6-7 Eylülde Termik santrallere karşı tek yürek!

1229

 Çanakkale`den Ankara’ya 2018 yılında yaptıkları yürüyüş ile Türkiye`de yaşanan çocuk ve kadınlara istismarları ile şiddete ve hayvan tecavüzleri ile doğa katliamlarına dikkat çekmek amacıyla “Üç Anne, Üç Kadın, Üç İnsan” sloganıyla yürüyüş yapan üç kadından biri olan Hülya Kurt, termik santrallere karşı gerçekleşecek eylemle ilgili bilgiler verdi. DİSK Emekli Sen Temsilcisi olan aktivist Hülya Kurt, Biga Ekoloji ve Yaşam Platformu’nun kurulduğunu açıkladı. “Termiklerin yıkıcı etkisine karşı Kazdağı Dayanışma Platformundan bir grup arkadaş ile bir araya gelerek planladığımız çevre ve sivil toplum örgütlerinin destekleriyle ilçemizde Biga Ekoloji ve Yaşam Platformunu, İDA Dayanışma Derneği ve Çan Çevre Derneği katkılarıyla kurmuş bulunmaktayız” dedi. Termik santral girişimlerini önlemeye kararlı olduklarını ifade eden Kurt, “Bölgemizde halen mevcut olan 4 adet termik santralin üzerine, kömüre dayalı olarak yapılmak istenen termik santral girişimlerini bizler, geleceğimiz ve çocuklarımız için, her türlü demokratik halk tepkisi ve başvurulacak yargı kararları ile önlemeye kararlıyız. Aynı tür tesislerin yeniden gündeme getirilmesi, binlerce insanın sağlıklı çevrede yaşama iradesinin ve temiz çevre hakkını tüm yurttaşlara tanıyan anayasanın arkasına dolanılması ve yok sayılması anlamına gelmektedir” dedi.

 

“Biga Ekoloji ve Yaşam Platformu, her zaman halkın yanındadır”

Biga Ekoloji ve Yaşam Platformu adına açıklamada bulunan Aktivist Hülya Kurt, Biga bölgesindeki mevcut kirliliğin çevre ve insan sağlığını tehdit ettiğini ifade etti. Kurt, “Özet olarak, bugün itibariyle mevcut kirlilik, zaten Biga ilçemiz ve Karabiga beldemiz ile birlikte tüm bölgenin doğal bitki örtüsünü, deniz ve tarım alanlarını olumsuz etkilemekte, çevre sağlığı ve bizlerin yaşamı için risk oluşturmaktadır. Mevcut ve kurulması düşünülen Termik Santraller, yalnızca Biga’mız için değil, tüm kıyılarımız ile bölgenin tamamı için büyük çevresel felaketler yaratacağı açıktır. Anayasa’nın 56/2 maddesine göre de ‘...çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir...’ Anayasanın 56. Maddesi ile sadece bizlerin değil, gelecek nesillerin de yaşama hakkı güvence altına alınmıştır. Bu çerçevede, insan ve doğa yaşamının devamlılığı adına, su, toprak ve hava konusunda sağlıklı, adil ve sürdürülebilir çözümler üretilebilmesi için, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının bir insan hakkı olarak ve kamusal bir anlayışla ele alınması zorunludur. Termik Santrallerin insanlığa, doğanın ekosistemine ve tüm canlılara ödettiği tek gerçek ölümdür. Çocuklarının geleceği ve memleketinin havası, denizi ve toprakları ile sermaye şirketlerinin kirletmesine razı olmak istemeyen tüm halkımızı termik santrallere karşı mücadele etmeye çağırıyoruz. Biga Ekoloji ve Yaşam Platformu, her zaman halkın yanındadır” dedi.

 

“Kovid’e karşı madenler, nükleer ve termik santraller kapatılmalı”

Kurt, enerji ve maden projeleri için yapılan ağaç kesimlerini ve doğal katliamlarını da gündeme getirerek, korona virüsü ile mücadelede doğal çevrenin korunmasının ve ağaç popülasyonunun azaltılmaması gerektiğini dile getirdi. Kurt, “5 Ağustos  tarihindeki bir akademik çalışmaya göre; insan eliyle tahrip edilmiş tabiat alanlarında Covid-19 gibi zoonotic virüslerin varlığı en az 2.5 kat ve virüslerin insan yaşam alanlarına geçişi de yüzde 70 artmaktadır.  Covid-19 salgını sırasında harcanan paranın yüzde 2`sini tabiat alanlarını korumaya harcamanın ise gelecekteki salgınları engellemek için yeterli olduğu bilim insanlarının çalışmalarıyla bize sunduğu veriler çok açıktır. yeni Covid-19 salgınlarını engellemek için, Sinop Nükleer Santral örneğinde olduğu gibi 850.000 ağacın kesilmesi-Kazdağları’ndaki Alamos Gold örneğinde olduğu gibi 350.000 ağacın kesilmesi gibi yeni doğa katliamlarının önüne geçmemiz gerekmektedir. Bu durumda Covid-19 aşısı bulmak bataklıkta sinek avlamaktan farksız bir durum olup,  asıl yapılması gereken doğal alanların -orman varlığının korunması madenlerin, nükleer ve termik santrallerin bir an önce kapatılmasıdır. Yaşadığımız Covid-19 salgını ve salgınla ilgili bilimsel çalışmalar şunu açıkça göstermiştir ki; çevre-ekoloji mücadelesi, yaşam mücadelesi, hayat memat meselesi haline gelmiştir” dedi.

 

“Karabiga’yı kömür karasıyla değil, üzüm karasıyla donatmak istiyoruz”

Kurt, 6-7 Eylül tarihlerinde Karabiga ve Çanakkale’de yapılacak basın açıklamalarına tüm duyarlı yurttaşları davet ettiklerini ifade ederek, “Planladığımız basın açıklaması eylemine çevre ve sivil toplum örgütlerinden desteklerle tepkiler alıyoruz. Siz halkımızı da yaşam, doğa, su hakkımıza sahip çıkmak için ve açılan mevcut davalar devem ederken kazanılmış örnekleri de başka illerde mevcut iken Biga’mızda yapılmak istenen 5’inci termiğin yatırımları tamamlanmış, 6’ncı termiğin ÇED Raporu alınmış bulunuyor. Kömür karasına değil, Antik Kent Karabiga’yı kitaplara konu olan üzüm karasıyla donatmak istiyoruz. 6 Eylül Pazar günü 16:00’da Karabiga Antik Kent önünde, 7 Eylül Pazartesi günü14:00’da Çanakkale Adliyesi önünde buluşalım” dedi.

(Seçkin Sağlam)

Paylaş