“Ele geçirmeyin gelin çalışın!...”

Bir benzeri Ocak ayı içinde Gençlik Meclisi seçimleri sürecinde yaşanan, Kent Konseyi genel kurulu, öncesi zaman daraldıkça tartışmalar da artarak sürüyor. Gençlik meclisi seçimlerinde usulsüz dilekçelerle Kent Konseyi seçimlerini kazanmayı amaçlayan grupların, Kent Konseyi seçimleri öncesi de örgütlendikleri öğrenilirken, “Ele geçirme” iddiaları ise Kent Konseyi Başkanı Saim Yavuz`dan sert bir karşılık buldu. “Ele geçirmeyin, gelin çalışın” diyen Yavuz, Çanakkale Kent Konseyi`nin bugüne kadar, “ele geçirme” teknikleri ile ilişkilenmediğinin de altını çizdi.

790
 
 
Kent Konseyi seçimleri öncesi kalabalık bir ekiple basının karşısına geçen Kent Konseyi Başkanı Saim Yavuz, hem açıklama yaptı, hem de tüm sorulara cevap verdi. Satır arası ince mesajlar da gönderen Yavuz, isim vererek de eleştirilere cevap verdi isim vermeden de. “Kent Konseyi’nin seçimli genel kurulu 18 Ekim Cumartesi günü yapılacak. İki yıl görev yapacak başkan ve yürütme kurulu üyeleri seçilecek. Çanakkale Kent Konseyi Başkanlığı’na aday olan biri ben olmak üzere 3 adaya Kent Konseyi başkanı olarak başarılar diliyorum ve Kent Konseyi’nin ne olduğuyla ilgili bazı bilgileri paylaşmak istiyorum” diyerek sözlerine başlayan Yavuz, “Kent Konseyi Yönetmeliği Kent Konseyi’ni şöyle tarif eder: `Merkezi yönetimin, yerel yönetimin, kamu kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşlarının ve sivil toplumun ortaklık anlayışıyla, hemşerilik hukuku çerçevesinde buluştuğu; kentin kalkınma önceliklerinin, sorunlarının, vizyonlarının sürdürülebilir yaşantı ilkeleri temelinde belirlendiği, tartışıldığı, çözümlerin geliştirildiği ortak aklın ve uzlaşmanın esas olduğu demokratik yapılar ile yönetişim mekanizmalarıdır.` Bu tarif, kent konseyini yönetenlere ve yönetimine talip olanlara şunları söylemektedir: Kent konseyi demokratik bir yapıdır: Bu yapı, kentteki resmi, yarı resmi ve sivil kuruluşların, kente ait düşüncelerini ve eylemlerini hiçbir farklılık gözetmeden ortaklaşa, tartışarak ve uzlaşarak belirlediği ve çözdüğü için demokratiktir. Kent Konseyi demokratik bir yapıdır: Bu demokratik yapı Kent Konseyinin çalışma gruplarıdır. Meclisleridir. Yürütme Kuruludur. Başkanıdır ve Genel kuruludur. Genel Kurul, kentteki örgütlü örgütsüz tüm vatandaşlardır. Her bireyin kendi iradesiyle ve bilgisiyle, kente karşı kendi sorumluluğuyla katıldığı ve özgürce düşüncelerini, önerilerini dile getirdiği ve karar aldığı bir katılım ve paylaşım merkezi olduğu içindir ki demokratiktir. Kent Konseyi demokratik bir yapıdır: Bu yapıda herkesin iradesi kendisine aittir. Bu irade hiç kimse tarafından sahiplenemez. İradeler teslim alınamaz. Bir irade başka bir iradeyi reddedemez. Her irade değerlidir, önemlidir. İradelerin siyaset ve menfaat aidiyetlerine bakılmaksızın, düşüncelerin ifade edildiği ve değer verildiği bir yapı olmasından dolayı bu yapı demokratiktir. Kent Konseyi demokratik bir yapıdır: Bu yapı hiç kimsenin özel alanı olmadığı gibi, hiç kimsenin `malı` da değildir. Alınıp satılamaz, üzerinde pazarlıklar yapılamaz. Kentin en akıllı, en zengin, en becerikli, en tepedeki kişisi de olsanız, bu yapıda her birey tektir ve değerlidir. Orada hemşerilik hakkı ve hukuku egemendir. Ve orada herkes için eşitlik ve adil tutum egemendir ve bundan dolayıdır ki demokratiktir. Kent konseyi demokratik bir yapıdır: Bu yapıda bireyler, kent için düşünüp önerdiklerini, oluşturulan tartışma, paylaşma ve çalışma ortamlarında birlikte kararlaştırarak sonuçlandırırlar. Çok düşünürler, çok tartışırlar, çok çalışırlar ama bundan da önemlisi bir diğeriyle yeniden tanış olurlar, bir diğerinin önemli olduğunu bilirler. Bundan dolayıdır ki bu yapı demokratiktir” ifadelerini kullandı.
 
“Kent Konseyi emir de almaz, talimat da vermez”
“Kent Konseyi demokratik bir yapıdır: Bu yapıda seçilmiş yöneticiler, STK’ların alanlarına girerek, onların yerine geçerek onların yapabileceklerini yapamazlar” ifadelerini kullanan Yavuz, “Bu yapıda yöneticiler, STK’ların daha iyi, daha çok ve sürekli yapabilmelerini sağlayacak olanaklarla buluşturarak onların gelişmelerini ve yapabilirliklerini desteklerler. `Siz durun, biz sizin yerinize yaparız`a yer olmadığı içindir ki, bu yapı demokratiktir. Kent Konseyi demokratik bir yapıdır: Bu yapıya kendi organları dışında hiçbir kurum ve kimse emir-talimat veremez. Bu yapının programını, yapıp yapmayacaklarını kendi organları ve yönetmelikleri belirler. Bu yapıdaki çalışmalar ve kent için oluşturulan karara yönelik öneriler ile kentlilerin birlikte yaptıkları etkinlikler, bu yapının temelini oluşturan Çalışma Grupları ve Meclisler tarafından gerçekleştirilir. Gerçekleştirilen her etkinlik ve karar için üretilen her öneri, birçok kurum ve kuruluş ile uzmanların yoğun bilgileri ve emekleriyle ortaya çıkartılır ve ortaya çıkartılan öneri, uygulamaları için ilgili kurumların kararına sunulur. Bu da bir emir talimat içermediği içindir ki, bu yapı demokratiktir. Kent Konseyi demokratik bir yapıdır: Bu yapı salt “itiraz eden” ya da “karşı çıkan” bir anlayış ve tutum değil, çözüm ve öneri üreten `kurucu` bir anlayış ve tutumu temsil eder. Bu yapı, egemen olan yönetim anlayışı ve ilişkilerinin içinden, ona tabi olmadan, ama onunla birlikte, `birlikte yönetim` anlayışını ve biçimini zorlar. Bu yapı, `yönetişim` olarak adlandırılan, kenti seçilmişlerle seçilenlerin birlikte yönetmesini talep etmekle kalmayıp sorumluluk alarak, eşit paydaşlığı savunduğu ve uyguladığı içindir ki demokratiktir” dedi.
 
Adaylara başarılar ve öneriler!
Yavuz, son söz olarak, adaylara da başarılar dileyerek kendisinin de aralarında bulunduğu üç adaya da başarılar diledi. “18 Ekim Cumartesi günü yapılacak Genel Kurul’da başkanlığa ve yönetime aday olacaklara kendim de dahil; Kent Konseyi Başkanı ve 10 yıldan buyana emek vermiş biri olarak hatırlatmayı bir görev biliyorum” diyen Yavuz, “Sizler bir yurttaş olarak sorumluluk almak istiyorsunuz. Alacağınız bu sorumluluk sadece ve sadece sizin özgür iradenizle vermiş olduğunuz bir karardır. Hesaplar kitaplar yaparak, yalan dolan dedikodular ve karalamalar yaparak, vaatlerde bulunarak, çıkar ilişkilerine dayalı pazarlıklarla yönetim paylaşımları yapmak ve bu yolla kendinizi başkan veya yönetim kurulu üyesi yapmayı plânlamak, bu demokratik yapıya uygun bir davranış biçimi ve anlayışı olamaz. Egemen olan siyaset yapma ve yönetme anlayışının `ele geçirme` yöntemlerinin Kent Konseyi’nde yeri yoktur. Bırakın onlar bildikleri gibi yapsın. Siz yeni değerlerin yaratıcıları ve temsilcileri olun. Kent Konseyi `adayın` malı mülkü değildir. Kent Konseyi, kayıtsız şartsız bütün kentlilerindir. Sahibi kentlilerdir ve Kent Konseyi’ni kimlerin yöneteceğine de siyasetin kapalı kapılarının ardındakilerle yapılan paylaşım pazarlıklarını, çıkar hesaplarını değil; yurttaşların kendi özgür iradeleriyle karar vermesinin önündeki engellerin kaldırılması için çabalarınızı sürdürün. Mesele sizlerin kaybetmesi değil, Kent Konseyinin kazanması olmalıdır. Demokratik değerlerin ve özgür yurttaş bilincinin gelişmişlik düzeyini de gösterecek olan, Kent Konseyi Genel Kurulu’nda bütün adaylara başarı dileklerimi tekrarlar, saygılarımı sunarım” dedi,
 
Gazetecilerin sorularını da yanıtladı
“Sağ tandanslı, MÜSİAD`ın desteklediği bir adayın sağ derneklerin oylarını alacağı düşünülürse, sayın Kumtepe`nin de sizinle birlikte yanı kitleden oy almayı hesapladığı görüldüğünde, sayın Tonka`nın aradan sıyrılması söz konusu olur mu?” sorusu üzerine ise Yavuz, “Bu sıyrılma üç aday için de mümkün. Kent Konseyi için seçilecek adayın sıyrılarak mı ya da üstünlükle mi seçilmesi çok önemli değil. Seçilecek adayın ismi ve kimliği de bence çok önemli değil. Kent Konseyi`nin belli ilkeleri var. Kent Konseyi`nin yönetmelikle belirlenmiş çalışma usulleri var, kuralları var. Seçilecek başkan ve yönetim kurulu üyeleri bu ilkelere bağlı olarak çalışacak. Kimliklerinin hiçbir önemi yok, eğer onlar önemli hale gelirse, o zaman burada Kent Konseyi`nden söz etmek mümkün olmaz. Burası bildiğimiz, yaratmaya çalıştığımız, eğrisiyle-doğrusuyla, eksiğiyle-gediğiyle gerçekleştirmeye çalıştığımız kentlilerin, özellikle örgütlü yapıların temsilcileri ile kentte karar olma organlarına katkı yapma çalışan bir yapı olarak burayı çalıştırmaya çalıştık. Ama, herhangi bir siyasetin ya da herhangi bir inanç ve kültürel görüş doğrultusunda kendisine ait olması gereken anlayışı, kentin bütününe mal eden bir anlayışı Kent Konseyi açısından yanlış olacağını, çünkü kentte yaşayan insanların farklı düşüncelerden olmasının o kentin gücü olduğuna inanıyorum. Onun içinde bu türden hesaplar, doğrusu benim hesap etmediğim ve düşünmediğim bir şey” cevabını verdi.
 
“Hepimiz yandaşız, paylaşırız, kardeşiz”
“Size ve Kent Konseyi`ne yönelik eleştiriler, ilkeler ve çalışma performansı noktasında değil, daha sığ ve şahsi eleştiriler olarak yoğunlaştı. Örneğin sizin Çanakkaleli olmadığınız yönünde eleştiriler yapıldı. Siz hem bu durumu, hem de daha önceki genel kurullarda böylesi bir hareketlilik yaşanmadı, hatta aday bulmakta bile zorlanıldı, dolayısıyla siz gelinen bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Kent Konseyi`ne yönelik bu `ilgi` neden sizce?” şeklindeki soruya da cevap veren Yavuz, “Öncelikle böyle bir görüntü, hakikaten bir gövde gösterisi görüntüsü olmamalı. Çanakkale Kent Konseyi`nde, siyasi alanda yapılan yarışmalar ya da seçimler gibi, ya da herhangi bir derneğin yarışmaları gibi teknikler hiçbir zaman kullanılmadı. 350`ye yakın temsilci başvurusu oldu ve diğer genel kurallara nazaran üç misli bir artış söz konusu. Bu artış, önemli ve durup dururken olmadı. Burada gördüğünüz ve görmediğiniz birçok insanın emekleri ile oluştu. Burada gördüğünüz ve görmediğiniz insanların küçük küçük adımları ile, birbirleri ile kavga ede ede, barışa barışa, sabırla, inatla büyüttükleri çalışmalar sonucunda oldu. Ben bir şey yapmadım, ben kent için çalışan, mücadele insanların yönetimi ile ilgili, onların taleplerini ve isteklerini yerine getirmeye, ilgililerle görüşerek sağlamaya çalıştım. Burada, diğer örgütlerden, kurumlardan edindiğimiz ve alışılageldiği gibi bir amir-memur ilişkisi yok. Bir başkan ve ona tabi üyeler yok. Hepimiz yandaşız, paydaşız, arkadaşız, kardeşiz” dedi.
 
“Ben buralıyım, işte karşınızdayım”
“Yani siz gazetecisiniz, gazetecinin temel şartı, doğruyu söylemek, doğruyu ortaya çıkarmak ve tarafsız haber yapmaktır” diyen Yavuz, “Aynı Kent Konseyi gibi. O açıdan ben gazeteleri Kent Konseyi`nden daha da değerli ve Kent Konseyi`nin en yakın paydaşı olarak görüyorum. Bir gazeteci arkadaşımızın, yapmış olduğu şeylerin gerçekten çok komik olduğunu düşünüyorum. Yani `Buralı adaylar` diyor. Buralı olan adaylar kimlerse, öncelikle onlara hakaret ediyor. Yani, baktığımızda `buralı olan` ile `Buralı olmayanları` bir karşılaştırsak ve hesap yapsak ne çıkar bilmiyorum. Ben Çanakkaleli değilim, ben buralıyım. Bu topraklar hepimizin, biz toprağa aitiz, toprak bizse ait değil. Ben Sinopluyum, Sinop`u hiç bilmiyorum ki. Samsunluyum, Samsun`da okudum, ben Ankaralıyım, Ankara`da okudum, ben Yozgatlıyım Yozgat`ta okudum, ben İstanbulluyum, orada evlendim, çoluğum çocuğum oldu. Ben Çanakkaleliyim. İşte burada karşınızdayım. Bu gerçekten komik, parçalayıcı, bölücü, karşı karşıya getirici, ilkel bir yaklaşımdır. Gazeteci yaklaşımı bu olamaz” ifadelerini kullandı.
 
“Bugün laf söyleyenler, bir kere olsun kapımızı çalmadı”
“Bizim arka bahçemiz burası” diyen Yavuz, “Buradan başka herhangi bir yerin arka bahçesi değiliz. Bizim bir tek arka bahçemiz var, o da şuan bulunduğumuz alandır. İçimizde CHP`li de olan var, AKP`li de olan var, MHP`li de olan var veya partisiz olan da var. Ama bizi ilgilendirmiyor bu iş. O siyasetin bakışı. Onlar bizim hakkımızda her şeyi söyleyebilir. Ama burada çalışan insanlar, yaşayan insanlar hiç de böyle bir şeyle çalışmıyorlar. Bu zor bir şey. Bir siyasetin güdümünde olmada, kendini ifade etmek çok zor bir şey. Bugün bu lafları söyleyen arkadaşlarımız hiç kapımızı çalmadı. O gazeteci arkadaşımız, bir kere bu Kent Konseyi yönetmeliğini açıp okumadı, bir kez bu kapıdan içeri girip de `ne oluyor arkadaş?` demedi. Ama oturduğu yerden de laf üretmek de gazetecilik değil, goygoyculuk, başka bir şey değil” ifadelerini kullandı.
 
“Hazırlıklıyız”
Gençlik Meclisi seçimlerini hatırlatan bir gazetecinin “Usulsüz dilekçelerle ilgili tartışmalar olmuştu, bu seçimde de aynısını bekliyor musunuz?” şeklindeki soruya ise Yavuz, “Bu tür tartışmaları bekliyoruz. Olmaya da başladı. O zaman 20 civarında sahte evraklarla, genel kurula katılıp, Kent Konseyi`ni `ele geçirmeye` çalıştılar. Ele geçirmeye gerek yok. Söylüyoruz; gel çalış. `Ben çalışacağım` diyorsan, `benim aklımda şöyle bir şey var` diyorsan gel çalış. `Evraklar saklanıyor` diye adli çağrılar yapılıyor. Biz 2009`de ve 2014`de, kimsenin bir araya getiremediği, hani dünya yansa yan yana gelemeyecek MHP ve HDP`li temsilcileri halkın karşısına oturttuk. Bunları söyleyen insanların azıcık vicdanları ve namusları olması gerekir, ahlakları olması gerekir” cevabını verdi.
Paylaş