“Bu işlem hukuka aykırıdır”

Açtığı davaların bir çoğunu kaybeden, verdiği kararlar ve uygulamalarının büyük bölümü mahkemeden dönen ÇOMÜ yönetimine bir hukuk dersi de Çanakkale İdare Mahkemesi`nden geldi. ÇOMÜ`lü Öğretim Görevlisi Ömer Faruk Kırnıç`ın bir sınavda Gezi "Direnişi"ne göndermede bulunduğu iddia edilen sınav sorusu nedeni ile aldığı "Kamu görevinden çıkarma cezası" hukuka aykırı bulundu. Çanakkale İdare Mahkemesi tarafından söz konusu ceza ile ilgili olarak 21 Ağustos tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verilirken, Öğretim Görevlisi Ömer Faruk Kırnıç`ın `telafisi güç zararlar` göz önünde bulundurularak; görevine devam etmesi gerektiği ifade edildi.

629
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu`nda öğretim üyesi olarak görev yapan Öğretim Görevlisi Ömer Faruk Kırnıç`ın Gezi sürecine atıfta bulunduğu iddia edilen, "Kamu görevinden atılma" cezası ile cezalandırıldığı "Gezi ve Taksim ve türevIerinin matematiksel analizi, max. Min. noktalarını belirleyiniz" sorusu ile ilgili vekilleri aracılığı ile açtığı davadan yürütmeyi durdurma kararı cıktı. “Öğrenciyi kendisi gibi düşünmeye zorlamak, yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, sözlü ideolojik propaganda yapmak" suçu ile ÇOMÜ idaresi tarafından suçlanan, YÖK tarafından da ceza alan Öğretim Görevlisi Kırnıç, hakkını hukuki mücadele ile arıyor. Kırnıç adına Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) tarafından Çanakkale İdare Mahkemesine açılan ve Avukat Asuman Tokgöz Sucu`nun vekilliğinin üstlendiği davada yeni bir gelişme yaşandı. Kırnıç, hakkında yapılan soruşturma sonucunda "Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği`nin 11/b ve 11/e maddeleri uyarınca `kamu görevinden çıkarma` cezası ile cezalandırılmasına" ilişkin "20/03/2014 tarihli ve 2014/38 sayılı Yüksek Disiplin Kurulu kararının; hukuka aykırı soruşturma sürecine dayalı olduğu, düşünce ve kanaat hürriyeti ile düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, bilim ve sanat hürriyeti gibi temel haklara aykırı olduğu gibi bilimsel özgürlük ve kurumsal özerkliğin üniversitelerin ayrılmaz parçalarını oluşturduğu gerçeğine aykırılık oluşturduğu, üzerine atılan suçların sınav sorusu ile ideolojik propaganda yapmak olduğu, bu iddialarla kamu görevinden çıkarılmasının hukuk devlet ilkesi açısından kabul edilemez olduğu, hakkında suç yaratma amacıyla öğrencilerin yönlendirilmiş olduğu, rektörlük makamının soruşturma açma yetkisinin olmadığı, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği, Anayasa`nın 38 ve 130. maddelerine aykırı olduğu" gerekçesi ile kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması talebi ile açılan davadan yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Çanakkale İdare Mahkemesi tarafından "telafisi güç sonuçlar" da göz önüne alınarak, dava süresince görevine devam etmesi gerektiği ve Kırnıç`ın konusu ile aldığı cezanın uyuşmadığı ifade edilerek, "hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı Kanun`un 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına" karar verildi.
 
İşte o karar...
Çanakkale İdare Mahkemesi`nın 2014/775 Esas No`lu kararında "Uyuşmazlık konusu olayda, soruşturma dosyasında bulunan bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde, davacının Matematik-2 dersi bütünleme sınavında ders müfredatı ile ilgili sorduğu dokuz soruya ek olarak "Gezi ve Taksim ve türevIerinin matematiksel analizi, max. Min. noktalarını belirleyiniz" şeklindeki onuncu soruyu tahtaya yazmak suretiyle sınav sorularına eklediği, Matematik Bölüm Başkan Yardımcısı tarafından bahse konu onuncu soru değerlendirilerek bu sorunun Matematik dersi müfredatı kapsamında bulunmadığı ve sınav sorusu olarak sorulmasının mümkün olmadığı yönünde görüş bildirildiği, davacı tarafından sınav sonuçlarına yönelik yapılan değerlendirmede ise sınavda yalnızca 10`uncu soruya yanıt veren İ.B.P. isimli öğrenciye 78 puan ve K.E. isimli öğrenciye 80 puan takdir etmek suretiyle sınıftaki en yüksek notları verdiği, bu şekilde sınav sonuçlarını değerlendirirken sınavda sormuş olduğu Matematik-2 dersi ile alakalı olmayan soruyu belirli bir görüş doğrultusunda yanıtlayan öğrenciler ile bu soruyu yanıtlamayıp ders müfredatına yönelik sorulan soruları yanıtlayan öğrenciler arasında ayrım yaptığı hususunun sabit olduğu, yapılan disiplin soruşturması sonucunda ise davacının Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği`nin i1. maddesinin (b) bendinde yer verilen `...sözlü ideolojik propaganda yapmak` ve (e) bendinde yer verilen `kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak` fiilini işlediğinden bahisle dava konusu disiplin cezasının verildiği, ancak davacının fiilinin Yönetmeliğin 11/b ve 11/e maddesi kapsamında olduğunu kabule olanak bulunmadığı, fakat, davacıya isnat edilen ve sübuta erdiği anlaşılan eyleminin karşılığının Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği`nin 9. maddesinin (i) bendinde zikredilen `görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayırımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak` fiili kapsamında olduğu görülmektedir. Bu durumda, davacının `görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayırımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak` fiilinin karşılığı olan disiplin cezasıyla cezalandırılması gerekirken, `...sözlü ideolojik propaganda yapmak` ve `kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı vc utanç verici hareketlerde bulunmak` fiillerini işlediğinden bahisle `kamu görevinden çıkarma` cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu Yüksek Disiplin Kurulu kararında bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, dava konusu işlemle davacının görevine son verilmiş olması, bu nedenle davacının hayatını idame ettirmek için gereken mali kazançtan mahrum kalacak olması ve işlemin davacının çalışma hakkına ilişkin olması karşısında, işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğabileceği açıktır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı Kanun`un 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde Edirne Bölge Idare Mahkemesi`ne itiraz yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi" ifadeleri kullanıldı.
Paylaş