Artan et fiyatları sebebiyle evlerde etin kokusu dahi duyulamazken, TÜİK’in son 9 aydaki et ithalatı ve üretimi istatistiklerini paylaşan, Tarım Dünyası yazarı Ali Ekber Yıldırım, et ithalatıyla ilgili önemli bilgiler paylaştı. Türkiye’nin son 9 ay içerisinde et ithalatında zirve yaptığını belirten Yıldırım yazısında, depoların ve ahırların et fazlasıyla dolduğunu ancak bunun et fiyatlarına yansımasının engellendiğini belirtti. Fiyatlardaki artışın devam ettiğini ifade eden Yıldırım, et ve canlı hayvan fazlasının ihraç edileceğini söyledi. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Tüketici Koruma Derneği (TÜKODER) Başkanı Ali Rıza Berkit, et fazlası olmasına rağmen, vatandaşın pahalı et yemeye devam etiğini belirtti. İthal hayvandan kaynaklı üreticinin üretimi durdurmak zorunda kaldığını dile getiren Berkit, önümüzdeki yıllarda damızlık hayvan üretimi olmamasından kaynaklı et ve süt fiyatlarında daha ciddi artışlar yaşanabileceğini ifade etti.
“Hoyratça yapılan ithalatla, ahırlar canlı hayvanla doldu”
TÜİK verilerini paylaşan Yıldırım, hoyratça yapılan ithalattan kaynaklı yaşanan olumsuzlukları sıralayarak; “TÜİK verilerine göre, bu yılın ilk 9 aylık döneminde geçen yıla göre büyükbaş ve küçükbaş hayvan ithalatı yüzde 130 arttı. Geçen yıl ilk 9 ayda 633 bin baş olan canlı hayvan ithalatı bu yıl aynı dönemde 1 milyon 457 bin başa ulaştı. Et ithalatı ise 2 bin tondan 23 kat artışla yaklaşık 46 bin ton oldu. İthalat nedeniyle üretici hayvanını, etini değerinde satamadı. Zarar etti. Çok sayıda üretici hayvancılığı bıraktı. İthalatı yapan küçük bir azınlık ise köşeyi döndü. Servetine servet kattı. Gelinen noktada plansız ve hoyratça yapılan ithalat sonucunda depolar etle, ahırlar kesilmeyi bekleyen hayvanlarla doldu” dedi.
“Üreticinin kırmızı et satması engelleniyor”
Üç market zincirine ithal kaynaklı ‘ucuz et’ sağlanarak kasap esnafının, üreticinin kırmızı et satmasının engellendiğini belirten Yıldırım; “Ekonomik krizle birlikte alım gücü düşen tüketici et alamadığı için depolarda stoklar oluştu. Hayvanlar kesilemiyor. Talep yok. Bugünlerde Tarım Bakanlığı, Et ve Süt kurumu, Hayvancılık genel Müdürlüğü ve iş adamları aracılığıyla ithalat fazlası canlı hayvan ve karkas etin ihracatı için pazar aranıyor. Et ve Süt Kurumu depolarında yaklaşık 20 bin ton kırmızı et var. Sadece Et ve Süt Kurumu’na hayvanını kestirmek için başvuran besicilere en erken Şubat 2019’a gün veriliyor. Kesilmek üzere gün verilen 300 bin baş hayvan var. Özetle, hayvancılıkta uygulanan ithalat politikası resmen iflas etti. Türkiye üreterek değil, ithal ederek et ve hayvan ihracatçısı olacak. Türkiye, Ağustos 2010’dan Ağustos 2018’e kadar toplam 7 milyar dolar değerinde canlı hayvan ve kırmızı et ithalatı yaptı. Bu yılın ilk 9 ayında ise ithalat zirve yaptı. O kadar abartıldı ki, depolar etle, ahırlar hayvanla doldu. İthalat fazlası kırmızı et ve canlı hayvanları ihraç edecek pazar aranıyor” dedi.
“Et üretimi ve tüketimi ile ilgili ciddi sorunlar yaşıyoruz”
Konuyla ilgili açıklamada bulunan Berkit, ithalatın önüne geçilip üretim desteklenmez ise daha büyük sorunların çıkacağını ifade ederek; “Önemli bir gıda maddesi olan et üretimi ve tüketimi ile ilgili ciddi sorunlar yaşıyoruz. Yapılan araştırmalarda ülkemizde et fazlalığının olduğu gözleniyor. Bu da düzensiz ithalat yapılmasından kaynaklanıyor. Bu anlamda üreticilerin de bunları satmakta güçlük çektiğini, düzensiz ithalatın yapılmasından dolayı da depoların etle dolu olduğunu öğreniyoruz. Yapılan araştırmalarda ithal edilen etlerin yeniden ihraç edilmek istendiğini ve bunların İran`la bağlantılı kurulduğunu duyuyoruz. Et fazlalığına rağmen, tüketicilerin et tüketemediğini de görüyoruz. Et fiyatları düşmedi. Stoklar çok yüksek ancak fiyat düşmediği için tüketim hala çok az. Her ne kadar ‘kişi başına 15 kilo et düşüyor’ denilse de kişi başına bu kadar et tüketilemiyor. Bu anlamda hükümetin ithalat politikasını yeniden gözden geçirip, üreticilerin desteklenmesi gerekir. Biz de bile, Çanakkale`de hala süt ineklerinin kilosunun 17 liraya kesildiği ile ilgili üreticilerden bilgiler geliyor. Ödemelerinin de mayıs aylarında ve çekle yapılabileceğini tespit ettik. Bu anlamda hızlı bir şekilde yerel üreticilerin desteklenmesi, yem fiyatlarının düşürülmesi gerekiyor. Bunun için ülkemizde yem üretilmesi, yani yemde de ithalatın sonlandırılması lazım. Bu durum süt fiyatlarını da etkiliyor. Bir altmış, bir yetmiş lira olan süt fiyatları, bu anlamda düşük olduğu için süt hayvanları kesiliyor. Üretim olmayınca, buzağı üretimi olmayınca et fiyatları da artacak süt fiyatları artacak” dedi.
(Eren Aşnaz)