İş hayatında etkin rol oynayan kadınlar; gerek geleneksel kalıplar gerek de toplumsal eşitsizlik gibi engellerle karşı karşıya kalıyor. Sosyal hayatta ya da iş hayatında `biz de varız` diyen kadınlardan biri de Çanakkale`de bir barda çalışan Kadriye Uyanık. Çanakkale Olay Gazetesi`ne özel açıklamalarda bulunan bar emekçisi Kadriye Uyanık; ``Çok başarılı kadınlar var ve erkekler halen bunu hor görmeye devam ediyorlar. Tarihin her noktasında böyleydi, biz kadınlar olarak varlığımızı devam ettireceğiz.`` dedi.
``Gecenin bir vakti yalnız kaldığın zaman tehlikede olduğunu düşünüyorsun``
``Tavrını koyduğun zaman sorun yaşamayacağını düşünüyorsun ama gece yalnız döndüğün zaman arkana baka baka gitmek zorunda kalıyorsun`` diyen Kadriye Uyanık; ``Daha önce bir bar deneyimim yoktu ama bar içerisinde, belli sınırlar içerisinde olmak beni açıkçası rahatlattı. Bar ortamında çalışmanın açıkçası çok bir endişesi içerisine girmedim çünkü bar içerisindeyim ama kadın her yerde kadın, insan alkollü ya da alkolsüz de olsa aynı muameleyi görüyor. Çalıştığım her yerde şu oldu; diğer insanlara göre tarzım daha farklı, gittiğim her yerde tarzım bu şekildeydi, özellikle orta yaşlı erkekler `sen ne kadar farklı giyiniyorsun, farklı bir kadınsın` gibi tepkiler veriyordu, halbuki ben orada tarzımla değil de yaptığım işle övülmek istiyorum ama şunu fark ediyorsun; o orta yaşlı erkekler, seni sırf kadın olduğun için ya da senin sırf biraz egonu okşamak için bunu yapıyorlar, bunu her gittiğim yerde fark ediyorum. Barda da çalıştığım insanlar değil de barın önünde oturan insanlar sırf kadın olduğum için ısrarla yüzüme bakıyor, gün içinde en az beş kişiyle göz göze geliyorsun bu açıdan ve artık yüzünü dönüp devam ediyorsun, gelip konuşmaya çalışan insanlar da oluyor ama hiç umurumda olmuyor, iyi geceler diyerek geçiştirmeye çalışıyorum. Tavrını koyduğun zaman sorun yaşamayacağını düşünüyorsun ama gece yalnız döndüğün zaman arkana baka baka gitmek zorunda kalıyorsun çünkü yaşadığımız ülke maalesef bunu gerektiriyor, Çanakkale`nin çok güvenli olduğunu düşünüyorum, gerçi ne kadar güvenli olduğunu bilsen bile içten içe acaba diyorsun, nereden bilebilirsin ki; belki şu an arkanda ve sen onu duymayacak, görmeyeceksin. Ki bunun çok örneği var; o endişeyle eve dönmek beni çok sıkıntıya sokuyor, hatta her gün şunu düşünüyorum; gece çıkışları için yanıma biber gazı mı alsam. Bu işin kadını ya da erkeği yok; gecenin bir vakti yalnız kaldığın zaman tehlikede olduğunu düşünüyorsun.`` şeklinde konuştu.
``Gerekirse show da yaparım ama sadece işim olduğu için yaparım``
``Erkeklerin zorbalığına uğramanın aslında barla ya da çalıştığın yerle alakası yok, tamamen erkeklerin karakteriyle alakası var.`` diye sitemde bulunan Uyanık; ``Çok farklı kadın profilleri var. Şöyle düşünüyor insanlar; bardaki kadın çok rahattır, söylediğin her şeyi kaldırabilir, hep güler yüzlüdür, biraz daha rahattı. Bara girdiğim ilk günden beri, tavrım hep net, insanlar neden gerginsin ya da neden rahatlamıyorsun diyor ama aslında ben rahat biriyim ama siz benden haddinden fazla rahatlık bekliyorsunuz, ben orada sadece işimi yapıyorum, gerekirse show da yaparım ama sadece işim olduğu için yaparım, insanlar bunun ayrımını yapamıyor, o dar görüşlerinin içerisinde oldukları için kadın bardaysa kesin bir rahatlığı vardır diye düşünüyorlar. Ben buranın müşterisiysem bana o muameleyi göstermek zorunda diye sana yaklaşmaya çalışıyorlar ama asla izin vermiyorum buna. Benden bir ürün iste o ürünü çıkarayım ama benden o rahatlığı isteme. Ben asla şöyle düşünmüyorum; biraz daha rahat ya da daha güler yüzlü olmalıyım, nazar boncuğu dağıtan bir kadın olacakmışım gibi hissetmiyorum, bunun tabii ki de mekanın sahipleri üzerinden çok büyük bir rolü var çünkü asla öyle bir beklentileri olmadı, bir problemde müdahale edeceklerini biliyorum ama bar dışında müdahale etmeyeceğini bildiğim yerlerde çalıştım. İşletmenin sahiplerinin bana sarkıntılık yaptığı yerlerde çalıştım. Erkeklerin zorbalığına uğramanın aslında barla ya da çalıştığın yerle alakası yok, tamamen erkeklerin karakteriyle alakası var. Ailesinden ya da yaşadığı hayatla alakası mı var bilmiyorum, eğer kadını kendinden alçak, daha elde edilebilir bir varlık olarak görüyorsa o insanın nerede olduğunun bir önemi yok, her yerde karşına çıkabiliyor.`` şeklinde konuştu.
"Ne yapacağımı bilmediğim zamanlar oluyor``
``Erkeklerin bu kadar umursamazca kadınların üzerine gitmesi, hayatımızın, işimizin tehlikede olduğunun farkında olmaması ya da umursamaması benim canımı çok acıtıyor`` diyen Uyanık; ``Ben şu an çalıştığım yere daha önce çalışan olarak değil de bir müşteri olarak geldiğim zaman bir adam yan masamızda oturuyordu, ben de instagramda hikaye olarak paylaşım yapmıştım, daha sonrasında beni paylaşımım üzerinden sosyal medyada buluyor ve bana mesaj atıyor, o gece mesela bana `neredesin, gel, çok tatlısın` diye mesaj attı. Ardından ben mekanda çalışmaya başladım, aylar geçti ve halen yazmaya devam ediyor, sarhoş bir şekilde mekana geldi ve ben o şekilde endişelenmeye başladım, ya olay çıkarırsa diye. Ardından tekrar geldi, gerginlik artmaya başladı ve ben instagram üzerinden `beni zor durumda bırakıyorsun, bir daha gelme` diye yazdım. Ardından ben kendimi çok kötü hissettim, ne yapacağımı bilemedim ve ardından laftan anlamayacağını düşünüp `benim görüştüğüm biri var` dedim. Ardından o gerginlik devam etti ve ben artık işletme sahiplerine `size bir şey söyleyeceğim lütfen bana kızmayın, benim de hatam olabilir, sarhoş bir şekilde biri geldi iki kere, o kişi bana yazıp duruyor, sırf o yüzden geldiğini düşünüyorum` dedim. O zaman mesela çok korktum. Bunu gönül rahatlığıyla işletme sahiplerine söylemek zorundaydım, o çocuk yalan söyleyip benim ona yüz verdiğimi söyleseydi ben orada kötü duruma düşecektim. Belki de bu olay yüzünden benim tarafımdan kötü bir izlenim yaratıldı, benim hakkımda patronlarım ne düşünüyor bilemiyorum. Benim işyerinde pozisyonumu kötüye düşürecek bir durum yaşandı. Bu durum benim anlayamayacağım bir şey, sen sırf bana zarar vermek için hareket ediyorsun, benim işimi tehlikeye atmaya çalışıyorsun, sen bunun farkında olamazsın diye bir durum yok. Erkeklerin bu kadar umursamazca kadınların üzerine gitmesi, hayatımın, işimin tehlikede olduğunun farkında olmaması ya da umursamaması benim canımı çok acıtıyor ve ne yapacağımı bilemediğim noktalar oluyor.`` ifadelerini kullandı.
``Bir ebeveynin yaklaşımı çok önemli``
``Bir kadının bir erkekten sosyal ya da hak olarak bir farkı yok, eşitiz.`` Diye belirten Uyanık; ``Erkekler, kadınların hayatlarının daha basit olduğunu düşünüyorlar. Kadın problemlerinin çok daha basit ya da şımarıklık olarak görüyorlar, hayatımdaki neredeyse bütün erkeklerden bunu gördüm, babam dışında. Şuna örnek verebilirim; abim lise üçteyken İstanbul`a yerleşti ve müzik hayatına orada devam etmek istedi, babam arkasında durdu, oğlum git orada tutunmak istiyorsan tutun. Yıllarca orada tırnaklarıyla kazıyarak çok güzel bir hayat yaşıyor, çok daha iyisini hak ettiğini düşünüyorum. Bu sene deprem oldu ve Çanakkale`den eve dönme durumu oldu ve ben dönmek istemediğimi belirttim, abim bana ` gel benim yanımda rahat ol, gel burada çalış` dedi. Bense `İstanbul`da yaşamak istemediğimi, endişeli hissettiğimi, deprem bir yandan, kalabalığı bir yandan` dedim. Tamam git, yapamazsan geri gel dedi. Şuna anlam veremiyorum; sen yıllar önce benden çok daha küçükken hepimizi arkanda bırakıp, İstanbul`a yerleştin, kaldı ki annem rahatsız, bize ve bakıma ihtiyaç duyuyor, yanında birine ihtiyaç duyuyor, ben onunla çok çaresiz kaldım ama şimdi annemle beraber gel, hep birlikte burada olalım diyor. Şunu hor görüyor; Çanakkale`de ne yapacaksın, kiranı ödeyebilecek misin. Diyorum ki; ödeyeceğim, sen de bana yardım edeceksin, babam da yardım edecek, nasıl biz zamanında sana yardım ettiysek. Sen yapabiliyorken neden ben yapamıyorum. Öte yandan şu an ki kişiliğimde en büyük rollerden biri babamdır, çocukluğumdan beri asla kadın erkek diye ayırmadı. Git orada, burada çalış, bizim vincimiz var onu kullan diyerek hiçbir zaman ayırt etmedi nerede çalıştığımı. Babama anlattım böyle bir yerde çalışıyorum, kızım güvende misin, ne yapmayı düşünüyorsun, gelmek istiyor musun dedi. Ben gelmek istemiyorum, burada hayatımı kuracağım, isterseniz siz de gelirsiniz dedim, tamam deyip bana saygı duydu, asla olumsuz bir yaklaşımda bulunmadı. Her zaman benimle gurur duyduğunu, arkamda durduğunu belirtti, beni böyle yetiştirdiği için ona her zaman minnettarım ve bir kadın eğer güçlüyle babasıyla bir alakası olduğunu düşünüyorum. Babama gidip bir şeyler yapmak istediğimi söylediğim zaman, asla olumsuz bir tepkiyle yaklaşmıyor, sadece bir şeye ihtiyacım olup olmadığını soruyor. Benim için bir ebeveynin yaklaşımı böyle olmalı. Güvenden ziyade, yapabileceğimi hissettiriyor, yapamazsam bile kaybedecek bir şeyim yok, hayat bundan ibaret. Elbette Türkiye şartlarının farkında, kadın olmanın zorluğunun farkında ama ne yapabilir ki benim için, beni güzelce yetiştirdi, belli noktalarda karakterimi o belirledi. Benim için normal olan bu ama ülkemizde normal olanın şu olduğu düşünülüyor; çocuk bir yere gidecekse babası da peşinden gidecek, ilk önce çevreye bakacak, ona ev tutacak. Bir kadının bir erkekten sosyal ya da hak olarak bir farkı yok, eşitiz.`` dedi.
``Bizi her alanda kalıplara sokmaya çalışıyorlar``
Erkeklerin kadınları her alanda kalıplara sokmaya çalıştıklarını dile getiren Uyanık; ``Sırf kendi kurallarımda yaşadığım zaman; Chp kadın, anarşist misin, komünist misin diye geri dönüş yapıyorlar. Diyorum ki ben halkçıyım, halkların kardeşliğini savunuyorum, bu kadın olmamla alakalı değil, sırf ben fikrimi söylüyorum diye neden her şeye karşısın diyorlar, karşı değilim sadece fikrimi söylüyorum. Ben burada varsam eğer sırf kadın olduğum için değil, toplumun içinde bir birey olduğum için bir fikrim var. Özellikle bu tarz manasız söylemler hep erkekler tarafından geldi bana ama kadın arkadaşlarım şunu söyledi; Kadriye sen açık sözlüsün, sen fikrini söylüyorsun, kadınların ve erkeklerin düşünceleri bu şekilde. Benim hep ters olduğumu, ittiğimi söylerken erkekler, kadınlarsa doğruyu söylediğimi düşünüyor. Her yerde kadını bir kalıba sokmaya çalışıyorlar.`` ifadelerini kullandı.
`Kadının başa bela bir unsur olduğunu düşünüyorlar``
Bir kadının işe alınırken işini nasıl yaptığına bakmak dışında her unsuru göz önünde bulundurduklarını ifade eden Uyanık; ``Mesela şu an barda çalışıyorum; barda gördüğümüz tiplemeler çok belli değil mi? Barmen var sadece, barwomen diye bir şey yok, barmeid var o da bar hizmetlisi ya da bar yardımcısı olarak geçiyor. Bar diye düşündüğün yerlerde hep içeride bir erkeği düşünüyorsun, kadın çok nadir. O kadındır yapamaz düşüncesi, halen her yerde savaştığımız bir düşünce. Garsonluk yaptığım yerden bahsedeyim; iş görüşmesine gittim, görüşme sırasında bana şunu söylediler; bizim burada yaptığımız işler biraz ağır, yapabileceğini düşünüyor musun. Neden yapamayayım, taş mı taşıyorsunuz burada, maden işçiliği mi var? Biliyorsun kadınların madenlerde çalışması yasal olarak yasak çünkü biyolojik olarak biz uygun değiliz orada çalışmaya ama iş garsonluk yapmak, tepsi taşımak. Çok ilkel bir yaklaşım değil mi bu? Kadın olarak o salonda servis yapmam bence çok güzel bir duruş, bir erkeğin servis yapması bana göre bir kadın kadar yakışmıyor eline çünkü kadın estetik olarak çok güzel bir varlık, bunun ayrımını çoğu işletmeci yapamıyor. Halbuki bana pozitif ayrımcılık yapabileceğini biliyorsun. Eğer çok ağır bir şey varsa ve ben buna çabalasam bile gelip yardım edebilirsin. Bu kadar basit ayrımlarda bile beni işe almamayı düşünüyorlar, kadın çalıştırmak istemiyorlar, kadının başa bela olduğunu düşünüyor çoğu işletmeci. Kadının giyindiği kıyafetine ya da tavırlarına göre, bu kadın başa bela getirir diye işe almak istemiyor ama erkek alkolik olur, kumarbaz olur; hiç ayırmıyor, yeter ki çalışsın diyorlar. Kadını ise her alanda işe alırken ayırabiliyorlar. Kadının işini yapış şekli dışında her şeyine bakıyorlar.`` dedi.
``Bir insan bir başka insanı gözleriyle de taciz edebilir ama bunu tacizden saymıyorlar``
Bir insanın bir başka insanı taciz etmesi için sadece fiziksel olarak bir temas halinde olması gerekmez, bazıları bunu taciz olarak nitelendirmiyor ama bir insan bir başka insanı gözleriyle de taciz edebilir diyen Uyanık; ``Zamanında staj yaptığım yerdeki müdürüm bana karşı çok rahat davranıyordu, bunu sarkıntılık olarak adlandırmayacak bir sürü insan tanıyorum ama mesela beni görünce şöyle bir süzüp iyiymiş diyordu, o gün farklı bir şey giyiyorum, güzelmiş diyordu ve bunu bakışlarından anlayabiliyorsun, seni gözleriyle taciz ediyor. Bu taciz mi evet taciz, bana dokunmana, bir şey söylemene gerek yok, ben orada stajyerim, ben okulla anlaşmalı olarak staj yapıyorum ve senin o tavrın beni o işten soğutuyor. Ben belki de sırf senin yüzünden bir daha orada çalışmak istemeyeceğim. Kurumsal bir yerde işi, piyasayı öğrenmeye çalışıyorsun, diyorsun ki `acaba burada herkes mi böyle`. Bu yüzden endişe duyup, acaba kendimi geri mi çeksem diyorsun. Bu konuda yapabileceğin çokta bir şey olmuyor. Sen gidip de onun bir üstüne söylesen, seni ciddiye almayacak. Sen orada sadece seni işe alsınlar diye çabalıyorsun.`` ifadelerini kullandı.
``Zorbalık görmemizin kadın olmakla alakası yok, tamamen zihniyetle alakası var``
``Yaşadıkça, gördükçe anlıyorsun ki; o kötü niyet her zaman senin üzerinde olacak. O erkeğin pis düşüncesinin seninle alakası yok, sen ne giyersen giy; uzun ya da kısa etek giy, sen orada varsın ve seni bir cinsel obje olarak görüyor.`` diyen Uyanık; ``Garsonluk yaptığım zamanlarda; salonda çalışıyorum, yüzlerce insan var ve bu insanların çoğu erkek. Bize kıyafet verdiler; polar. Ben özellikle uzun bir polar istedim. Çünkü hareket ederken insanların her yerime baktığını görebiliyorum. Halbuki 17-18 yaşındayım o zamanlar, bildiğin bir çocuğum. Patronum gelip neden çuval gibi giyiniyorsun diyor çünkü sen dikkat etmiyorsun ama öküz gibi bakıyorlar ve o yaşlarda neden bakıyorlar bana diyorsun, ben sadece rahatça çalışmak istiyorum. Neden adamın gözleri gözümde değil de farklı bir yerimde. O yaşlarda büyük bir endişe yaşıyorsun, korkuyorsun, acaba bana bir şey söyler mi, acaba yanına gitsem bana dokunur mu korkusu başlıyor ama şimdi üzerinden altı yıl geçti şu an istediğim her şeyi giyiyorum. Görsün baksın, ben tavrımı koyabilirim ama o yaşta koyamazdım. O zamanlar kendimi koruyamazken şu an kendimi koruyabiliyorum ama ne yazık ki kendini koruyamayan kadınlar var ve erkeklerin tacizlerine maruz kalıyorlar. O yaşlarda sorunun kendini olduğunu düşünüyorsun ama yaşadıkça, gördükçe anlıyorsun ki; sen ne giyersen giy, o kötü niyet her zaman senin üzerinde olacak. O erkeğin pis düşüncesinin seninle alakası yok, sen ne giyersen giy; uzun ya da kısa etek giy, sen orada varsın ve seni bir cinsel obje olarak görüyor, senin işine asla bakmıyor, sadece saç rengine, teni hangi renk diye düşünüyor. Aslında bizim zorbalık görmemizin nedeni kadın olmakla alakası yok, bütün kadınları ortaya koy, çok farklı kadın tiplemeleri var; kadınların tek isteği olduğu gibi, yanlış anlaşılma kaygısı olmadan yaşayabilmek. En basit şekilde çalışırken bir kadın olarak bardayım ve dans ediyorum, isteyen istediği gibi düşünebilir ama ben burada çok mutluyum, çok keyif alıyorum, biz burada çok eğleniyoruz ve siz de eğlenin. Benim olayım tamamen bu. Mesela ben.çalışırken kokteyl yaparken shaker sallıyorum, vücudumun bazı yerleri sallanıyor. Araştırıyorum shaker sallama yöntemlerini, sallama yöntemim çıkaracağım ürünün kıvamını değiştiriyor ama ben shaker sallarken geriliyorum. Çünkü yaptığım her hareketle gözler bana dönüyor ve sıcaklık artmaya başlıyor ve diyorsun ki acaba benimle ilgili şeyler düşünüyor olabilirler mi, acaba farklı bir yerlerime mi bakıyorlar. O an dans edebilen kadın, işini yaparken gerilmeye başlıyor ve zorlanmaya başlıyor. Aslında dans etmekten daha kolay bir eylem çünkü işini yapıyorsun ama o noktada gözlerin tamamen üzerinde olma düşüncesi senin işini sıkıntıya sokuyor. Keşke tüm kadınlar dans edebilse rahatça.`` ifadelerini kullandı.
``Kadın; elinin değdiği her yerde farkını gösteriyor``
``Bence kadınlar var oldukları, ellerinin değdiği her yerde farkını gösteriyorlar. Kadın eli değmiş gibi derler ya da anne eli değmiş gibi derler. O estetiklik, o dokunuşun daha göz alıcı olması kesinlikle kendi varlığını gösteriyor ve erkekler bunu inkar etmeye çalışıyor.`` Diye belirten Uyanık; ``Diyorlar ki en iyi aşçılar erkektir, böyle bir şey yok. En iyi aşçı diye bir şey yok, sadece insanların damak tatları var ve benim için şu ya da bu çok güzel yemek yapıyor, en iyi aşçıyı ben seçmiyorum ki. En iyi aşçıyı belli başlı kurumlar seçiyor. O erkeğin o konuma çıkması kadına göre çok daha kolay. Düşünebiliyor musun çocuğu olan bir kadının, ailesi olan ya da zorbalık görmüş bir kadının bir yarışmada birinci olabilmesini, öte yandan bir erkeğin birinci olmasını düşün. En iyilerde kadın isimlerini çok az görüyoruz, niye? Çünkü bir kadının çabalaması çok zor. Bir kadını işe alırken evlilik düşünüyor musun diye soruyorlar, sana ne. Çünkü evlendiği zaman çocuk yapacak, çocuk düşünüyor musun? Sana ne. Aynı zamanda kadının bir hatasıyla daha fazla üstüne gidebiliyorlar.`` şeklinde konuştu.
``Ülkemiz kadını korumak konusunda yasal olarak çok yetersiz``
`` Ülkemiz kadını korumak konusunda yasal olarak çok yetersiz, var olan sözleşmeleri de kaldırmaya çalışıyorlar. İstediği kadar yasayı kaldırsınlar, istedikleri kadar yasayı geri getirsinler; biz var olduğumuz sürece sesimizi çıkarmaya, kendimizi korumaya devam edeceğiz`` diyen Uyanık; ``İş çıkışı eve gidiyorum ve kıyafetim çok rahat; mini de giyiyorum, dekolte de giyiyorum. Gece başıma bir şey gelirse eminim şu söylenecek; sen de öyle giyinmişsin. Hak ediyorsun diyemiyorlar da ama böyle giyinmişsin ondan dolayı bakıyorlar sana, o yüzden bakmıyorlar, tamamen zihniyetinden dolayı öyle baktı. Bu ülke asla yasal olarak kadının yanında durmak istemiyor, sadece şundan korkuyorlar; acaba bu meseleden dolayı kadınlar ayaklanır mı, ona göre hareket ediyorlar. Kadına şiddet olaylarını biz her yerde duyuyoruz, görüyoruz. Karısını dövüyor, adamlar çay ocağından çıkıp izliyorlar ` her gece dövüyor zaten` diyerek normalleştiriyorlar. Yasal olarak asla güvende olduğumuzu düşünmüyorum ama kadınların varlığı, kadınların örgütlenmeye ihtiyaç duyduğunun farkında olması ya da çok fazla yok ama erkeklerin de bu desteğe katılması düşüncesi beni daha da umutlandırıyor çünkü toplumsal ayaklanma, bir devletin yaptığı yargıdan, yasal olaylardan daha etkili bence, o noktada toplumun varlığı beni daha çok güvende hissettiriyor. Ülkemiz kadını korumak konusunda yasal olarak çok yetersiz, var olan sözleşmeleri de kaldırmaya çalışıyorlar. İstediği kadar yasayı kaldırsınlar, istedikleri kadar yasayı geri getirsinler; biz var olduğumuz sürece sesimizi çıkarmaya, kendimizi korumaya devam edeceğiz. Benden daha özgür, bu ülkede önde gelebilecek kadınların var olduğunu düşünüyorum. Bu tarz önekler Türkiye tarihinin birçok noktasında var. Örneğin Türk kadın tiyatrocular yola çıkabiliriz, çok önceden de bu savaş verildi ve bazen başarısızlıklar olsa da hep daha iyi örnekleri gördük. Örneğin; Afife Jale, sahneye çıkan ilk kadın tiyatrocu. Öncesinde Osmanlı devletinde kadınların sahneye çıkması yasaktı, bir erkeği kadın kılığına sokup zenne diye oynatıyorlardı. Afife jale defalarca dayak yedi, defalarca evden kovuldu ama onun neferleri tiyatroyu daha iyi yerlere getirdiler. Yaptıkları sadece sahneye çıkmak değildi; dünyaya açıldılar, çok iyi rollerde oynadılar ama sonrasında çıktın işte sahneye, boynuzların çıktı mı diye düşünüyorlar. Çok başarılı kadınlar var ve erkekler halen bunu hor görmeye devam ediyorlar. Tarihin her noktasında böyleydi, biz kadınlar olarak varlığımızı devam ettireceğiz. Çoğu kadın Afife Jale`nin kim olduğunu bilmiyor. Bir kadınsın, kadınlık haklarını savunuyorsun ama afife jalenin ne savaşlar verdiğini bilmiyorsun. Sanat alanında özellikle, kadınlık sanata engel olamayacak bir yer ama çok az örneği var ve halen çoğu yazarlar erkek veya kadın komedyenler; kadınlar komik değil diyorlar. Halbuki kadınların iletişim gücü daha yüksek. Bence tamamen dini baskı, erkeklerin zihniyetinin baskınlığı yüzünden biz tamamen aşağıda kaldık, bunun için çok fazla kadın çaba verdi ve çaba vermeye devam etmek zorundayız. Misal kadın yönetici; kadın yöneticiliği bir başarı olarak görüyorlar, ben sadece yöneticiyim, sırf kadınlığımdan dolayı başarılı görme beni, mesleğimi iyi yaptığım için beni başarılı gör, bunları artık aşmamız gerekiyor.`` şeklinde konuştu.
``Ben kadın olduğum için yargılanmak istemiyorum``
``Ben dinimle bu ülkede yargılanmak istemiyorum ya da kadın kimliğimle yargılanmak istemiyorum, sadece bir olay yaşandığında oradaki davranışımla yargılanmak istiyorum`` diyen Uyanık; ``Aynı zamanda birçok erkek var ki kadın ya da erkek ayırmadan sadece işe bakıyor, keşke daha fazla olsalar. Eski patronum bana şu şekilde davranıyordu; birçok iş veriyor bana, birçok insanla iletişim halindeyim, telefondan beni arayıp `kızım benimle konuşurken bir başkasıyla konuşmayacaksın`, bana kızım diye hitap ediyor ve sen ona hiçbir şey diyemiyorsun çünkü bir şey desen o daha şiddetli bir şekilde sana geriş dönüş yapacak, ben ne dersem onu yapacaksın diyor. Adam zaten mafya gibi bir şey, içinden bana zarar vermek isteyebilir diye düşünüyorsun, benim kim olduğumun hiçbir önemi yok, insanlara zarar veren bir tip neden bana zarar vermesin ki? Bunun endişesini yaşadım ve orada kalmak istemedim. Aslında olay çok basit, yasalar bile bunu belirlemiş. İş hukuku dersi gördüm; kadınların maden işlerinde çalışması yasak çünkü biyolojik olarak yeterli değiliz bu konuda, keşke erkekler de çalışmak zorunda kalmasa bu alanda ve yasal olarak kadınlar tamirci olamaz diye bir şey yok. Ama sen tamirhanede kadın gördüğün zaman ağzının suları akıyor, aslında toplumsal bir problem ve aşılması gerekiyor. Olay bu kadar basitken erkekler bu durumu zorlaştırıyor, zorlaştırdıkları için kadınlar yüzyıllardır hep geri planda kaldı. Şu anda ekonomik durumumuz, toplumsal yetersizlik, vizyonsuzluk, gençliğin bu durumda olması tamamen bu zihniyetten kaynaklı; o bağnaz, o yobaz, o dar görüşle alakalı. Düşündüğün zaman cumhuriyetin kurulduğu tarihlerde kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi, çok iyi, tamam. Benim ülkemin yöneticisi bile kadını sembolik bir varlık olarak görüyorken ben ne yapabilirim ki? Keşke nasıl bu şekilde düşünebilirsin demek isterim. Siyasi olarak da kadınlar çok birbirinden ayrılıyor, zaten temelde siyasi olarak bu kadar hor görülmesek belki de şu an bu durumda olmayacağız. Bizim ülkemizde yaklaşık yirmi yıldır din siyaseti yapmaya çalışıyorlar, bizim kadınlarımız şu an mutsuzsa temelinde kesinlikle siyasi olaylar var çünkü yasal olarak baktığımız zaman ben haksız çıkıyorsam onlar da beni hor gördüğü için çünkü din siyaseti yapıyorlar, ben dinimle bu ülkede yargılanmak istemiyorum, ben kadın kimliğimle yargılanmak istemiyorum, sadece bir olay yaşandığında oradaki davranışımla yargılanmak istiyorum. Ben haksızsam haksız olayım, kadın olduğum için daha zayıf görünmeyeyim, yanlış yaptığım için yargılanayım. Beni mini etek giydiğim için yargılamayın. Bence kadınların mutsuz olmasının temelinde din siyaseti var.`` dedi.
(Dilan Kaynak)