TBMM Dijital Mecralar Komisyonu, AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman başkanlığında toplandı.
Komisyonda "Dijital Gündemde Yaşanan Son Gelişmeler" tartışıldı. Komisyon Başkanı Yayman, dijital dünyanın yoğun bir gündemin içinde olduğunu, Türkiye ve dünyada inanılmaz bir sürecin yaşandığını belirtti.
Yayman, dijital bir çağın içinde yaşadıklarını, yasaklamalara, sansüre karşı olan bir hükümet olduklarını söyledi.
AK Parti döneminde atılan adımları anlatan Yayman, "Bu ağların, dijital mecralar, başta hukuksal ve yönetsel altyapısı olmak üzere Türkiye'ye gelmesi, faaliyet göstermesi, temsilcilik açması ve bir müzakere sürecinin yürütülmesi AK Parti'nin 22 yıllık iktidarı döneminde olmuştur. Türkiye, dünyada en fazla sosyal medya kullanan, takipçisi olan, abonesi olan ülkelerden bir tanesi." diye konuştu.
Yayman, dijitalleşme konusunun siyaset üstü, iktidar muhalefet gerilimine kurban edilemeyecek kadar önemli ve Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren bir konu olduğunu vurguladı. Dijitale sahip olanın geleceğe de sahip olacağını dile getiren Yayman, şöyle devam etti:
"Biz bu noktada bir taraftan özgürlüklerin sonuna kadar kullanılmasını ama aynı zamanda kamu düzeninin, çocuğun, bireyin korunması, veri mahremiyetinin sağlanması, dijital dünyada yargısız infazlara karşı hukukun ve kişinin korunması noktasında bir paradoksu beraberce yönetiyoruz. Sosyal medya ağlarının yeni özgürlük meydanları olmasını istiyoruz. Yasaklara karşıyız, tahammül ve müzakereci demokrasi içerisinde meseleleri ele almamız lazım.
Ancak son tahlilde geldiğimiz noktada sosyal medyanın yapıcı etkisi, yıkıcı etkisine göre daha zayıftır. Bunu hepimiz görüyoruz. Türkiye'de 20 milyon genç kardeşimizin olduğunu düşündüğümüzde, insanların günün 7 saatini internette, 3 saatini sosyal medyada geçirdiğini kabul ettiğimizde, aslında nasıl bir fırsatla ve nasıl bir tehditle karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz. Türkiye'nin yapay zekayı konuşması gerekirken birtakım içerikleri konuşması ve bunun üzerinden yeni bir kutuplaşmanın ortaya çıkması da gerçekten manidar bir durumdur."
Yayman, sosyal medya ağlarında cinsel suçlar, din karşıtlığı, nefret suçları, çocuk istismarı, aile mahremiyetinin istismarı gibi suçların işlendiğini bu nedenle bireysel özgürlükler ve kamu düzeninin sağlanması dengesinin çok önemli olduğunu vurguladı.
Türkiye'deki sosyal medya ağlarına üye olan abone sayısına ilişkin bazı rakamlar paylaşan Yayman, "Türkiye'de 2024 yılı ocak ayı itibarıyla X'in 20 milyon, YouTube'un 57 milyon, Instagram'ın 57 milyon ki muhtemelen son dönemde yapılan tartışmalarla 60 milyona çıkmıştır. TikTok'un 37 milyon, Facebook'un 34 milyon, LinkedIn'in 16 milyon takipçisi var. X'te dünyada 7'inci, Youtube'da 11'inci, Facebook'ta 15'inci, TikTok'ta 10'uncu, Instagram'da 5'inci, LinkedIn'de ise 13'üncü sıradayız." diye konuştu.
Yayman, Instagram'ın tekrar erişime açılmasını değerli bulduklarını, bu süreçte yoğun diplomasi içerisinde bulunduklarını belirtti. Oyun mecralarıyla ilgili tartışmalara da değinen Yayman, şunları söyledi:
"Adana Mahkemesi'nin verdiği karara hepimiz uymak zorundayız. Türkiye bir hukuk devletidir. Bizim dijital mecralar için söylediğimiz mesele şudur; Siz Berlin'de, Paris'te, Londra'da Washington'da, Viyana'da hangi hukuka uyuyorsanız o ülkenin yasalarına ne derece saygı gösteriyorsanız Türkiye'de de buna uymak zorundasınız. Bu ricamızı söylüyoruz. Bunu da bir ast üst ilişkisiyle değil, bir yönetişim anlayışı içerisinde, bir karar alma sürecinin paydaşları olarak dile getiriyoruz. Ayrıca TikTok meselesi çok konuşuldu, tartışıldı. Biz kesinlikle yasaklamalara, sansüre karşıyız. Zaten bu platformları Türkiye'ye davet eden, bunun her türlü hukuksal, yönetsel, dijital, teknolojik altyapısını kuran bir hükümetiz. Ancak biz Türkiye'yi sokakta bulmadık ve kendini yasamanın, yargının üzerinde gören anlayışı asla kabul etmiyoruz. Kendisini demokrasinin üzerinde gören ve yeni bir din, yeni bir ideoloji vaaz etme durumunda olan ve ulus aşırı dijital ağların kendilerini dokunulmaz ve bütün hiyerarşilerin üzerinde görmelerini, böyle davranmalarını asla tasvip etmiyoruz, onaylamıyoruz."
Yayman, Türkiye'de faaliyet gösteren sosyal medya ağlarının Türkiye’deki ticari faaliyetlerine ve ne kadar vergi ödediklerine ilişkin bilgiler paylaşmadığını söyledi.
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, sosyal medya ağlarının Türkiye'nin koyduğu kurallara göre hareket etmesini, TBMM'nin aldığı kararlara uyulmasını savunduklarını ancak hükümetin "ben yaptım oldu" şeklindeki siyaset anlayışına karşı olduklarını belirtti.
İktidarın siyaset yapma anlayışında bir tahammülsüzlük olduğunu ileri süren Özkan, sosyal medya ağlarının katalog suç bağlamında ele alınmasını eleştirdi.
Ergenekon yargılanmaları sürecinde katalog suçlar kapsamında hapis yattığını aktaran Özkan, şunları kaydetti:
"Şimdi Instagram, katalog suçu. Hangi suç? Hangi mahkeme kararı? Bu karar nerede? Niye kapattık? Niye açtık? Net olarak soruyoruz. Kocaman bir mecradan özgürlük alanından bahsediyoruz. Biz her şeyi ya yokuş çıkmak ya aşağı inmek şeklinde değerlendirirsek hem dünyada Türkiye'nin imajına zarar veriyoruz hem de özgürlük alanlarımızı daraltıyoruz. Trol ile mücadele etmek, Instagram'ın ya da diğer sosyal medya platformlarında zararlarıyla mücadele etmek dururken çocuklarımızla, kadınlarımızla, kendimizle mücadele ediyoruz. Bu, bizi yanlışa götürür."
AK Parti Giresun Milletvekili Nazım Elmas, Avrupa'dan örnekler vererek kamu kuruluşlarında çalışan insanların iş telefonlarında sadece TikTok değil bütün sosyal medya, film ve video paylaşım siteleriyle oyun sitelerinin yasaklandığını kaydetti.
DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, sosyal medyada hayvanlara, kadınlara ve farklı kesimlere yönelik şiddet olaylarının haber olduğunu, bu sosyal ağlarının doğru kullanılmamasından yola çıkılarak toptan kapatılmasına karşı olduklarını belirtti.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, hiçbir Avrupa ülkesinde Instagram’ın topyekûn yasaklanmadığını, Instagram ve diğer sosyal medya şirketlerine maddi yükümlülükler getirilerek müzakere sürecinin yürütülmesinin daha doğru bir yöntem olduğunu kaydetti.
İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşcı ise hak ve hürriyetlere dikkati çekerek konu buruya geldiğinde insanların söz konusu sosyal medya ağlarını savunuyor durumuna düştüğünü belirtti.
Taşcı, “Bu zemine toplumu kaydırmamak için usul ile ilgili aksaklıkları gidermek yönünde birtakım çağrıları tekrarlamak gerekir. Katalog suçlar meselesi çok önemli. Bir takım mahsurları savunurken katalog suçlarla gerekçelendirdiğimizde bütün sistem çöküyor. Çünkü toplumda karşılığı yok. Geçmişte yaşadığımız acı tecrübeler var. Bu nedenle burada bir meşruiyet kaybı var. Bu ülkenin yasalarına uyulması çağırısında bulunurken ve bunun toplumsal karşılığının bulunması için kamuoyunda bir güven kaybının oluşmaması lazım. Haklı iken haksız duruma düşmemek gerekir.” dedi.
AK Parti Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüş, sosyal medya ağlarının kapatma işlemlerine ilişkin daha rafine yöntemlerinin bulunması gerektiğini belirtti.
Konunun uluslararası bir mesele olduğuna işaret eden Büyükgümüş, “Bu platformların karşısında ortak bir hukuk, yönetişim talebi ve regülasyon talebi oluşturmak zorundayız. TBMM Dışişleri Komisyonu ile görüşüp uluslararası inisiyatifi başlatmamız gerekir. Yoksa bu sarmaldan çıkamayız. ” diye konuştu.
Büyükgümüş, TBMM'de yapay zekayla ilgili meclis araştırma komisyonun da kurulacağını bildirdi.
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elife Esen, dijitalleşmenin getirdiği fırsatların ve dezavantajların olduğunu ancak bazı aksaklıkların sosyal medya ağlarının tümünü kapatmak anlamına gelmemesi gerektiğini belirtti. Esen, dijitalleşmenin verdiği zararlara karşı koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınması gerektiğini de istedi.
(https://www.tbmm.gov.tr/)