havadurum

“2015 bütçesinde emekçinin adı yok!”

Büro Emekçileri Sendikası Çanakkale Şube Başkanı Salih Ersoy, hükümetin 2015 yılı bütçe tasarısına tepki gösterdi.

1330
Büro Emekçileri Sendikası olarak yaptıkları eylem ve etkinlerde 2015 bütçesinden haklarını istediklerini belirten Sendika Başkanı Salih Ersoy; “Bu süreçte kurulan 62. Hükümetin “Yeni Türkiye Güçlü Ekonomi” sloganının içi boş olduğundan tutun, 62. Hükümetin Orta Vadeli Programına dair yaptığımız eleştirilerle bir bütün emekçilerin taleplerini ifadeye etmeye çalıştık. AKP ile yandaş sendika Memur Sen arasında imzalanan satış sözleşmesini kabul etmediğimizi, 2014 yılında kamu emekçilerinin uğradığı ekonomik kayıpların telafi edilmesini, her daim talep ederek 2015 bütçesinden insanca yaşayabileceğimiz bir ücret talep ettik. Gelinen noktada AKP tercihini yine sermayeden yana koymuş olup, emekçilerin taleplerine karşı kulakları tıkalıdır, 2015 yılı bütçesinde ülkemizin kaynakları savaşa, eğitimde muhafazakârlaşmaya, sağlıkta piyasalaşmaya ayrılırken, barış ve kardeşliğe, işsizliğe, yoksulluğa ve insanca yaşam taleplerimize dönük bir yaklaşım bile söz konusu değildir” dedi.
 
“Vergide Adaletsizliğin Adresi: Maliye Bakanlığı!”
“Vergi politikaları emekçileri yoksullaştırmanın bir aracı haline getirilmiştir” diyen Ersoy; “Toplam vergi gelirleri içerisinde dolaylı vergilerin oranı her geçen yıl artmakta olup günümüzde %70’leri geçmiştir. Bütçenin harcama kalemlerinde emekçilerin taleplerini yok sayan siyasi iktidar, iş bütçenin gelir kalemlerine gelince emekçileri hatırlamaktadır. Vergi adaletsizliğinin en temel göstergesi kişilerin gelir düzeyine bakılmaksızın herkesten eşit oranda alınan dolaylı vergilerin %70’in üzerinde olmasıdır. Yine vergi tarifelerindeki oranlar emekçilerin gelirlerini azaltıcı niteliktedir. Kamu emekçilerine 2014 Ocak ayında verilen 123 TL zam özellikle yılın ikinci yarısında vergi dilimi değişikliği ile taksit taksit geri alınmış, alınmaya da devam etmektedir. Ülkemizde asgari ücretin brüt tutarı bile açlık sınırı rakamının altında iken açlıktan vergi alınma ayıbı 2015 yılında da devam etmektedir. 2015 yılında bir bütün emekçilere %3+3 zam dayatılırken 2015 yılında yeniden değerleme oranı %10 dur. Vergi genel tanımı ile kamu hizmetlerinden faydalanmanın bir bedeli olarak alınırken günümüzde kamu hizmetlerinin piyasalaşması vergi tanımını tartışılır hale getirmiştir. Maliye Bakanlığının misyonu ifade edilirken hala katılımcılıktan bahsedilebilmektedir. 2015 bütçesi hazırlanırken emekçilere sorulsa; 2015 yılı için Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından açılan her 50 kişiye bir gaz fişeği düşecek ihaleye emekçilerin onay vermeyeceği ortadadır. Ülkemizde büyük alt üst oluşları beraberinde getiren 24 Ocak ekonomik istikrar kararları ancak 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra uygulanabilmiştir. AKP hükümeti de emekçilere dönük saldırı yasalarını uygulayabilmek için bir yandan demokratik haklarımıza müdahale ederken bir yandan da içeride ve dışarıda savaş konseptine göre 2015 bütçesini hazırlayıp “Yeni Türkiye” makyajı ile topluma sunmuş bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
 
“Maliye Bakanlığı kendi emekçilerine karşı da adaletsizdir!”
Ersoy konuşmasının devamında; “Maliye Bakanlığı özelikle 2005 yılında kurulan Gelir İdaresi Başkanlığı sürecinden bu yana maliye emekçilerine ayrımcılığı, eşitsizliği, adaletsizliği dayatmış, maliye emekçilerini itibarsızlaştırmayı iş edinmiş, gelinen noktada maliye emekçilerini bir bütün tasfiye süreci ile karşı karşıya bırakmıştır. Gün Emeğimize ve Onurumuza Sahip Çıkma Günüdür! 10 yıla yakın bir süredir yapılandırma adı altında bakanlığı ve bağlı kurumları yapboz tahtasına dönüştüren uygulamalar günümüzde halen devam etmektedir. Fırsat eşitliği sağlanmadan yapılan sınavlar, gelir ve gider adı altında suni ayrıştırmalar 10 yıllık bir süreçte maliye emekçilerini canından bezdirmiştir. Özelikle aynı işi yapan maliye emekçileri arasındaki 1000 TL’ye varan ücret farkı kadro ve unvanların iş tanımından yoksun çalışmaları, istihdam belirsizliği ve merkez taşra ayrımı her geçen gün maliye emekçileri arasındaki eşitsizliği, adaletsizliği ve belirsizliği daha da artırmaktadır. 70 bin maliye emekçisinin yarıya yakını emeklilik sınırında veya emekliliği hak etmiş bulunmakla birlikte %100’e varan gelir kayıpları emeklilik önünde engel olmaya devam etmekte her türlü ek ödemenin emekli aylığına esas kazanca dâhil edilmesi talebimiz karşılanmamaktadır. Bireysel Emeklilik Sistemi için her türlü teşviki yapan siyasi iktidar emeklilikte oluşan gelir kayıplarımız için bizlere Bireysel Emeklilik Sistemini dayatmaktadır. Yapılandırma, vergi barışı vb. adlar altında sık sık çıkartılan vergi afları ile vergi yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere kolaylık sağlayan Maliye Bakanlığı, maliye emekçilerine 3 yıl boyunca ilave iş yükü getiren düzenleme ile ilgili taleplerimizi görmemekte ısrar etmektedir. 1 Ekim 2014 tarihinden geçerli olmak üzere 3 ay boyunca devam edecek fazla mesai uygulamasının 7 Kasım 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanması ve maliye emekçileri arasındaki ayrımcı politikaların fazla mesai uygulamasında bile öne çıkartılması maliye emekçileri ile dalga geçer niteliktedir” ifadelerini kullandı.
 
“Taleplerimiz”
Büro Emekçileri Sendikası`nın taleplerini de kamuoyuna açıklayan Ersoy; “70 bin maliye emekçisinin %80’inden fazlası üniversite mezunudur. Yapılan uzmanlık sınavlarının bir formalite haline geldiğinden hareketle maliye emekçilerinin tamamına uzmanlık kadrosu verilerek emekçiler arasındaki ücret adaletsizliği ortadan kaldırılmalıdır. Maliye emekçileri arasında merkez taşra ayrımına son verilmelidir. Vergi borçlarının yapılandırılması süreci maliye emekçilerine 3 yıl sürecek ilave iş yükü getireceğinden hareketle maliye emekçilerine 3 ayda bir 1 maaş ikramiye verilmelidir. Ek ödemeler emekli aylığına esas kazanca dâhil edilerek emellilik önündeki engel olmaktan çıkartılmalıdır. Kadro ve unvanların görev tanımı yapılmalı, istihdam belirsizliği ortadan kaldırılmalıdır. İl içi ve il dışı rotasyon uygulamalarına son verilmelidir. 2015 bütçesi sermayenin, yerli ve yabancı tekellerin ve savaş lobisinin çıkarları doğrultusunda değil, bütçenin asıl kaynağı olan işçi ve emekçilerin ekonomik ve sosyal ihtiyaçları gözetilecek şekilde hazırlanmalı, bunun için sendikalar, emek ve meslek örgütleri bütçe sürecine bulunduğu her alanda müdahil olmalıdır. Kamu emekçilerinin 2014 yılı enflasyon farkı “ek zam” olarak 2015 yılı bütçesi içinde yer almalı, yılın ikinci yarısında ücretleri eriten “artan oranlı vergi dilimi” uygulamasına son verilmelidir. En düşük ücret yoksulluk rakamı olan 3.926,42 TL’ye çıkarılmalı, aynı işi yapanlar arasında ücret adaleti sağlanmalıdır. Açlık sınırının altındaki ücretler vergiden muaf tutulmalı, yoksulluk sınırının altındaki ücretler en düşük vergi diliminden vergilendirilmelidir. 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin ikramiye, fazla çalışma ücreti, yol ücreti ve kadroya geçişler nedeniyle oluşan ekonomik kayıplar karşılanmalı ve güvence altına alınmalıdır. Performans Sistemi uygulamalarına son verilmeli, başta taşeron çalıştırma olmak üzere güvencesiz çalıştırma yasaklanmalı, 4/B, 4/C, Sözleşmeli, taşeron işçiler kadroya geçirilmeli, işçi sağlığı ve iş güvenliği koşulları oluşturulmalıdır. İnsanca yaşam ve çalışma koşulları için, grevli toplu sözleşme hakkı önündeki tüm engeller kaldırılmalı ve özgür bir toplu sözleşme düzeni yaratılmalıdır. Emekçilerin yoksulluğunu arttıran dolaylı vergiler azaltılmalı, kazanca göre vergilendirme yapılmalı, yüksek gelirlilerden belli bir oranda “servet vergisi” alınmalıdır. 1 Ekim’de yapılan yüzde 9’luk elektrik ve doğalgaz zammı geri alınmalı, 2015’te temel tüketim ürünlerine herhangi bir zam yapılmamalıdır. Asgari ücret bir işçi ailesinin geçimini sağlayacak şekilde belirlenmeli ve tamamen vergi dışı tutulmalıdır. Her fırsatta patronların vergi, prim ve faiz borçlarını silen hükümet, ağır borç yükü altındaki ücretli emekçilerin borç faizlerini tamamen silmeli, borçlarını ödeme güçlüğü çeken milyonlarca kişiyi mağdur etmeyecek somut tedbirler almalıdır. Kıdem tazminatının fona devri, taşeronlaştırmanın yaygınlaştırılması, bölgesel asgari ücret ve kiralık işçilik gibi emek karşıtı düzenlemeler asla gündeme getirilmemelidir. Sürekli artan iş cinayetlerini durduracak tedbirler alınmalı, iş yeri denetimleri arttırılmalı, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini almayanlara ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. Kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalı, sigortasız işçi çalıştırmaya asla izin verilmemelidir. Maliye Bakanlığı`nın hukuksuzluğun, adaletsizliğin, ayrımcılığın ve tasfiyenin Bakanlığı olmasına izin vermeyeceğiz! İşsizliğe, yoksulluğa ve savaşa değil halk için bütçe!” dedi.
Paylaş