“Halkın sesini duyun”

Hafta sonu düzenlenen “Kazdağları ve Siyanürlü Altın Madenciliği” konulu konferansların sonuç bildirgesi açıklandı. Sonuç bildirgesinde hukukçular, “Siyasal iktidara ve ilgililere sesleniyoruz; Yöre halkının haklı sesini duyun. Bölgedeki tüm maden arama ve sondaj faaliyetlerini durdurun, ruhsatları iptal edin” dediler.

Türkiye Barolar Birliği ve Çanakkale Barosu’nun birlikte düzenlediği etkinliğin ikinci gününde (Pazar günü) yapılan inceleme gezisi yağmurun azizliğine uğradı. Sondaj sahalarının ve ilgili köy sakinleri ile buluşma gezisi istenildiği gibi yapılamazken; Karaköy’e giden heyet, burada köylülerle yaptığı toplantıda, olası çevre felaketleri ile ilgili bilgiler verdi.

682
Türkiye Barolar Birliği ve Çanakkale Barosu’nun birlikte düzenlediği 13-14 Nisan tarihlerinde Kolin Otel’de düzenlenen “Kazdağları ve Siyanürlü Altın Madenciliği” konferansının sonuç bildirgesi hazırlandı. Kamuoyuna Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Avukat Berra Besler tarafından duyurulan sonuç bildirgesinde, Biga Yarımadası’nın ve Kazdağları’nın önemine değinildi. Sonuç bildirgesinde “Ülkemizin en güzel coğrafyasında yer alan Biga Yarımadası, Kazdağları, barındırdığı toplumsal, tarihsel, kültürel ve ekolojik değerleri nedeniyle yeryüzünün özgün doğal varlıklarının başında gelmektedir. Bacalarından zehir yayılan termik santraller ve siyanürlü altın işletmeciliği faaliyetleri Kazdağları’nda doğal yaşamı yoketmektedir. Bu tehlikenin bilincinde olan Türkiye Barolar Birliği ve Çanakkale Barosu, Kazdağlarının tüm değerlerini korumak ve geliştirmek, bölgesel farkındalık yaratmak ve halkımızı bu konularda bilgilendirmek üzere Çanakkale’de 13-14 Nisan 2013 tarihlerinde bir etkinlik düzenlemiştir” denildi.
“Çevre hukuku geriliyor”
Sonuç bildirgesinde çevre hukukundaki genel bir gerilemeye dikkat çekilirken, açılan davalarda usul kurullarının mahkemelerce dar yorumlandığına işaret ediliyor. Bildirgede, “Biga Yarımadası ve Kazdağlarında ve ülkemizde doğal yaşama telafisi imkansız zararlar veren madencilik, altın arama, sondaj ve işletme faaliyetlerinin derhal durdurulması yaşamsal zorunluluktur.Beş yıl önce Kuşadasında Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenen “Çevre Sorunları İçerikli Yargı Kararları ve Uygulamaların Değerlendirilmesi” sempozyumunun sonuç bildirisinde dile getirilen tespit ve öneriler dikkate alındığında, Türkiye’de Çevre Hukuku alanında genel bir gerileme olduğu görülmektedir. Usul kuralları yönünden; süre ve menfaat koşulları, açılan idari davalarda mahkemelerce daha dar yorumlanmaya başlanmıştır. Çevre hakkı ve adalete erişim hakkı açısından bu durum önemli hak kayıplarına yol açmaya başlamıştır. Davaların esasına ilişkin verilen kararlarda ise ‘sürdürülebilir kalkınma’ ilkesi etrafında somutlaşan işletmeci firmaların çıkarını kamu yararından, yaşam ve çevre hakkından üstün tutan bir anlayış yerleşmeye başlamıştır. Kazdağları’nın korunması ve doğa koruma alanlarında bütünselliğin sağlanması acil bir görev olarak devletin önünde durmaktadır” şeklinde ifadeler yer alıyor.
“Ruhsatlar derhal iptal edilmeli”
Yapılan açıklamalarda Kazdağları’nın bitki örtüsü, fauna ve florası dikkate alınarak verilen ruhsatların derhal iptal edilmesinin gerektiğini dile getirildi. Bildirgede “Biga Yarımadası ve Kazdağları’nda yeni maden işletmelerine izin verilmemeli, verilen altın arama ruhsatları derhal iptal edilmeli ve yargı kararlarına uyularak termik santrallerin faaliyetleri derhal durdurulmalıdır. Yeni termik santrallerin kurulmasına izin verilmemelidir. Kazdağı, doğal bitki örtüsü olan ormanları, endemik türleri, gen kaynakları ve koruma alanları ile bölgenin yaşam kaynağıdır. Dünyamızın en önemli ekosistemlerinden birisidir. Kazdağı, tarihsel, kültürel, ekolojik ve toplumsal mirasımızdır. Kazdağları’nın Çanakkale il sınırları içinde yer alan korunması gereken bölümleri de Milli Park kapsamına alınmalıdır. Kaz Dağı ve yöresinin Biga Yarımadası ve yakın çevresi üzerindeki sayısız sosyo-ekonomik ve ekolojik katkıları ve olumlu etkileri de dikkate alınarak, koruma statüsünün kuvvetlendirilmesi gerekir” dendi.
“Halkın katılımı şart”
Bildirgede, “Sorunların çözümü toplumsallaşmadadır. Bunun için de bilgi paylaşımı, görüş alışverişi ve karar süreçlerine halkın katılımı gerçekleşmelidir. Bugün işletilen ÇED süreçlerindeki halkın katılımı basit bir formaliteden ibarettir. Bu yüzden ÇED süreçlerinin tüm aşamalarına gerçek anlamda halkın katılımı sağlanmalı ve yöre yurttaşlarının görüşleri dikkate alınmalıdır. Halkın katılımı hem ekolojinin korunmasının en önemli güvencesi, hem de demokratik toplum olmanın bir gereğidir” ifadeleri kullanıldı.
Barolar birliğinden çağrı!
“Dünyada madencilik eskisinden çok farklılaşmıştır” denilen sonuç bildirgesi şu ifadelerle son buldu; “Çevresel ve toplumsal anlamda zararlara karşı dirençli muhalefet örgütlenememiş, denetim süreçleri zayıf olan az gelişmiş ülkelere kaydırılmaktadır. Trona ve mermerciliği bir yana bırakırsanız ülkemizdeki yabancı madencilerin ilgisi neredeyse yalnızca altın-gümüş-nikel-kobalt-bakır-molibdenle sınırlı kalmaktaddır. Buna paralel olarak dünyada da maden arama ve geliştirme harcamalarının yüzde 60`ı altın için, kalanın büyük bölümü de öteki düşük verimlilikte ve sorunlu metaller için yapılmaktadır. Yine bu harcamaların dörtte üçü az gelişmiş ülkelerde yapılıyor. Türkiye Barolar Birliği ve Çanakkale Barosu olarak siyasal iktidara ve ilgililere sesleniyoruz; Anayasa’da doğal varlıklarımızın korunmasına ve varolan Anayasamız’daki çevre hakkının güçlendirilmesine yönelik önerilere hak ettiği önemde yer verilmelidir. Yöre halkının haklı sesini duyun. Bölgedeki tüm maden arama ve sondaj faaliyetlerini durdurun, ruhsatları iptal edin. Bu bölgede yürütülen meşru ve haklı ekoloji ve yaşam direnişini saygıyla selamlıyor ve sonuna kadar destekliyoruz.”
İnceleme gezisine yağmur engeli
Öte yandan Türkiye Barolar Birliği ve Çanakkale Barosu’nun birlikte düzenlediği etkinliğin ikinci gününde (Pazar günü) yapılan inceleme gezisi yağmurun azizliğine uğradı. Sondaj sahalarının ve ilgili köy sakinleri ile buluşma gezisi istenildiği gibi yapılamadı. Karaköy’e giden heyet, burada köylülerle toplantı yaptı. Kahvede erkeklerle yapılan toplantı ve evlere kadınlar tarafından yapılan ziyaretlerde mevcut durum ve bu altın madeni çalışmalarının devam etmesi, altın işlemeye geçilmesi sürecinden sonra yaşanabilecek çevre felaketleri ile ilgili bilgiler verildi. Geziye panellere katılan avukatlar, akademisyenler ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile TBMM Çevre Komisyonu Grup Sözcüsü ve CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan katıldı.
Paylaş