Bu yenilikle hakemlik saygınlık kazanacağı yerde, tam aksine her açıdan dibe vurdu. Niye mi ?. Önce şunu belirtelim ki, VAR’da görev yapacak hakemler özel yetiştirilmeli ve bu kişiler sahada maç yönetmemeli. VAR’ın ayrı ve yeterli sayıda bir kadrosu olmalı. Yoksa, bu sezonki gibi, Çarşamba günü VAR hakemi, cumartesi günü de müsabaka hakemi olursanız, başınız döner, düşersiniz. Futbol Hakemliği dar ve sınırlı bir kadronun içinde yer alırsa, tekelciliğe girer. O zaman da, Yusuf Namoğlu MHK’sı gibi yıpranırsınız, sınıfta kalırsınız. Sözün kısası 10-15 kişiyle hem VAR’da hem de sahada hakemlik yapılmaz. Bu sezon sayıları çok yetersiz olan hakemler, hemen her hafta zorluk seviyesi yüksek maçlara çıka çıka, fiziksel, zihinsel ve ruhsal açılardan adeta tükendiler. Üstelik, bu görevleri, nöbet sıra çizelgesi gibi görüp, kanıksadılar. Kabul edelim ki, İkinci ve Üçüncü liglerde başarıyla düdük çalacak o kadar çok yetenekli hakem var ki, bu genç çocuklar “Bize ne zaman sıra gelecek” diye hayıflanıp, duruyorlar. Şu konuyu da ifade etmeliyiz , Temsilcilerin şart olduğu, ancak Gözlemcilere artık gereksinim duyulmadığı VAR’lı sistemde müsabaka yöneten hakemlerin, özellikle 12’nci kuralın ruhuna aykırı kararları, futbolun tüm unsurlarını çileden çıkardı. Maalesef, sahada yer seçimi iyi olduğu halde faulü, penaltıyı bilemeyen hakemleri izliyoruz. VAR’la uyumsuzluk içinde olan hakemlerin keyfi kural uygulamalarını da buna eklerseniz, ortaya skandal yönetim şekilleri çıkıyor. Netice olarak, Avrupa ülkelerinde oynanan maçlarda adaletin tecellisi için gerçekleşen VAR sistemi, Türkiye’de sulandırılarak, uygulanmaya sokulduğu için ölü doğdu. Bu sistem, Türk Futbolu’nda ya özüne sadık kalınarak, hayata geçirilmeli ya da bir süre ertelenip, VAR için gerekli alt yapı çalışmalarına acilen başlanmalıdır.