“12 Eylül cuntacıları dahi AKP’nin gerisinde kalıyor!”

Eğitim-Sen Yürütme Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, meselenin zorunlu din dersi olduğunda 12 Eylül cuntacılarının dahi AKP’nin gerisinde kaldığı bildirildi.

414
Önce eğitimde zorunlu din dersinin eğitimdeki rolünü artıran AKP’nin şimdi ise "din bilgisini" üniversiteye giriş sınavlarında kriter haline getirmeye çalıştığını belirten Eğitim Sen Yürütme Kurulu yetkilileri; “ÖSYM Başkanı Ali Demir, ortaöğretimde zorunlu ders olarak okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden YGS ve LYS-4‘te soru sorulacağını ifade ediyor. Eğitim Sen olarak AKP`ye soruyoruz: Sadece İslam`ın Sünni mezhebinin öğretisini DİN olarak gören, Alevilere, Caferilere, Şafilere, Ezidilere vb. bu öğretiyi dayatan, dayatmakla da kalmayıp inançlar arasında hangisinin "din" olup, hangisinin olmadığına karar verebilen, inanmayanları ise "insandan" dahi saymayan, bir taraftan "herkese eşit mesafedeyiz" derken, diğer taraftan kendinden olmayana her türlü ayrımcılık yapmayı kendine "hak" olarak gören ve bunların tümünü sahip olduğu iktidarla, yani DEVLET olarak yapanlar, bu ülkede sizin gibi olmayanları hangi hakla, hangi hukukla ve hangi inançla sizler gibi "YAŞAMAYA" zorlayabiliyorsunuz?
 
Bizler, eğitim ve bilim emekçileri olarak, tek tipleştirilmiş insan yaratma idealini çok iyi biliriz. Bizler, yüz yıllık mücadele tarihimizde eşitçe, özgürce yaşayabilme derdiyle sizin devraldığınız tek tipçi mantığa karşı çok bedeller ödedik, ödemeye de hazırız. Ancak sizlerin, 12 Eylül cuntacılarının gölgesinde büyüyen sizlerin, onların izinden gittiğinizi bugün artık cümle alem biliyor. Bizler zalimlerin zulmünü unutmayız! 12 Eylül cuntacılarının, yaratmak istedikleri tek tip topluma ulaşabilmekte zorunlu din dersini önemli bir araç olarak gördükleri dün gibi aklımızda. Yıllarca okullarda zorunlu din derslerinde okutulan İslam`ın Sünni mezhebinin kuralları olduğunu inkar edebilir misiniz? Bizler müfredatlarınızda, bütün din ve inanışların öğrencilere eşit mesafede tanıtılmadığını, bu durum eşit olmayan ve ayrımcı uygulamaların ortaya çıkmasına neden olduğunu her gün açıkça görüyoruz.
 
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1. Protokolün 2. maddesi şöyledir: "Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dinî ve felsefi inançlarına göre yapılması haklarına saygı gösterir." Biliyoruz, sizin için hukukun, daha açıkçası, sizin iktidarınız karşısında ezilenlerin hukukunun hiçbir anlamı ve önemi yok. Ancak unutmayın, eğer din dersinde bir din veya mezhep esas alınıp, bunların benimsetilmesine yönelik bir din eğitimi herkese dayatılıyorsa ve bu öğreti çocukların geleceğini belirleyen sınavlara konu oluyorsa, bu ülkede din ve vicdan özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir. Anadilinde eğitim, zorunlu din derslerinin kaldırılması gibi toplumsal talepleri göz ardı eden AKP`nin amacının her açıdan tek tip yurttaş yetiştirmek olduğunu biliyoruz! Ancak, 12 Eylül Anayasası`nın dayatmacı, baskıcı, eşitsizlikçi ve özgürlükleri kısıtlayan yapısını dahi aşan bu uygulamalara sessiz kalacağımız, bu politikalara boyun eğeceğimizi sananlar büyük bir yanılgı içerisindedirler. Çünkü biz Eğitim Sen olarak, tüm farklılıkların birbiriyle eşit olduğu, ayrımcılığın, ötekileştirmenin olmadığı bir eğitim hizmetini ve yaşamı örgütlemek için varız” dediler.
Paylaş