“Atikhisar Barajı`na sahip çıkın”

Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, Serçiler Köyü`nde düzenlenen ÇED bilgilendirme toplantısını değerlendirdi. Nalbant, Serçiler ve Terziler arasında başlayacak altın madeni için düzenlenen ÇED toplantısına dışarıdan katılımcıların getirilmesine tepki gösterdi.
İçme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı`nı olumsuz bir şekilde etkileyecek olan altın madenine karşı kent halkını da duyarlı olmaya davet eden Nalbant; “Serçiler, Atikhisar Barajı`na yakın. Bu işin burada hiç yapılmaması lazım. Çünkü, 150 bin kişiye yakın insan, Atikhisar Barajı`ndan yararlanıyor. Yurttaşlarımızın da bunu görmesi ve sahip çıkması lazım” dedi.
Toplantının yapıldığı yere çevrecilerin girmemesi için dışarıdan insanların getirildiğine dikkat çeken Nalbant; “ÇED başvurularından bugüne kadar yüzde 99.5`i, yani tamamına yakını olumlu ÇED almış. ÇED hep söylüyoruz, sulandırılmış bir kurumdur. Parayı bastıran ÇED`i alıyor. ÇED böyle bir şey. Halkı bilgilendirme toplantısına da kabadayı takımı ve kiralanmış kişiler toplanmış ve getirilmiş” dedi.

943
Serçiler`de yapılan ÇED bilgilendirme toplantısında yaşananları değerlendiren Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, çevrecilerin toplantıya katılmaması için dışarıdan getirilen insanlarla alanın doldurulduğunu belirterek; “Serçiler`de halkı bilgilendirme toplantısı her yerde olduğu gibi prosedüre uygun bir şekilde yapılmaya çalışıldı. Ancak, Serçiler`e Bergama`dan kiralanmış otobüslerle getirilen insanlar vardı. Çevreciler Serçiler`e gelmeden, otobüslerle dışarıdan getirilen insanlarla alan doldurulmuş. Oturacak bir tek yer bile kalmamış. Yörede yevmiye ile tuttukları adamları da getirmişler. Bu koşullarda ÇED halkı bilgilendirme toplantısı yapıldı. ÇED halkı bilgilendirme toplantılarından ya da ÇED başvurularından bugüne kadar yüzde 99.5`i yani tamamına yakını olumlu ÇED almış. ÇED, hep söylüyoruz, sulandırılmış bir kurumdur. Parayı bastıran ÇED`i alıyor. ÇED böyle bir şey. Halkı bilgilendirme toplantısına da kabadayı takımı ve kiralanmış kişiler toplanmış ve getirilmiş” dedi.
 
 
 
“Protesto ettik”
ÇED bilgilendirme toplantısının yapıldığı salona girmediklerini ifade eden Nalbant; “Çevreciler olarak toplantıya katıldık. Ancak salona girmedik. Girip onları meşru bir hale getirmek gibi bir niyetimiz yoktu. Onlar içeride toplantılarını yaptılar. Biz de dışarıdan toplantıyı protesto ettik. Protestoların sonunda ise bir konuşma yaptım” diye konuştu.
 
“Zehirli çamurlar yerin altına basılıyor”
Çanakkale`nin içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı`nın altın madeni çalışmaları nedeniyle büyük bir tehdit altında olduğunu kaydeden Nalbant, sondaj çalışmaları sırasında yerin altına binlerce ton zehirli çamur basıldığını ifade ederek; “Atikhisar Barajı daha önce Kirazlı`daki maden nedeniyle de tehdit altına girmişti. Ancak, Kirazlı`daki Kuzey Biga`nın işlettiği maden Atikhisar Barajı`na Serçiler`deki madenden daha uzak. Yani Atikhisar Barajı`nın uzak koruma alanında kalıyor. Burada kesinlikle maden işletilmemesi lazım. Kaldı ki, Serçiler Atikhisar Barajı`na daha da yakın. Bu işin burada hiç yapılmaması lazım. Çünkü, sondajlar nedeniyle bütün köylerin içme suları kirlendi. Sondajlarda kullanılan tehlikeli kimyasallar var. Zehirli çamurlar, dağların 700 metre derinliğe kadar basılıyor. Binlerce ton zehirli çamur, Kirazlı`daki sondaj nedeniyle yerin altına basılıyor. Aynı işlem Serçiler`de de olacak. Yeraltı ve yerüstü sularının tümü böylece kirlenmiş olacak” dedi.
 
“Atikhisar Barajı`na sahip çıkın”
Atikhisar Barajı`ndan faydalanan herkesin, çok uluslu altın tekellerine tepki gösterip, geleceğine sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Nalbant şu şekilde konuştu: “150 bin kişiye yakın insan, Atikhisar Barajı`ndan yararlanıyor. 150 bin insanı hiçe saymak, bu insanları adam yerine koymamak ve çok uluslu altın tekellerinin isteklerini yerine getirmek devlet yönetme anlayışıyla bağdaşlaşacak bir durum değil. Bu vahim bir durumdur. Yurttaşlarımızın da bunu görmesi lazım ve sahip çıkması lazım. Yoksa devlet doğrusunu yapar yanlış yapmaz diye bir düşünceye sakın kapılmamalılar. Çünkü devlette hata yapabiliyor. Buralarda olduğu gibi. Anayasa`nın 56. maddesi de çevreyi koruma görevini hem devlete vermiş, hem de yurttaşlara vermiş. Yurttaşlarında Anayasa`dan kaynaklanan böyle bir yükümlülüğü var. Bütün yurttaşların bu görevlerini de yerine getirmeleri gerekiyor.”
Paylaş