2012-2013 yılı Rektör Laçiner`e yaramadı!

ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner`in son dönemdeki gergin tavrı dikkatlerden kaçmıyor. Hem mezuniyet töreninde öğrencilerin Taksim direnişi ile ilgili olarak ortaya koydukları tavır hem de ertesi gün öğretim üyeleri ile bazı öğrencilerin rektörlük önünde yaptıkları “kitap okuma” eylemi konusunda verdiği tepki, “Rektör beyin kimyası bozulmuş” yorumlarına neden oldu.


ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner`in “kitap okuma” gibi son derece barışçıl ve demokratik bir eyleme bile tahammül edemediği, kendisi ile çalışan akademisyen ve öğrencileri özel güvenlik birimi ile karşı karşıya getirmesi hem “özgür üniversite” anlayışına hem de sorgulayıcı akla aykırı olduğu ifade edildi. Laçiner`in gergin tavırlarının sadece akademisyenlere ve öğrencilerle sınırlı kalmayıp, gazetecilere yönelik olarak da ortaya koyduğu tavrın bir bilim adamı tavrı ile örtüşmediği dile getirildi.


Sadece 15 dakika süren kitap okuma eylemi içinde bulunan Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, Rektör Laçiner`in tavırlarını değerlendirdi. Koç, “Ama görüyoruz ki arkadaşlarımız gergin. Benim tavsiyem gerilmesinler, rahat olsunlar, dostça bir ortamdalar. Biz dostluklarımızla onların her zaman yanındayız. Biz bu süreçten keyif alıyoruz, çünkü demokrasi böyle gelişiyor. Arkadaşlarımız da bu demokrasi sürecinin işlemesinden keyif alsınlar” dedi.

1157
ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner`in son dönemdeki gergin tavrı dikkatlerden kaçmıyor. Hem mezuniyet töreninde öğrencilerin Taksim direnişi ile ilgili olarak ortaya koydukları tavır hemde ertesi gün öğretim üyeleri ile bazı öğrencilerin rektörlük önünde yaptıkları “kitap okuma” eylemi konusunda verdiği tepki, “Rektör beyin kimyası bozulmuş” yorumlarına neden oldu.
 
Çanakkale Onsekiz Mart Ünivresitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, son günlerde sinirli ve gergin tavırları ile gündeme gelmeye başladı. Özellikle son yapılan “kitap okuma” eylemi sırasında öğretim elemanlarına ve öğrencilere gösterdiği tepkiler nedeni ile eleştiri oklarının hedefi oldu. Laçiner`in “kitap okuma” gibi son derece barışçıl ve demokratik bir eyleme bile tahammül edemediği, kendisi ile çalışan akademisyen ve öğrencileri özel güvenlik birimi ile karşı karşıya getirmesi hem “özgür üniversite” anlayışına hem de sorgulayıcı akla aykırı olduğu ifade edildi. Laçiner`in gergin tavırlarının sadece akademisyenlere ve öğrencilerle sınırlı kalmayıp, gazetecilere yönelik olarak da ortaya koyduğu tavrın bir bilim adamı tavrı ile örtüşmediği dile getirildi. Sadece 15 dakika süren kitap okuma eylemi içinde bulunan Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, Rektör Laçiner`in tavırlarını değerlendirdi. Koç, “Ama görüyoruz ki arkadaşlarımızı gergin. Benim tavsiyem gerilmesinler, rahat olsunlar, dostça bir ortamdalar. Biz dostluklarımızla onların her zaman yanındayız. Biz bu süreçten keyif alıyoruz, çünkü demokrasi böyle gelişiyor. Arkadaşlarımız da bu demokrasi sürecinin işlemesinden keyif alsınlar” dedi.
 
 
 
“Özgür düşünce ortamı bu mu?”
“Üniversitelerin, öğretim elemanlarıya, öğrencileriyle özgür düşüncenin egemen olduğu bir yer olması gerekiyor” diyen Eğitim-Sen Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, “Üniversiteler, sadece ezber olarak bir şeylerin aktarıldığı bir yer değil, herşeyin sorgulanabildiği ve bu konuda da düşünce üretildiği, bu düşüncenin de demokratik kanallar kullanılarak toplumun tüm kesimleriyle paylaşıldığı bir ortam olarak işletilmesi gerekmektedir. Bu nedenle üniversite mantığı tek tipçi mantığa karşı bir düşüncedir. Çanakkale Onsekiz Mart Ünivresitesi öğrencileri, mezuniyet töreninde toplumsal olaylarla ilgili olarak görüşlerini bildiren, bir sonraki gün ise ÇOMÜ öğretim elemanları ve öğrencileri rektörlükle ilgili görüşlerini ortaya koyan demokratik bir tepkide bulundular. Rektör beyin bu süreçte, bu etkinlikleri gerçekleştiren kişilere teşekkür etmesi gerekirken, oradaki gazetecilere ve öğretim üyelerine karşı kabalaşan, bize hem gazetecinin hem de öğretim üyelerinin yaptıkları işleri orada sorgulamaya çalışan, son derecede ölçüsüzleşen tavırlarını hayretle karşılıyoruz. Çünkü orada yapılan iş demokratik bir iştir, ünivresite kavramına yakışan, barışçıl, olumlu ve yapıcı bir davranış tarzıdır. Rektör beyi, gerçek anlamda demokrasiden ne anladığı konusunu tekrar bir gözden geçirmeye davet ediyoruz. Çünkü ünivresite bileşenleri burada görüşlerini ortaya koyuyor. Ünivresite yönetimine yakışan şey, bu görüşlerini bildiren kişilerin işini kolaylaştırmaktır. Aksine rektör bey orada güvenlik birimini çağırmıştır, bu da işin tuhaf tarafıdır. Bu durum ünivresitede özgür düşüncenin olmadığı, görüşünü dile getirmek isteyen insanların güvenlik birimi ile karşı karşıya bıraklıdığı anlamına gelir. Bir başka boyutuyla rektör beyin şunu da düşünmesi gerekir; acaba Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale`nin değişik konulardaki görüşlerini demokratik kanallardan alıp değerlendiriyor mu? Bir akademisyen arkadaşımız olarak rektör beyin bu tavırlarını anlayamadım. Eğer bizim kaçırdığımız bir şey varsa, bu konuda kendisi açıklama yapar ve bize de öğretirse seviniriz” dedi.
 
“Toplumumuz asık suratlı insanları sevmez”
Prof. Dr. Koç, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü; “Toplumumuz çatık kaşlı, asık suratlı insanları sevmez. Çatık kaşlı, asık suratlı insanlar bir şekilde toplumu bastırdıklarını sansalar da, Nasreddin Hoca`lardan Hacivat-Karagöz`e kadar uzanan gülmece kültüründe bu kişilerle çok iyi bir şekilde hicv edilir. Taksim direnişi de aslında bunu göstermiştir. Toplumumuz, emek mücadelesini, haklar mücadalesini gülerek, hicv ederek, mizahla vermiştir. Bu nedenle bizim rektör beye her zamanki davranışımız, onun aksine, ona saygı duyarak ve onun daha sağlıklı davranacağı umuduyla olacaktır. O nedenle biz bütün haklırımızı, hem sendika olarak hem de öğretim üyesi olarak sınırsız bir şekilde kullanacağız, her ortamda ve her yerde. Her zaman kendisiyle olan iletişim kanallarımız açık olacaktır. Her zaman doğru yaptığı şeylerde `rektör bey doğru yapmıştır` diye destek vereceğiz, yanlış yaptığı şeylerde eleştirilerimizi sunacağız. Ama hiçbir zaman suratımız asılmayacak. Rektör beyin hukuki olarak yanlış yaptığı konularda da biz de hukuki süreçleri işleteceğiz. Rektör bey, şahsıma 10`a yakın ceza ve dava süreci yaşatmıştır. Ama bu ceza ve davaların büyük bir kısmı hem YÖK tarafından hem de mahkemeler tarafından iptal edilmiştir. Yani hukuki olarak rektör beyin yanlış yaptığı açıklanmıştır. Biz doğrudan, rektör beyin davranışlarını hukuki sürece taşımak istemiyoruz, biz yapıcı olmak zorundayız. Ancak rektör bey bizim üzerimize hukuki olarak gelirse biz de hukuki olarak gerekli tavrımızı gösteririz. Şu anda rektör bey ve kendisine bağlı çalışan dekanı mahkeme kararını uygulamamaktadır. Yani görevini kötüye kullanmaya ve tazminata neden olacak davranışlar içindedir. Mahkeme beni bölüm başkanlığına iade etmiş olmasına rağmen ben tekrar görevden alınmış bulunuyorum. Ama görüyoruz ki arkadaşlarımızı gergin. Benim tavsiyem gerilmesinler, rahat olsunlar, dostça bir ortamdalar. Biz dostluklarımızla onların her zaman yanındayız. Biz onların hem eleştirilerimizle, hem de eylemlerimizle yanlarındayız. Biz bu süreçten keyif alıyoruz, çünkü demokrasi böyle gelişiyor. Arkadaşlarımız da bu demokrasi sürecinin işlemesinden keyif alsınlar.”
Paylaş