“Darbe dönemlerinde bile böyle zulüm görmedik!...”

Çanakkale’de söyleşiye katılan Gazeteci-Yazar Uğur Dündar, vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Dündar’a kitap imzalatmak isteyen halk izdihama neden oldu. Dündar, 49.Troia Festivali kapsamında Çanakkale Belediyesi’nin davetlisi olarak Çanakkale’ye geldi.

1047
Usta gazeteci Uğur Dündar’ın Halk Bahçesi’nde düzenlenen söyleşisine yoğun katılım olduğu gözlenirken Dündar söyleşide ülke gündemini ve son dönem gelişmeleri değerlendirerek iktidara yüklendi. “20 asırlık meslek hayatımda ben bu iktidar kadar darbeci iktidar görmedim” diyen Dündar; “Gerçek çırılçıplak karşınızda. Bugün Türkiye’de eşine rastlanmayan faşizan, darbeci illa da yağcılık ve yalakalık bekleyen bir siyaset anlayışı var” dedi.
 
“12 Eylül’den vahim. Bugünkü korku o günkü korkuyu fersah fersah geçti”
Bugünkü baskının 12 Eylül sürecin-de ülkede yaşanan sıkıntılı durumdan beri daha vahim bir tablo olduğunu belirten Dündar herkesin telefonlarının dinlendiği, mahalle manavının bile cep telefonu dinleniyor endişesi ile konuşmaktan çekindiği bir ülkede şu an yaşanılan durumun 12 Eylül’de yaşanan durumun dahi ötesine geçtiğine dikkati çekerek: “Bugünkü korku o günkü korkuyu fersah fersah geçti. Vatandaş yolda bizi gördüğü zaman ayaküstü sorununu bile dile getirirken çekiniyor. Sürekli arkasını kontrol ediyor. Vatandaşın tedirginlikten boynu tutuldu” dedi. İktidarın acımasız ve tarafsızlığa bile tahammül etmeyen bir tutum sergilediğini söyleyen Dündar iktidarın eleştiriye açık olmadığını söyledi.
 
 
 
 
 
49.Troia Festivali kapsamında Çanakkale Belediyesi’nin davetlisi olarak Çanakkale’ye gelen usta gazeteci Uğur Dündar’ın Halk Bahçesi’nde düzenlenen söyleşisine yoğun katılım olduğu gözlenirken Dündar söyleşide ülke gündemini ve son dönem gelişmeleri değerlendirerek iktidara yüklendi. Dündar: “20 asırlık meslek hayatımda ben bu iktidar kadar darbeci iktidar görmedim” derken: “Gerçek çırılçıplak karşınızda. Bugün Türkiye’de eşine rastlanmayan faşizan, darbeci illa da yağcılık ve yalakalık bekleyen bir siyaset anlayışı var” dedi. En büyük gücün bireyin demokratik haklarında saklı olduğunu belirten Dündar demokratik hakkını arayan bir vatandaş neden korkacak? Neden soru sorduğu ve sorguladığı için suçlu duruma düşecek? Çocuk mu kandırıyorsunuz?” dedi.
 
Adalet Sisteminin de dengeli olması gerektiğini belirten Dündar: “Koskoca T.C generallerini ve aydınlarını bulup içeri tıkıyor, ama bir Deniz Feneri’ni, bir KPSS çetesini bulamıyor. Adalet terazisi dengede olmalı. Yoksa iktidarın sopası olur diyen Dündar: “Oy istemeye geldiklerinde değerli, soru sorunca değersizsiniz. Yaka paça götürülüyorsunuz” dedi.
 
Dündar söyleşide Star Tv ile yol ayrımına gelme süreçlerini dinleyicilerle paylaştı. Doğan Medya Grubu’nda Yılmaz Özdil, Turgut Erat ile bir araya gelerek beynin fırtınası gerçekleştirdiklerini ve ekiple birlikte kanalın yerlerde sürünen reytinglerini ayağa kaldırdıklarını belirterek, o dönem reytinglerde birinci sıraya oturduklarını ama iktidarın Aydın Doğan üzerinde oluşturduğu baskı sonucunda bir gün Doğan’ın kanalı satmak zorunda kaldığını belirtti.
 
 
“Patron beni kovamadı, ama televizyonu sattı”
Dündar: “Doğan bir gün beni çağırdı. O her zamanki babacan tavrının yerini karamsar bir ruh hali almış ve adeta yüzüne kara bir renk oturmuştu” derken Doğan’ın kendisine: “Uğur sen bir numarasın. Ölüyü dirilttin. Düzgün ve karakterli bir insansın. Ama ben bu tv kanalını sattım” dediğini aktardı. Doğan’ın kendisini işten atmak yerine kanalı satmak zorunda kaldığını söyleyen Dündar : “Bana haftada bir yazdığım ve hobim olan köşe yazılarıma devam edebileceğimi söyledi. Bu onursuzluğu kabul edemeyerek istifa ettim” derken : “Bazen kare donar, film kopar, bizim Star TV’deki serüvenimiz de böyle oldu. Patron beni kovamadı, ama televizyonu sattı ” dedi.
 
“Merkez medyada çalışıyor olmaktansa çalışmıyor olmak çok daha onurlu”
Dündar iktidarın elinde bir balyoz olduğunu ve o balyozu istediği medya patronunun tepesine indirdiğini belirterek yıldırma politikası ile Aydın Doğan’ın bırakın dünya görüşünü, kimyasını bozdular” dedi. Merkez medyada çalışıyor olmaktansa çalışmıyor olmak çok daha onurlu. Biz darbe dönemlerinde bile böyle zulüm görmedik” diyen Dündar bugün medya patronlarının sabah toplantılarında halka hangi gerçekleri anlatalım diye değil, hangi haberi yapmazsak beyefendiyi rahatsız etmeden yaparız” kaygısı ile haber yaptıklarını söyledi. Amacın sadece beyefendiyi rahatsız etmemek olduğu bir toplumda halkın haber alma hakkına saygı duyulmadığını belirtti.
 
“Ankara’daki beyefendi rahatsız olmasın mantığı ile yapılan haberciliğin hizmet olamayacağını ifade eden Dündar bunun adı dip duygu, oto sansürdür”
Ankara’daki beyefendi rahatsız olmasın mantığı ile yapılan haberciliğin hizmet olamayacağını ifade eden Dündar bunun adı dip duygu, oto sansürdür” dedi. Dündar meslek hayatı boyunca bir çok kez ölüm tehditi aldığını, dolarları elinin tersiyle ittiğini belirterek içimize sindiremeyeceğimiz davranışları yapmadık” dedi.
 
“12 Eylül’den vahim. Bugünkü korku o günkü korkuyu fersah fersah geçti”
Bugünkü baskının 12 Eylül sürecinde ülkede yaşanan sıkıntılı durumdan beri daha vahim bir tablo olduğunu belirten Dündar herkesin telefonlarının dinlendiği, mahalle manavının bile cep telefonu dinleniyor endişesi ile konuşmaktan çekindiği bir ülkede şu an yaşanılan durumun 12 Eylül’de yaşanan durumun dahi ötesine geçtiğine dikkati çekerek: “ Bugünkü korku o günkü korkuyu fersah fersah geçti. Vatandaş yolda bizi gördüğü zaman ayaküstü sorununu bile dile getirirken çekiniyor. Sürekli arkasını kontrol ediyor. Vatandaşın tedirginlikten boynu tutuldu” dedi. İktidarın acımasız ve tarafsızlığa bile tahammül etmeyen bir tutum sergilediğini söyleyen Dündar iktidarın eleştiriye açık olmadığını söyledi.
 
“Bizim mesleğimizde de öyle aşağılık, yağdanlık ve yalakalar var ki böyle bir ülkede tarafsız gazetecilik yapıyoruz”
Gazetecilik mesleğinin içinde de bir kesimi eleştiren Dündar: “Bizim mesleğimizde de öyle aşağılık, yağdanlık ve yalakalar var ki böyle bir ülkede tarafsız gazetecilik yapıyoruz” dedi. Ahmet Altan’ın da en başından beri iktidarı desteklediğini belirten Dündar aynı Altan’ın dostane eleştirilere bile tahammül gösteremeyen iktidara karşı daha sonra kendisinin de tepki gösterdiğini ifade etti.
 
“Hem petrol işi, hem müteahhitlik yapıp, hem de gazetecilik yapılamadığını gördük”
Sözcü Gazetesi’nde haftanın beş günü yazdığını belirten Dündar Sözcü ile ilgili de spekülasyonlara açıklık getirdi. Sözcü Gazetesi’nin kıdemli bir gazeteci olan Ertuğrul Akbay’ın oğlu Burak Albay tarafından açıldığını belirterek Sözcü’nün tarafsız ve korkusuz gazetecilik yaptığını belirtti. Dündar vatandaşlara: “ Sözcü’ye sahip çıkın. Okuyun, okutturun “dedi. Medya patronlarının tek işinin gazetecilik olması gerektiğini belirten Dündar hem petrol işi, hem müteahhitlik yapıp, hem de gazetecilik yapılamadığını gördük” dedi. Bülend Arınç’ın açıkça bir medya patronuna sen benden ihale alıyorsun aleyhimde yazamazsın” dediğini de belirten Dündar medya patronunun kimseye gebe olmaması ve şeffaf olması gerektiğine vurgu yaparak, medya patronlarının ikili oynama hakkı olmadığının altını çizdi. Dündar gerekirse 12 vergi müfettişi göndersinler, ama hiç bir şey bulamayacakları kadar başı dik durmak gerektiğini belirtti. Dündar yandaş kavramının günümüzde geniş bir yelpazeyi kucakladığını belirterek, eskiden ideolojisine göre iktidarın yanında yer alanlar, bugün ideolojisi uymayanların da katıldığını belirterek haber spikerleri ayrı, logolar ayrı, ama haberler birbirinin aynısı” dedi. Asıl geçerli olanın düşünceyi paylaşmak olduğunu belirten Dündar yoksa insan kendisini bir cendere içine hapsolmuş hisseder” dedi.
 
“ O karakollara bakanlar kendi çocuklarını göndersinler”
İzmir’de yaşanan saldırının ardından Dündar: “O gün İzmir’i görecektiniz. Esnaf kepenk indirdi. İşçi iş bıraktı. Sahura kadar 6000 kişi kan vermek için sırada bekledi. Biz aslında bölünmemiş ve parçalanmamış olsak büyük bir toplumuz” dedi. “Çanakkale’de de amacımız Çanakkale ruhunu tekrar canlandırmak” diyen Dündar şehit haberlerine de değinerek; doğuda vatan evlatlarının adeta uzaktan kumanda ile oyun oynar gibi hayatlarını kaybettiklerini belirtti. Sözde Ortadoğu planı yapan bir ülkenin kendi içinde çocuklarının ölmesine izin vermemesi gerektiğini belirtti. Dündar: “ O karakollara bakanlar kendi çocuklarını göndersinler” derken Başbakan Erdoğan’ın karakollarla ilgili: ”Kibrit kutusu yapmıyoruz” dediği karakolların mevcut durumunu da eleştirerek rant için İstanbul’un kalbine kibrit kutusu gibi çirkin plazaları dikmeyi, dere yataklarını değiştirmeyi biliyorlar, gerektiğinde de her türlü kutuyu dikiyorlar. Bunların kabul edilebilir tarafları yok ” dedi.
 
“Gerçek çırılçıplak karşınızda. Bugün Türkiye’de eşine rastlanmayan faşizan, darbeci illa da yağcılık ve yalakalık bekleyen bir siyaset anlayışı”
Dündar; “Gerçek çırılçıplak karşınızda. Bugün Türkiye’de eşine rastlanmayan faşizan, darbeci illa da yağcılık ve yalakalık bekleyen bir siyaset anlayışı var. En büyük gücün bireyin demokratik haklarında saklı olduğunu belirten Dündar demokratik hakkını arayan bir vatandaş neden korkacak? Neden soru sorduğu ve sorguladığı için suçlu duruma düşecek? Çocuk mu kandırıyorsunuz?” dedi. 1970’lerde BBC’de staj yaparken yaşadığı bir anıyı da dinleyicileri ile paylaşan Dündar, şefi ile bir hayat kadını cinayetini incelediklerini ve polis şefi ile görüştüklerini belirterek ikametgahı bile olmayan bir hayat kadının cinayetinden sonra
Paylaş