“Başbakan Dindar Gençlik Yetiştirmek İstiyorsa, Okulları Diyanet İşleri Başkanlığı’na Bağlasın!”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Dindar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz’ ifadelerine her geçen gün tepki yağıyor.

817
Eğitim Sen Çanakkale Şube Başkanı Telat Koç, yaptığı açıklamada ‘Başbakan Dindar Gençlik Yetiştirmek İstiyorsa, Okulları Diyanet İşleri Başkanlığı’na Bağlasın!’ diyerek Başbakan Erdoğan’a tepki gösterdi.
 
AKP İl Başkanları toplantısında ‘Dindar bir gençlik yetiştirme’ hedefini açıklayan Erdoğan’ın eğitimin tüm kademelerindeki müfredatın dinsel referanslarla yeniden biçimlendirilmesindeki temel amacını açıkça ortaya koyduğunu belirten Koç; “Böylelikle bugüne kadar sendikamızın sürekli vurguladığı, demokratik, laik ve bilimsel bir eğitim hizmetinin kalmadığı gerçeği, devletin en yetkili ağzından doğrulanmıştır. Milli güvenlik dersini kaldıran AKP’nin, zorunlu din dersini bırakın kaldırmayı, daha güçlü örgütlemeyi amaçlaması, eğitimin dinselleştirilmesi yolunda bugüne kadar atılan bütün adımların neden tek yönlü olduğunu göstermiştir. Başbakan Erdoğan açıklamasında, toplumu dindarlar – ateistler ikiliği içinde gördüğünü ve dindarlığın devlet tarafından sistematik biçimde üretilmek istendiğini açıkça ifade etmiştir. Dolayısıyla AKP’nin, toplumsal talepleri de bu ikilik içerisinde ele aldığı ifade edilmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki Başbakan Erdoğan’ın söz konusu ifadeleri, demokrasi ve insan hakları açısından kabul edilemezdir.
 
Demokrasi, Başbakan’ın anladığı biçimiyle çoğunluğun azınlık olan üzerindeki tahakkümü demek değildir. En basit ifadesiyle demokrasi, azınlıkta olanın çoğunluk olabilme hakkının korunmasıdır. Bu nedenledir ki “dindar olmayanların”, yani Başbakan gibi inanıp, düşünmeyen herkesin, en az “dindar olanlar” kadar aynı haklara sahip olduğu ve bu haklarının korunması zorunluluğu vardır. Genel seçimlerde partisi yüzde elli oy olan bir Başbakan’ın, ancak diktatörlerin dile getirebileceği böylesi bir niyeti açığa vurması manidardır” dedi.
 
“AKP’nin amacı tek tip toplum yaratmaktır”
Türkiye’de uyguladığı politikalarla AKP’nin tek tip toplum yaratma amacında olduğunu ifade eden Koç; “Eğitim politikalarının oluşturulması ve yürütülmesinde müfredatın içeriğinden, yönetici kadrolarının seçimine kadar eğitim sistemimiz ağırlıkla dinsel referanslarla yeniden biçimlendirilmekte ve mevcut ırkçı, gerici perspektif korunmaktadır. Bugünü dünden farklı kılan, hızla devletleşen AKP’nin politikalarına karşı muhalefet edenin cezaevine gönderilmesi ve bu otoriterlik altında yeniden toplum mühendisliği uygulamalarıyla hayatımıza müdahale edilmesidir. Bu sürecin en önemli yanı ise demokrasiyi güçlendirmek iddiası ile söz konusu adımların atıldığı ifadesinin kullanım sıklığıdır. Başbakan’ın açıklamasının hemen ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “daha dindar bir toplum” için yol haritasını açıklaması, söz konusu projenin bir program dahilinde ve sistematik biçimde yürütüldüğünü göstermektedir. Örneğin engelli vatandaşlarımızın eğitim hakkından yeterince yararlanamaması AKP için sorun olarak görülmemektedir. Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı engelliler için “umre hizmetlerini” geliştirmek için imkanlarını seferber etmektedir. Ne de olsa AKP için önemli olan, bireylerin “dindar” olup olmadığıdır; nitelikli, kamusal, parasız, bilimsel, laik ve anadilinde bir eğitim hizmeti üretilmesi değil. İmamları “Cami Dışı Din Hizmetleri”, “aile imamı” gibi projelerle gündelik hayatta daha işlevsel kılmayı amaçlayan AKP’nin amacı tek tip toplum yaratmaktır” diye konuştu.
 
“Başbakan Erdoğan’ı uyarıyoruz”
Eğitim-Sen olarak, sahip olduğu iktidarın sınırları olduğunu hatırlatarak Başbakan Erdoğan’ı uyardıklarını kaydeden Koç şu şekilde konuştu: “’Asimilasyon insanlık suçudur’ diyen Başbakan’a, tek tip toplum yaratma projesinin asimilasyonu hedeflediğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Bu davranışın toplumu görüş ve inançlarına göre bölmek anlamına gelmektedir. Yeni anayasa tartışmalarının yapıldığı bir dönemde, Tayyip Erdoğan ile bu ülkenin her bir vatandaşının, eşitlik ve özgürlük temelinde aynı haklara sahip olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz. Bu nedenledir ki eğitim sistemindeki liberal muhafazakar uygulamalardan derhal vazgeçilmeli, eğitimin dinsel referanslara dayandırılması uygulamalarına son verilmelidir. Eğitim-Sen ve duyarlı diğer sivil toplum örgütlerinin bu konuya duyarsız kalmaları beklenemezdi. Bundan hareketle Eğitim Sen’in yürütmesinde bulunduğu girişim tarafından milli bayramların içinin boşaltılması ve eğitimin dinsel içerikli hale getirilmesi amaçlı çalışmalara karşı “Çanakkale Tam Bağımsız Türkiye Hareketi” kurulmuştur. Gelişmeler ilgili sivil toplum örgütlerinin birlikte yapacakları basın açıklamasıyla duyurulacaktır.”
Paylaş