Dünya Emekçi Kadınlar Günü`nü kutlayan Çanakkale Sol Cephe yetkilileri; “Anlayacak kadar zeka, isteyecek kadar cesaret, zorlayacak kadar kuvvet, özgürlük ellerimizde. Bizler kadınız.. Adımız var, emeğimizde… Hatta kağıt üstündekilere bakılırsa haklarımız bile var! Eskiden çalışmamız ayıp sayılırdı; şimdi bizleri köle gibi çalıştırmayı keşfettiler! Bir yanda patronlar, şefler, müdürler, diğer yanda nikah akdiyle başlayan sözleşmeli ev köleliği.. Bir yanda kendilerini namusumuzun, bedenimizin sahibi sayanlar ve kaldırımlara akıtılan kanımız! Diğer yanda taciz, tecavüz, şiddetin bin türlüsü. Evet aslında uzundur, upuzundur bizim hikayemiz. Biz Kürt, Türk, Ermeni, Laz, Çerkez, Arap, Yahudi, hangi renkten, ırktan, dilden, dinden olursak olalım kadınız. Aynı göğün altında yeri geliyor türküler söyleyerek halaya duruyoruz, yeri geldiğinde zindanlarda özgür tutsaklar olarak işkencelere karşı hep birlikte direniyoruz! Yani aynı acıları yaşıyor, paylaşıyoruz. Emekçi kadınların eşit ve özgür olduğu bir düzen istiyoruz, kuracağız! Biz emekçi kadınlar özgürlük ve eşitlik sorununu sadece bir devlet ve yasa meselesi olarak ele almıyoruz. Bugünkü uydurma haklardan, uydurma yasalardan değil; gerçek eşitlik ve özgürlükten söz ediyoruz. Bizlerin, burjuvazinin “jest” olsun diye sunduğu “kadın kotası, kadın istihdamı” safsatalarına karnımız tok! Kadın emeği bir kum üzerine çizilmiş resim değildir, hafif bir yel ile silinip gitmez. Diyoruz ki; biz kadınların ezildiği bir toplum özgür olamaz. Bizlerin her sürece tam ve eşit haklarla katılmadığı bir ülkede özgürlükten söz edilemez. Ama şunu da biliyor ve diyoruz ki; hiçbir özgürlük, hiçbir hak kimseye lütfedilmez. Bunun için haklarımızı almanın yolu ancak ve ancak örgütlü mücadeleden geçer” dediler.
“İstiyoruz, alacağız!”
Çanakkale Sol Cephe yetkilileri açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdiler: “Bizler tam hak eşitliğimizin yasallaşmasını, toplumsal ve siyasal sürece etkin katılımımızın önündeki bütün engellerin kaldırılmasını, eğitim sistemi ve ders programlarında biz kadınları aşağılayan ya da rolünü değersizleştiren her türlü unsurların ayıklanmasını, bizler ayrımcı ücret ve statü düzenine, bu konudaki her türlü cinsiyetçi davranış ve uygulamalara derhal son verilerek, eşit ise eşit ücret, bizler üç kuruş uğruna yaşamamızı ve geleceğimizi tehlikeye atmak, bu vahşete katlanmak zorunda değiliz! Alın terimizi akıtabiliriz, çünkü avantadan bir yaşam istemiyoruz! Ama evlerden, atölyelerden, fabrikalardan da ölümüz çıksın istemiyoruz! İnsan gibi çalışmak, insan gibi yaşamak istiyoruz! Bunun için hiçbir sınırlama olmaksızın grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkımızı, bizler için kadınları aşağılayan her türlü davranış kesin biçimde yasaklanmalı; şiddet, hakaret, taciz, en ağır suçlar kapsamına alınmalıdır. Pornografi, fuhuş, kadının bedeninin ticari bir mal gibi kullanıldığı her durum aynı biçimde ağır bir şekilde cezalandırılmalı. Özellikle fuhuş konusunda parayı veren, dolayısıyla bu işleyişi başlatan, özendiren tarafın daha ağır cezalarla karşı karşıya bırakıldığı yeni bir hukuksal anlayışın egemen kılınmasını, kadınları bu yola zorlayan çetelerin en ağır bir biçimde cezalandırılmasını, tüm bunları ve daha fazlasını istiyoruz, alacağız!
“Mücadele ediyoruz, kazanacağız!”
Adil, eşit, özgür, insanca yaşamak için şunu çok iyi biliyoruz ki örgütlü mücadele etmeden kazanamayız! Gezi ve Haziran halk hareketi sürecinde sokaktaki gücümüzü gösterdik . Biz istersek sokakları zapt ederiz, biz istersek haramileri, talancıları, yağmacıları topraklarımızdan def eder yerli işbirlikçilerden hesap sorarız! Kazanmak bizim elimizde… Unutmayalım zincirlerimizi oynatamazsak ses çıkaramayız! Bunun için tüm emekçi kadınları; evlerinden, fabrikalardan, tarlalardan, atölyelerden, bürolardan, hastanelerden, okullardan 8 Mart’ ta alanlara, Sol Cephe saflarında sesimize ses katmaya ve gücümüzü birleştirmeye çağırıyoruz! İnanıyoruz yarını kazanacağız! Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü! Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son! Kadın olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz! Kadın erkek el ele özgürleşmeye!”