Transfer dönemi devam ediyor. UEFA`nın Finansal Fair-Play`ine takılmayan kulüpler kadrolarını akılcı nokta transferlerle güçlendiriyor. Son iki sezonun Şampiyonu Beşiktaş mevcut portföyünü korumak için çaba gösterirken, özellikle savunmasını garanti altına alarak, Dünya Yıldızı Pepe`yi renklerine bağladı. Arazi satıp, kulüp değiştirme döneminde atak davranan Galatasaray ise doğru transferlerle göz dolduruyor.
Fenerbahçe’ye gelince; geçmiş yıllardaki isabetsiz tercihlerle, hovardaca para harcayan Sarı-Lacivertli yönetim, bu kez EUFA kriterlerine takıldığı için borçlanarak da olsa gerekli transferleri yapamıyor. Yani önceki sezonların transfer faturasını ödüyor. Geçmiş yıllarda gol kralları çıkaran Fenerbahçe’de 2 sezondan buyana skorer bir santrafor yok. Ahı gitmiş, vahı kalmış Robin Van Persie’ye hala daha bel bağlamak yanlışlığına düşen Aziz Yıldırım ve arkadaşları, yaptıkları hatalarla kadro zafiyeti yarattıkları gibi, Türk futbolunu tanımayan tecrübesiz ya da yaşlı hocaları takımın başına getirerek, sıradan bir görüntü çizdiler. Son 4 yıldır Fenerbahçe o kadar prestij ve ivme kaybetti ki, bunları saymakla bitiremeyiz. Bu süreçte; Galatasaray 4, Beşiktaş 3 ncü yıldızını takarken, kadro zaafiyetli Fenerbahçe yerinde saydı. Zannetti ki derbi maçı kazanılarak, itibar elde edilecek. Şükrü Saraçoğlu Gösteri Merkezi’’nde tribünler boş, başkanın umru değil. Aziz bey, Fenerbahçe’yi Dünya Kulübü değil de, kendi kulübü sanmaya devam ettiği sürece Fenerbahçe’de erozyon büyüyecek, küçülme ise devam edecek. Yüreği Fenerbahçe aşkıyla dolu bunca potansiyelli Başkan adayı varken, kulübün tapusuna ipotek koyan Aziz Yıldırım’a sanki bu görevi ‘Allah’ verdi. Fenerbahçe’yi 50 yılı aşkın bir sürede takip ediyorum. Kesin inancım o dur ki, Sarı-Lacivertli takım bu zihniyetle 2017-2018 sezonunda da Şampiyon olamaz. Taraftarları da büyük hayal kırıklığı yaşar. Zirve yine Şampiyon Beşiktaş’la Galatasaray’a kalır. Başakşehir’i de göz ardı etmemek gerekir.