“Çalışan Gazeteciler Günü neyimize…”

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ile ilgili açıklamada bulunan meslek örgütleri, bugünün kutlanacak bir gün olmadığını ifade ederek, gasp edilen haklar için mücadele günü olması gerektiğini vurguladılar. Bir yıl önce kimliği belirsiz kişilerce saldırıya uğrayan gazeteci Cemal Oral`ı hatırlatan ÇGD Çanakkale Şubesi, “Gazeteci Cemal Oral arkadaşımıza yapılan saldırının failleri bulununcaya kadar gazeteciler gününün bizce hiç bir anlamı yok” dedi.

667
Çalışma koşullarındaki olumsuzluklar, güvencesiz çalışma ve örgütsüzlüğe itilme sürecinde olan basın mensupları için 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, kutlanacak bir gün müdür? Çağdaş Gazeteciler Derneği Çanakkale Şubesi, yayınladığı mesajında bu süreçte `kutlamaya değer` böylesi bir günlerinin olmadığını ifade ederek, bir yıl önce kimliği belirsiz(!) kişilerce saldırıya uğrayan gazeteci Cemal Oral`a da değindi. Çeşitli ekonomik ve hukuki yöntemlerle baskı altına alınan gazetecilerin, kutlanacak değil, mücadele edecekleri bir gün olarak değerlendirdikleri 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü`nün, bu açıdan algılanması gerektiğine vurgu yaptı. “Gazeteci Cemal Oral arkadaşımıza yapılan saldırının failleri bulununcaya kadar gazeteciler gününün bizce hiç bir anlamı yok” diyen Çağdaş Gazeteciler Derneği Çanakkale Şubesi mesajında, “Geçen yıl arkadaşımız Cemal Oral evine giderken kimliği belirsiz kişi veya kişilerin saldırısına uğradı. Aradan geçen 1 yıla rağmen sorumlularının b ulunması konusunda hiçbir adım atılmadı, adeta üzeri örtülemeye, unutturulmaya çalışıldı. Cemal arkadaşımız gazetecilik faaliyetleri nedeniyle saldırıya uğradı, bu açık bir gerçek hepimiz bu gerçeği çok iyi biliyoruz. Ülkemizde demokrasi, özgürlük, barış, insan haklarını savunan doğasına yaşamsal değerlerine sahip çıkan, kadınlar üzerindeki baskılara karşı duran insanca bir yaşam için emeğinin haklarını, örgütlenme özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü savunan herkes ceberut devletin saldırına uğramaktadır” ifadelerine yer verildi.
 
“Gazeteciler hedef halinde”
“Bu saldırılar; katliamlara kadar varan, faşizmin her türlü saldırısının hayata geçirildiği bir format ile sürdürülmektedir” denilen açıklamada “Böylesi koşullarda gazetecilik yapmanın sorumluğunun bilincinde olan gerçeklerin halka ulaştırılması, olayların aydınlatılması, kamuoyunun bilgilendirilmesi için çaba gösteren gazeteciler de bu uygulamalardan misliyle payına düşenleri almaktadırlar. Cemal Oral arkadaşımıza yapılan saldırının nedeni de budur. Mevcut sistem, bugün gazetecileri özel bir hedef haline getirmişken fazla söze gerek yok. Çanakkaleli gazeteciler olarak Cemal Oral’a yapılan saldırının failleri bulunup yargı önüne çıkarılıncaya kadar gazeteciler gününün bizce bir anlamı yoktur. Tüm Çanakkale halkına ve kurumlarına da bizlerin çalışan gazeteciler gününü kutlamasını değil, Cemal Oral’a yapılan saldırının faillerinin ve arkasındaki güçlerin açığa çıkartılması için sorumluluk almaya davet ediyoruz” şeklinde ifadeler yer aldı.
 
 
“Basın özgürlüğü, önceki 54 yıldan daha kötü bir durumda”
Gazetecilere Özgürlük Platformu da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ile ilgili açıklama yaparak, basın özgürlüğünün ülkemizde, önceki 54 yıldan daha kötü bir durumda olduğuna vurgu yaptı. “Gazetecilere önemli haklar getiren 212 sayılı yasanın 1961 yılında kabul edilmesi nedeniyle 10 ocak, `Çalışan Gazeteciler Günü` olarak anılır” denilen açıklamada “10 ocak 1961 tarihinde, çalışanların lehine hükümler getiren söz konusu yasayı protesto eden basın patronları direniş göstererek gazetelerini yayınlamama kararı almış, basın emekçileri ise bu direnişe karşı matbaalara el koyarak gazetelerini yayınlamışlardır. Aradan geçen 54 yıl sonra bugün gazetecilerin kazanımları budanmış, sendikalaşma hakkı kullanılamaz hale getirilmiştir. Medya’da taşeronlaşma yaygınlaştırılmış, iş güvencesi ortadan kalkmış, toplu işten çıkarmalar günlük olaylar haline gelmiştir. Sadece son bir yılda yüzlerce basın emekçisinin işine son verilmiştir. Ülkemizde basın ve ifade özgürlüğü 54 yıl öncesinden daha kötü durumdadır” ifadeleri kullanıldı.
 
“Alo Fatih”!
“Cumhurbaşkanından Başbakana, bakanlara kadar devleti yöneten kadro basın, düşünce ve ifade özgürlüğünü kendilerine engel olarak görmektedir” denilen açıklamada “Gazetecilik görevlerini yapanlar `terörist` ilan edilmekte, meslektaşlarımız `hükümetin memurları` olmaya zorlanmaktadır. Bu iktidar döneminde 200 dolayında gazeteci ceza evlerinden geçmiş, halen (hemen tümü) darbe döneminden kalma Terörle Mücadele Yasasından ( TMY) 21 gazeteci cezaevlerinde tutulmaktadır. Devlet yöneticilerinin gazete-Televizyon patronlarına, muhalif gördükleri gazeteci, yazarları işten atma talimatları bu ülkede yaşanmaktadır. “Alo Fatih” olarak simgelenen yayınlara iktidarın müdahalesi ülkede ağır bir oto sansür iklimine yol açmıştır. Gerçeklerin, haksızlıkların, hukuksuzluğun kamuoyundan saklanması için iktidar gücü kullanılarak baskıyla, yayın yasaklarıyla engellenmektedir. Toplumsal olayları izleyen gazeteciler polisin bilinçli baskısına, şiddetine maruz kalmaktadırlar. Ayrıca gazeteciler hakkında binlerce dava açılmış bulunmaktadır” şeklinde ifadeler yer aldı.
 
 
“Artık, iktidardan bir talebimiz yok”
Bugüne kadar meslektaşları ve mesleki hakları ile ilgili iktidardan hiçbir taleplerine cevap alınamadığını ifade eden Gazetecilere Özgürlük Platformu, “Artık, iktidardan bir talebimiz yok” dediği açıklamasında, “İktidar yöneticilerinin akraditasyon uygulaması ise muhalif kabul edilen basın kuruluşlarının ve bu kurumlarda çalışanlarının düşman gibi görülerek önemli toplantılara alınmaması şeklinde uygulanmaktadır. Bütün bunlar kadar vahim olan da, çok sayıda gazeteci ve yazarın, iktidara ters düşmemek için bu vahim, faşizan gidişe karşı sessiz kalışıdır. Bu kişiler, baskı altında tutulan mesleklerini, haksızlığa uğrayan meslektaşlarını değil sırtını hükümete dayayarak baskı uygulayan yöneticileri savunmaktadırlar. İktidarın yeni çalışması ise bizler için önemli olan, gazetecileri koruyan hükümler içeren 212 sayılı yasayı değiştirmek, işlemez hale sokmaktır.Bunun için toplantı üzerine toplantı yapıyorlar. 12 yıldan beri Basın, düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki isteklerimizi görmeyen, duymayan iktidar temsilcilerinden GÖP olarak bizlerin artık bir talebi yoktur. Çünkü bizler, demokrasi, basın, düşünce ve ifade özgürlüğünün evrensel ilkelerini hep dile getirdik. Ancak bu yönetim taleplerimizi duymadı, görmedi, ciddiye almadı. Bu durum karşısında bizler, bağımsız gazeteciler olarak özgür basın için, basın örgütlerinin dayanışması ile ve sendikal örgütlülüğümüzü, gücümüzü yükselterek mücadelemizi sürdüreceğimizi duyurmayı görev sayıyoruz” ifadelerini kulandı.
Paylaş