"3 vekil 1 bakanla Çanakkale'nin önü açılsın istiyoruz"

1004

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili adayı Rıdvan Uz, Gazetemiz Çanakkale OLAY`ın imtiyaz sahibi Mehmet Özkurnaz`ı; 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem milletvekili Genel Seçimleri öncesinde ziyaret etti. Özkurnaz ve İYİ Partili Uz, seçim ve ülke gündemine dair değerlendirmelerde bulundu. Çanakkale seçmen profilinde son haftaya girerek bazı değerlendirmelerde bulunan Uz, "Çanakkale`nin yüzde 99`u bir karar vermiş durumda. Bundan sonra biz siyasetçiler, kararsız yüzde 1`lik seçmen diliminden ne kadar ikna edip oy potansiyelini kendi hanemize yazdırabiliriz düşüncesindeyiz. Bunun sebebi; uzun yıllardır, 21 yıllık bir iktidarın varlığı, bunun yanı sıra yeni kurulmuş İYİ Parti`nin sahada esnafla, halkla, hem mecliste hem sokakta bir arada olmasının da gerekliliği var. Cumhuriyet Halk Partisi`ne baktığımızda, 100 yıllık bir parti. Dolayısıyla halkımız hem süreci görmüş hem iktidarın 21 yılını görmüş, hem tanıdığı bir siyaset ortamı var. Dolayısıyla bu bağlamda ön hazırlığı var. İkinci olarak da şuna bakmışlar; aday profillerine. Şehrimize kim katkı sunabilir? Seçilirse bizim köyümüzün baraj sorununu, gölet sorununu, elektrik sorununu, 21 yıllık iktidarın çözemediği bu sorunları kim çözebilire tekâmül etmiş işler. Dolayısıyla burada çoğu seçmenin biz karar verdiğini görüyoruz. Karar vermede dediğimiz gibi etkilenen en önemli şey, bizim de sahada gördüğümüz; 21 yıllık iktidarın artık yorulduğunu ve insanları yorduğunu, bu açıdan bir değişime daha sıcak baktığını ve ittifak olarak da bu bağlamda oyların arttığını görüyoruz" dedi.

"İlk defa yurt dışında gezildi"
Türk Dünyası ve Yurt Dışı Türkler Başkanı görevini üstlenen İYİ Partili Uz, Avrupa ülkelerinde gerçekleştirdikleri çalışmalar hakkında bilgi vererek, "Bu şehre gittiğim her yerde teşekkür ediyorum. Hatta çoğu yerde insanlar vekilim hoş geldin diye karşılıyor. Bu şehir beni seçti o zaman, İYİ Parti`nin milletvekili adayını milletvekili olarak 5 bin fazla oyla seçti. Fakat yurtdışından gelen oylar neticesinde ikinci gün saat 11 gibi 460 bin seçmenin olduğu bir yerde 19 oyla, sanki bir oda seçimiymiş gibi ilginç bir şekilde milletvekilliliğimiz düşmüştü. Şimdi bu şehir ona bakıyor öncelikle, `Benim seçtiğim, bir başka el tarafından değişiyorsa, bu noktada biz daha net bir duruş sergileyip, daha fazla oyla sizi çıkarmak istiyoruz` diye düşünüyorlar. İkinci bir şey var; Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener bu bağlamda dedi ki; `Yurtdışı oylarla siz kaybetmiştiniz. Orada, yurtdışında bu yapılanmaların, teşkilatlanmanın, örgütlenmenin önünü açmak istiyorum.` Dolayısıyla o görevi bize verdi. Genel Başkan yardımcısı olarak Çanakkale`den bunu ben önemsiyorum. Çanakkale`den bir partilimizin ya da diğer partiden arkadaşlarımızın genel merkezden üst üste görev yapması Çanakkale için +1 kazançtır. Bu bağlamda Genel Başkanımıza teşekkür ediyorum, o olanağı bize sundu. Nasıl ki Türkiye`yi adım adım karış karış geziyorsa biz de Avrupa`da onu yaptık. Ben sadece Almanya`da 800 esnaf gezmişim. İnsanlara dokunduk, işyerlerini ziyaret ettik, çaylarını içtik, onların da dertlerine, sıkıntılarına dair ne yapabileceğimizi anlatmaya çalıştık. Bize şunu söylediler; `Biz yirmi yıldır, otuz yıldır hatta kırk yıldır Almanya`dayız. İlk defa Türkiye`den bir hanımefendi, bir genel başkan bizi merak edip buraya insan yollamış ve bizi dinliyor.` Bunun çok kabul gördüğünü gördüm çünkü ilk defa yapılan bir işti" diye belirtti.

"bu sefer yurtdışından bekledikleri oy, çok altında olacak"
Yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı vatandaşların oy kullanacağı ülkelere son 3 günde 15 ülkenin daha eklendiğini ifade eden Uz, çalışmalara hızla başladıklarını belirterek, "Son üç gün sayın Cumhurbaşkanı ne yaptı; 15 ülkede dedi ki `sandık koyuyoruz...` Koyduğu sandıktaki tekabül eden seçmen 10 bin 632 kişi... 10 bin 632 seçmen için 15 ülkede; Tazmanya, Afganistan, Karadağ gibi ülkeler var. 501 seçmeni olan yere de sandık kondu, burada bir oya da ihtiyaç olduğunu anlıyoruz kendileri açısından ama biz o üç gün içinde sandıkların hepsine de hem görevlimizi hem müşavirimizi, hem o ülkede olmayan temsilcilerimizi de atayarak hazır olduğumuzu gösterdik. Dolayısıyla bu sefer yurtdışından bekledikleri oy çok altında olacak. İlk defa yurtdışında da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile Sayın Tayyip Erdoğan`ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kafa kafaya geldiğine şahit olmaya başladık. Bu altılı masanın bir birlikteliği de başka şeylere tekabül etti. Yani altılı masa devrilecek de, birbirine girecek de, her şey söyleniyor ama işin finalinde bütün dereleri denize akıtan bir yapıya dönüştü Altılı Masa. `Bunlar altısı nasıl yönetecek` derken bir baktık ki karşı taraftan sekiz parti oldu. Cumhur İttifakı da sekiz kişiyi kendi içine alarak sekizli bir masa oluşturdu. Türkiye`de eskiden koalisyonlar seçimden sonra yapılıyordu, Sayın Tayyip Erdoğan`ın getirmiş olduğu bu sistemde koalisyonlar önceden yapılır hale geldi. Dolayısıyla Millet İttifakı masası güvenilir bir hale geldi. Bu güvenilirliği biz hem Avrupa`da hem de Türkiye`de görmeye başladık" sözlerine yer verdi.

"Liyakatte, adalette Avrupa`nın çok gerisindeyiz"
İYİ Partili Uz, yüksek enflasyon oranları, liyakatsizlik ve geçim sıkıntıları gibi pek çok sebeple Türkiye`den yurtdışına bilim insanlarının gittiğini ifade ederek, "21 yılın sonunda şapkayı önümüze koyduk ve soruyoruz; Acaba çiftçi dünyanın en iyi, en kazanan çiftçisi mi? Hayır. Esnaf ekonomik anlamda rahat olan bir kesim mi? Hayır. Sanayimiz öyle mi? Hayır. 21 yılın sonunda biz dünyada her branşta 108`inci, 112`inci, 116`ıncı bir pozisyonuna düşmüşüz, hiç mi birinci olduğumuz bir alan yok? Enflasyon, enflasyonda birinciyiz onun dışında hiçbir şeyde birinci değiliz. O zaman insanlar, tek başına iktidar olmanın da aslında bu bağlamda Türkiye`ye çok bir şey kazandırmadığına da şahit oldu. Bu birinci değer. Onun dışında şunu gördü insanlar; 1960`larda, 70`lerde tahta bavulunu alan Avrupa`ya gitmiş, en çok Almanya`ya gitmiş, niçin? Yokluk ve yoksulluktan. Orada ne yapmış? Madende çalışmış, çöpte çalışmış, en ağır işlerde bizim insanımız çalışmış, tabiri caizse Avrupa`nın kölesi olmuşuz ve orada kiracı konumunda yaşamışız. Aradan yıllar geçmiş, tek başına bir iktidarın neticesinde yenilenen tablo şu; şimdi bizim evlatlarımız orada köle olmaya gidiyor. Doktorumuz, mühendisimiz, mimarımız. Son üç ayda 11 bin doktor 40 bin mühendis gitmiş yurtdışına. Bu çok acı bir tablo. Çocukların gitme sebebi şu; asgari ücret maaş ya da hiç iş bulamama, iş bulamamanın neticesinde de despot bir yönetim, giderseniz gidin diyen bir anlayış, çocuklar nefes alamıyor, adalet yok... Liyakatte, adalette Avrupa`nın çok gerisindeyiz. `Orada adalet var, Türkiye`de adalet yok` diye düşünüyor gençlerimiz" dedi.

"Bu sistemden dolayı şu anda Türkiye yangın yeri"
Mevcut sistemi eleştiren Uz, Güçlendirilmiş Parlamenter sistemin ülke e vatandaşlar için önemine değinerek, "2018`de mühürsüz oyları geçersiz saydılar, mühürsüz oylar geçerli sayılınca Türkiye`de sistem değişti. Eski güçlendirilmiş parlamenter sistem yerini tek adam sistemine, bizim ucube sistem dediğimiz ya da adını partili Cumhurbaşkanı dediğimiz bir sistem gelmiş. Bu sistemin sonunda ne olmuş? Sayın Valimiz diyor ki; `Sayın Cumhurbaşkanımızın emir ve talimatlarıyla yangına müdahale ettik.` Talimat ya da emir vermese yanacak mı, müdahale etmeyecek misin? Türkiye yanıyor. Bu sistemden dolayı şu anda Türkiye yangın yeri. Gece rüyasında görmüş ertesi gün uygulanabilecek bir sistem de, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yarın başkası da olsa bu sistem doğru bir sistem değil. Türkiye Cumhuriyeti`nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk bunu yapabilirdi, ben tek adamım kardeşim diyebilirdi, Arap dünyasındaki krallığı seçebilirdi ama dedi ki ben meclisi kuruyorum ve ilk çıktığı konuşmada yasama ve yürütmeyi meclise verdi. Demokrasiyi kurdu, demokrasi vazgeçilmezimiz. Bunu yapan Atatürk`ün kurduğu Cumhuriyet sayesinde o koltuklarda oturanların, Cumhuriyetle kavga eder bir yapı haline gelmesini vatandaşımız görüyor" sözlerine yer verdi.

"İnsanlar bu bayram, bayram namazını sokakta kıldılar"
Uz, Ayvacık Sazlıköyü`nün 5 yıldır camisi olmadığını belirterek, "21 yıllık iktidarın sonunda. Çanakkale`de her gittiğim köyde çok enteresandır, köylerin yüzde 90`ında imam yok. İki; Ayvacık Sazlıköyü`ne gittim beş yıldır camii yok. İnsanlar bu bayram, bayram namazını sokakta kıldılar. Şimdi bu hangi iktidar döneminde? Ak Parti iktidar döneminde. Ayrıca, büyük bir deprem yaşadık 11 vilayette ve ilk andan itibaren oradaydık. Devletin bir yetkilisini görmedim. Bırakın yetkilisini, devletin bir aracını dahi görmedim. Ama dört gün boyunca ben hala rüyalarımızı bölen bir şeyle karşı karşıyayım. İnsanlar yalvararak vefat ettiler dört gün boyunca. Soğuktan, enkaz altından. Bunun tek sebebi ne biliyor musunuz? Liyakatsizlik. Orada müdahale edecek bir kişinin olmaması. Akıllı çocuklarımızın, yetişmiş çocuklarımızın beyin göçünün yurtdışına olması, bizim Çanakkale`ye imam olarak atanan arkadaşımızın altı ay sonra oraya müdür olarak atanması. O adamın da bir suçu yok; şundan bir suçu yok çünkü o da bilmiyor bu işlere nasıl müdahale edileceğini" diye belirtti.

"Depremler nedeniyle 850 bin kişinin uzvu yok"6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş`ta meydana gelen depremleri hatırlatan Uz, "Liyakatsiz bir yönetim sonucunda biz orada binlerce insanımızı kaybettik. 850 bin insanımızın da geç müdahaleden dolayı kolu bacağı kesildi. Şu anda Türkiye`de Çanakkale Savaşı`ndan daha beter 850 bin kişinin uzvu yok. Biz şimdi onlara altından ev yapsak bir kıymeti yok. Neye tekabül etmiş şimdi bu? Liyakati ve adaleti olmayan devlet batar diyorlardı ya hakikatten de batıyormuş. Kurumların içi boşaltılmış, iş bilmez, liyakatsiz kadrolar iş başına getirilmiş. Kızılay çok kıymetli; selde, depremde, afette yardım ediyor insanımıza diye küçükken beynimize, kalbimize aşılanan o sevgi ne olmuş biliyor musunuz, yerini neye bırakmış? Kızılay holdingleştirilmiş. 28 şirket kurulmuş, 28 şirketin içinde milletvekillerinin çocukları 10 bin maaş, 15 bin maaş hatta 17 bin maaş alan tespit ettik. Maaş alanlar, yani bizim verdiğimiz paralarla iktidar partisinin çocukları oralardan maaş alırken bizim çocuklarımız yurtdışına gidiyor. Ve o Kızılay da ne hale gelmiş, çadır satar hale gelmiş. Alın bununla çadır alın diye verdiğimiz parayı almışlar, çadırı satmışlar. Konserve vermedi aşevi yoktu. Ben depremin 11`inci gününe kadar üç aşevi açtım, Kızılay`ın hiçbir aşevi yoktu. AFAD denilen yapı çökertilmiş. Müdahaleye etkin etkili bir bilen yok ve insanlarımız bu cahillik bu bilgisizlik, bu liyakatsizlikle orada hayatlarını kaybettiler. Ve bu sorumsuzluk bu seçimde bu iktidarı götürecek olan bir sorumsuzluktur" diye konuştu.(Seçkin Sağlam-Yusuf Sonkurt))

Paylaş