Sabiha Güler koçer
Bugünkü yazımın konusu ne okuduğum bir kitap, ne yaşadığım bir olay ne de paylaşmak istediğim düşüncelerim olacak. Bugünkü yazımda sizlere yeni tanıdığım ve tanımaktan mutluluk duyduğum, zehir gibi 9 üniversite, 1 ilkokul öğrencisinden bahsedeceğim. Bu güzel, apaydınlık, umut veren çalışkan gençler, kendi yarattıkları imkanlarla bir dergiyi hayatımıza katmaya çabalıyorlar. Derginin adı SİMURG`UN SEDASI ve Çanakkale doğumlu. Her biri farklı bölümlerde okuyan ama birazdan tanıtım yazılarında da göreceğiniz gibi, ortak sevdaları bu coğrafya ve dil olan, ne batıyı inkar eden nede doğuyu küçümseyen bir düşünceleri olmayan bu nadide topluluğun, bizlere katacaklarını sabırsızlıkla bekliyorum. Ve istiyorum ki artık yapılan güzel işler değerlerini bulsun. En küçüğü 14, en büyüğü 23 yaşında olan böylesi genç bir topluluktan, beklentimiz belki de ya bilgisayarda tasarımlar yapan yada bir paylaşım sitesinde tıklanma rekorları kıran videolar yapmaları olabilirdi ki bu işleri yapanları da ayrıca küçümsemiyorum. (Nihayetinde benim oğlum da bilgisayarda kendince videolar çekip, hayran kitlesini her geçen gün çoğaltıyor.) Ama soyundukları iş son derece zor ve bir o kadar da popülarite den uzak. Ne yazık ki biz gibi belli bir yaşa gelmiş insanların yapamadığını ya da yapmak istemediğini yapmak istiyorlar. Umuyorum ki SİMURG`UN SEDASI, nice sedaların çıkmasına vesile olur. Hepsi bir ötekinden farklı, sevdalı çocuklar olur. Şimdi konuşma zamanı onlarda.
Bugünkü talebiniz üzerine ekibimizi anlatan bir yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
Bizler ilk olarak bundan yaklaşık 2 ay önce Sarıçay`ın kenarında bir çay bahçesinde kurulduk. İlk başta sadece beş kişiydik. Daha sonra fikrimizi diğer arkadaşlarımıza açtık ve şu an toplamda on kişiyiz.
Öncelikli amacımız kendimizi aydınlatmak ve bu yolda birbirimize destek olmaktır. Bizler kendimizi "aydın" gençler olarak değil, "aydınlanmaya hevesli" gençler olarak tanımlıyoruz.
Her hafta seminerlerimiz ve derslerimiz oluyor. Türkiye`nin yakın tarihinden, Kürt sorununa kadar bir çok konuyu kendi aramızda tartışmanın yanısıra kültür sanat alanında da eksiklerimizi tamamlamak adına okuma ve seminer çalışmaları yapıyoruz.
En büyük misyonumuz "bize ait olanları" tanımak ve tanıtmaktır. Bu bağlamda Doğu kültür ve sanatına ait her ne varsa ilgi alanımıza girmektedir. Ancak hemen altını çizelim ki bizler "Doğu"yu tanırken asla diğer millet ve kültürleri aşağılayan faşistçe bir yaklaşım içinde değiliz. Yani "Doğu en iyisi ötekileri kötü" gibi bir yaklaşımdan kesinlikle uzak duruyoruz.
Madem ki böyle bir gayretin içine girdik, bunu bir dergi çatısı altına da almayı düşündük ve bu doğrultuda çalışmalara başladık. Ancak maddi engellerden dolayı dergi fikrimizi bültenle sınırlamak zorunda kaldık. Şimdi 4 sayfası renkli olmak üzere toplamda 24 sayfa bir bülten çıkarmak için çalışma içerisindeyiz. Arkadaşlarımızın yanı sıra; Azerbaycan, Yunanistan, İran, Kanada, Rusya, Fas gibi birçok ülkeden dostlarımız da bize kalemleriyle destek verecekler. Her makale kendi orjinal dilinde yayınlanacak ve yanına Türkçe tercümesini ekleyeceğiz.
Bunların yanı sıra her ay şiir dinletisi organize ediyoruz. Bundaki amacımız ise hem Çanakkale`de şiir yazan arkadaşlarımızın etrafta tanınmasını sağlamak hem de kendimize ait ortak bir sanat anlayışı geliştirmektir. Bültenimizin bir bölümü bu arkadaşların hikaye ve şiirlerine ayrılmaktadır.
Haftalık seminerlerimizin amacı ise şiir ve hikaye yazan arkadaşlarımızın yazılarında ihtiyacı olan genelkültür ve bilgi birikimini sağlamak ve bu konular üzerine tartışıp birbirimizi geliştirmektir. Bu çalışmalarımıza bütün Çanakkale halkını davet ediyoruz.
İsmimizi doğu mitolojisindeki Anka kuşunun adı olan Simurg`tan alıyoruz. Bunun sebebi yukarıda da bahsettiğimiz gibi Doğu`nun unutulan kültür ve sanatını paylaşmak olduğundan dolayıdır. Simurg Kaf Dağı`nda, bilgelik ağacında yaşayan efsanevi bir kuş... Nasıl ki küllerinden doğuyor, biz de Doğu`nun küllerinden doğacağına inanıyoruz ve bu amaçla çalışıyoruz.
Kendimizi kesinlikle küçümsemiyoruz. "Siz kimsiniz" diye aşağılamaya çalışanları ise kesinlikle umursamıyoruz.
Kadromuz hakkında bilgi verecek olursak;
Yaşlarımız birbirine yakın ama mesleki alanlarımız birbirinden çok farklı.
Oral Toğa
Dila Vardal
İsmail Uyanık
Bahadır Şimşek
Nergis Tan
Nazım Emre Saçıkaralı
Elif Gökçe Dinçer
Özge Gül
Demet Değirmenci
Arzu Hamzayeva
Oral Toğa: Türk Dili ve Edebiyatı mezunu. 23 yaşında. Derginin imtiyaz sahibi ve editörlüğünü yapıyor.
Dila Vardal: Kanada`dan aramıza katıldı. 21 Yaşında. Toronto Üniversitesi NöroPsikiyatri Bölümü`nden terk. Şimdi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Japonca Öğretmenliği öğrencisi. Derginin Tasarım ve Sanat Yönetmeni.
İsmail Uyanık: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Makine Teknikerliği Bölümü öğrencisi. 21 yaşında. Bilgi-İşleminden sorumlu.
Bahadır Şimşek: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Elektrik Teknikerliği Bölümü öğrencisi. 21 Yaşında. Ekibin ve derginin tanıtımından ve tüm işleyişin programından sorumlu.
Nergis Tan: Ekibin en genç üyesi. İlkokul 8. sınıf öğrencisi. 14 yaşında. Şiirleri ve yazılarıyla ekibe destek sağlıyor. Ayrıca araştırma ekibinde.
Nazım Emre Saçıkaralı: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Japonca bölümü öğrencisi. 18 yaşında. Derginin tanıtım sorumlusu.
Elif Gökçe Dinçer: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Japonca Öğretmenliği Bölümü öğrencisi. 18 yaşında. Araştırma ekibinde ve dergide yazarlık yapmakta.
Özge Gül: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Japonca Öğretmenliği Bölümü öğrencisi. 19 Yaşında. Derginin yazarlarından. Ayrıca şiirler yazmakta.
Demet Değirmenci: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Japonca Öğretmenliği Bölümü öğrencisi. 18 Yaşında. Derginin Sanat Yönetmeni Asistanlığı yapmakta.
Arzu Hamzayeva: Azerbaycan Bakü`de ikamet etmekte olduğundan seminerlere ve diğer faaliyetlere doğrudan bir katılım sağlayamasa da kendisi maddi manevi her yönden dergiye ve çalışmalara destek vermekte. 23 yaşında. Yazılarıyla dergiye destek vermekte.
Esenlikle
Simurg`un Sedası Ekibi
Yolunuz hep açık olsun gençler...