Tohum Sandığı, geçmişin hazinesini gelecek için saklıyor

2346

 1900’lü yılların başlarında Çanakkale’nin en önemli yaşamsal ihtiyacına hizmet eden bina, bugün ise gelecek için yine bir yaşamsal amaca hizmet ediyor. O yıllardaki su ihtiyacını karşılayan deponun bulunduğu ve bu deponun idari binası olarak kullanılan bina 2015 yılında restore edilerek yerel tohumları, ‘saklama, çeşitlendirme ve gelecek nesillere aktarma’ görevi ile ‘Tohum Sandığı’ olarak hizmet vermekte. Tohum Sandığı’nın kurulmasında ki en büyük amaç, ‘Sağlıklı ve genetiği bozulmamış tohumları’ gelecek nesillere aktarmak. Kurulalı bir yıl olmasına rağmen Tohum Sandığı’nda kısa süre içerisinde yüzü aşkın tohum çeşitliliği sağlanmış durumda. Bu tohumları saklamakla kalmayan Tohum Sandığı’nda aynı zamanda, ‘ülke çapında ve bölgede yetişen veya yetişmiş yerel tohumları tohum bankasında muhafaza ederek gelecek nesillere sağlıklı ve doğal genler bırakmak, eğitim kurumları ile iş birliği yaparak teorik ve uygulamalı dersler vererek doğa bilinci oluşturmak… vs’ gibi birçok misyon da yerine getirilmekte. Bu misyonları gerçekleştirebilmek için Çanakkale Belediyesi tarafından Esenler’de yaklaşık 11 bin metrekarelik üretim çiftliği tasarlandı.  Tohum Sandığı’nın gelecek için ‘hazine’ değeri taşıyan bu görevini ise Ziraat Mühendisleri İbrahim Battal ve Esra Örnek yerine getiriyor. Battal ve Örnek yalnızca tohumları takas edip, saklamakla kalmıyor aynı zamanda tohumları ekerek, unutulmaya yüz tutmuş meyve ve sebzeleri de üretmeye devam ediyorlar. Tohum Sandığı’nı anlatan mühendisler Battal ve Örnek, ‘dünya tarımında birincil önceliğin ekonomik çıkarların olduğu ve birim alandan daha fazla ürün alabilmek için insan sağlığının ikinci plana atıldığı bir dönemden geçmekte olduğumuzu belirtiyorlar. Battal ve Örnek, genetiğiyle oynanmış, daha fazla ürün ve kazanç elde etme uğruna değişime uğramış tohumlarla,  insanlarda geri dönüşümü imkansız tahribatlar oluşturulduğunu ifade ediyorlar. Asli görevlerinin ise ‘büyük uluslararası tohum şirketleri tekeline girmiş, kapitalist görüşlerin hakim olduğu dünya görüşündeki tarım metotlarının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini anlamak ve anlatmak olduğunu dile getiriyorlar. Biyolojik ve ekolojik olarak yöremize uyumlu tohumların, nesilden nesile kaybolmadan aktarılması amacı ile kurulan Tohum Sandığı görevlileri Battal ve Örnek bu çalışmalarını anlattılar.

 
“Bilinçlenen kişilerde artış görüyoruz” 
Tohum Sandığı’nda yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Örnek, asıl amaçlarının yerli tohumları gelecek nesillere aktarmak olduğunu dile getiriyor. Kişilerin Tohum Sandığı’ndan yerli tohum alarak aynı zamanda bağışta bulunabileceğini aktaran Örnek; “Tohum Sandığı 2017 yılı 5 Mayıs’ta açıldı. Açıldığı günden beri burada çalışıyoruz. Buranın genel işlerini Park ve Bahçeler Müdürlüğü yürütüyor ama tohumların ne zaman ekilip ne zaman dikileceğine biz karar veriyoruz. Burada ki amacımız yerel tohumlarımızı koruyarak gelecek nesillere ulaşmasını sağlamak. Örnek verecek olursak bir kişi elinde yerli bir tohum varsa gelip bunu bize bağışlayabiliyor. Bizde kendilerine bağış yapabiliyoruz. Bunun da hiçbir ücreti yok. Genel olarak bunu soruyorlar ancak zaten yerel tohumların ticareti yasak. Bir kişi yerli tohumunu ‘ekecek yerim yok’ diyerek buraya gelip bağışta bulunabiliyor. Bu yıl ziyaretçilerimiz çok arttı. Bu durumda bilinçlenen kişilerinde artmış olduğunu görüyoruz. Bu, bizi mutlu ediyor. Köylü kesimde bile hep hibrit tohumlar var. Kişi araştırmış, gezmiş ancak yerel tohumunu verecek yer bulamamış. Artık buraya geliyorlar. Buraya geldikleri zaman bizde bahçelerinde ekebilecek kadar tohum bağışında bulunuyoruz” şeklinde ifade ediyor.
  
“Çocukların yerel tohumları öğrenmeleri lazım”
Örnek, En önemli şeyin gelecek nesillerin yerli tohumları ve bitkileri öğrenmek olduğunu belirtiyor. Çocukların birçok tohumu ve bitkiyi bilmediğini belirten Örnek; “En önemli şey çocukların yerel tohumları öğrenmeleri. Çocuklar apartmanlarda yaşadıkları için yerel tohumları bırakın, ağaçta yetişen meyveleri dahi tanımıyorlar. Buraya geldiklerinde sebzeleri soruyoruz. Bu hangi bitki dediğimizde farklı cevaplar veriyorlar. Bunların okullarda ders olarak verilmesi lazım. Burası onların tohumları ve bitkileri tanıması noktasında çok güzel bir ortam.  Aynı zamanda üreticilerin ve tüketicilerin belirli bir bilince gelmesini sağlamamız lazım. Bahçeden hibrit olan meyve ve sebzeye ‘seradan değil yerel’ diyorlar. Kendileri de aslında kavramları bilmiyorlar. İnsanların bu kavramları da bilmesi açısında iyi bir hizmet vermeye çalışıyoruz” diyor.
  
“İnsanın evrilmesi ile tohumun evrilmesi paralel”
Yerli tohumların insan sağlığı için de çok önemli olduğunu ifade eden Örnek, ‘atalık’ denilen tohumların insan sağlığı için en önemli temel besin maddesi olduğunu dile getiriyor. Örnek, yerli tohumların sağlık için önemini ise; “Hibritler daha önce yetişmedikleri için aldığımızda vücut tepki veriyor ve bu yüzden hastalık Oranlarında da artış oluyor. Vücut tanımıyor. Yani doğada olmayan bir şeyi yemiş oluyoruz. Ancak diğer türlü bunlar dada renkli ekildikleri için ve atalarımız da artık bunları yedikleri için genlerimize aktarmışlar. Bu yüzden yerel tohum vücudumuz için en sağlıklısı Yani insanın evrilmesi ile tohumun evrilmesi paralel. İnsan geni ile tohum geni birbirini tanıyarak bu günlere gelmiş” şeklinde ifade ediyor.
  
“Bölgemize adapte olmuş tohumları yerli tohum diye tabir ediyoruz”
Görevli mühendis Battal ise yerli tohumları yüzyıllardır kendi soyunu devam ettirebilen tohumlar olarak tanımlıyor. Tohum Sandığı’nda ki amaçlarını ise günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş tohumları muhafaza ederek, yaygınlaştırmak olduğunu belirten Erkek; “Yöremizde yetişen kendi soyunu devam ettirebilen yüz yıllar boyu yöremize ve bölgemize adapte olmuş tohumları yerli tohum diye tabir ediyoruz. Amacımızda kaybolmaya yüz tutmuş yerli tohumlarımızı elde edip, muhafaza ederek yaygınlaştırmak. Üretimde ve tüketimde yer almasını sağlamak. Bu anlamda farkındalık yaratıp, bunu yaygınlaştırmasını sağlamak. Bu bağlamda da 5 yaşında-14 yaşına kadar olan çocuk grupları genel olarak bizim ziyaretçi gruplarımız” diyor.
  
“Yerli tohum talep edenler, tadını ve kokusu bilen köylüler”
Battal, yerel tohumları en çok talep edenlerin yerli tohumu ekmiş, tadını ve koşunu bilen köylü kesim olduğunu dile getiriyor. Yerel tohumları bilen kesimde ciddi bir artış olduğunu ifade eden Battal; “Yerel tohumu bilenlerde ciddi bir gelişme var. Yani İnsanlarda farkındalık var. Buraya gelip bu tohumları isteyenler genel olarak yerli tohumları ekmiş, yetiştirmiş köylü insanlar. Çünkü onlar sağlık ve tat açısından yerli tohumun önemini biliyorlar. Daha önce ekmişler, tadını ve kokusunu almışlar. Yeni hibrit fidelerden yediği sebzelerin tadının birbirine benzediğini, çünkü aromasının olmadığını fark etmiş. Sağlık açısından da farkındalığını çok iyi biliyor. Bu yüzden hızlı bir şekilde ilk olarak köylerden bize tohum talebi ile gelenler oluyor. Aslında köylerden yerel tohum toplamamız gerekirken, tam tersi bir şekilde köylere tohum veriyoruz.  Tohum bağışlarının hepsini önermiyoruz. Deneme parseline alıp yerel tohum olduğunu, kıstaslarına uygunluğunu denetledikten sonra çeşitlerini sunuyoruz. Bu konuda bir yıl içerisinde ciddi bir güven yarattık. Buda bizi çok mutlu ediyor. Aynı zaman Çanakkale Belediyesi bünyesinde olması da bu niteliği arttırıyor.  Çünkü internet üzerinde bu tohumların takası söz konusu. Oralarda çok farklı tohumların karışımı yapılıyor. Birde denemeden yerli tohum olarak takasa sunuyorlar. Bu yanlış bir durum” diyor.
 
“Bu bizim ütopyamız, yerel tohumdan tekrar pazarlara ulaşmak”
Ulaşmak istedikleri en üst noktanın yerel tohumlardan üretilen sebze ve meyvelerin tekrar tezgahlardaki yerini almasını sağlamak olduğunu olduğunu ifade eden Battal, bu noktaya ise;  “Buradaki en önemli konu beslenme alışkanlıklarımızı neden yerel tohumlardan yapmamız gerektiği. Tohumların ne kadar yerel olduğundan ziyade insanlara bunu anlatmak lazım. Bu yüzdende duyurular, konferanslar, köy toplantıları ve okullar çok önemli. Bazı öğretmenler çok ilgili. Çocukların yerel bir tohumu diktikten sonra topraktan çıkışını izlemleri ve kafalarında oluşacak yerel tohum kıstası da çok önemli. Projelerimizin sonunda ulaşmak istediğimiz noktalardan bir tanesi de tüketiciler olarak bizler yerel pazara çıktığımızda yerel sebzelere tekrar ulaşabilmek. Asında biz üreticileri bilmeden hibrite yönlendirdik. ‘Bu neden acı, bu armut neden yamuk, bu domates neden düz değil…’ gibi sebeplerle yönlendirmiş olduk. Aslında sağlık açısından farkındalık yaratıp geriye dönüş sağlamak açısından tezgaha giden yüz kişiden altmış kişiye ‘ben yerel domates, karpuz, biber istiyorum…’ dedirtebilirsek bunu sağlayabiliriz. Bu bizim ütopyamız, ulaşabileceğimiz maksimum nokta bu. Bu noktaya ulaşabilmemiz lazım” diyerek gelinebileceğini söylüyor. 
 
“Üretimimiz genişleyecek”
Son olarak Esenler’de kurulacak çok geniş bir alanda yerel tohumun üretiminin artacağını belirten Battal;  “En değerli varlığımız, çocuklarımızın ve kendi sağlığımız. Bunun için aslında elimizde çok güzel bir imkan var. Kaybettiğimiz sağlık artık elimizden gitmiş oluyor. Son 30-40 yıldaki hastalanma otamalarında karşılaştırdığımızda direk beslenme alışkanlıklarımız ve yediklerimiz ile alakalı olduğunun görüyoruz. Ne kadar yediğimiz dil ne kadar sağlıklı yediğimiz ok önemli. Bizde bunu lanse etmek ve anlatmak istiyoruz.  Esenler Mahallesi’nde üretim parselimiz genişleme yapacak Esenler Mahallesi’nde on dekarlık bir alan üretim alanımız olarak tahsisi edildi. Bu dönmeden itibaren bu hafta o gün içerisinde orayı planlayıp. Fidelerin ekimini gerçekleştireceğiz. Yerel tohum üretimimiz genişleyerek devam edecek” dedi.  

Not: Bu yazı Çanakkale TROİA Dergisi’nin Haziran 2018 sayısında yayınlanmıştır. 
Şenol Güven
Paylaş