biz yapacağız. Bunun için; ortak aklı kullanarak, herkesin katkı vereceği ortak bir yönetim yapılandırmalıyız. CHP’den seçileceğiz, CHP’li belediye olacağız ama hiç tartışmasız partizan belediye olmayacağız. Bizim gibi düşünmeyen her siyaseti CHP ile eşit tutmalıyız. Partiler aldıkları oya göre küçük veya büyük parti diye tanımlanabilir, ama her siyasi görüş eşittir ve saygındır. Bu ilkeden hareketle her siyasi görüş mecliste yer alsın veya almasın belediye yönetiminde söz sahibi olmalıdır. Kurulacak komisyon, platform, inisiyatif adı altında oluşturulacak siyasi yapıların belediyeyi denetlemesine, eleştirmesine olanak verilmelidir. Başta belediye bütçesi olmak üzere, tüm kararları, uygulamaları açık ulaşabilir olmalıdır. Seçimle gelen yöneticilerin; özel yaşamları dahil, varsa ticari işleri açık ve şeffaf olmalı, mal varlıklarını halka açıklamalıdır. CHP’nin programında önerilen ‘’Etik Komisyonu’’ kurulmalı, bu komisyona tarafsız üyeler de katılmalıdır. 250 bin nüfusu barındıracak bir imar planı çalışması başlatılmalıdır. Çanakkale’nin içme suyu havzasını oluşturan Atikhisar baraj bölgesi mücavir alan içersine alınarak çevre kirliliğine karşı verilen uğraşta yasal bir mevzi kazanılmalıdır. Kurşunlu, Saraycık, Sarıcaeli gibi çevre köylerin zorla değil, köy halkı ikna edilerek imar planına içersine alınması için çalışma başlatılmalıdır. Mevcut plan revize edilmeli, parçalı imar değişikliğinin önüne geçilmelidir. Şehir merkezini, Barbaros Mahallesini, Esenler bölgesine bağlayan iki ana arter yolu açılmalıdır. Sarıçay üzerine, bu yollarla bağlantısı olan yeni bir köprü yapılmalıdır. Üniversitenin yaptığı çalışmaya ortak olunarak; Sarıçay’ın biyolojik iyileştirilmesi, peyzaj düzenlemesi öncelikle hayata geçirilmeli, kanal yapımını, su sirkülasyonu tasarlanarak Sarıçay’ın kent içi dolaşımı Üniversite ile birlikte planlanmalıdır. Kent içi, Kepez, Dardanos ve Güzelyalı ulaşımında deniz yolunun kullanımı ele alınmalıdır. Kent içi ulaşımda bisikletin kullanımı bir işletmeye dönüştürülmelidir. Kent merkezinin yayalaştırılması, yeni otopark alanları ve katlı otopark yapımı yanında, mevcut otoparkların kullanımı yeniden düzenlenmeli. Belediyede sendikasız çalışan olmamalıdır. Taşeron işçiler dahil sendikasız çalıştırmak ayıp olmalıdır. Başta Belediye Başkanları ve yöneticiler mobing konusunda eğitimden geçmeli. Çalışma yaşamından Mobing çıkarılmalıdır. İçme suyunun tat, koku, renk kalitesi yükseltilmeli, damacanalara hapsolan içme suyu, çeşmelerden akıtılarak ‘’İçme suyunun özgürleştirilmesi’’ projesi ve kampanyası düzenlenmeli. Su yönetimi kayıp, kaçak ve su tasarrufunu önemseyen bir yönetim anlayışı ile ele alınmalı. Su ücretinin belirlenmesinde tüketicilerin karara katılımı bir yönetmeliğe bağlanmalı. Bu ve benzeri birçok proje üzerinde çalışıyoruz. Geçen gün andığımız Fatsa Belediye başkanı Terzi Fikrinin sergilediği yerel yönetim anlayışı, güncelleştirilerek yaşama geçirilmelidir. Yeter yer kalmadı. Bu projeler benim veya aday arkadaşlarımızın projeleri olamaz, CHP’nin projeleri olmalı ve göreve seçilen başkan da partinin projelerini uygulamalıdır.
Paylaş