Çanakkale’de kordon boyunda, tüm telaşeler sırtımda, bir bekleyiş içerisindeyken, bir ağacın altında olanca dinginliğiyle kuş yemi satan Egecan’ı gördüm. O da beni görmüş olacak ki, ‘Abla, yem almak ister misin?’ diye seslendi. Denizi de derdime hemhal etmeye ara verip, onunla sohbet etmek için yanına yaklaştım. Egecan bana, büyük ihtimalle bilmeden, gündelik dertlerimi bir kenara bırakmayı hatırlatarak, yüzüme bir tebessüm kondurdu. Sohbetimizin ardından, haberini yapmama da müsaade etti.
Egecan, 5 kardeşin ortancası. Okumayı çok seviyor, geçtiğimiz dönem takdir getirdiğini söylüyor. Ailesine yardımcı olmak için Çanakkale Merkez’deki kordon boyunda yakınlarındaki kuşlar için 1 senedir yem satıyor. Ahmet Abisinin avcı türü köpeği ve en yakın arkadaşı Sanço da her gün ona eşlik ediyor.
Egecan, kuş yemi satmaya nasıl başladığını şöyle anlatıyor: “Kuşları beslemek isteyince aklıma geldi. Çalışmayı seviyorum. Çanakkale’yi de çok seviyorum. Hayvanların hepsini çok seviyorum. Benim iki tane kedim de var. Biri tekir, biri sarman. Onları bebekken, gözleri kapalıyken sahiplendim. Annem biberon ile besledi. Şimdi çok büyüdüler, benimle oynuyorlar.”
Egecan, okumanın önemli olduğunu, okunmazsa adam olunmayacağını söylüyor. Üniversiteye gitmek istiyor, "Okulu komple bitireceğim. Yine hayvanlara bakarım ama polis olmak istiyorum” diyor.
En sevdiği rengin mavi olduğunu söyleyen Egecan, “Çünkü gökyüzünün rengi… Yeşili de çok seviyorum, doğanın renklerini seviyorum” diyerek, doğaya olan sevdasını tekrar vurguluyor.
Egecan, yem satarken karşılaştığı en ilginç olayın ise, denize düşenleri görmek olduğunu söylüyor. “Bazen yerler kaygan oluyor bu yüzden dikkat etmeyen insanlar denize düşüyor." diyor.
Egecan, insanlara bir mesajı olduğunu ekleyerek, “Hayvanlara çok iyi davransınlar, çevreyi temiz tutsunlar” ifadeleriyle toplumsal bir noktaya parmak basıyor. Egecan, hayvanlara ve çevreye duyarlı bir çocuk, umudun kuşlarının onun hep yanında olması dileğiyle...
(SEVİ GÖZAY UĞURLU)