“Bardağı taşıran son damla”

CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş ile Gezi Parkı direnişi ile ilgili gelişen siyasal durumun detaylarını konuştuk. Sarıbaş çarpıcı açıklamalarda bulundu. Sarıbaş; “Taksim Gezi Parkında başlayıp tüm Yurt Sathı ile dünyanın pek çok yerinden destek alan başkaldırı ve Halk Ayaklanması baş sebebi, ülkemizin üzerine bir karabulut gibi çöreklenen AKP iktidarıdır” dedi.

AKP hükümetini sert bir dille eleştiren Sarıbaş; “Özel hayata müdahale edilmiş, telefonları dinlenmiş hatta yatak odalarına kadar girilmiştir. Kaç çocuk yapacaklarından, neyin yenilip içeceğine, içileceklerin nerede ve ne zamana kadar satılacağının yanında, kadınların iş hayatından çekilerek, eve hapsedilmesine kadar özel hayata karışılmıştır. Ben %50 oy aldım, (bu oyu nasıl aldığın belli) bildiğimi yaparım. Bana kimse karışamaz diyerek efelenir, kabadayılık yaparsan olacağı bu olur. Hiçbir şey Halka rağmen yapılamaz” dedi.

1080
*“Özel hayata müdahale edilmiş, telefonları dinlenmiş hatta yatak odalarına kadar girilmiştir. Kaç çocuk yapacaklarından, neyin yenilip içeceğine, içileceklerin nerede ve ne zamana kadar satılacağının yanında, kadınların iş hayatından çekilerek, eve hapsedilmesine kadar özel hayata karışılmıştır”
 
*“Taksim Gezi Parkında başlayıp tüm Yurt Sathı ile dünyanın pek çok yerinden destek alan başkaldırı ve Halk Ayaklanması baş sebebi, ülkemizin üzerine bir karabulut gibi çöreklenen AKP iktidarıdır”
 
*“AKP, baskıcı uygulamaları ile basın yayın kuruluşları üzerine giderek, onları sindirerek, Halkın haber alma kanallarını yok etmiştir”
 
* “Ben %50 oy aldım, (bu oyu nasıl aldığın belli) bildiğimi yaparım. Bana kimse karışamaz diyerek efelenir, kabadayılık yaparsan olacağı bu olur. Hiçbir şey Halka rağmen yapılamaz”
 
 
OLAY: Bugünlere nasıl geldik, içinde bulunduğumuz durumu değerlendirebilir misiniz?
A.Sarıbaş :AKP 2002’de seçimle işbaşına geldiği günden beri, gerçek niyetini zamana yayarak, iki adım ilerleyip, kamuoyundan aldığı tepkilerle bir adım geri çekilerek Ülkemizi bu günlere getirdi.
Ülkemiz son on yılından sorumlu olan AKP, seçim sonuçlarında vatandaşın verdiği % 40 üzerindeki oyla, ülkeyi yönetme yetkisi almıştır. Buna karşın, politikaları kendi inanç ve amaçları doğrultusunda, küresel güçlerin çıkarlarına hizmet eden işbirlikçi konumundan kurtulamamıştır. Ülkemizin kaynaklarını emperyalist güçlerin hizmetine sunarken, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve hukuksuzluk her geçen gün artarak devam etmiştir. Dünyanın en pahalı gübresini, mazotunu ve ilacını kullanan Türk Çiftçisi her geçen gün, üretim maliyetlerini dahi karşılayamaz olmuş, yabancı banka ve finans kuruluşlarını kredi batağına saplanmıştır. Üretimden gelirleri, girdileri karşılayamadığı için tarlalarını ipotekten, traktörleri icradan kurtulmamıştır. Hayvancılık ve Besicilik tamamen yok olmuş, dışarıdan saman ve et ithal etmek de AKP’ye nasip olmuştur.
Ülkemizin başına bela olan pkk terör örgütü ile kahramanca mücadele edip şehit ve gazi olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kahraman Evlatlarına “Kelle” denilerek aşağılanmış ve küçük düşürülmüştür. Değerli komutanları terörist örgütü üyeleri olarak suçlanarak zindanlara tıkılmıştır.
Eğitim yuvalarımız, ideolojik anlayışları çerçevesinde şekillendirilmeye çalışılmış, 4+4+4 dayatmaları ile eğitim ve öğretimde çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmadan uzaklaştırılarak, aile ve öğrencilerin kafaların karıştırmıştır.
Ormanlarımız, meralarımız, akarsu ve derelerimiz talan edilmiş, dünyanın en önemli oksijen deposu kabul edilen tarihi Kaz Dağlarımız uluslararası altın tekellerinin talan etmesine izin verilmiştir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TOKİ aracılığı ile Halkımızın malı çok kıymetli arsa ve araziler rant alanına dönüştürülmüştür.
Cumhuriyetimizin bu güne kadar birikimleri Kamu İktisadi Teşebbüsleri özelleştirme adı altında eş, dost ve yandaşa peşkeş çekilirken, yabancı tekellere adeta altın tepside sunulmuştur.
 
 
 
OLAY: AKP hükümetinin yaşam tarzına müdahale etiği konusundaki eleştiriler için ne düşünüyorsunuz
A.Sarıbaş:Özel hayata müdahale edilmiş, telefonları dinlenmiş hatta yatak odalarına kadar girilmiştir. Kaç çocuk yapacaklarından, neyin yenilip içeceğine, içileceklerin nerede ve ne zamana kadar satılacağının yanında, kadınların iş hayatından çekilerek, eve hapsedilmesine kadar özel hayata karışılmıştır.
Milli değerlerimizle dalga geçilip, 23 Nisan’ları, 29 Ekim’leri, 19 Mayıs’ları yok sayarak, toplumun gözünde değersizleştirerek, sıradan bir günmüş gibi yok saymaya çalışılmıştır. Hatta o kadar ileri gidilmiştir ki Valilik ve Bakanlık Tabelalarından Türkiye Cumhuriyeti (T.C) ibaresi kaldırılmıştır.
OLAY: Gezi parkı direnişinin yaygın bir kitlesel özellik kazanmasının sebepleri sizce nedir?
A.Sarıbaş:Taksim Gezi Parkında başlayıp tüm Yurt Sathı ile dünyanın pek çok yerinden destek alan başkaldırı ve Halk Ayaklanması baş sebebi, ülkemizin üzerine bir karabulut gibi çöreklenen AKP iktidarıdır. Seçimlerde çeşitli ayak oyunları ve hilelerle kazanmış oldukları sayısal çoğunluğu ile Halkın tüm değerlerini yok sayarak değiştirmeye, yaşam biçimine yön vermeye çalışmıştır. Bu biçimlendirme ve yön verme baskı, zulüm ve işkenceye dönüştür. AKP’nin bu baskıcı ve zulmedici uygulamaları yavaş yavaş bir polis devletine dönüşmeye başlamıştır. Tabi AKP’nin gerçek niyeti toplumun tüm yaşam biçimini kökten değiştirerek, sözüm ona ılımlı İslam modelini Türkiye’ye yerleştirmekti.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi Cumhuriyetimizin Kurucularını aşağılayıcı, Onları küçük düşürücü söz ve eylemlerden geri durmadı. Tabi tüm bunları Ülke Yönetimindeki başarısızlıklarını örtbas etmek, vurgun, talan ve ülke kaynaklarını eş dost ve yandaşa peşkeş çekme girişimlerini perdelemek adına, işçinin, köylünün, esnafın içinde bulunduğu zor durumun, hayat pahalılığının, işsizlik ve yoksulluğunun tartışılmasının önünü almak gündem değiştirmek üzere kullandı.
 
 
OLAY: AKP politika dayatmak adına nasıl bir yöntemsellik izledi ?
A. Sarıbaş:AKP, baskıcı uygulamaları ile basın yayın kuruluşları üzerine giderek, onları sindirerek, Halkın haber alma kanallarını yok etmiştir. Sanayici ve İşadamlarını vergi terörüyle sindirmiştir. Din kisvesi altında, inançlı insanlardan topladığı paralarla, holdingler kurup, banka, şirket, gazete, televizyon sahibi oldu, partilerine kaynak yaratarak, bu kaynağın siyasal güce dönüşmesini sağladı.
Ülkesinde insanlar açlıktan, yoksulluktan kıvranırken, ABD’nin taşeronluğuna ihalesini alarak, Büyük Orta Doğunun Eş Başkanlığına soyundular. Bu görevi en hakkı ile Libya’da, Mısır’da, Tunus’ta yerine getirip, Irak’ta milyonlarca Müslüman’ın katledilmesi, kadınların tecavüze uğramasına seyirci kalıp, Amerikan askerlerine başarılar diledi.
Tüm bunlar Türk Kamuoyunun önünde gerçekleştirilirken, amaçlarına ulaşmak için her yolun mübah olduğunu söyleyip önlerine çıkabilecek tüm engelleri birer birer aşmaya çalıştılar. Bunların başında da Cumhuriyetimizin Kurucu unsuru, dünyanın tüm mazlum halklarına örnek olacak Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşını vermiş Türk Ordusu’nu dize getirmesi gerekiyordu. Onunda çok şükür yalan beyan ve uydurma belgelerle bir tek kurşun atmadan Kahraman Türk Ordusu’nun değerli komutanlarını, subay ve astsubaylarını esir alarak zindanlara attı.
Üniversiteleri birer bire ele geçirdi, Yargı Bağımsızlığını ortadan kaldırarak güdümlü hale getirdi. Sendikaların, Sivil Toplum Örgütlerinin kollarını, dallarını keserek işlevsiz hale getirdi. Yapılan tüm bunlar beceriksizliklerini, bilgisizliklerini örtbas etmenin çabası ile baskılar ağırlaşarak devam etti.
ABD’ye yaptığı ziyaretin de başarısız geçmesi, sırtının sıvazlanarak fırça yemesi, Suriye politikasındaki başarısızlığının yanında bir de üstüne üstelik resmi rakamlara göre 52 vatandaşımızın ölümü, yüzlercesinin yaralanmasının yanında, ekonomideki başarısızlığı da eklenince, Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaç katliamı bardağı taşıran son damla oldu.
 
 
OLAY: Gezi parkındaki gelişme nasıl bir etki yarattı ?
A. Sarıbaş :İşte olan oldu. Sen Halkı hiçe sayarak, “Ben %50 oy aldım, (bu oyu nasıl aldığın belli) bildiğimi yaparım. Bana kimse karışamaz” diyerek efelenir, kabadayılık yaparsan olacağı bu olur. Hiçbir şey Halka rağmen yapılamaz. Bir kıvılcım halkı ayağa kaldırdı. Burada polisin düşmanca tavrını da göz ardı etmek doğru değildir. Sanki Türkiye Cumhuriyeti’nin polisi değil de Tayip Erdoğan’ın özel güvenlik elamanları, korumaları. Halka yönelik düşmanca girişimleri affedilmez.
Polisin aşırı ve acımasız şiddet gösterdiği Taksim’de yaşadıklarımı ve izlenimlerimi aktarmak istiyorum. Değişik siyasi görüşten insanları, esnafın ve halkın dayanışması, kaynaşması ve birbirinin elinden tutması çok önemlidir. Her siyasi görüşten vatandaşlar orada, çoğunlukla da gençlerden oluşmaktaydı. Hatta demokratik haklarını kullandıkları alanlarda oluşan görüntü kirliliği ve çöpleri bir gün sona topladıklarına tanıklık ettik. Orada atılan ortak sloganlar ise ağırlıkla “Tayyip istifa”, “Hükümet istifa”, sloganları dikkat çekici idi.
Tüm bu olayların baş sorumlusu Başbakanın tehdit edici, olayları körükleyici, insanları küçük düşürücü açıklamaları, halkı hiçe saymasıdır. Demokratik haklarını kullanan vatandaşlara Başbakan; “üç beş çapulcu”, “ayyaşlar” “ben karar verdim oraya AVM yapılacak”, “şu anda evlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var. Biz onlara ‘aman sabırlı olun sakın bu oyunlara gelmeyin’ diyoruz” diyerek bilinçli olarak halkı kışkırtmıştır. Hükümet Bakanlar Kurulunu bir an önce toplamalı, Tüm dünyanın gözünün kulağının Taksim ve Tüm Türkiye’de olduğu bir süreçte Başbakanın uzun süreli yurtdışı seyahati da dikkat çekicidir. Demokratik haklarını kullanmak isteyen vatandaşların üzerine orantısız polis gücünü sürüp, coplatan, gaz bombası ve plastik mermi attıran İstanbul, İzmir ve Ankara Valileri ve Emniyet Müdürleri derhal istifa etmeli, etmiyorlarsa görevden alınmalıdır.
 
OLAY: CHP bu süreçte nasıl bir tavır aldı?
A.Sarıbaş: Halkımızın bu haklı davasında Cumhuriyet Hal Partisi olarak Genel Başkanı, Parti Meclisi Üyeleri, Milletvekilleri, Belediye Başkanları, İl ve İlçe Örgüt ve Yöneticileri ile tüm partililerimiz Başta Taksim olmak üzere Yurdun dört bir yanında Halkımızla iç içe, omuz omuz-omuza yanlarındaydık. Tayibin polisinden cop da yedik, gaz de yedik. Bunların hepsi Yüce Halkımıza Helal olsun. Demokratik haklarını kullanan, evrensel insan haklarını savunan gençlerimizi yürekten kutuluyor, bu mücadelede hayatlarını kaybeden demokrasi ve özgürlük şehitlerine Allahtan Rahmet, yaralılara acil şifalar, halkımıza da sabırlar diliyorum.
Paylaş