Vergide adalet, ücrette adalet

554
Milyonlarca işçi ve emekçinin dikkatle takip ettiği "asgari ücret" ve "vergi dilimi" tartışmaları, zam tarihi yaklaşırken hız kazandı. Konuyla ilgili DİSK/Genel-İş Sendikası Çanakkale Şube Başkanı Metin Ceylan, "Milyonların asgari ücrete mahkûm edilmemesi için sendikal hakların kullanımının önündeki tüm yasal ve fiili engeller, barajlar kaldırılmalı, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir. Asgari ücret, milyonların meselesidir. Asgari ücret baskılanmış ve gerçeği yansıtmayan resmi enflasyona göre değil geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır" ifadelerine yer verirken; Hak-İş Konfederasyonu Çanakkale İl Başkanı Vedat Yılmaz, "Çalışan 4 ayda bir üst vergi dilimine geçiyor. Vergi dilimlerine asgari ücretin artış oranına paralel oranda artış yapılmaması nedeniyle çalışanlar daha fazla vergi vermek zorunda bırakıldı. Dolayısıyla asgari ücreti konuşurken vergi dilimini de konuşmamız gerekiyor. Kriz dönemi bitene kadar vergi dilimlerini sabitleyelim en düşük vergi diliminin altına çekilmesi gerekmektedir" ise dedi.
 
Ceylan, "Geçinmek mucizeye dönüştü"
Genel-İş Sendika Başkanı Ceylan, hayat pahalılığı altında milyonlarca emekçinin ezildiğini belirterek, "Son yıllarda, özellikle 2018 ve sonrası giderek ağırlaşan ekonomik koşulların üzerine, 2020 ve 2021`de Covid-19 salgınının etkilerini yaşadık. Tüm bunların peşi sıra 2022`deki yüksek enflasyonla beraber işçi, emekçi, emekli, dar gelirli milyonlar için geçinmek neredeyse bir mucizeye dönüştü. TÜİK`in resmi verilerinde dahi enflasyon yüzde 84, gıda enflasyonu ise yüzde 103 civarında gerçekleşti. Emeklilerde ve düşük gelirlilerde gıda enflasyonu ise yüzde 131-151 bandında gerçekleşiyor. Son yıllarda emeğin (işgücünün) yurt içi hasıla içindeki payı gerilerken sermayenin payı artmaya devam ediyor. Yoksuldan alıp zengine, ücretliden alıp sermayeye veren bu düzen, ücretlerin baskı altına alınmasına dayanıyor" dedi.
 
"İnsanca yaşanacak bir ücret olarak saptanması yaşamsal önem taşıyor"
Asgari ücrete dahi erişemeyen milyonlarca yurttaş olduğunu hatırlatan Ceylan, "Ülkemizde her şeyin ama her şeyin sendikalaşmayı engellemek üzerine kurulu olması ve toplu iş sözleşmesi kapsamının son derece düşük olması, milyonları asgari ücrete veya civarında bir ücrete mahkûm ediyor. Diğer taraftan asgari ücrete bile erişemeyen milyonlar var. Özetle bugün asgari ücreti konuşurken sembolik bir ücreti değil, ortalama ücreti konuşuyoruz. Bu koşullar altında asgari ücretin insanca yaşanacak bir ücret olarak saptanması yaşamsal önem taşıyor" sözlerine yer verdi.
 
Vergide adalet
Ceylan, asgari ücret alan milyonların en büyük dertlerinden birinin de vergi dilimleri yolduğunu kaydederek, "Diğer yandan, adaletsiz vergi sistemi, yani hem vergi oranlarının yüksek olması hem de vergi dilimlerinin düşük belirlenmesi elimize geçen ücretin yıl içerisinde azalmasına yol açıyor. 2002 ve 2003 yıllarında ilk vergi dilimi tarifesi asgari ücretin 15-16 katıyken, 2022 yılında ilk vergi dilimi asgari ücretin 5 katına geriledi. Böylece ücretliler her yıl daha erken üst vergi dilimine giriyor, ücretler üzerindeki vergi yükü giderek artıyor. Asgari ücrete sağlanan vergi muafiyeti ve desteği yanında asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanacak oran yüzde 10`a düşürülmelidir. Vergi dilimleri tarifesi en az kişi başına GSYH oranında artırılmalı, çalışanların yılın ilk aylarında üst vergi dilimlerine girmesi, yıl içerisinde ücretlerinin düşmesi engellenmelidir" diye konuştu.
 
"Asgari ücret, milyonların meselesidir"
Ceylan sendikal hak ve özgürlüklere dikkat çekerek konuşmasını şu sözlerle sürdürdü, "Milyonların asgari ücrete mahkûm edilmemesi için sendikal hakların kullanımının önündeki tüm yasal ve fiili engeller, barajlar kaldırılmalı, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir. Asgari ücret ülkemizde en düşük ücret değildir ve hızla ortalama ücret haline dönüşmektedir. Asgari ücret, milyonların meselesidir."
 
"Asgari ücret yılda dört kez belirlenmelidir"
Başkan Ceylan, "Resmi enflasyon üzerinden hakikat çarpıtılmak istense de çarşıda, pazarda, markette, faturalarda yaşadığımız gerçek ortadadır" sözlerine dikkat çekerek, "Asgari ücret baskılanmış ve gerçeği yansıtmayan resmi enflasyona göre değil geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Asgari ücret belirlenirken, dar gelirlilerin gıda enflasyonu ve kişi başına milli gelir artışı esas alınmalı, böylelikle asgari ücretin gerçek enflasyon karşısındaki kayıpları giderilerek büyümeden pay alması sağlanmalıdır. Yaşadığımız yüksek enflasyon koşullarında enflasyon tek haneli oranlara düşünceye kadar asgari ücret yılda dört kez belirlenmelidir. Asgari ücret tespitinde işçinin ailesi hesaba katılmıyor. Yoksulluk sınırını gözden kaçıran bir asgari ücret Türkiye`de ücretiyle geçinen milyonları yoksulluğa mahkûm etmek anlamına gelecektir" dedi.
 
Yılmaz, "İşçilerimizin reel ücreti aşağı inmeye devam ediyor"
Hak-İş Konfederasyonu Çanakkale İl Başkanı Vedat Yılmaz, asgari ücret belirlenmesi ile ilgili kriterler arasında yıllık gıda enflasyonunun da dahil edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bizim prensibimiz işçinin ailesiyle beraber insanca yaşayacağı bir ücret. Biz işçileri işçi olarak değil bir aile olarak esas alınsın istiyoruz. Ortalama evli 2 çocuğu olan 4 kişilik bir aile esas alınmalı. Reel olarak enflasyona bağlı kalsanız bile büyümenin getirdiği ilave refah payı konulmalı. 90`lı yıllardan bu tarafa asgari ücret 30 kat artmasına rağmen işçilerimizin reel ücreti aşağı inmeye devam ediyor" dedi.
 
"Emekçilerin yüzde 40`ının geçim ücretini belirliyoruz"
Yılmaz, asgari ücret komisyon yapısının güncellenmesi gerektiğini belirterek, "Asgari ücretle ilgili Hak-İş Konfederasyonu olarak bizim ilk önce bu komisyonun yapısına itirazımız var" diyen Yılmaz, "Bu komisyonun yapısı 1970`li yıllara dayanan ve çalışma hayatına zorlanan bir sistem. Artık çalışma hayatının gerçekleri ile bağdaşmıyor. Dolayısıyla bu komisyonun yapısının yeniden güncellenmesi gerekiyor. Avrupa Birliği ülkelerinin ortalamasına baktığımız zaman toplam çalışanlar içerisinde asgari ücretlilerinin oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 15 ile Slovenya en düşük olduğu ülke ise yüzde 6 ile İspanya. Avrupa Birliği ülkelerinde tüm çalışanların ortalaması ise yüzde 5 düzeyinde. Ülkemizde ise bu oran yüzde 38. Belirlediğimiz sadece asgari ücret değil aslında emekçilerin yüzde 40`ının geçim ücretini belirliyoruz. Asgari ücreti belirledikçe, asgari ücretin üzerindeki ücretlerinde aynı oranda yükseltilmesi gerekir" dedi. 
 
"Kriz dönemi bitene kadar vergi dilimlerini sabitleyelim"
İşçilerin 4 ayda bir üst vergi dilimine geçtiğini belirten Yılmaz, "Geçtiğimiz yıl yapılan düzenlemeyle tüm ücretlerde asgari ücret kadar olan kısmının vergi dışı bırakıldı, bu önemli düzenlemeye rağmen çalışanların ağır vergi yükü ile karşı karşıya olduğunu belirtmek istiyorum. Geçmiş yıllarda asgari ücretli bir işçi Ocak ayından Aralık ayına kadar herhangi bir vergi dilimine geçmeden çalışmaya devam ediyordu. Şimdi ise çalışan 4 ayda bir üst vergi dilimine geçiyor. Vergi dilimlerine asgari ücretin artış oranına paralel oranda artış yapılmaması nedeniyle çalışanlar daha fazla vergi vermek zorunda bırakıldı. Dolayısıyla asgari ücreti konuşurken vergi dilimini de konuşmamız gerekiyor. Kriz dönemi bitene kadar vergi dilimlerini sabitleyelim en düşük vergi diliminin altına çekilmesi gerekmektedir" sözlerine yer verdi.
(Nevin Yüksel)
Paylaş