Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı`ya SBS ile ilgili sorular soran Eğitim-Sen yetkilileri; “Bu yıl son kez yapıldığı açıklanan ve ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin girdiği Seviye Belirleme Sınavı (SBS), AKP`nin eğitim politikasının amaçları ve hedeflerini tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. AKP eliyle meslek liselerinin eğitim hayatında artırılan rolüyle birlikte çocuklarımızın işçileştirilmesi, açık lisenin bir alternatif olarak varlığını korumasıyla çocuk gelinler sorunun derinleşmesi ve parası olanı "ayrıcalıklı" kılmak için özel okulların teşvik edilmesi gibi birçok noktayı sadece SBS üzerinden okumak mümkündür. Örneğin, daha öncede belirttiğimiz gibi bu yıl SBS ile ilgili olarak getirilen yenilikler bu eğitimin piyasacı-muhafazakar ve otoriter dönüşümünü gözler önüne sermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı`nın "ben yaptım oldu" dayatmacı mantığıyla yaptığı değişikliklerle çocuklarımızın başarı seviyelerinde düşüşler yaşanmıştır. Ayrıca, halk arasında düz lise olarak bilinen genel liselerin kaldırılması nedeniyle, anadolu lisesi ya da fen lisesi gibi akademik liselere gidemeyecek olan öğrencilerimizin, zorunlu olarak mesleki ve teknik liselere, açık liseye, özel liseye ya da özel meslek liselerine gitmek zorunda bırakılacak olmaları, kabul edilemez. Bu dönüşümün ardında yatan değişiklikleri defalarca irdelemiş ve kamuoyuyla paylaşmış bir sendika olarak, Milli Eğitim Bakanlığı`nın şu hususlara bir yanıt vermesi gerektiğine inanıyoruz! Özel okullarda para karşılığı notları şişirilen öğrenciyle, SBS`den aynı puanı alıp notları şişirilmemiş devlet okulu öğrencisi arasındaki eşitsizliğin MEB eliyle nasıl yaratıldığını, 4+4+4 düzenlemesinde "ilköğretim devlet okullarında parasızdır" ifadesinin çıkarılmasının ardında parası olanı "girişimci" olmayanı "işçi" yapmanın yatıp yatmadığını, SBS sonrasında kaç öğrencimizin akademik liselere yerleşeceğini, düz liselerin, tabelaları değiştirilerek meslek ya da anadolu lisesi olarak dönüştürülmesi ve artık eğitim sisteminden çıkarılması sonrasında, artan meslek lisesi sayısının içinde kaç tane yeni resmi – devlet meslek lisesi açıldığını, ortaöğretimde meslek liselerinin oranının %70`lere çıkarılmasında söz konusu tabela değişikliğinin katkısının ne olduğunu, dershaneye gidemediği için ya da gündelik hayatında daha farklı sorunlarla mücadele etmesi gerektiği için sınavlarda başarısız olan yoksul bir ailenin çocuğunun, meslek liselerine ya da özel liselere gitmek dışında seçeneğinin olup olmadığını, kaç gencimizin açık liseye kayıt yaptıracağını, bir önceki yıla göre açık liseye kayıt yaptıranların sayısında artış olup olmayacağını, bu durumun çocuk gelinler sorununa etkisini, yine açık liseye yaptırılan kayıtların okullaşma oranını olumsuz etkileyip etkilemeyeceğini, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı tarafından duymak istiyoruz! Çünkü, gerçeklerin 4+4+4 sürecindeki itirazlarımızı doğrulayacağını biliyoruz! Çünkü, Milli Eğitim Bakanlığı`nın 2010-2014 strateji belgesinde hedef olarak önüne koyduğu, meslek liselerinin genel liseler içerisindeki oranını %70 düzeylerine çıkarmak için elinden geleni yaptığını biliyoruz! Çünkü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bugünkü adıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, TOBB, Türkiye İş Kurumu gibi çok farklı kurum ve kuruluşların meslek liseleri ile çocuklarımızın nasıl ucuz işgücü haline getirileceği ve böylelikle anadolu sermayesinin nasıl kalkındırılacağı konusuna kafa yorduklarını biliyoruz! Çünkü, AKP`nin yoksul ailelerin çocuklarının ucuz işgücü olması için tüm gücünü seferber ettiğini, bunu gizlemek için de 4+4+4 düzenlemesinde olduğu gibi yeni seçmeli (zorunlu) din derslerini kendisine can simidi yaptığını biliyoruz! Çünkü, AKP`nin çıkarlarıyla ezilenlerin çıkarlarının aynı olmadığını çok iyi biliyoruz! Yoksulluğun ve işsizlik tehdidinin pençelerinden kurtulabilmek için çocuklarımızın meslek lisesine yönelmesinin akılcıl, diğer seçeneklerin ise macera olarak pompalandığını görüyoruz! Ve her geçen gün gözlerimizin önünde rantçı, eşitsizlikçi, özgürlükleri yok eden otoriter bir Türkiye`nin nasıl inşa edilmek istendiğine tanık oluyoruz!
Bu tanıklığımızın cilalı projelerin gölgesinde gencecik yaşında pres makinesinin altında, tarlaya çalışmaya giderken yollarda ya da bakımsızlık, fiziki donanım eksikliği, ödenek yokluğu, ihmaller gibi nedenlerle okullarda hayatını kaybeden çocuklarımızın umut dolu bakışlarının altında yerle bir olduğunu sürekli deneyimliyoruz! Eğitim Sen olarak AKP`yi uyarıyoruz! Nitelikli, kamusal ve parasız eğitim hakkı temel bir haktır. Bu hakkı ortadan kaldırmak isteyenlerin karşılarında sendikamızı bulacağı iyi bilinmelidir” dediler.