sermet@canakkaleolay.com
Allı pullu, pembe sözlerle seçim propagandası yaparak hükümete gelen AKP, dün bir bugün iki derken; gelişmelere gazete haberlerinden şöyle bir göz gezdirirseniz durumun vahametini anlamak çok da zor olmayacaktır. Tabiî ki anlamak isteyenler, körleşmemiş, vicdanları kararmamış olanlar için geçerlidir bu sözüm İki gün içersinde olanlar; AKP politikalarının önümüzdeki seyrini net olarak ortaya koymaktadır. Gazete sayfalarında dolaşmaya bir başlayalım
“Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Murat Çapan derginin kapak haberi nedeniyle halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik suçlamasıyla tutuklandı”
“Polis tarafından kapıları kırılarak el konulan İpek Medya’ya atanan kayyum, Bugün ve Millet gazetelerinde çalışan 71 gazeteciyi ve 1 çaycıyı işten attı. Gazetecilere iş akitlerinin feshedildiğine dair üzerinde tarih olmayan belgelerle bilgi verildi”
Seçim sonrasında gazeteciler AKP zulmüne uğrayan ilk taraf oldular.
Buda şunu göstermektedir ki; basın özgürlüğü alanında ciddi sıkıntılar yaşanacak, ifade özgürlüğü ve halkın haber alma hakkının yok sayılacağı günler bizleri beklemektedir.
“Ali Babacan: Asgari ücret 1300 lira olacak demedik”
“Çevir kazı yanmasın”, hazırlanın; önümüzdeki günler yoksulluğun daha da artacağı ekonomik olarak daha çok zorlanacağımız günler olacak.
Hemen seçim sonrasındaki zam haberleri de bunu doğrulamaktadır; “Motorlu taşıtlar, damga, çevre ve temizlik vergileriyle; pasaport ve ehliyet harçlarının 2016 yılında ne kadar artacağı belli oldu”.
Her yıl yapılan mutat zamlar deyip geçmeyin, enflasyon hedefini tutturamayan ekonomi yönetimi artan enflasyon ile zaten cebimizdeki paranın her geçen gün biraz daha azaldığı uygulamanın mimarı olmuştur.
“AKP`nin seçimlerde umduğunu bulamadığı, HDP`nin yüzde 88 oranında oy aldığı Diyarbakır`ın Silvan ilçesinde 7 Haziran`dan bu yana 6`ncı kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yasak öncesi mahalleleri ablukaya alan polisin zırhlı araçtan açtığı ateş sonucu 22 yaşındaki Müslüm Tayar hayatını kaybetti. Tayar`ın 5 kurşunla öldürüldüğü ortaya çıktı”.
“Diyarbakır`ın Silvan ilçesi merkezindeki Tekel, Mescit ve Konak mahallelerinde sabah saatlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasağıyla birlikte özel harekat timleri ve polislerin halka yönelik giriştiği saldırılar sonucu bir kişi daha can verdi. Gün boyu süren saldırılara karşı direnişe geçen yurttaşlara dönük yönelimini sürdüren kolluk birimleri, Tekel Mahallesi`nde 20 yaşlarındaki Sertip Polat isimli bir genci sıktıkları kurşunlarla katletti”
“Siirt`te çatışma: 1 kişi öldü, 1 polis yaralandı”
Savaş politikalarının sivil halkın katledilerek sürdürülmesi; gelecek açısından endişe verici bir durumdur,tüm bunlar niçin yapılıyor derseniz bir gazete haberini daha okuyalım isterseniz ;
“Yapılan 1 Kasım seçimlerinden sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, başkanlık sisteminin referanduma götürülmesi işaretini vererek, ‘1 Kasım seçim sonuçları da dikkate alınarak yeniden milletimize sorulmak suretiyle bir süreç yaşanacaktır’ dedi”
Tekçilik felsefesine şimdi de tek adam diktatörlüğü hedefi eklenmiş oldu .
Seçim öncesinde dillendirmekten özellikle kaçınılan başkanlık sistemi yeniden devreye sokuldu.
Böylesine anti demokratik, özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, insan haklarının yok sayıldığı bir ülkede çok doğal olarak iş cinayetleri de bu sistemin kaçınılmaz bir vakası haline gelmiştir.
“Başını direk dikme makinesine kaptıran işçi hayatını kaybetti”
“Atatürk Havalimanı`nda 6 metrelik beton kolondan düşen işçi ağır yaralı”
“Denizli`de inşaatta çalışan sıva ustası, tuğlaların üzerine devrilmesi sonucu aşağı düşerek yaşamını yitirdi”.
Bu haberler sadece 3 Kasım tarihi itibarıyla gazete haberlerine yansıyan olaylar…
Unutmayın ki bu ülke, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre Ekim ayında 143 işçinin, son rakamlarla birlikte 2015 yılının ilk 10 ayında 1461 işçinin, iş cinayetleriyle hayatını kaybettiği bir ülke .
İşte ülkemizin içersinde bulunduğu durum ve siyasi iradenin uygulamalarının sonuçları olarak sadece 2 günlük gazete haberlerinden yapılmış bir derleme ile gerçeklerimiz maalesef böyle…
Ancak madalyonun diğer yüzünü de görmeliyiz.
O da; halkların, ezilenlerin, mağdur edilenlerin, yoksulların emekçilerin mücadeleleri ve geleceğe duyduğumuz umudu besleyen haberlerdir.
“Köylüler birleşti; Kısacık’ta altıncı şirkete geçit yok!” haberi işte böyle bir haberdir.
Bu vesile ile CHP Milletvekili Muharrem Erkek’i bu mücadeleye destek vererek köylülerle birlikte hareket etmesi nedeniyle kutluyorum.
CHP’nin çok tartışıldığı şu günlerde Erkek’in bu tavrı tartışmanın temeline ilişkin bir tavırdır.
CHP artık mücadelenin aktif bir unsuru haline gelmeli, üyeleriyle gönüllüleriyle buna uygun bir dönüşümü sağlamalıdır.
CHP’nin gelişmesi, ancak mücadele içersinde halklar ile kuracağı bağı örgütlü bir güce dönüştürerek sağlanabilir.
CHP kadroları daha çok mücadele içersinde olmalıdırlar, önümüzdeki günlerin sorumluluğu bunu gerektirmektedir.
Mücadele eden kazanır, tıpkı Kısacık köyünde yaşam savunucularının kazandığı gibi…