Troya Müzesindeki sergiye, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, AK Parti Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Troya Müzesi Müdürü Rıdvan Gölcük, ÇOMÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, ÇOMÜ Tarih Bölümünden Prof. Dr. Ali Sönmez ve çok sayıda davetli katıldı. Müze girişinde sergiye katılan protokol üyelerine Müze Müdürü Rıdvan Gölcük tarafından sergi hakkında kısa bir bilgi verildi. Ardından Troya Müzesi ikinci katındaki yürüyüş rampasında yer alan toplam 30 belgenin yer aldığı, kazıların 150`inci yılında Osmanlı belgeleri ışığında Troya Kazıları sergisi katılımcılara Troya Müze Müdürü Rıdvan Gölcük, Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan ve Prof. Dr. Ali Sönmez tarafından anlatıldı.
Bu yıl Troya Kazılarının 150`nci yılı olduğu belirten Troya Müze Müdürü Rıdvan Gölcük, kazı öncesi hukuki çalışmalar ve ortaya çıkarılan eserler hakkında şu bilgiyi verdi: "Troya Kazıları bundan 150 yıl önce 29 Haziran 1871 günü alınan izinle başlamıştı. Bu 150 yıl içinde kazılar bir çok kez tartışmaya sebep oldu. Bu tartışmalara bakarken de çoğunlukla çeşitli kaynaklardan yararlanıldı. Ana kaynaklarından birisi ise Heinrich Schliemann`ın günlükleriydi. Fakat açtığımız bu sergide Troya Kazılarına farklı bir açıdan bakmayı deniyoruz. Bu kez Troya Kazılarına Osmanlı arşivleri ışığında bakıyoruz. Kazı izinleri nasıl verildi. Nasıl devam etti. Eserler yurtdışına çıkarıldığında ne oldu bu açıdan bakıyoruz. Küçük bir örnek vermek gerekirse, kazılar başlamadan sadece 2 yıl önce bizim bir eski eser kanunumuz vardı. Bu eski eser kanunu, eserlerin yurtdışına çıkartılmasını yasaklıyordu. Fakat özel mülk içinde bulunan eserlerin ise sahibinin olabileceğini söylüyordu. Schliemann Saffet Paşa`nın çıkarttığı bu kanunla kazısına başladı. Ve kazıya başlamadan kısa bir süre önce Saffet Paşa kazıdan sadece 9 gün önce Troya arazisini kamulaştırdı. Yani bu ne demek, eğer Schliemann o araziyi alabilseydi, çıkan herşey onun olacaktı. Fakat Saffet Paşa orayı kamulaştırdı ve çıkanların tamamı devlet malı olmak zorunda oldu. Bu kamulalaştırma sadece Hisarlık arazisinin kamulaştırılması değil Troya`nın mülkiyetinin, Troya kültürünün kamulalaştırılması gibiydi. Peki belgeler bize başka ne söylüyor. Bizim bir eski eser kanunumuz var dedik. Troya arazisi kamulaştırıldı dedik. Ardından eserler kaçırıldığında burada bir hukuk mücadelesi başlatılıyor. Ve bu hukuk mücadelesi dünyadaki ilk eski eseri geri kazanma davasıdır. Bu kadar önemli bir konu Osmanlı arşivlerinden bu davanın tüm seyrini izleyebilmek mümkün. Osmanlı Devleti bu konuya hiç yabancı durmamış. Kanun çıkartmış. Kamulaştırma yapmış. Eserler bizim kalabilsin diye. Dava açmış, uluslararası protestolar yayınlamış. Hafiyeler tutmuş. Troya`nın, Troya hazinelerinin elimizde kalabilmesi için gereken her ne varsa başarılı bir eski eser korumacılığı mücadelesi vermiş ve bu sergiyle bu az bilinen mücadeleyi tanımış olacağız."
Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan ise, "Bu yıl Troya resmi kazılarının 150`inci yılı. Bu nedenle Troya Müzesinde özellikle Schliemann dönemi kazılarını ele alan bir sergi düzenledik. Bu serginin amacında özellikle 1871`de başlayan Schliemann kazılarının, Schliemann`ın 1890`da ölmesine kadar geçen olayları Osmanlı belgeleriyle yeniden ele almak, yeniden değerlendirmek ve burada daha çok Osmanlı Devleti`nin Troya`ya karşı tutumu, Troya eserlerini karşı tutumu bunu Osmanlı belgeleriyle yorumlayarak yaptık. Ve aslında bu da Türkiye`de yapılan ilk Schliemann sergisi. Özellikle bu sergiden ve burada kullandığımız belgelerden çıkan sonuç, Osmanlı Devleti`nin o dönemin tüm zorlu koşullarına rağmen hem Troya`yı korumak, hem Troya`da çıkan eserleri korumak ve çalınan eserleri o dönemde hukuki yollardan geri getirmek için büyük çaba sarf ettiğini görüyoruz" diye konuştu.
ÇOMÜ Tarih Bölümünden Prof. Dr. Ali Sönmez, "Kültür Bakanlığı`nın desteği ile gerçekleştirmiş olduğumuz Schliemann`ın Truva`da gerçekleştirmiş olduğu 150`ncı yılı kazılarının sergisindeyiz. Aslında Schliemann ve Truva hazinelerinin kaçırılışı, Osmanlı arşiv belgeleri bağlamında incelenmiş bir konu değil. Biz daha ziyade günümüze kadar Schliemann`ı ve Truva hazinelerini Schliemann`ın kazı günlükleri, raporları ve yabancı yayınlardan biliyoruz. Bu yayınlara baktığımızda bir hikaye ortaya çıkıyor. Bu hikayenin diğer kanadı olan Osmanlı Devleti`nin bakış açısı, Osmanlı Devleti`nin Truva hazineleriyle ilgili yapmış olduğu mücadele günümüze kadar çok fazla araştırılmış değildi, karşılaştırmalı bir çalışma yapılmadı. Oysa biz arşiv belgelerini ortaya koyduğumuzda çok farklı bir hikaye ile karşılaştık. Yani bugün kahraman olan medeni aleme Truva eserlerini kazandırdığı iddia edilen Schliemann`a Osmanlı arşiv belgelerinden baktığımızda aslında Schliemann`ın hiçte anlattığı gibi Osmanlı Devleti`nin nizamnameyi ihlal etmediğini yine arşiv belgelerine baktığımızda Schliemann`ın bu eserleri kaçırmak için nasıl bir organizasyon kurduğunu yine eserlere baktığımızda üzerinde hiç durulmayan Osmanlı Devleti`nin ilk eski eser davasını Atina`da başlattığını, 10 ay süren bu dava sonucunda aslında Schliemann`ın Yunan temyiz mahkemesinden nasıl ceza aldığını yani eserleri kaçırdığı için mahkum olduğunu bunların hepsini çok net görebiliyorsunuz. Biz bu sergide 1869`dan ilk eski eser nizamnamesinden Schliemann`ın ölüm tarihine kadar 1890`a kadar olan süreci 30 belgelik Osmanlı arşivinden hazırladığımız bu sergi ile kamuoyunun gündemine sunmak istedik. Çünkü önümüzdeki 2022 yılı Schliemann`ın aynı zamanda 200`ncü doğum yılı. Avrupa`da ve tüm dünyada Schliemann yine anılacak yine gösterilecek. Belgeseller, tartışmalar, konferanslar yapılacak. Bizde bunlara Osmanlı tarafı olarak Osmanlı belgeleriyle bir cevap vermek istiyoruz. Baktığınız zaman Osmanlı arşiv belgelerinde ilginç olan hususlardan bir tanesi Schliemann`ın geçtiği her yerde `aşıran` Schliemann ifadesini görürsünüz. Yani Osmanlı kolektif hafızası bürokratik dili Schliemann bir çalan hırsız olarak nitelendirmiştir. Fakat bu süreç içerisinde 1890`lardan günümüzde geldiğimizde öyle bir algı operasyonu ortaya çıkmıştır ki Schliemann bir kahramandır. Maalesef Osmanlı`nın vermiş olduğu Truva eserlerinin geri getirilmesi bununla ilgili mücadelede hiç göz önünde değildir. Bu sergiyle bu Schliemann`a Truva eserlerine, Osmanlı`nın Truva eserlerine bakış açısına farklı bir açıdan yaklaşmak ve insanları bilgilendirmek istiyoruz. Umarım bu isteğimiz yerine gelir ve herkes tarafından takdir görür" diye konuştu. 150`inci yılında Osmanlı belgeleri ışığında Troya Kazıları sergisi, 1 Kasım`a kadar açık kalacak.
(DHA)