TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ile Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi işbirliğinde organize edilen ‘Başak Gecesi’ yoğun ilgi gördü. Truva Oteli’nde gerçekleşen Başak Gecesi’ne CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan, CHP İl Başkanı Hamza Karagöz, CHP Merkez İlçe Başkanı Nejat Önder, ÇOMÜ öğretim görevlileri, ziraat mühendisleri ve çok sayıda davetli katıldı. Gecede bir konuşma yapan Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hicri Nalbant, Türkiye’de tarım sektörüyle uğraşanların yoksullaştırıldığını belirterek; “Bir milyon 700 bin çiftçi tarımla ilişkisini koparmış. 3.2 milyon hektar tarım alanı da tarımın dışına çıkmıştır. Türkiye tarımla kendi kendine yeten az sayıda ülkeden biriyken, şimdi her yıl 2.3 milyar dolar tarımsal ürün ithal eden noktaya gelmiştir. Yani Türkiye, tarımda dış alımına sürüklenmiştir. Türkiye ekonomisi yılda ortalama 4.6 büyürken, tarım sektörü %2.2 büyümüştür. Yani tarımda çalışanlar yoksullaşmıştır. 2006 yılından bu yana hiçbir zaman tarıma %1 destek verilmemiştir. Tarımın kendisi bu ülkede krize girmiştir” dedi.
“Felakete karşı ciddi bir mücadele içerisindeyiz”
Çanakkale’de yaşanan çevre felaketlerine de değinen Nalbant; “Altın firmaları işletme aşamasına geçmek üzereler. Şu ana kadar 500 bin adet orman ağacı kesilmiştir. Eğer işletme aşamasına geçerlerse milyonlarca ağaç kesilecek, su kaynaklarımız kirletilerek yok edilecek ve tarım alanlarımız elden çıkacaktır. Bu çok büyük bir felakettir. Bu felakete karşı çok ciddi bir mücadele yürütülüyor. Altın firmaları işletme aşamasına geçemediler. Geçmemeleri için bu güne kadar 6 tane dava açtık. Daha da açacağız” diye konuştu.
“Bu ülke öyle yol geçen hanı değildir”
Türkiye’nin yol geçen hanı olmadığını kaydeden Nalbant, altın tekellerini Çanakkale’de rahat bırakmayacaklarını ifade ederek şu şekilde konuştu: “Altın tekellerini Çanakkale’de rahat bırakmayacağız. Bu ülke öyle yol geçen hanı değildir. 1 ton altını buradan yurt dışına götürmek için 1 milyon 750 bin ton atığı bu dağlara bırakamazsınız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Çanakkale’de sulanabilir alanların %31’i su beklemektedir. Bir gram altın için 3 ton suyumuz gidecek. Sonuç olarak milyarca ton su gidecek. Altın tekellerine doğayı kirletsinler ve yok etsinler diye tahsis edebileceğimiz bir gram suyumuz yoktur. Böyle bir lüksümüz olamaz. Herkesin bu konuda duyarlı olması lazım.”
“Şimdi borç ödeme zamanıdır”
Çanakkale’nin havasını soluyan ve suyunu içen herkese Kazdağları için çağrıda bulunan Nalbant; “Kazdağları hançerleniyor. Bu şehirde yaşayanlar olarak Kazdağları’nın havasını soluyoruz ve suyunu içiyoruz. Şimdi borç ödeme zamanıdır. Benim Kazdağları’na borcum var. Bu ülkede yaşayan herkesin Kazdağları’na borcu var. Herkesi bu borcu ödemeye davet ediyorum” dedi.
“Zeytin ve Kazdağları yok ise Çanakkale’de yoktur”
Çanakkale’de kurulan termik santrallerin yarattığı tehlikelere de değinen Nalbant; “Termik santraller var. Çanakkale’nin yanlış yerlerine kurulan termik santraller var. Bu termik santrallerde aynı şekilde havamızı, su kaynaklarımızı ve ormanlarımızı yok ediyor. Bunlarla da mücadele ediyoruz ve sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz. Zeytin alanlarımız gidiyor. Bu konuda da mücadele edip zeytin alanlarımıza sahip çıkmalıyız. Eğer zeytin ve Kazdağları yok ise Çanakkale’de yoktur. Bu nedenle zeytine sahip çıkmalıyız. Bu da bizim boynumuzun borcudur” şeklinde konuştu. TMMOB üyelerinin susturulmak istenmeye çalışıldığının da altını çizen Nalbant, kapalı kapılar arkasında yasa teklifi hazırlandığını ve bu girişimlere de sessiz kalmayıp karşı çıkacaklarını sözlerine ekledi.
Soydan; “Sivil toplum örgütleri demokrasinin temel direğidir”
Sivil toplum örgütlerinin önemine dikkat çeken CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan ise; “Sivil toplum örgütleri ve odalar demokrasinin temel direğidir. Eğer bir toplumda sivil toplum örgütleri ve odalar varsa, onlar özgürce kendi meslektaşlarının haklarını savunabiliyorlarsa ve hükümete eleştirilerini özgürce yapabiliyorsa o ülkede demokrasi vardır. Eğer bir ülkede sivil toplum örgütleri baskı altında kalmışsa, yetkileri sınırlandırılmışsa artık her şey tek kişinin iki dudağı arasına girmişse o ülkede demokrasiden bahsedemeyiz. O ülkede bahsetsek bahsetsek ancak diktatörlükten bahsederiz. Eğer bir ülkenin başbakanı her şeye karar verebiliyorsa, kadınların kaç çocuk doğuracağına ve kadınların nasıl doğum yapacağına karar verebiliyorsa, bir ülkenin dizileri başbakan tarafından kısıtlanabiliyorsa, o ülkede demokrasiden bahsedemeyiz. Bu nedenle sivil toplum örgütleri ile odaların burada önemi bir kez daha ortaya çıkıyor” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından gecede tarım sektöründe 30. yılını dolduranlara plaketleri takdim edildi. Gecede sahne alan grubun çaldığı şarkılar eşliğinde geceye katılanlar gönüllerince eğlendi.