“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”

5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeni ile açıklamada bulunan Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Filiz Tekin, “Büyüyen bir yaşam mücadelesi var. Ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak bunu böyle bilesiniz. Biz yaşam alanlarını havamızı suyumuzu toprağımızı tüm saldırılarınıza rağmen savunmaya korumaya devam edeceğiz. Bu daha başlangıç mücadeleye devam” dedi.

663
 
 
Çanakkale Çevre Platformu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeni ile basın açıklaması düzenledi. Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Hamza Karagöz, Emek Partisi İl Başkanı Kenan Erkul, İl Genel Meclisi CHP Grup Başkanvekili Hicri Nalbant, Emek Gençliği üyeleri ve çok sayıda çevre platfromu üyesi ile vatandaş katıldı. Açıklamayı Çevre Platformu yürütme kurulu adına dönem sözcüsü Filiz Tekin yaptı. Tekin, açıklamasında “Dünya nüfusuna her gün 230 bin kişi katılmaktadır. Bu sayı yıllık bazda düşünüldüğünde Türkiye nüfusundan daha yüksek bir nüfusa karşılık gelmektedir. Dünya üzerinde bu denli yüksek bir nüfus hızına ulaşabilen başka bir canlı yoktur. Ancak bu nüfus artışı beraberinde küresel anlamda birçok sorunu da getirmiştir. Örneğin bugün gelişmekte olan 105 ülke içerisinde 60 ülkede nüfus artış hızı gıda üretiminin çok üzerindedir. Açlık gibi bu sorunlar Dünya’daki canlılığı tehdit etmektedir. Yaşamı tehdit eden ve ne yazık ki insan faaliyetlerine dayalı bu sorunlar insan türünün geleceğini de tehdit etmektedir. Söz konusu bu tehditlerin en önemlilerinden birisi küresel ısınma ve sonucunda iklim değişimidir. Küresel iklim değişimi bir yandan kuraklığa neden olmakta, öte yandan iklime bağlı felaketlerin sıklığı artmaktadır. Dünya, Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu büyük bir coğrafya kuraklık tehdidi altındadır. Hem kuraklık ve hem de aşırı ve denetimsiz kullanım nedeniyle yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımız gittikçe azalmaktadır. Özellikle yeraltı sularımız kendilerini yenileyemeyecekleri şekilde bitmektedir. Örneğin Konya Ovasında oluşan obrukların en önemli nedeni olarak yeraltı sularının yok edilmesi gösterilmektedir. Ayrıca yeraltı sularının çekilmesiyle oluşan boşluklara, özellikle deniz kıyılarımıza yakın yerlerde deniz suyu dolmaktadır. Böylece tuzlanma nedeniyle yeraltı suları kullanılmaz hale gelmektedir. Yerüstü sularımız ise çevre kirliliğinin baskısı altındadır” dedi.
 
 
“İnsanoğlu, açgözlülüğü ile kendi sonunu hazırlıyor”
“Metalik madencilik ve termik santraller gibi faaliyetler insanın ve binlerce canlı türünün habitatlarını tehdit etmektedirler” diyen Tekin, “Kuraklık nedeniyle azalan su stoklarımız özellikle bu faaliyetlerin tehdidi altındadır. Çevre sorunlarının hem nedenleri hem de sonuçları insan faaliyetlerinin tamamıyla girift bir ilişki içerisindedir. Sosyal ve ekonomik gelişmenin sağlıklı olarak sürdürülebilmesi için ekosistemin sorunsuzca işlemesi gerekmektedir. Bu açıdan doğal kaynakların uzun vadeli olarak garanti altına alınması, sürdürülebilir bir gelişme ve siyasi, toplumsal, ekonomik ve sosyal yaşam koşullarının iyileştirilmesi ancak çevreci bir bakış açısı ile mümkündür. Aksi takdirde insanoğlu bitmez tükenmez açgözlülüğü ile kendi sonunu hazırlamaktadır” ifadelerini kullandı.
 
“Ülkemizde ekosistem için hiçbir şey yapılmıyor”
“Bugün Dünya Çevre Günü, dünyamız bu kadar büyük riskler altındayken ve birçok ülke ekosistem için yeni düzenlemeler yaparken ülkemizde bu yönelik hiçbir şey yapılmıyor” diyen Tekin, “Aksine yaşam alanlarımız geri dönüşümü mümkün olmayacak şekilde yok ediliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı denilen kurum piyasadan ranttan yana kararlar almaya devam ediyor. Büyük kentleri betonlaştıran kentsel dönüşüm projeleri yoksulları evsiz bırakırken, parklarını, bahçelerini, ağaçlarını yok ediyor. Ülke ekonomisini inşaatla ayakta tutmaya çalışan bir iktidarın gözünü talan hırsı bürümüş ve bu alanlarda emeğini sömürdüğü işçileri iş güvenliği sağlamadan ölüm riski ile karşı karşıya bırakmış durumda. Bölgemiz de uzun yıllardır yaşam savunucuları tarafından gerek hukuki boyutta gerek sahada Kazdağlarındaki altın madenciliğine karşı, Biga-Lapseki arasına yapılması planlanan termik santrallere karşı ciddi bir mücadele yürütülüyor. Hukuki boyutta açmış olduğumuz çedlerin iptal davalarının hepsini kazanmış bulunmaktayız. Bu arada derin vadileriyle göz kamaştıran Karadeniz’i HES cehennemine, Akdeniz kıyılarını nükleer santrale, bölgemizin bakir alanlarını termik santral ve altın gümüş madenlerine açmayı kafasına koyan bir iktidarla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
 
“Bu daha başlangıç mücadeleye devam”
“Bilindiği gibi Anadolu’nun birçok köşesinde nükleer santrallere, HES`lere, ormanların talanına, madenlere, RES`lere, balık çiftliklerine, `Kentsel Dönüşüm`e ve TOKİ`ye karşı mücadele çeşitli şekillerde ve yoğunluklarda sürüyor” diyen Tekin, “Bu alandaki mücadele tüm halklarımız tarafından onca baskıya, tehdide, şiddete rağmen büyüyerek devam ediyor. Kazdağında ormanı için açlık grevine yatan, Taksim Gezi Parkı`nın ağaçlarını kucaklayan, Edirne de parkı yıkılmasın diye kepçenin önünde oturan, Rize Şimşirli deki HES`lere karşı vadisinde nöbet tutan hatta jandarmanın saldırısına maruz kalan, daha dün Amasya da parkına sahip çıkmak için barikat ören, Van Ercişte ağaç kıyımına karşı duran, Hewsel bahçeleri için direnen, büyüyen bir yaşam mücadelesi var. Ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak bunu böyle bilesiniz. Biz yaşam alanlarını havamızı suyumuzu toprağımızı tüm saldırılarınıza rağmen savunmaya korumaya devam edeceğiz. Bu daha başlangıç mücadeleye devam” ifadeleri ile açıklamasını tamamladı.
Paylaş