Yılların turizmcisi Araz; "Yerli turistler de planlanmalı"

690

Anzac House Hotel sahibi ve yılların turizmcisi Hanifi Araz, Çanakkale’de turizmin son durumunu gazetemiz Olay’a değerlendirdi. Turizmci Araz, Çanakkale’de yerli turistin kalabalık ve günü birlik gelmesi yerine, sayının yarıya indirilerek kalıcı bir şekilde olmasının Çanakkale ekonomisine daha büyük katkı sağlayacağını ifade etti. Troia 2018 Yılı’nın iyi bir slogan ve iyi bir akıl olduğunu vurgulayan Araz, projenin çok daha önceden başlaması gerektiğini açıkladı. Uçak seferlerinin Çanakkale için bir marka olduğunu belirten Araz, THY’nin Ç:anakakle’ye sponsor olması ve seferlerin muhakkak Atatürk Hava Limanı’ndan yapılmasının gerekliliğine vurgu yaptı. Otellerin doluluk oranlarında ciddi azalmalar olduğunu söyleyen Araz, yerli turizmin planlanması gerektiğini belirtti.  Köylerin, turizme kazandırılmasının Çanakkale turizmi açısından büyük katkı sağlayacağını ifade eden Araz, geri çekilen Zeytin Yasası ile ilgili olarak; “İnsanlar Kaz Dağları’ndan aşağıya inerken zeytin ağaçlarının olmadığını hayal etsinler. Karşı tarafta zaten inşaat, betonlaşmanın içinden geçtiğimiz yerleşim merkezleri var. Onlar zaten manzarayı Kaz Dağları’ndan aşağı inerken orta koyuyor” dedi. Çanakkale turizminin uzun zamandan bu yana ilin en önemli lokomotifi olan bir sektör olduğunu açıklayan Araz; “Herkesin umudu uzun yıllardır bu yönde idi. Ama birkaç yıldır gerek ülkemizde gerek Çanakkale’de ciddi anlamda bir hassa yabancı turizmde bir kan kaybı var. Bu hem istihdama, hem de ekonomik sermaye birikimine olumsuz yansıdı buda devam ediyor. Çanakkale için belki açığın bir nebze kayması söz konusu. Böyle bir şansımız var ama genel anlamda gözlediğim kadarı ile oda bilerek ya da bilmeyerek heba edilmekte. Bölgemize gelen çok sayıda otobüs grupları var. Bilhassa Mart ayının ortalarında başlayıp okulların tatil olması ile biten bir süreçte çok yoğun bir hafta sonu trafiği var. Bununda ağırlığını günübirlik ziyaretlerin oluşturması sebebi ile ekonomiye çok pozitif yansıdığını söylemek hayalcilikten öteye gitmez diye düşünüyorum. Bunlara gerçekte profesyonel çözümler bulunması gerekir. Eğer bu çözümleri hep birlikte kişisel hesapları bir tarafa bırakarak çözüm olmazsak korkarım Çanakkale turizmi uzun yıllar bu darbenin etsisi altında kalır belini çok zor doğrultur” dedi.  

“60 bin yerine 35 bin konaklamalı turist ekonomiye daha fazla katkı sağlar”

Piyasada çok ciddi bir düşüş olduğunu ve bayramdan sonra bu düşüş nispeten yerini hareketliliğe bırakacağını belirten Araz; “Ciddi anlamda yabancı müşteri gelmiyor. Yerli müşteriler gelmeye başlayacaktır. Çanakkale bildiğiniz gibi adaları, Gelibolu Yarımadası, Truvası, şehir merkezi, Kaz Dağları ile bir cazibe merkezi. Ülkemiz anlamında da önemli bir marka değeri taşıyor. Gelen ziyaretçilerimizin burada çok mutlu olmalarını sağlamak sorumluğumuz var. Gerek işletmeciler, gerek yöneticiler olarak bunun haksız rekabete kurban gittiğini gözlemekteyiz. Karşılıklı fiyat indirimli kalitesiz ürünleri de orta çıkartıyor. Doğal olarak hizmet kalitesi düşüyor. İşletmeler para kazanamıyor ve borca batan duruma doğru ilerliyorlar. Oysa yüksek kalitesi ancak iyi fiyat politikaları ile ortaya koyabilirsiniz. Kalifeli bir personel ancak iyi fiyatlar ile sağlanır diye düşünüyorum. Gelen yerli turistlerin belli bir planlama ile konaklamalı bir şekilde Çanakkale’ye getirmeyi mutlaka başarmalıyız. Örneğin Şahinbey Belediyesi 62 bin hemşerinizi Çanakkale’ye getiriyor. Bu tarzdaki turların ekonomik olarak kentimize ne gibi bir katkısı var. Uçakla geliyorlar akşamda gidiyorlar. Bunlar 35 bin kişi konaklamalı gelse kentimiz bu işten daha fazla faydalanacak.  Onlarca belediye buna benzer organizasyon yapıyor. Milyonlara dayanan ziyaretçi savaş alanlarını ziyaret ediyor. Gene Şahinbey Belediyesi’nden uçakla geliyorlar. Ama birçok turistte gece yarısından yola çıkıp sabah burada olan bölgeyi gezip, uykusuz vaziyette çok fazla bir şey anlamadan bölgeyi terk ediyorlar. Oysa turizm aynı zanda dinlencedir. Çevreyi dingin bir vaziyette görmek tarihi anlamaktır. Böle olmuyor buda ekonomiye yansımıyor. Gelen yerel konuk sayısının bence yarıya inip, konaklamalı hale getirip, ziyaret süresini daha uzuna çekebilirsek Çanakkale ekonomisinin katma değerini daha fazla yaratırız diye düşünüyorum. Bunu sadece Mart, Nisan ayarlında değil uzun aylara bölmemiz lazım. Bunu başarabilirsek kendimize çevirmeden, kişisel çıkarları bir kenara bırakarak toplumsal düşünebilirsek, bunu çözebileceğimizi düşünüyorum. Çünkü, Çanakkale önemli bir değer” şeklinde konuştu.  

“Troia 2018 Yılı herkesi kapsamalı”

“Birileri para kazanacak diye Yarımadada ziyaret için gelen konuklara trafiği kapatıyorlar”  şeklinde bazı projeleri eleştirilerde bulunan Araz; “Buna mutlak bir çözüm bulunması lazım. Burası olimpiyat parkuru değil, tarihi ala olarak planlanmış. Bu tür organizasyonlar elbette Yarımadanın tanıtımına büyük katkılar vermekte ancak bütün hafta sonunu, pazar gününü tamamen kapatırsanız, biz, hafta sonu gelen ziyaretçilere nasıl gezdireceğiz. Kimse bunları sormuyor. Yarımada kapandı deniliyor. Bu hafta sonunda triatlon yarışmaları var. Bütün gün bölgede trafik kapalı. Daha önceden planlanış turlarımız var. Bunu nasıl organize edeceğiz. Müşterilerimize ne diyeceğiz? Yöneticilerimizin bunları düşünmesi lazım. Gelibolu Yarımadası önemli bir bölgedir. Çanakkale’nin marka değerine çok büyük katkılar yapmaktadır. Bunu iyi planlamamız lazım. Troia 2018 yıl projesini çok doğru bir proje olarak görüyorum. Çanakkale 2018 Troia Yılı olsun. Ama geç başlanılmış sadece bazı kişilere ekonomik katma değer yapabilecek bir proje olarak görüyorum ve bunu açık yüreklilik ile söylüyorum. Sadece birkaç kişi para kazanacak diye bu tür projeler bence yapılmamalı. Tüm kenti kapsayacak herkesi kucaklayacak bu tarzdaki projeleri çok doğru buluyorum. Güzel bir slogan, çok güzel bir akıl ancak en az 5 sene önce planlanması gerekirdi. Bu tür örnekler dünyada var. Nerede ise 10-15 sen öncesinde öngörüler ile planlanıyor. Çok basit, kentimizde 2015 yılı hazırlıklarına Çanakkale’de yapılacak yüzüncü yıl törenlerine Avustralya ve Yenizelanda törenleri hazırlığına kaç yıl önce başladı. Lütfen bunu bir değerlendirelim. Troia, arkeolojinin Türkiye’deki tarihin beklide en önemli değeri. Batı Anadolu’da buradan başlar. Çanakkale’de Troia olmazsa turizm olmaz. Çanakkale’nin dünyadaki tanırlılığı konusunda marka değerine en büyük katkıyı Troia yapıyor. Ama henüz müzemiz ortada yok. Müze bile açılmamışken, 2018 yılı sadece Troia yılı olsun sloganında kalacaksa bunun sadece yapılan birkaç tane organizasyonun birkaç kişiye yararı olur. Çanakkale turizmi böyle ayağa kalkamaz. Çanakkale turizmi katılımcı bir anlayış ile herkesi kucaklayacak şekilde gelişmeli ve teşvik edilmelidir. Aksi takdirde güzel organizasyonlar yaparız. Ama bu organizasyonlardan sadece birkaç kişi sebeplenir. Bu doğru bir yol değil. Çanakkale’nin kalkınması ve turizminin gelişmesine uzun vadede yarar sağlamaz diye düşünüyorum” dedi.  

“İstanbul uçağının kesin rotası mutlaka Atatürk Havalimanı olmalıdır”

Havayolu ulaşımı çok önemli olduğunu ve kentlerin marka, ekonomi ve tanırlılıklarına büyük katkılar yaptığını açıklayan Araz; “Bir İstanbul uçağının havaalanında durmadan Çanakkale anonsu yaptığını düşünün. Bu bir reklamdır. Çanakkale İstanbul uçağının kesin rotası mutlaka Atatürk Havalimanı olmalıdır. Sabiha Gökçen tamam olabilir. Ama olmadığını işleyiş ile gördük. Firmalar bu konuda çok ciddi zararlar ediyorlar. Ciddi zararları da göğüsleyemiyorlar bir süre sonrada batıyorlar. Çanakkale zaten Karlı bir uçuş noktası da değildir. Çanakkale’de uçağın doluluk oranını Atatürk Havalimanı bağlantılı noktası ile daha fazla çalışır hale getirilir. Uçak seferleri karşılıklı sabah akşam olmalıdır. Çanakkale’nin marka değeri bunu hak ediyor. Gerekiyorsa Türk Hava Yolları EURO Lige sponsor olmuş gibi Çanakkale’ye de birkaç sene sponsor olmalıdır. Çanakkale Atatürk Hava Limanı arsında sabah akşam karşılıklı seferleri istikrarlı bir şekilde zararına da olsa sürdürmelidir. Herkes hamasete gelinde Çanakkale’yi ağzından düşünmüyor. Ama Çanakkale’ye ulaşım konforunu sağlamak iktidar muhalefet herkesin görevidir. Burada hiçbir şekilde siyasi düşünmemek lazım. Kenti düşünmek lazım. Ulaşım konforu Çanakkale’de ulaşılır bir kent haline dönüştürmemiz Çanakkale’de yaşayan insanlar olarak hepimizin sorumluğudur” ifadelerini kullandı.  

“Yerli turistinde planlanması lazım”

Yabancı turist açısından geçen seneye oranlar gene düşüş olduğunu ve bunları zaten öngördüklerini dile getiren Araz; “Buna benzer tahminler yürütmüştük. Yabancı turist zaten gelmeye başlamadan. Çanakkale turizm anlamında çok ciddi hamleler yapamaz. Yerli turistinde planlanması lazım. Plansızlık devam ettiği müddetçe maalesef bölgede çevre kirliliği de yaşanıyor. Yığınla insan geliyor temizliğini ise maalesef daha fazla insan ile daha fazla masrafla halletmek zorunda kalıyorlar. Buda Çanakkale’de ekonomik anlamda giden kayıplar gözüyle bakıyoruz. Otellerin doluluk oranlarında ciddi azalmalar olduğunu tahmin ediyorum. Herkes direnmek adına çeşitli önlemler alıyor. Ama böyle gitmemeli buna biran önce çözüm arayışlarını masaya yatırarak bulmak zorunluluğundayız. Asi takdirde sadece işletmeler değil orada çalışan personel açısından da ciddi kayıplar olacaktır. Turizm istihdam açısında önemli bir sektör. Hep beraber ayağa kaldırmamız lazım. 20 senedir söylemekte olduğumuz Çanakkale Kültür, eğitim ve turizm kenti olsun rüyasından vazgeçmek durumunda kalabiliriz. Bu doğru değil Çanakkale bu idealinden vazgeçmemeli” dedi.     

“Köylerin turizme kazandırılması büyük katkı”

Köylerin turizme katılması gibi projeleri doğru bulduğunu belirten Araz; “İnsanlar doğa ile buluşmak istiyorlar. Doğanın çevrenin, sürdürülebilir bir halde yaşam deva etmesi lazım. Çevre olmadan zaten yaşayabilmemiz mümkün değil. Büyük şehirlerde bunalan insanlar daha yaşanabilir, daha iyi yerlerde, havadar ve düzgün yerlerde geçirmek istiyorlar. Ama köylerin dönüştürülmesi lazım. Kültürlerinin, yapılarının, folklörlerinin, müziklerinin değiştirilmeden, küçük küçük konaklama tesisleri yaparak turizme kazandırılması lazım Dünyada uygulana yerler var. Bizde bunu başarabilirsek Kaz Dağları dünyanın doğa cennetlerinden bir tanesi oraya da ekonomik anlamda katkı yapmış oluştururuz. Neticede bitmen yollarımı tamamlanıyor. Ulaşım kolay bir hale geldikten sonra üç tarafımızda da büyük şehirler var. bu şehirlerden turist gruplarını bölgemize çekebilirsek turizme bunarlın çok önemli katkıları olacaktır. Sadece Çanakkale merkezinden. Gelibolu’dan, Bozcaada’dan faydalanmamak lazım. Tüm Çanakkale’yi kapsayan termalleri ile arkeolojik alanları ile değerlendirmek lazım. Bu şekilde iyi hizmet etmemiz lazım. Ama Çanakkale’nin şu anda ciddi kalifiye eleman sorunu var. İş servis demek hizmet sektörü demek. Bütün lokantaların camlarında aşçı, bulaşıkçı aranıyor ilanalrı var. Bu gidişe çözüm bulmamız lazım. Ciddi bir personel sorunu var. Dar alanda Bozcaada çok cazip oluyor. İnsanlar Bozcaada’ya gidiyorlar. Ama burada bu sefer ciddi hizmet sektöründe eksiklikler gözlemlenmeye başlıyor. Bunu bir şekilde eğim kurumları Milli Eğitim, Kültür Turizm Müdürlüğü bir araya gelip buna bir çözüm bulmak zorundayız. Herkes personel arıyor” ifadelerini kullandı.  

“Yasayı olumlu bakmak için turizmci olmamak lazım”

Son olarak geri çekilen Zeytin Yasası ile ilgilide görüşlerini sunan Araz; “Yasa’yı olumluk değerlendirmek için turizmci olmamak lazım. Ben turizme gönül vermişim ömrümün çok önemli bir bölüm turizm içine geçti. Ben yıllardan beri söylüyorum. Çevre turizmin olmazsa olmazıdır. Çevreye vurulan her balta turizme zarar verir. Doğal olarak da insanlığa zarar verir. Kesinlikle doğru bulmuyoruz. Geri çekilmesi de doğru bir karar olmuştur. Zeytin bizim coğrafyamızın vazgeçilmez ürünlerinden bir tanesidir. İnsanlar Kaz Dağları’ndan aşağıya inerken zeytin ağaçlarının olmadığını hayal etsinler. Karşı tarafta zaten inşaat, betonlaşmanın içinden geçtiğimiz yerleşim merkezleri var. Onlar zaten manzarayı Kaz Dağları’ndan aşağı inerken orta koyuyor. Birde buna endüstriyel yatırımların katılarak bu yeşilliğin, bu cennet coğrafyanın yok edilmesine bir şekilde karşı durmak lazım. Bu bizim insani sorumluluğumuz. Turizmci olarak da sorumluluğumuz çevre olmadan turizm olmaz” dedi.   (Eren Aşnaz)

 

 

 

 

Paylaş