Tuğrul Aksoy anılarını paylaştı
04 Temmuz 2012 Çarşamba günü Tuğrul Aksoy “Karşı Yaka ile Deniz Ulaşımı Üzerine Anılar” sohbet konusu ile Kent Müzesi`nin konuğu oldu.
Kent Müzesinin konuğu olarak anılarını paylaşan Tuğrul Aksoy aynı zamanda kentin gelişimi noktasında da bilgiler vererek çocukluk ve gençlik yıllarının Çanakkale’sini anlattı. Gençliğinin ilk yıllarında Kordon’daki yalıların önünden uzanan küçük iskelelerin ucundaki ahşap direkler üzerine kurulu deniz hamamlarından bahsetti. Buralarda bayanların rahatça denize girdiklerini ifade ederken bugün kordonda yer alan Belediye Sosyal Tesislerin önüne denk gelen kumsaldaki plajı hatırlattı.
Ardından Necip Paşa Camii’nden sonraki askeri saha içerisinde kalan Mecidiye Tabyası’nın kuzeyinde yer alan plajdan da kentlilerin serbestçe yararlandığını ifade etti. Ardından yaşam içinde farkına varılmadan bu alanların tek tek kaybolduğuna değinen konuğumuz önce yalıların önünün doldurularak deniz ile ilişkilerinin kesildiğini ve bu gün eski fotoğraflarda gördüğümüz ahşap direkler üzerinde yükselen deniz hamamlarının kaybolduğunu, farklı zamanlarda yavaş yavaş doldurulan kordon ile yaya yollarının genişlerken kumsalın dolayısı ile plajın kaybolduğunu, 1980’den sonrada Mecidiye Tabyası’nın yanındaki plajlarında kentliye kapatıldığında artık denize girilecek bir yerin kalmadığını söyledi. Kentteki bu plajların kaybolması ile kentlinin deniz için yararlandığı Kilitbahir’de bulunun Havuzlar ve Zargana mevkilerinin daha yoğun talep görmeye başladığını ifade etti.
Doğum yerinin Kilitbahir olduğunu hatırlatan Tuğrul Bey, Kilitbahir’in Eceabat’a bağlı bir köy olmasına rağmen aslında Çanakkale’nin mahallesi gibi olduğunu, tüm ihtiyaçlarını kaleden karşılayan Kilitbahirlilerin pek çoğunun işini de Çanakkale`de olduğunu belirtti. Bu nedenle de geçmişten bu güne deniz ulaşımının çok önemli olduğunu, kürekli ve yelkenli tekneler ile başlayan ulaşımın teknoloji ile gelişen tekneler ile devam ettiğini belirtti.
Sohbetin bu bölümünde çocukluğunun da geçtiği Kilitbahir’den, Kilitbahir’in karşı yakası Çanakkale ile olan deniz ulaşımından da bahsetti. İlk motorlu tekne denemesinin babasının merakı ile monte edildiğini,“Garip” adlı bu teknede çok da başarı elde edilmese de sonradan bu uygulamanın gelişerek sürdüğünü bu girişiminde kendisi için özel bir anlam içerdiğini paylaştı. Tuğrul Bey, özellikle yelkenli gemiler zamanında teknelerin dalgalar arasında kaldığı zamanlarda denizden korkan kadınların “yetiş ya Cahidi Sultan Hazretleri” yakarışlarının hafızasında tatlı bir anı olarak yer ettiğini söyledi.
Babasının denizle olan ilgisini pek çok anısı ile birlikte paylaşırken sisin boğazı tamamen kapladığı, iki yakanın birbirini göremediği bir günde her şeye rağmen denizde ulaşımını sürdürme çabalarını paylaşırken babası ile birlikte yaşadığı bir anısını; “Çanakkale’den Kilitbahir’e geçiyorduk, kaptan boğazda bir tur attı ama geldiğimiz yer Çimenlik Kalesi fenerinin önü oldu, bir tur daha attı yine aynı sonuçla karşılaştık. En sonunda babam teknenin dümenine geçti ve bir sefer de Kilitbahir limanına vardık.” şeklinde anlatarak paylaştı. Karşı yaka ile ulaşımda bir can kaybı yaşanmadığını 1960’larda yaşanana araba vapuru kazasında da bir can kaybı hatırlamadığını belirten Tuğrul Bey Dumlupınar kazasının ise kent hafızasında büyük etki yaptığını aynı dönemde bir deprem yaşanmasın a rağmen depremin bu kaza nedeni ile unutulduğunu ifade etti.