10 Ekim, unutulmayacak..

1317

 10 Ekim 2015’te Ankara’da ‘Barış Mitingi’ yapılmak istendi. Çanakkale de dahil olmak üzere ülke genelinden yüzlerce yurttaş Ankara’daydı. Emek, barışın ve demokrasi talebi için düzenlenen mitingde, korkunç bir patlama yaşandı. Son dakika haberlerinde ‘Ankara’da patlama’ olarak geçen katliamda, Emek Partisi Çanakkale İl Başkanı Ercan Adsız da dahil olmak üzere 103 yurttaş, patlamada yaşamını yitirdi, 580 vatandaş yaralandı. Patlamanın 3’üncü yıldönümünde Truva Atı önünde anma etkinliği düzenlendi. DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği’nin çağrıcılığında yapılan etkinlik, kordon boyu yürüyüşü ile başladı. Kalabalık, Golf Aile Çay Bahçesi önünde toplanarak Truva Atı önüne kadar marşlarla, sloganlarla yürüyüş düzenledi. Anma etkinliğine, CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan, Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar, CHP Belediye Meclisi Grup Başkanvekili Av. Adnan Güler ile parti, EMEP Çanakkale İl Örgütü, Emek Gençliği,  sendika, dernek, STK temsilci ve üyelerinin yanı sıra, çok sayıda vatandaş katıldı.  Ellerinde, EMEP İl Başkanı Ercan Adsız ve patlamada yaşamını yitirenlerin resimlerini taşıyan demokrasi savunucuları, katliamı kınayan sloganlar attılar. Truva Atı önünde son bulan yürüyüşün ardından, basın açıklaması yapıldı. İlk basın açıklamasını DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği adına Murat Dağdelen yaptı. 

 
“Acımız kadar öfkemiz de tazeliğini koruyor”
Murat Dağdelen, 10 Ekim 2015 günü Ankara’da gerçekleşen patlamanın hala yürekleri sızlattığını ve sorumluların ne kısa sürede bulunması gerektiğini belirterek; “10 Ekim 2015’te Ankara Garı önünde gerçekleşen katliamın üçüncü yıldönümünde, kaybettiğimiz bütün arkadaşlarımızı saygı ve özlemle anıyoruz. Bundan üç yıl önce, ülkemizin içinden geçtiği şiddet ve çatışma ortamının sona erdirilmesi için ‘Savaşa inat, barış hemen şimdi’ şiarıyla Türkiye’nin dört bir yanından gelen on binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen Emek, Barış ve Demokrasi Mitingimize savaştan beslenen karanlık odaklar katliamla cevap verdiler. Yüreği insan sevgisiyle ve barış özlemiyle dolu 103 arkadaşımız yaşamını yitirdi. Yaklaşık 500 arkadaşımız yaralandı. Halen çok sayıda arkadaşımız farklı organ kayıplarına uğrayarak hayatlarını devam ettirmeye çalışıyor. Yaşanan bu büyük katliamın acısı yüreklerimizi yakmaya devam ediyor. Acımız kadar öfkemiz de tazeliğini koruyor. Gerçek katiller dışarıda gezdiği için isyanımız her gün biraz daha büyüyor. Acımızı ve öfkemizi büyüten en büyük nedenlerden birisi de, katliam öncesinden bugüne kadar siyasi iktidarın ve idarecilerin takındıkları tutum ve yargı sürecidir” dedi. 
 
“Katliamların ‘ya biz ya kaos’ tehdidi ile ilişkisi sorgulanmadığı sürece adalet sağlanmamış olacaktır”
Olayla ilgili siyasi iktidarın ve mahkemenin tavrına bakıldığında davanın birkaç tetikçinin, yardım ve yataklık edenlerin çeşitli cezalarla sonuçlandırılması üzerine kurgulandığının anlaşıldığını söyleyen Dağdelen; “Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi 3 Ağustos günü 10 Ekim Ankara katliamı davasında kararını açıkladı. Yargı süreci hızla bitirilmek istendi. Yargının tutumu ve açıklanan karar katliamın gerçek faillerinin kimler olduğuna dair kuşkumuzu daha da büyüttü. Duruşmalarda yaşananlara, siyasi iktidarın ve mahkemenin tavrına bakıldığında davanın birkaç tetikçinin, yardım ve yataklık edenlerin çeşitli cezalarla sonuçlandırılması üzerine kurgulandığı anlaşılmaktadır. Karar da buna uygun olarak verilmiştir. Mülkiye müfettişlerinin hazırladığı raporda adeta katillere Ankara’ya kadar bir koridor açıldığı anlaşılmasına rağmen Mahkeme heyeti raporu ciddiye almadığı gibi avukatlarımızın ısrarlı talebine rağmen raporda kastı/ihmali yazılı olan kamu görevlilerini ne sanık olarak yargılamış, ne de tanık olarak dinlemiştir! 7 Haziran-1 Kasım 2015 sürecinde arka arkaya patlayan bombaların, yaşanan katliamların ‘ya biz ya kaos’ tehdidi ile ilişkisi sorgulanmadığı sürece adalet sağlanmamış, gerçek failler ortaya çıkarılmamış olacaktır” ifadelerini kullandı. 
 
“Barış özleminiz yerine gelinceye kadar mücadelemiz, bedeli ne olursa olsun devam edecektir”
Dağdelen; “Katliam sonrası anket yapıp oylarının ne kadar arttığını araştıran ve büyük bir aymazlıkla TV’lerde açıklayanlar, halklarımıza hesap vermedikçe öfkemiz de, acımız da dinmeyecektir. ‘Kokteyl örgüt’ diyerek davayı sulandıranlar, katliamın IŞİD tarafından gerçekleştirildiğini söyleyen mahkeme kararı sonrası hala koltuklarında oturmaya devam ediyorlarsa dava dosyasının daha başındayız demektir. Katliamın tüm sorumluları yargılanana ve hak ettikleri cezayı alana kadar öfkemizi diri tutacağız. Katliamın unutturulmak istenmesine izin vermeyeceğiz. Barış karanfillerimize ve ailelerine verdiğimiz sözü 3’üncü Yıldönümü vesilesiyle bir kez daha yineliyoruz. Barış özleminiz yerine gelinceye kadar mücadelemiz, bedeli ne olursa olsun devam edecektir. Gerçek katiller ortaya çıkarılıncaya ve gerçek adalet yerini buluncaya kadar ant olsun ki durup dinlenmeyeceğiz, geri çekilmeyeceğiz, yılmayacağız. Affetmeyeceğiz, unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi. 
 
“Akıllara, katliamdan bu yana ‘devletin katliamda ihmal ve sorumluluğu neydi’ sorusu geliyor”
Emek Gençliği adına basın açıklaması yapan Damla Yeltekin; “Bizler, barışı sağlamak, barış için mücadele etmek için yola çıktık. Birlikte olmaktan, egemen güçlere karşı omuz omuza taleplerimize ve geleceğimize sahip çıkmak için bir araya geldik. Bizler, emek, barış ve demokrasi taleplerimizi miting alanında haykıracaktık. Halaylar ve şarkılar eşliğinde ne kadar güçlü olduğumuzu gösterecektik. Uzun zamandır başlatılmak istenen ve 5 Haziran seçimlerinde yapılan saldırıyla belirgin hale gelen acı ve korku günlerini 10 Ekim ile bertaraf edecektik. Katliam izinli bir mitingde bakanlıklara ve meclise yakin bir mevkide yapıldı. 103 insan yaşamını yitirdi. 500`ü geçkin insan yaralandı. Yaralılar uzun zaman boyunca tedavi görmeye devam etti. Uzuv kayıpları, görme ve işitme kayıpları ve felç olan onlarca insan 3’üncü Yılında hala tedavi görmekte. Ne ruhsal ne de fiziksel acılar dinmedi. Akıllara katliamın ilk gününden bu yana ‘devletin bu katliamda ihmal ve sorumluluğu neydi’ sorusu geliyor” dedi. 
 
“Bu yargılanmanın önü kapatıldı”
‘Raporlarla daha net ortaya çıkan ve emniyetin saldırı istihbaratına sahip olmasına rağmen mahkemelerde neden tek bir kamu görevlisi bile yargılanmadı’ sorusunu soran Yeltekin; “Sokakların kana bulamadığı bu dönem kimin işine yarıyor? İlk günden bu yana aylar sonra hazırlanan iddianameyle daha belirgin hale gelen bu soruları sorduk. Raporlarla daha net ortaya çıkan emniyetin saldırı istihbaratına sahip olmasına rağmen mahkemelerde neden tek bir kamu görevlisi bile yargılanmadı? Bu yargılanmanın önü kapatıldı. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun ‘Ankara’dan sonra oylarımız arttı’ sözleri ile ne kast ediyor? Katliama 3-5 puan artsın diye göz mü yumuldu? Geçtiğimiz ağustos ayında tutuklu sanıklar için dava sonuçlanmıştı. Her mahkeme salonunda, her duruşmada yaşananlar, siyasi iktidar ve mahkemenin tavırlarına baktığımızda yakalanan tetikçilerden öteye gitmeyen bir mahkeme süreci görüyoruz. Neden tek bir kamu görevlisi yargılanmadı? Bizler biliyoruz ki barış mitingini gerçekleştirmiş olabilseydik ülkenin siyasi atmosferi böyle olmayacaktı. Her barış, emek ve demokrasi talebimizi yerine getiremeyecektik belki ama ülkenin yaşadığı siyasi gerilimler, acılar, kan ve göz yaşı bu kadar belirgin olmayacaktı. Cerrattepe için, psikolojik kriz için, yakılıp yıkılan şehirler için, savaş naraları için, KHK’larla ihraç edilen binlerce insan için daha çok bir arada durabilecektik. Bomba korkusu olmayacaktı” dedi. 
 
“Haksızlıklar için, emek, barış ve demokrasi mücadelesini yükselteceğiz, yılmayacağız”
Patlamada yaşamını yitiren Emek Partisi Çanakkale İl Başkanı Ercan Adsız’ı anan Yeltekin; “Katliam sonrası yaralılar ve ölüler üzerine gaz ve su sıkan polis, 3 yıl boyunca her anmada zorluk çıkardı. Yaralıları ve kayıp yakınlarını darp etti. Gaz ve su sıktı. Anma yapmamızdan tutunda, katliam meydanına anıt yapmaktan dahi korktuğunu gösteren siyasi iktidarın son hamlesi mahkemeyi şehrin dışına taşımaktı. Birlikte yola çıktığımız Emek Partisi Çanakkale il başkanı Ercan Adsız’ı katliamda kaybettik. Onun nezdinde yaşamını yitiren güzel insanları bir kez daha anıyorum. Ercan yoldaş, partiye her zaman neşeyle gelir, iki elini birbirine vurarak ‘gençler ne yapıyoruz şimdi’ diye heyecanla sorardı. Şimdi bizlerde her zaman heyecanla sormalıyız. Heyecanla ve birlikte tam onun söylediği gibi hareket etmeliyiz. Şimdi onlarca ilde anmalar düzenleniyor. Yol arkadaşlarımızın adlarına futbol turnuvaları oynanıyor, parklar kütüphaneler salonlar açılıyor.  Yıkmaya çalıştıkları bizler, onların isimlerini çocuklarımıza veriyoruz. İsimleri minik bebeklerde yaşıyor, mücadeleleri içimizde. Bizler onlardan devraldığımız mücadele mirasıyla buradayız, burada olacağız.  Anneler, cenazeleri gözleri yaşlı ama yumrukları havada defnetti. Onlara ve onlardan önce katledilenlere sözümüz var. 10 Ekim ve diğer katliamlar için. Haksızlıklar için. Emek, barış ve demokrasi mücadelesini yükselteceğiz. Yılmayacağız” dedi.
(Baykal Sağlam)
Paylaş