“Çanakkale’nin depreme hazırlanması gerekir”

Jeoloji Mühendisleri Odası Çanakkale İl Temsilcisi Selçuk Başaran, birinci derece deprem kuşağında yer alan Çanakkale’de depreme hazırlıklı olunması konusunda yetkilileri uyardı.

466
1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle açıklama yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Çanakkale İl Temsilcisi Selçuk Başaran, ülkede yaşanan depremlerin sonucunda bugüne kadar 97 bin 839 insanın hayatını kaybettiğini söyledi.
 
Ortalama olarak her yıl yaklaşık 6 bin binanın yerle bir olduğunu belirten Başaran; “Ülkemizin %93’ünün, nüfusumuzun %95’inin, sanayi kuruluşlarımızın %98’inin deprem kuşağında bulunduğunu ve Marmara Bölgemizin de aktif olan Kuzey Anadolu fay hattının üzerinde bulunduğunu göz önüne aldığımızda depremsellik açısından ne kadar duyarlı ve kararlı olmamız gerektiği ortaya çıkmaktadır. Tam burada gerek Çanakkale’nin, depremselliğinin göz önüne serilmesi gerekse depreme hazırlıklı olmamız ve deprem gerçeğini unutmamamız adına yetkilileri bu hafta vesilesi ile bir kez daha uyarmak istiyoruz.
 
Ülkemizde 1900’lü yıllardan 1999 yılına kadar hasar yapıcı nitelikte 151 deprem olduğu, 650 bin 786 binanın yıkıldığı veya ağır ölçekli hasar gördüğü bilinmektedir. Bu depremlerin sonucunda bugüne kadar 97 bin 839 insanımızın hayatını kaybetmiştir. Ortalama olarak ise her yıl yaklaşık 6 bin binamızın yerle bir olduğunu ve ne yazık ki 982 vatandaşımızı depremlerde kaybetmiş olduğumuzu üzülerek görmekteyiz. 23 Ekim ve 9 Kasım tarihli Van depremlerindeki yıkılmış veya ağır hasarlı bina sayısının 72. 242 olduğunu düşünürsek bölgemizde oluşacak ciddi bir depremdeki can ve mal kaybının ne kadar ağır olacağı düşünülmelidir. 
 
Bugün için bölgemizde oluşabilecek bir depremde olabilecek çeşitli senaryolara göre 30 milyar dolar maddi zarar ve binlerce can kaybından bahsedilmektedir. Yakın geçmişte yaşadığımız depremlerin yol açtığı yıkımların, hasarların, can kayıplarının unutulduğunu ve kaderleri ile baş başa bırakılan ve çaresizlik içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan binlerce insanın sorunlarının hala ortada durduğu bir süreci yaşıyoruz.  Türkiye’de afet yönetimi ve afetlerde risklerin azaltılması konularına yönelik önemli bir birikimin olduğunu söylemek mümkün olmasına karşın, bu birikimlerden yeterli ölçüde yararlanılmadığını görmekteyiz” dedi.
 
“Çanakkale’nin depreme hazırlanması gerekir”
Birinci derecede deprem kuşağında bulunan Çanakkale’nin depreme hazırlanması gerektiğini ifade eden Başaran, doğal afetler açısından kentsel dönüşümün planlanması ve vakit kaybetmeden uygulanması gerektiğinin altını çizerek şu şekilde konuştu: “Çanakkale’nin yeşil alanları, ovaları, orman alanları gibi boş bulunan yerlerini yapılaşmaya açmak yerine, gerçekten birinci derecede deprem riski taşıyan, çarpık olarak yapılaşmış bölgelerin yenilenmesi, dönüştürülmesi, yeniden planlanması ve bu kapsamda rantsal dönüşüm değil de, gerçekten kentsel dönüşüm yapılarak Çanakkale’nin depreme hazırlanması gerekir. Yani sadece estetik olarak kentsel dönüşüm değil doğal afetler açısından kentsel dönüşüm planlanmalı ve vakit kaybetmeden uygulanmalıdır.
 
Bu kapsamda yapılacak çalışmalara ilçelerimizi de katma mecburiyetimiz vardır. Dağ bölgesi ilçelerimiz hariç neredeyse diğer ilçelerimizin tamamı gevşek zemin olarak adlandırabileceğimiz alüvyon zeminde kalmaları nedeniyle depremsellik açısından son derece riskli alanlarda yapılaşmışlardır. Planlama ve uygulama açısından zaman kaybedilmemelidir.  İlimize bağlı birçok ilçemizde deprem açısından çok riskli alanda kalan ve mutlaka taşınması gereken bölgeler bunmaktadır. Planlama önemli bir konudur ama uygulama, daha da önemli bir konudur. Bugün Jeoloji Mühendislerinin yaptığı zemin etüt çalışmalarının arazide uygulamasının maalesef hiç bir belediyede kontrolü yapılmamaktadır.
 
Biz Jeoloji Mühendisleri olarak bütün binalarda uygulamanın mutlaka kontrolünün sağlanmasını bekliyoruz. Bunun için meslektaşlarımızın yaptığı çalışmaların uygulamadaki kontrolünü sağlayacak, zemin bina uyumunu sağlayacak “zemin uygulama vizesi” ’nin bina başlamadan önce belediyeler tarafından mutlaka kontrolünü beklemekteyiz. Belediyeler buna uygun bir yapılandırmaya gitmelidir. Mevcut ilçelerin tamamı zemin etüt işini bünyelerinde başlarında bir jeoloji mühendisinsin bulunacağı  bir birim vasıtası ile yapmalıdırlar. Bu kent bizim kentimiz. Bu ülke bizim ülkemiz. Bu çerçevede biz yapılacak olan doğru çalışmaların tümüne destek vermeye hazırız. Önemli olan depremde ağır bedel ödeyen halkımıza karşı tüm toplum katmanlarında bilhassa devlet kurumlarında deprem duyarlılığının geliştirilmesi ve duyarlılığın sürekliliğinin sağlanmasıdır. Mevcut bina stoku açısından da durum farklı değildir.”
 
“Türkiye’nin deprem konusunda stratejik planı yok”
Türkiye’de afet zararlarının azaltılması konusunda bir stratejik planın olmadığına dikkat çeken Başaran; “Sonuç olarak, ülkemiz bugün maalesef deprem zararlarının azaltılması ve risklerin giderilmesi konusunda 17 Ağustos 1999 depremi öncesinden çok daha iyi ve gelişmiş düzeyde değildir. Aradan 13 yıl geçmiş olmasına rağmen ülkemizde hala iyi işleyen bir afet yönetim sistemi kurulamamış, yerleşme ve yapılaşmaların etkin denetimi sağlanamamış ve deprem zararlarının azaltılması konusunda bir devlet politikası oluşturulmamıştır. Afet zararlarının azaltılması konusunda ülkenin halen bir stratejik planı yoktur. Her depremden sonra biraz duyarlı gibi davransak da hemen unutuyoruz.
 
En son Van İlimizde meydana gelen deprem gene dikkatlerimizi bu konu üzerine çekse de hala gerek planlama gerek uygulama bazında yapılabilmiş bir şey yoktur. Temsilcilik sorumluluk alanı içerisinde 1999 depreminden, Van depreminden, tarihte olmuş depremlerden korkmadan bugün hala planlamaya yönelik Jeolojik-Jeoteknik çalışmalarını tamamlamayan ilçelerin olduğunu bilerek, kuzey ve güneyi faylarla sınırlı olan sıvılaşma alanları bulunan, heyelan alanları, taşkın alanları bulunan Bölgemiz için JMO Güney Marmara Şubesi Çanakkale İl Temsilciliği olarak diyoruz ki; afetlere karşı can ve mal güvenliğini sağlamak devletin anayasal görevidir. bu güne kadar yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlar mutlaka planlara yansıtılmalıdır. Deprem önlemleri için bütçeden pay ayrılması gerekmektedir. Yapı Denetim Yasasındaki eksiklikler tamamlanarak uygulanmalıdır. Zemin vizesi mutlaka uygulanmalıdır. Doğal Afetlere yönelik Kentsel Dönüşüm uygulanmalıdır. Önce insan, önce yaşam hakkı ön plana çıkarılmalıdır. Depreme suskun kalmak, yıkıma ortak olmaktır. Deprem doğal afettir. Doğal olmayan tedbir almamaktır” diye konuştu.
Paylaş