Çanakkale Belediye Başkanı ve CHP adayı Ülgür Gökhan dün, CHP İl Başkanı Hamza Karagöz, Merkez İlçe Başkanı Nejat Önder ile Kadın Kolları ve Gençlik Kolları temsilcilerinin de katıldığı basın toplantısında seçim sürecini değerlendirerek, hakkında rakibi AKP`li Mehmet Daniş tarafından ileri sürülen iddialara da cevap verdi. CHP İl Başkanı Hamza Karagöz`ün konuşması ile başlayan toplantıda çok sayıda basın mensubu da hazır bulundu. “Bildiğiniz gibi 28 Şubat tarihinde sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, ilimize gelerek Çanakkaleliler ile buluştu” diyen CHP İl Başkanı Hamza Karagöz, “Bu ziyaret kapsamında Çanakkale`deki hareketliliği, Cumhuriyet Meydanı`ndaki coşkuyu hep birlikte gözlemledik. Bu coşkulu kalabalığın birilerini korkuttuğunu gözlemliyoruz. Bu ziyareti çeşitli iddialarla karalamaya çalışıyorlar. Benim bildiğim 12 Eylül öncesi de dahil, böyle bir mitingi Çanakkale`de yapılmadı. Doğaldır ki rakiplerimizi korkutmuştur, korkut-malıdır. Çünkü ben de olsam korkarım. Bunun yanında gece karanlığında Lapseki ilçemizi ziyaret ettik. Görülmemiş bir coşku ve kalabalık vardı. Hatta beldelere de uğradık. Ertesi gün Çan ve Biga ilçemizde de yine coşkulu ve kararlı bir kalabalık vardı. CHP açısından biz, Çanakkale ve ilçelerinde bu seçimde çok büyük bir başarıya imza edeceğiz. Bunları laf olsun diye de söylemiyorum. Bir ay sonra herkes yaptığının ya ödülünü alacak ya da bedelini ödeyecek. Bizler bu kentte, barışın ve özgürlüğün kentinde hep barışı, demokrasiyi, özgürlükleri ve çevrenin temizliğini savunduk, savunmaya da devam edeceğiz. Hem yerel yönetim anlayışımız hem de genel iktidar anlayışımız olan insan odaklı siyaseti ön plana çıkarmaya devam edeceğiz. Demokrasiyi güçlendireceğiz, herkesin aşının, işini olduğunu, yarınlarına güvenle bakan bir yönetim anlayışını, hem yerelde hem de genelde hayata geçireceğiz” dedi.
“Artık, namuslu insanlar ayağa kalkacak”
“Gelinen noktada, Türkiye`nin bu kadar kirlenmişliğin, kokuşmuşluğunun yayıldığı, yalanın, talanın girmediği yerin kalmadığı bir ortamda bize göre, Türkiye`de artık namuslu insanlar ayağa kalkacak ve bu gidişe bir `dur` diyecektir” ifadelerini kullanan Karagöz, “Biz Çanakkale`de, öncelikle 25 yıllık kesintisiz iktidarımızı 30`uncu yılına tamamlamak üzere tekrar Çanakkale halkına hizmet etmeye devam edeceğiz. Mutlaka rekabet olacaktır, rekabet olmaz ise güzellik olmaz. Biz rekabetin, kirlenmişlikten arınmış, çamur atmaktan arınmış, dürüst, herkesin iddiasını ortaya koyduğu bir şekilde yapılmasını diliyoruz. Böyle olursa Çanakkale kazanır, hem kazanan kazanır, hem de kaybeden kazanır. Çünkü hepimiz Çanakkale`de yaşıyoruz, birbirimizin yüzüne bakacağız” şeklinde konuştu.
Tapeler Çanakkale`de aydınlanacak!
CHP Merkez İlçe Başkanı Nejat Önder ise AKP Merkez İlçe Başkanı Adnan Öncü`nün açıklamalarına cevap vererek, Öncü`nün Kılıçdaroğlu`nun ifadelerine yönelik açacağı davanın ses kayıtlarını aydınlatacağını ifade ederek, bundan memnuniyet duyacaklarını söyledi. Önder, “CHP Genel Başkanımızın geldiği miting ile ilgili olarak Adalet ve Kalkınma Partisi Merkez İlçe Başkanının gazetelere düşen sözleri üzerine konuşma yapmak istiyorum. AKP İlçe Başkanı zaman zaman böyle güzel yanlışlar yapıyor. Kendisine uzatılan kağıdı basına fakslıyor. Dolayısıyla hepimizin bildiği üzere Recep Tayyip Erdoğan`ın genel başkanımız ile ilgili açtığı davaların haddi hesabı yok. Ama özellikle bu kaset olayından sonra genel başkanımız ile ilgili açılan bir dava bulunmamaktadır. AKP`nin ilçe başkanının bir ilke imza atacağı düşüncesi ile belki de bu kaset olayının aydınlanacağı yer, Çanakkale olacaktır. Eğer dediği gibi dava açtı ise, bu kaset olayının Çanakkale`de aydınlanmasından memnuniyet duyarız. Tabi bunlar hep korkunun ifadesidir” dedi.
Altıncılar ve termikçiler AKP`nin finans kaynağı mı?
Çanakkale Belediye Başkanı ve CHP adayı Ülgür Gökhan, seçimlerle ilgili çalışmalarının devam ettiğini ifade ederek özellikle AKP`de bir telaş olduğunu söyledi. Telaşın kaynağının çevre sorunları olduğunu ifade eden Gökhan, “Seçimlerle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Gerek seçim bürosu açılışları gerekse diğer çalışmalarla seçim süreci faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Ben öncelikle bu çalışmalara katılan arkadaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ediyoruz, ev ziyaretleri var, kadınlarımız ayrıca çalışma yürütüyor. Belli bir üslup ve adap içinde bu çalışmaları yürütmeye çalışıyoruz. Rakiplerimizde, özellikle AKP`de bir telaş gözlemleniyor. Talaşın nedeni de şu; bu seçimde ısrarla vurguladığımız konu çevre ve özgürlükler konusudur. Elbette yatırımlarımız da var, bunlardan da bahsediyoruz. Ama bu iki kavram üzerinde belli bir telaş içerisinde olduklarını görüyorum. Birincisi çevre konusunun hiçbir şekilde yanından geçmiyorlar. Kazdağları, termik santrallerin hiç bahsetmiyorlar. Bir tek şey söylüyorlar, denize deşarj. O konu da bitiyor, çünkü önümüzdeki hafta Atık Su Arıtma Tesisi`miz de faaliyete geçecek. Derin deşarj sadece Çanakkale`de değil, Türkiye`nin birçok ilinde var. Özellikle Karadeniz`de birçok ilde atıklar, bu şekilde deşarj ediliyor. Ama biz bu ayıptan kurtuluyoruz. İller Bankası`ndan uzun yıllar beklediğimiz destek sonuçlandı. Bunun ardından da hızlı bir biçimde bu yatırımı gerçekleştirdik. Daha önce de biliyorsunuz Çöp Deponi Alanını yapmıştık. Çevre konusunda Çanakkale`nin hiçbir eksiği kalmıyor. Yeşil alanlarımızı yoğun bir biçimde yapıyoruz. Çevre ile ilgili birçok adımlar atıyoruz, hatta Belediye binamızı da çevreci bir anlayışla yapıyoruz. Ama onun karşısında da altıncılarla beraber hareket edenler, hiç o konuları, siyanürle altın işletme konularını, Atikhisar Barajı`nın kirlenme olasılığından veya bu noktada ağaçların kesilmesinden, ormanların yok edilmesinden bahsetmiyorlar. Bahsetme şansları yok, çünkü o yatırımcıları kızdırırlar, küstürürler. Dolayısıyla AKP`nin kaynaklarının bir kısmı yok olur. Çünkü oradan besleniyorlar, o açık ve net belli. Biliyorsunuz buraya bakanları uçakları ile getirdiler, Ticaret ve Sanayi Odası`nda toplantı yaptılar. Hedef şudur; aman kimse tekerimize çomak sokmasın. Ama biz sokmaya devam edeceğiz. Bu konuda açık ve net siyasetimiz budur” dedi.
Başkan Gökhan`dan üslup uyarısı
“Seçim süreci devam ederken tabii ki üsluplarımıza dikkat etmemiz gerekiyor” diyen Başkan Gökhan, “Ben siyasi rakiplerimle ilgili siyasi adap içinde eleştirilerimi yapıyorum, yapmaya da devam edeceğim. Rakiplerimiz bizim düşmanımız değil, sonuç itibariyle seçimler bittikten sonra yine bu kentte birlikte olmaya devam edeceğiz. Ama bu noktada bazen işin endazesi kaçıyor, iftira boyutlarına gelmeye başlıyor. Yanlış bilgilendirme, dezenformasyon boyutlarına gelmeye başlıyor. Geçen günkü Barbaros Mahallesi seçim bürosu açılışında özellikle Milletvekilimiz sayın Mehmet Daniş coşkulu bir şekilde bir takım konulardan bahsediyor, ama çok tehlikeli de bir iş yapıyor. Diyor ki; `siz bu kentin çocuklarını oyun alanlarından mahrum ettiniz, yeşil alanlardan mahrum ettiniz.` Ben de merak ediyorum, acaba bu yaptığımız çocuk oyun alanları, Kordon`daki Çocuk Sokağı, yukarıdaki Masal Parkı, parkların içinde çocuk oyun araçlarının iyileştirilmesinden, şuanda ihalesini yaptığımız 0-12 yaş arası çocuklarımızla ilgili etkinlik alanının inşasından hiç mi haberdar değil? Acaba hiç mi bunları dolaşmadı sayın aday? Onu merak ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Bu kentin değerleri nereye gitti?”
“Sayın Daniş, `Bu kenti işsizliğe mahkum ettiniz` diyor. Hatta bir de ÇABİM diye işçi bulma kurumunun görevini üstlenin bir projeden bahsediyor” diyen Gökhan, “Bir kere bu işçi bulma kurumu görevini üstlenmesini pek anlayamıyorum da, ben başka bir şeyi merak ediyorum; acaba bu kentte mevcut olan iki tane sanayi kuruluşunun kapanmasına kim vesile oldu? Kim onu hayırlara vesile etti? Kapatarak yandaşlara peşkeş çekme hayrını kim işledi? Orada çalışan işçiler nerelerde çalışmaya mahkum edildi? Bun bunları merak ediyorum. Bu kentte Orman Bölge Müdürlüğü nasıl oldu da Balıkesir`e gitti. Türkiye`de denizi kıyısı en uzun olan il olan Çanakkale`de Denizcilik Bölge Müdürlüğü ne oldu? Acaba buradan deniz çekildi mi? Kurudu mu acaba deniz? En çok vakıf arazisi olan, tarlalarda, evlerimin üzerinde vakıf şerhleri olan bir Vakıflar Müdürlüğü ne oldu da Balıkesir`e gitti? Buradan insanlar Vakıflar Müdürlüğü`ndeki işlerini görmek için neden Balıkesir`e gidiyorlar? Ulaştırma Bölge Müdürlüğü neden Bursa`ya gitti? Bütün bunların cevabını alabilirsek Çanakkale`de istihdama kimin ne kadar zarar verdiğini de ortaya çıkarmış oluruz” şeklinde konuştu.
“AKP 11 yılda Çanakkale`de ne yaptı?”
“Sayın Milletvekili, benim başkanlığım ile aynı sürede vekillik yapıyor” diyen Gökhan, “Ben iyisiyle kötüsüyle, azıyla çoğuyla, yeterlisi ile yetersizi ile birçok yatırıma imza attım. Parklar yaptım, Kordonlar yaptım, köprüler yaptım. Birçok yatırım yaptım. Ben şunu soruyorum; 11 yıldır bu hükümet Çanakkale`ye ne yaptı acaba? Karşıdaki şehitliklerin dışında bu kentte ne yaptı? Hangi yatırım yapıldı, hangi istihdam yaratıldı, ne oldu? Bu konuda istihdamı artırma ve işsizliği önleme noktasındaki söylenenlerin gerçeği yansıtmadığını bir kez daha ifade etmeliyiz. İşsizlere iş bulma vaadiyle insanları kandırmak, yakışık almaz. `Seçimden sonra seni işe alacağım` demek doğru değil. Nasıl alacaksın işe? Ben merak ediyorum. Taşeronlaşma suretiyle mi alacaksın? Çanakkale Belediyesi`nin kadroları var. Sizin hükümetinizin zamanında geçici işçi kadrolarına işçi almama durumu ile karşı karşıya kaldık. Bırakın kadrolarımızı dolduralım, sınav açalım. Sınav hakkımız vardı, onu kaldırdınız. Birçok Çanakkaleli o sınavlarla iş buldu. Şu anda boş kadro var ama Çanakkalelileri alamıyoruz. Çanakkale Belediyesi`nde 11 yıldır, işçinin ücretinin bir tek gün geciktiğini ispat etsinler, belediye başkanlığı adaylığımdan çekilirim. İşçilerimizin ikramiyelerini de ödedik. Hiçbir gecikme yok. Hepsi sırayla ödenir. Biz işçisinin emekçisinin hakkını veren bir anlayışla belediyeyi yönetiyoruz. Ama ben duyuyorum, bazı kurumlarda maalesef çalıştırdıkları işçilerin maaşlarını alamadıklarından bahsediliyor. Özellikle akrabaların bulunduğu kurumlara dikkat ederlerse çok isabet olur, oradaki işçi arkadaşlarımız da mutlu olurlar diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Kimsenin işi torpille yapılmadı”
“Çanakkale Belediyesi`nde herkesin işi hakkaniyet ölçüsü içerisinde yapılmıştır” diyen Gökhan, Çanakkale`nin neden özgür bir kent olduğunu şu şekilde açıkladı; “Şunu iddia ediyorum, `benim işim torpilsiz yapılmadı` ya da `bir takım rüşvetler alınmadan yapılmadı` diyen varsa buyursun çıksın hep beraber yükleşelim, konuşalım. Memnuniyetle yüzleşmeye hazırım. Çanakkale`de herkesin işi ötekileştirilmeden, eşit olarak yapılmıştır. Onun için bu kent huzurludur, barış içindedir. Bu kentte insanlar kendilerini özgür hissederler, bağımlı baskı altında hissetmezler. Yarın Kordon`da kızlı-erkekli oturup, oturamama endişesi duymazlar. Bu kentin Kordonlarında türbanlı kızımız ile başı açık kızımız, yan yana gecenin bir vakti dolaşabiliyor. Hiçbir tereddüt duymazlar, özgürlüklerini yaşarlar. Bu kentin insanları özgürce eylemlerini yaparlar, hiç kimseye müdahale ettirmeyiz, eleştirilerini yaparlar. Özgürlük budur. Ama AKP`nin belediyelerinde insanlar rahatsız edilmiştir. Ankara gibi başkent belediyesinde insanlar otobüslerde, metrolarda, parklarda rahatsız edilmişlerdir. Çünkü bunların anlayışı, özgürlüklere karşı, özgürlükleri tehlike gören bir anlayıştır. İşte Gezi olaylarındaki sonuçlar meydandadır. Son derece demokratik bir süreç yaşanan, halkın katılım sağladığı böylesi bir dönemde maalesef bu hükümet gerekli hassasiyeti, gerekli toleransı gösteremedi ve gencecik çocuklarımızı kaybettik. Gençlerimiz dövülerek öldürüldü, sakat kaldı, kör oldu, biri halen yoğun bakımda yatıyor.”
“Yiğit`e o lafı kullanamassın”
“Aynı iftarlar burada da var. `iftira at, insanları kandır` anlayışı burada da var” diyen Gökhan, “Değerli adayımız, anlatıyor, bir taksi durağına gitmiş, orada taksicilerle fotoğraf çektirmiş. Gayet de doğaldır, elbette çekilecek. Sonra, bir arkadaşımız oraya gidiyor, `Neden fotoğraf çektirdiniz?` diyor ve belediye tarafından `taksiciye tepe lambası yanmıyor` diye ceza kesiliyor. Ben bunları uydurmuyorum, Barbaros Mahallesi seçim bürosu açılışında sayın Daniş söylüyor. Diyor ki; `kim kesiyor cezayı? Tabi ki namı-diğer Pala Remzi.` `Kim` diye araştırmış, sanki bilmiyormuş gibi, `eski meclis üyesi, şimdinin danışmanı` diyor. Bakın iki tane çok ciddi olay var burada. Gazeteci Cemal Oral`a ne olduğunu biliyorsunuz. Karanlıkta tanımadığı kişiler tarafından darp edildi. Şimdi bu ifade üzerine, galeyana gelecek arkasındaki gençler, verdiği bu ismi darp ederlerse ne olacak? Sen hedef mi gösteriyorsun? Bir kere `Pala Remzi` sıfatını kullanmak sana yakışıyor mu değerli milletvekilim? Bu kentin bir insanı, Pala ya da değil. Kendi aramızda bunları konuşabiliriz, halk arasında söylenen bir söz olabilir. Ama milletvekili sıfatıyla, belediye başkanı adayı sıfatıyla konuşamazsın. Günahtır, ayıptır. Yakışıyor mu böyle hitap etmek? Bu tahrik değil midir? Tahriktir. Dua edelim, Remzi arkadaşımızın başına bir iş gelmesin. Gelirse kamuoyu bilsin ki, işte bu tahrikten dolayıdır. Ama işin aslı da öyle değil. İkinci kötü tarafı da bu işin. Ben taksi durağına gittim, Ulaştırma Müdürünü çağırdım, dosyayı istettim. Adı geçen arkadaş ile ilgili, belediyeye Kasım ayı içinde polis tarafından bir tutanak yollanmış, polis usulsüz şekilde durduğunu ihbar etmiş. Taksilerin fotoğrafları da var. Bunun üzerine bu arkadaşa Ocak ayının 13`ünde belediyenin ceza komisyonu var. MHP`li meclis üyesi Murtaza Şahin Başdoğan ile Şoförler ve Otomobilciler Odası yöneticilerinin de bulunduğu, CHP`li üyelerin bulunmadığı bir toplantıda ceza kesilmiş. Olay bundan ibaret. Burada adı geçen şahıs yoktur. Dediği olay, Kasım ayında olan bir olaydan dolayı ortaya çıkmıştır. Şimdi çıkıp, `orayı ziyaret ettim, ondan ceza kesildi` diyorsun, bu iftiradır. İkincisi, benim bir arkadaşımın yaptığını deklare ediyorsun. Yakışmıyor sayın milletvekilim. Bu kent bu anlayış ile yönetilmez. Bu kent, sizin bu anlayışınıza sahip olmadı. Bizim üslubumuz böyle değil, bu kent böyle şeylere alışık değil. Artık iş utanmama noktasına kadar gidiyor. Özellikle sayın Remzi Yiğit`ten özür dilemesini bekliyorum. Sayın milletvekili ve AKP adayının Remzi Yiğit`ten özür dilemesini bekliyorum. Ona o lafı kullanamaz” ifadeleri ile tepki gösterdi.
“İftiralara son verin”
“Benim mitinglerde, seçim büroları açılışlarında personelime baskı yaptığım ifade ediliyor” diyen Gökhan, “Bu benim anlayışım değildir, ben kimseye baskı yapmam. En son sayın genel başkanımız geldiğinde, belediye personelimiz kendisi belediyenin önünde çiçeklerle karşıladı. Gözlerinde sevinç ışıkları ile karşıladılar. Neden? Çünkü onlar bu belediyede çalışmaktan mutlular. Benim baskı yapmama gerek yok. Belediyeye alınan personelin işçileri benim örgütümden gelmemiştir. İl başkanımız da burada, ilçe başkanımız da burada. Hatta bana serzenişte bulunurlar. Böyle anlayışta olan bir belediyenin nasıl olur da işçisine emekçisine baskı yaptığını söyleyebilirsin? Yine iftira atıyorsun. Bu giderek artan bir şekilde devam ediyor. Lütfen buna son verin. Bunlar son olsun. Çünkü buradan yanlış yerlere gideriz, yanlış yaparız, sıkıntıya düşeriz. Onun için hiç kimse ile ilgili iftira atılmamasını, bu seçimin doğruluk üzerinden gitmesini istiyorum” diyerek uyarılarda bulundu.
“STK desteklerinin benim açımdan bir mahsuru yok”
Gökhan, Daniş`e destek verdikleri ileri sürülerek ilanlar yapılan STK başkanları konusuna da değinerek, “Sayın vekil ve AKP adayı `Bazı odalar kuruluşlar bize destek açıklaması yaptılar, telaşe düşüyorlar` diyor. Bizim o desteklerden hiçbir rahatsızlığımız yok. Yani içinden bir iki tanesi dışında, mesela TSO Başkanı ve Kooperatif Birlik Başkanının dışındaki hiçbir arkadaşımın çıkıp da açık ve net destek beyanatında bulunduğunu sanmıyorum. Onların da kandırılmış olduklarını düşünüyorum. Çünkü, birer mikrofon uzatılmış, `nasıl bilirsiniz Mehmet beyi?` demişler. Ne diyecek adam? Elbette ki `Ankara`ya gittiğimizde yardımcı oldu, teşekkür ederiz` demişler. Ben de diyorum. Ben demedim mi? Belediye Meclis kürsüsünden, basın toplantılarında `sayın Mehmet Daniş`e teşekkür ederim` demedim mi? Dedim. Bu benim sayın Daniş`e destek olduğum anlamını taşımaz. Bunu alıp, gazetelerde onların izni olmadan buradan siyaset yapmak etik değildir. Ama benim açımdan bir şey değişmiyor. Destek de verebilirler. Onların temsil ettikleri insanların desteği benim için önemli. Yanı Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin, borsa üyelerinin, birlik üyelerinin ne düşündüğü önemli. O insanların da benim ile ilgili açık ve net olumlu düşündüklerini, destek verdiklerini biliyorum. Bana söylüyorlar, ama ben bunları yayınlamam. Dolayısıyla bu noktada ne denirse densin bundan böyle dikkatli olmakta yarar var. Bu kent sertleşen siyaseti sevmez. Kirli siyaseti hiç sevmez, iftira atma noktasında asla hoş karşılamaz. Ama bunların huyu bu. İl başkanlarını hatırlayınız. `Çöpleri atıyorlar, başkanın madeni var` diye fotoğraflar çektirmişti. Ben de siz basın mensuplarını oraya götürüp, bunların aslı astarı olmadığını hep birlikte gördük. `belediye başkan yardımcısı ev eşyalarını belediye araçları ile taşıtıyor` dediler. Bunun böyle olmadığı ortaya çıktı” dedi.
“Yargılanıyorum, ama aklanacağım”
“Yine geçen gün dillerine dolamışlar, su yolsuzluğu, halk otobüsleri, imar gibi konularda atıp tutuyorlar” diyen Gökhan, “Biz sosyal demokratlar hem kendi özeleştirimizi yaparız hem de hiçbir yolsuzluğun üzerini örtmeyiz. Böyle bir huyumuz, adabımız yoktur, olamaz. Siyasal anlayışımız gereği böyle bir şey olamaz. Biz bunu yaptık. Bakın su operasyonu oldu, kalktık ertesi gün davaya müdahil oldum. Eğer belediye kaynaklarında bir yolsuzluk varsa bunları yapanlara teker teker ödetirim. Nitekim ödetiyorum. Ama ben yargılanmıyorum, yargılananlara yargılanmaları için fırsat veriyorum. Aynı şekilde mezarlık olayından bahsediliyor. Ben ihbar ettim. Biliyorsunuz düzmece bir davada örgüt suçlamasından Yargıtay`dan bu örgüt değildir diye karar çıktı. Bir tane müfettiş soruşturmasından kovuşturmaya izin kararı çıkmadı. Bütün bunları söylediğim zaman `yargılanmıyorum diyor ama yargılanıyor` diyorlar. Yargılanmıyorum demiyorum, yargılanıyorum ama aklanacağım. Bütün üstüme atılan suçlamalardan aklandım. Çünkü bana istinat edilen bir suç yok. Benim şahsıma yönelik suçu şudur diye bir suçlama yok. Tamamen örgüt içinden bağlantı kurularak ki, işte bugün paralel denilen, o zamanki KOM Şube Müdürü ve savcının işbirliğinde işin içine katılmaya çalışıldığımız bir davadır. Ben de diyorum ki, sizin ağababalarınız da benim gibi yargılansın. İnkar edeceklerine, paralel yapı diyeceklerine çıksınlar hakimlerin önüne, `bu paralar bize ait değildir` desinler. Aklansınlar” diyerek ülke gündemindeki konulara da göndermede bulundu.