Yerinden yönetim ve yerel demokrasi
Vali Güngör Azim Tuna’nın yaptığı basın toplantısında iki konudaki değerlendirmeleri çok önemli bir gerçeğe işaret ediyordu. Merkezden yönetimin getirdiği bazı sorunların yerel yansımalarını dile getirdi Vali Güngör Azim Tuna...
Özel bir kanun ile direkt Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından yönetilen Gelibolu Yarımadası Tarihi Mili Parkında yaşanılan sorunlara Çanakkale Valiliği tarafından müdahale edilememektedir.
Yine aynı şekilde Güney Marmara Kalkınma Ajansı ile Çanakkale ilişkilerinin performansının olumsuzlukları konusunda da merkezden yönetimin izleri vardır.
İşte Vali Tuna tarafından dile getirilen bu sıkıntılar sonuçta ülkemizin yapısal bir sorunudur.
Bu sorun ülkemizin demokrasi sorunun bir parçasıdır.
“Egemenlik ulusundur” şeklinde formüle edilen merkezi yönetimden egemenliğin kullanılmasında yetkinin halka bırakıldığı ‘yerinden yönetim’ sistemine geçiş bu alanda yaşanılan birçok sorunun da aşılmasını gündeme getirecektir.
Bu anlayış dâhilinde siyasal otoritenin yerel alanlara daha çok kaydırılmasını sağlayacak dönüşümlere ihtiyaç vardır.
‘Yerinden yönetim’ anlayışını demokrasi kavramı ile bütünleştirmez isek; yerel otoriteyi merkezin emirleri doğrultusunda ve hiyerarşik denetimi altında merkez adına karar veren bir konuma dönüştürürüz ki buradan demokrasi çıkmaz.
Bugün tartışılan yerel demokrasi konusundaki can alıcı nokta da buradadır.
‘Yerinden yönetim’ halkın bizzat karar mekanizmalarına katılacağı bir formatta mı sürdürülecektir yoksa merkezi otoritenin sınırları içersinde yerinden kararlar mekanizması ile üstü örtük bir merkezi yönetim anlayışına mı dönüştürülecektir.
Halkın karar alma mekanizmasına katılımının önündeki engelleri kaldırmadan yerinden yönetim kurgusu ile yerel demokrasi yaratılamaz.
Belirleyici olan halkın iradesinin yönetim mekanizmalarında gerçek anlamda yer bulmasıdır.
Demokratik yönetim anlayışı tabandan yukarıya doğru düşünülmeli ve geliştirilmelidir.
Bu gelişmenin varacağı nokta doğrudan demokrasidir; halkların kendini doğrudan yönetimidir.
Bu yol halka ait egemenliğin önce halk tarafından doğrudan, sonra halka en yakın yönetim kademelerince kullanılacağı en üstte de insan haklarının güvencesinin sağlanması için ulusal üstü bir otoritenin öngörüleceği yeni bir yapıdan geçiyor.
Bunun için yeni bir anayasa ve hemen ardından radikal bir yerel demokrasi reformuna girişmek gerekecektir. Vali Güngör Azim Tuna’nın rahatsızlığının altındaki gerçeklerin sistemsel analizi böyledir.
Yurttaş hakları
Eğitim –Sen Çanakkale Şubesi tarafından 26 Mayıs tarihinde saat 13.00 de Türkan Saylan Sosyal Tesislerinde “Temel insan hakları temelinde Yurttaş hakları” konulu panel düzenleniyor.Panelistler Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı ve yönetim kurulu üyesi avukatlardan oluşuyor.
Ülkemizde insan hakları ihlallerinin önemli ölçüde yoğunlaştığı bir dönemde bu panel vatandaşlarımız için son derece faydalı olacaktır.
İnsan haklarına sahip çıkmak bir vatandaşlık görevimizdir.
Bunun içinde bilinçli olmak zorundayız.
Bu konudaki ihlaller ancak bilinçli yurttaşların çabaları ile engellenecektir.
İnsan haklarına sahip çıkmak ,duyarlı ve sorumlu bireyler anlamındaki gelişime katkı sunmak noktasında panelin oldukça faydalı olacağını düşünüyorum.
Cumartesi programınıza almanızı öneririm.