Hem sanatçı, hem de akademisyen olarak Türk Seramik Sanatına cok önemli katkılar sağlayan, tanınmış bir seramik Sanatçısı Güngör Güner, Çanakkale Seramik Müzesi`nin ilk sergisini açtı. Ilk sergi olması Güner`in sergisine ve seramik müzesine karşılıklı olarak ayrı bir anlam kazandırırken, Güner, Çanakkale`de olma nedenini, “Burası eski bir Er Hamamından devşirilmiş ve `Çanakkale Seramik Müzesi`ne döndürülmüş bir mekan. Benim şu anda burada olmamın nedeni ise: Bu müzenin kurucusu Cevat İnce’nin benim 2010 yılında `Ben Suyu Sergiliyorum` konusu ile ilgili bir bildirimi dinlemesi ve benim bu yapıtımı buraya, bu göbek taşının ortasına yakıştırması sonucudur!” şeklinde açıklıyor. 1993 yılından buyana “Ben Suyu Sergiliyorum” kavramını çalışmaya “ilham perilerimin onu ziyaret ettiği oranda” devam eden Güner, “Daha önceleri içine su koymak için sayısız nesne yapmış olan ben, dediğim gibi bu kez aralıklarla suyu görünür bir biçimde sergilemek üzere seramik heykel ya da yerleştirmeler (Enstalasyon) yapmaya devam ediyorum” dedi.
Güner`in ürünleri hayran bırakıyor
Sergi salonunda 50 yıllık seramik yaşantısından, “serüveninden” küçük bir kesidi Çanakkaleliler ile paylaşan usta sanatçı Güngör Güner, “Ben Suyu Sergiliyorum” sergisini şu sözlerle anlatıyor; “1993 yılı ise hayatımda hiç tanık olmadığım kadar kurak bir yıl olmuştu. Yağmur yazın yağmadığı gibi kışın da yağmamıştı! Öyle ki ilkbahar mevsimi gelmişti ama ağaçlar kupkuru idi. Sonra nasıl olduysa bir yağmur yağdı. Ancak o yağmur yere hiç düşmedi! Ağaçlar onu havada kaptı ertesi gün hemen tomurcuklandılar ve çiçek açtılar. Sonra yağmur bir kez daha yağdı ama gene yere düşmedi, ağaçlar onu da havada içti ve ertesi gün yapraklarını açtılar. Bu arada oturduğum beşinci kata su, hiç çıkmaz oldu ve ben kovalarla beşinci kata su taşır oldum. O da kapıcı lütfedip kovalarımı doldurabilmişse. Gene o günlerde yabancı bir konuğum, 1-2 adet kendinden kapatılabilen dört köşe plastik torbalarını giderken benim evimde unuttu. Alışkanlık torbaların içini hemen su doldurdum. Banyoda yerde sırayla duran su dolu torbalar çok güzel bir görüntü oluşturuyorlardı. Tam o sıralarda ben eski geleneksel Türk Hamamı’ndan sanat galerisine dönüştürülmüş bir galeride seramik sergisi açmanın arifesindeydim. Birden aklıma su dolu torbaları da bir biçimde birlikte sergilemek fikri geldi. Bu fikrimle izleyicilere şu mesajı vermeyi düşünmüştüm; `Su artık sergi salonlarında sergilenecek kadar ender bir metadır`, Ve ben 1993 yılından beri “Ben Suyu Sergiliyorum” kavramına ilham perilerim beni ziyaret ettiği süreçlerde bu bağlamda yapıtlar üretmeye devam ediyorum.
Güngör Güner`in tanımıyla seramik
“Benim için seramik: Altı toprak, üstü cam olandır! İnsanın yeryüzü ile gökyüzü arasında yaşadığını anımsatan bir duygudur bu. Ve de dünyamızın dönmesi örneği, dönen bir çark üzerinde biçime ulaşır seramik” diyen Güner, “O nedenle de, bu yaratıcı temel kaynağı kullanmak, çarkı döndürmek gerek diyorum. Seramiği daha nesnel bir biçimde tanımlamak gerekirse; Bünyesinde teknoloji ve zanaatı da içeren resim ve heykel bireşimi bir sanat dalıdır! Ben hoca olmanın verdiği yükümlülük nedeniyle de seramiğin işlevsel ya da işlevsiz, iki yada üç boyutlu; zamanın önümüze sürdüğü sosyo-ekonomik olaylar ve sanat akımlarına da duyarsız kalmaksızın, seramiğin hemen her dalında araştırma ve çalışmalar yaparak deneyimlerimi öğrencilerimle paylaşmış bir seramikçiyim. Ancak her ne yaparsam yapayım, dönüp dolaşıp yeniden uğradım liman çömlekçi çarkı olmaktadır.! Bu sergi benim elli yılı aşan seramik serüvenimden, mekanın kısıtlı ölçüleri içinde sunulmuş küçük bir kesittir! Çok sık sergi açan bir seramikçi değilim. O nedenle sergilerimde genellikle eski ve yeni bir arada olur. Bu da bir stilsizliği sergiler! Dolayısıyla da benim stilimin, stilsizlik olduğu söylenebilir” ifadelerini kullandı.
Güngör Güner`in özgeçmişi
1958-62 yıllarında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu mezuniyetinden sonra 1964-72 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığının Bursu ile yurt dışında da seramik sanatı ve mühendisliği eğitimi aldı. 1972-2008 yıllara arasında DTGSO ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde asistan, doçent, profesör ve bölüm başkanı olarak görev yaptı. Bu süreçte 1989 yılında USA; 1996 ve 2000 yıllarında Almanya’da konuk öğretim üyesi; 1990 yılında Japonya`da araştırmacı olarak bulundu, emekli oldu. 2009-2013 Halen İTÜ Güzel Sanatlar Bölümünde konuk öğretim üyesi olarak ders vermektedir. 1972-2013 Öğretim üyeliğinin yanı sıra seramikle ilgili birçok araştırma yaptı sanatsal çalışmalarını yürüttü, edindiği deneyimlerini öğrencileri ile paylaştı, altısı yurt dışında olmak üzere 16 kişisel seramik sergisi açtı. Çok sayıda karma sergiye katıldı. Yurt dışında bazı tasarımları seri üretimde üretilmek üzere satın alındı. Yayınlanmış çok sayıda bildirisi, makalesi ve “Anadolu’da Yaşamakta Olan İlkel Çömlekçilik” konulu basılı bir kitabı vardır.