havadurum

Turizm Haftasına Kazdağları damgası

Pazartesi günü başlayan 36. Turizm Haftası etkinliklerinde en çok tartışılan konu Kazdağları oluyor. Televizyon ekranlarında ve panellerde turizm sorunları masaya yatırılırken; Kazdağları meselesine hiç kimse duyarsız kalmıyor. İşte dün de Prof. Dr. Türkan Saylan Belediye Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen panelde ortaya çıkan görüşler...

490
“Maden yasası dağımızı hançerliyor”
Kaz dağlarının çok değerli bir miras olduğuna dikkat çeken Çanakkale Tarih ve Kültür Vakfı Baş-kanı Muzaffer Bayraktar; “Kaz dağlarının bize verdiği çok önemli nimetler var. Maden arama ile ilgili olumsuzluklarla karşı karşıyayız. Kaz dağları hem tarım hem de botanik bahçesi. Maden yasası dağımızı hançerliyor. Kaz dağları bölgesinde doğal kaynak envanterini çıkarmalıyız. O bölgede bir haftalık bir gezide 65 adet antik kent gördük. Kültürel mirası geleceğe taşımalıyız. Ulusal ve uluslar arası alanda herkes bu mirasa destek vermelidir. Kaz dağlarının suyu, tarımı ile beslenip, oksijeni ile yaşam kalitesini arttırıyoruz” dedi.
 
“Kaz dağları bir azınlığın çıkarı uğruna katlediliyor”
Bölgedeki maden çalışmasının bir an önce durdurulması gerektiğini ifade eden Küçükkuyu Belediye Başkanı Cengiz Balkan; “Kaz dağları son çıkan düzenlemeler, yasalarla bir gurup azınlığın esareti altına giriyor. Adeta sıra dağlarımıza geldi. Kaz dağlarına yapılan bu muamele insanın içini acıtıyor. Kaz dağları ABD’li Kanadalı şirketlerin kullanımına açıldı. Ulus ötesi şirketler dünya kaynaklarını paylaşma yarışına girdiler. Kaz dağları sadece Türkiye için değil dünya içinde bir doğa harikasıdır. Bitki örtüsü, akarsu, antik kentleri ile en önemli doğa harikasıdır” dedi.
 
“Turizmci dostlar daha mücadeleci olmalılar”
Kaz dağlarında yaşanan felakete dikkat çeken Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, turizmcilerin böylesine bir mücadelede çevrecileri yalnız bıraktığını ifade etti. Hicri Nalbant şunları söyledi; “Kaz dağları 2.5 milyon insanın temiz su kaynağıdır. Kaz dağları bütünlüğü koru-nan en önemli orman alanlarından bir tanesidir. Çok değerli ürünler yetişmektedir. Ama böylesine değerli bir alanda çok uluslu tekeller ruhsat alarak maden sondajına başladı. Kaz dağlarının önemli bölümü delik deşik oldu. Çıkan maden anlamında devlete ciddi bir katkı vermiyorlar. Üretilen zenginleştirilmiş altını yurt dışına çıkartıyorlar. Bizden 314$ olarak çıkıyor tekrar ülkemize 1700$ olarak giriş yapıyor. Keşke bizim altınlarımız yerinde kalsa da vahşi sömürüye maruz kalmasak” dedi.
 
“Devlet yanlış yapıyor”
Kaz Dağları konusunda siyasetçilere yanlış yaptıklarının daha gür bir sesle ifade edilmesi gerektiğin belirten TÜRSAB Çanakkale İl Temsilcisi İsmet Balkan; “Kaz dağları Türkiye de değil İsviçre de olsaydı. Bu arama çalışmaları da Alpler`de yapılsaydı, acaba ne olurdu? Hükümet yerinde durabilir miydi? Yurt dışında bu konu Alpler için söz konusu olsaydı kıyamet kopar kimse cüret edemezdi” dedi.
 
“Çevrede parçalı duruş olmaz”
Çanakkale İl Kültür Turizm Müdürü Şinasi Haznedar ise panelde konuşanların daha geniş bir bakış açısıyla seslendi; “Kaz dağlarına yaptırmayız, dokundurmayız diyenlerin çözüm önerisi de olmalı. Hiç altın, gümüş, kuvars çıkarmayacaksak, hiç gölet baraj yapılmayacaksa birilerinin bunun nasıl yapılacağı konusunda çözüm önerisi olmalı. Turizmle bu çalışmaların bağı kurulmalıdır. Turizm-ciyseniz bu maden arama çalışmalarına, doğa tahribatına karşı çıkmalısınız. Kaz dağları turistik materyal olduğu için mi maden aranmasına karşıyız? Turizm bölgesi olmasa karşı çıkmayacak mıydık? Böyle diyorsak çifte standart içerisindeyiz. Turizm bölgesi olmasa duyarsız mı kalacağız. Parçalı bir duruş olmaz” diye konuştu.
 
 
36. Turizm Haftası’nda Kaz dağları konulu panel gerçekleştirildi. Prof. Dr. Türkan Saylan Belediye  Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen panelin oturum başkanlığını Çanakkale Tarih ve Kültür Vakfı Başkanı Muzaffer Bayraktar yaparken panelde, Küçükkuyu Belediye Başkanı Cengiz Balkan, Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, TÜRSAB Çanakkale İl Temsilcisi İsmet Balkan, Çanakkale İl Kültür Turizm Müdürü Şinasi Haznedar birer konuşma yaptılar. Konuşmalarda kaz dağlarında yaşanan gelişmelere dikkat çekildi.
 
“Maden Yasası dağımızı hançerliyor”
Kaz dağlarının çok değerli bir miras olduğuna dikkat çeken Çanakkale Tarih ve Kültür Vakfı Başkanı Muzaffer Bayraktar ; “Kaz dağlarının bize verdiği çok önemli nimetler var. Maden arama ile ilgili olumsuzluklarla karşı karşıyayız. Kaz dağları hem tarım hem de botanik bahçesi. Maden yasası dağımızı hançerliyor. Kaz dağları bölgesinde doğal kaynak envanterini çıkarmalıyız. O bölgede bir haftalık bir gezide 65 adet antik kent gördük. Kültürel mirası geleceğe taşımalıyız. Ulusal ve uluslar arası alanda herkes bu mirasa destek vermelidir. Kaz dağlarının suyu, tarımı ile beslenip, oksijeni ile yaşam kalitesini arttırıyoruz” dedi.
 
“Kaz dağları bir azınlığın çıkarı uğruna katlediliyor”
Bölgedeki maden çalışmasının bir an önce durdurulması gerektiğini ifade eden Küçükkuyu Belediye Başkanı Cengiz Balkan;  “Kaz dağları son çıkan düzenlemeler, yasalarla bir gurup azınlığın esareti altına giriyor. Adeta sıra dağlarımıza geldi. Kaz dağlarına yapılan bu muamele insanın içini acıtıyor. Kaz dağları ABD’li Kanadalı şirketlerin kullanımına açıldı. Ulus ötesi şirketler dünya kaynaklarını paylaşma yarışına girdiler. Kaz dağları sadece Türkiye için değil dünya içinde bir doğa harikasıdır. Bitki örtüsü, akarsu, antik kentleri ile en önemli doğa harikasıdır” dedi. Balkan şunları söyledi; “ Kaz dağlarının bir özelliği de kapitalizmi kışkırtan maden rezervleridir. Maden zenginliği nimettir ama bu madeni çıkarıp değerlendirme akıllıca yapılmalıdır. Bu alanda da plansızlık sergileniyor. En akıl dışı, % 100 aleyhimize sonuç verecek işler yapılıyor. Kaz dağları bir azınlığın çıkarı uğruna katlediliyor. Kaz dağları, marda dağı ölüm kalım savaşı veriyor. Altın uğruna bin yıllık ida dağını yok ediyorlar. Ahtapot gibi kollarını her yere sokan makineler ağaçları yok ediyorlar. Dağlar bu gidişle cehennem dağları haline gelecek. Bölgedeki maden çalışması bir an önce durdurulmalıdır. Hiç kimse doğa katliamına karşı sessiz kalmamalıdır.”
 
 
“Turizmci dostlar daha mücadeleci olmalılar”
Kaz dağlarında yaşanan felakete dikkat çeken Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, turizmcilerin böylesine bir mücadelede çevrecileri yalnız bıraktığını ifade etti. Hicri Nalbant şunları söyledi; “Kaz dağları 2.5 milyon insanın temiz su kaynağıdır. Kaz dağları bütünlüğü korunan en önemli orman alanlarından bir tanesidir. Çok değerli ürünler yetişmektedir. Ama böylesine değerli bir alanda çok uluslu tekeller ruhsat alarak maden sondajına başladı. Kaz dağlarının önemli bölümü delik deşik oldu. Çıkan maden anlamında devlete ciddi bir katkı vermiyorlar. Üretilen zenginleştirilmiş altını yurt dışına çıkartıyorlar. Bizden 314$ olarak çıkıyor tekrar ülkemize 1700$ olarak giriş yapıyor. Keşke bizim altınlarımız yerinde kalsa da vahşi sömürüye maruz kalmasak. Tonlarca tıkla bizi baş başa bırakacaklar. Siyanürle altın çıkarılmasına karşıyız. Çevreye duyarlı teknoloji olursa belki bu konu o zaman düşünülebilir. Lapseki, şahinli köyü suları çamur akıyor. Çan , Kızılelma çamur akıyor. Bu suları içen halkımız hata oluyor hayvanları ise ölüyor. Köyler yaşanamaz hale geliyor. Köylüler şimdi damacana suları içiyor. Son günlerde devlet kolluk güçleri halkın üzerine gönderiliyor. Maden şirketi taraftarları, Kanadalılar rahatlıkla köye girebiliyorlar. Vatandaş giremiyor. Yüzlerce kişi giremiyor. Kaz dağlarında felaket yaşanıyor. Yoksul insanlar üzerinde baskı uygulanıyor. Bu sorunu bu şekilde çözemeyiz. Turizmle uğraşan dostlar bu güne kadar gerekli önemi vermedi. Kaz dağları yoksa Çanakkale yoktur. Çanakkale yoksa turizmde yok demektir. Turizmci dostlar daha mücadeleci olmalılar. Bizim altın tekellerine vereceğimiz bir gram suyumuz yok.”
 
“Devlet yanlış yapıyor”
Kaz Dağları konusunda siyasetçilere yanlış yaptıklarının daha gür bir sesle ifade edilmesi gerektiğin belirten TÜRSAB Çanakkale İl Temsilcisi İsmet Balkan; “Kaz dağları Türkiye de değil İsviçre de olsaydı. Bu arama çalışmaları da Alp’ler de yapılsaydı, acaba ne olurdu? Hükümet yerinde durabilir miydi? Yurt dışında bu konu Alp’ler için söz konusu olsaydı kıyamet kopar kimse cüret edemezdi” dedi. Balkan şunları söyledi; “Kaz dağları yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Böyle giderse kaz dağlarında turizm hareketi bitecektir. Turizmci olarak bu konuya duyarlı olmamak mümkün değil. Ama ne yaparsanız yapın karşı rüzgar var. Katliamı yapanlar rahat olmamalı. Duyarlı olmalıyız. Bugünler de yapılacak çok şeyler var. Turizm olacaksa önce doğa temiz olmalı. Turizmciler ellerinden geleni yaptılar. Mücadeleye devam ediyoruz. Çalışmalar bir şekilde durdurulmalı ve turizm konuşulmalıdır. Kaz dağlarında antik kentler için arkeologlar görevlendirilmeli onların kazısı yapılmalıdır. Devlet yanlış yapıyor. Kaz dağları ile ilgili yeni politikalar oluşturulmalıdır. Siyasetçilere yanlış yaptıklarını daha gür sesle söylemeliyiz. Çanakkale’nin de içinde bulunduğu kuzey ege destinasyon olmalı.”
 
“Çevrede parçalı duruş olmaz”
Kaz dağlarına duyarlılık oluşturulurken Çanakkale İzmir karayolundaki taş ocaklarına kepezdeki doğa evlerine neden kafa çevrilmediğini soran Çanakkale İl Kültür Turizm Müdürü Şinasi Haznedar; “. Ben bunu çifte standardın Allah’ı olarak görüyorum” dedi. Çanakkale İl Kültür Turizm Müdürü Şinasi Haznedar şunları söyledi; “Kaz dağlarına yaptırmayız, dokundurmayız diyenlerin çözüm önerisi de olmalı. Hiç altın, gümüş, kuvars çıkarmayacaksak, hiç gölet baraj yapılmayacaksa birilerinin bunun nasıl yapılacağı konusunda çözüm önerisi olmalı. Turizmle bu çalışmaların bağı kurulmalıdır. Turizmciyseniz bu maden arama çalışmalarına, doğa tahribatına karşı çıkmalısınız. Kaz dağları turistik materyal olduğu için mi maden aranmasına karşıyız? Turizm bölgesi olmasa karşı çıkmayacak mıydık? Böyle diyorsak çifte standart içerisindeyiz. Turizm bölgesi olmasa duyarsız mı kalacağız. Parçalı bir duruş olmaz. Her yerdeki maden aranmasına karşı durulmalı. Kaz dağlarında karşıyız ama yapılan baraj ve göletlere bir şey denmiyorsa bunu açıklamalısınız. İzmir de üç bin yıllık antik kent sular altında kalacak. Barajlar masum mu? Flora, fauna yok olmuyor mu? Taş ocakları çok mu masum? Çimento üreten sanayi kuruluşunun kaz dağlarında maden arama çalışması yapan girişimden çevreci hassasiyeti ile bakınca daha mı masum? Sahil dolgusunu yapın diye emperyalistler mi söyledi.  Yat limanı yapılırken dolgu alanları yaratılıyor. Yaşam alanı daraltılıyor. Hizmet vaadi ile gizlenerek masum hale getiriliyor. Doğal varlıkları tabiatın bir parçası olması sebebiyle korumalıyız. Bu olayları kolaycı bir şekilde emperyalizme yıkamayız. Bunları yabancı yapınca kötüye yerli yapınca masumiyet mi kazanacak? Kaz dağlarına duyarlılık oluşturulurken Çanakkale İzmir karayolundaki taş ocaklarına kepezdeki doğa evlerine neden kafa çevrilmez. Ben bunu çifte standardın Allah’ı olarak görüyorum. Kordon boyu granittir, saatte kuvars vardır,
Paylaş