Siyasi partiler ve demokratik örgütler tepkili…

343

 Referandumun ardından Emek Partisi’nden yapılan açıklamada, “16 Nisan referandumu, bu güne kadar yapılmış olan referandumlar içerisinde YSK’nın skandal kararıyla ve şaibeyle tarihe geçen, sonuçları halkın vicdanında kabul görmeyen ilk referandum olmuştur” denildi. ilgili açıklamada; “Açıktır ki; 16 Nisan referandumunun sonuçları Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın ilan ettiği gibi, işçi ve emekçi halk kitleleri açısından ‘Hayırlı ve uğurlu’ değildir. Halkın çoğunluğu bu gerçeği görmüştür ve her şeye rağmen ‘Hayır’ diyerek buna kabul etmeyeceğini ilan etmiştir. Erdoğan, hükümet ve arkasındaki sermaye güçleri gündeme geldiği ilk günden itibaren ‘Tek adam, tek parti’ yönetimine anayasal zemin oluşturmak için her şeyi göze alacaklarını ilan etmişler ve pratikleriyle de bunu göstermişlerdir. Referandum sürecine OHAL koşulları ve baskı politikaları damga vurmuştur. Hükümetin, devletin siyasal, ekonomik, militarist baskı ve terörü eşliğinde eşitsizlik ve haksızlıklarla dolu bir kampanya süreci yaşanmıştır. Bütün bunlar yetmezmiş gibi referandumun yapıldığı gün Yüksek Seçim Kurulu (YSK), son anda skandal bir kararın altına imza atarak halkın iradesini hiçe saymış ve açık bir seçim yolsuzluğuna imza atmıştır. Daha fazla nedenler sıralamaya ve söze gerek yok. Nereden bakarsanız bakın sonuçları itibariyle şaibeli ve halkın çoğunluğunun nezdinde meşruiyeti olmayan bir referandum sonuçlarıyla yüz yüzeyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklama ve balkon konuşmasında bu meşru olmayan seçim sonuçlarını halka gerekirse ‘zorla kabul ettireceklerini’ açıkça söylemiştir. ‘İdam cezasını geri getireceğine’ söz vererek, sömürülen ve ezilen halk kitlelerini nasıl bir geleceğin beklediğini ilan etmiştir. Halkın onay vermediği bir ‘Tek adam tek parti diktatörlüğü’ için bu tabloyu da fırsata çevirmek isteyeceğini beyan etmiştir! Başta İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana olmak üzere 30 büyük şehrin 17’sinde çıkan ‘Hayır’ sonucu bunun somut ifadesidir. Hem meşru olmayan şaibeli referandum sonuçlarına karşı, hem de ‘Tek Adam Yönetimine Karşı’ mücadelemiz devam edecek…” denildi. 


Halkevi: “Hayır, daha bitmedi!”
Halkevi’nden yapılan değerlendirmede; “Hayır! Bu ülkenin yarısını ‘hain’, ‘terörist’ ilan eden bir cumhurbaşkanının, iktidarın ve onların bu ülkeye dayattığı Anayasa değişikliğinin meşruluğunu tanımıyoruz.  Hayır! OHAL koşullarında gündeme getirdikleri Anayasa değişikliği ile devletin tüm olanakları seferber ederek, para akıtarak, ekranları doldurarak, yalanla, hileyle, YSK’ya son dakikada kendi kanunu dahi ihlal ettirerek ilan ettikleri referandum sonucunu kabul etmiyoruz.   Hayır! Hayır diyenin satırla, bıçakla, silahla, copla saldırıya uğradığı, gözaltına alındığı, tutuklandığı bir referandum sürecinin ardından atılan ‘demokrasi’ nutuklarını kabul etmiyoruz. Hayır, daha bitmedi! Kurulmaya çalışan rejimi kabul etmeyeceğini ilk olarak Haziran İsyanı’nda ardından 7 Haziran seçimlerinde gösteren Türkiye halkları savaş ve katliam siyasetine, OHAL’e, tüm baskı ve zor politikalarına rağmen kendi gücüyle ‘Hayır’ı örgütledi. Haziran İsyanı’ndaki kitle seferberliğini, forumlarda ilk adımları atılan doğrudan demokrasi ve öz örgütlenme deneyimini farklı adlar altında kurduğu Hayır Meclis’leri ile demokrasi mücadelesine taşıdı. Söz ve karar hakkına bir halk seferberliği ile sahip çıktı. Ülke tarihinin gördüğü en adaletsiz, hukuksuz seçimde tüm olanaksızlıklara ve baskıya rağmen bu ülkenin yarısı 16 Nisan’da Tek Adam yönetimine ‘hayır’ dedi. Yargının, yürütmenin ve Meclis’in üzerindeki tek adam tahakkümüne hayır dedi. Bu ülkenin OHAL ve KHK’lar ile yönetilmesine hayır dedi. Tek Adam’ın kararı ile savaşa sürüklenmeye, savaş politikalarına hayır dedi. Emeğin haklarının, halkın haklarının, kentlerimizin ve doğamızın Tek Adam kararnameleri ile yağmalanmasına hayır dedi. Kadınların yok sayılmasına, ikinci sınıflaştırılmasına hayır dedi. Bu ülke halklarının birbirine karşı saf tutmasına, düşman edilmesine hayır dedi. Bu ülkenin demokrasi mücadelesi tarihinin, yurttaşlığın yok edilmesine, saltanat sevdasına, tebaa haline getirilmeye hayır dedi. Hayır’ı örgütleyen tüm Hayır Meclisleri, Hayır oyu veren her bir yurttaş sadece 16 Nisan’da önüne konulan Anayasa değişikliğine değil, ‘fiili duruma’ yani bugün de tek adam eli ile yürütülen politikalara hayır demiştir. Şimdi görevimiz Hayır’ımıza sahip çıkmaktır. Yaşamlarımıza, haklarımıza, yaşadığımız ülkeye, demokrasi mücadelemize sahip çıkmak için son üç aydır Hayır’ı nerede savunduysak orada sokaklarda, mahallelerimizde, işyerlerimizde, kent meydanlarında Tek Adam yönetimi dayatmasını kabul etmediğimizi gösterelim.  Yalana, dolana, zorbalığa teslim olmadık, olmayız. Hayır’ın gücü halkın gücüdür. Halk bitti demeden bu kavga bitmez” denildi. 
 
“Oldubittileri kabul etmemeye çağırıyoruz” 
Türkiye Komünist Partisi’nden yayınlanan açıklamada ise “Bu sonucu kutlamaya kalkanlar halkla alay etmektedir. Boyun eğmeyen halkımızı, örgütlenmeye, örgütlü hareket etmeye, oldubittileri kabul etmemeye çağırıyoruz. Bir siyasi iktidar meşruluğunu yalnızca yapılmış son seçimlerde almış olduğu oy ile edinmez. Seçim sonuçları her istediğini yapabilen bir iktidar haline gelmeye yetmez. AKP rejimi, bunun ötesinde uzun süredir toplumsal meşruiyete sahip olmaktan çıkmıştı. 16 Nisan referandumunun sonucu bu gayrimeşru durumun bir kez daha ilan edilmesinden ibarettir. 16 Nisan oylaması anayasa değişikliklerinin onaylanması ya da reddedilmesi anlamında boşa düşmüş, kadük olmuştur. Bu noktadan sonra ilan edilecek bir ‘evet’ sonucunun toplumda kabul görmesi ihtimali sıfırdır. Hangi siyasi partinin ne pozisyon alacağı bir yana, Türkiye Komünist Partisi böylesi bir sonucu reddettiğini şimdiden ilan etmektedir. Bu oylamaya zorbalık ve hile damga vurmuştur. YSK’nın mühürsüz pusula ve zarfları geçerli saymak yönünde aldığı karar herhangi bir hukuk ve adalet kavramına uymaz. AKP elinden geleni ardına koymamış, her tür baskıyı uygulamıştır. Sonuç kayda değer bir oy gerilemesi ve sınır tanımayan manipülasyon ve sahtecilikler sayesinde oyların yarısının alınması olmuştur. Yıllardır elinde tuttuğu büyük kentleri ve çoğu kentin merkezini kaybeden bir hükümet partisinin anayasa değiştirmek bir yana, yönetme ehliyeti ortadan kalkmıştır. Türkiye emekçi halkı ve aydınları, cumhuriyet değerlerine bağlı olan bütün yurttaşlarımız, bu akşam itibariyle gericilikle hesaplaşmak açısından enerji biriktirmiştir. Halk ve emek düşmanı sermaye güçlerinin, tekellerin çıkarları doğrultusunda ülkeyi yönetmeyi kendi varlık temeli sayan AKP’nin yine bu güçlere dayanarak ayakta kalmaya çalışması boşunadır. Türkiye Komünist Partisi halkımızı uyanıklığı elden bırakmamaya, oldubittileri kabul etmemeye, bu amaçla hiç zaman kaybetmeden örgütlenmeye çağırıyor” denildi. 
 
ÖDP: “Referandum sonuçları yok sayılmalıdır”
Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nden yapılan değerlendirme açıklamasında ise; “Devletin tüm imkanlarının ‘Evet’ için seferber edildiği, Kaymakam’dan İmam’a kamu görevlilerinin ‘Evet’ için çalıştığı adaletsiz bir referandum süreci yaşandı. ‘Hayır’ın sesi OHAL baskılarıyla kısılmaya, halk korku ve tehditle teslim alınmaya çalışıldı. Tüm bunlara rağmen ‘Hayır’ diyen milyonlar dün bir tarih yazdı. Bu koşullar içinde olağanüstü bir şey başararak memleketin kaderine her koşulda sahip çıkacağını gösterdi. Günün sonunda kazanan ‘Halkın Hayır’ı oldu! Halkın kendi imkanlarıyla, dayanışma ve sevgiyle büyüttüğü ‘Hayır’, ‘Evet’ devletini yendi! ‘Hayır’ sokakta kazandı! Ama yalnızca sokakta kazanmadı, sandıkta da kazandı! Ancak, referandum boyunca Meclis oylamasından başlayarak her tür hileye başvuran iktidar sandık sonuçlarına da müdahale etmiştir! AKP’nin başvurusu sonucunda, YSK’nın ‘mühürsüz oy pusulalarını geçerli’ sayan kararı, Referandumu gayri meşru hale getirmiştir. Kanun hükmü YSK tarafından fiilen değiştirilmiş, YSK, Anadolu Ajansının fiilen ilan ettiği sonuçları resmileştirme görevini üstlenmiştir! Baştan adaletsiz, hukuksuz ve hileli olan bu referandum tüm sonuçlarıyla birlikte yok sayılmalıdır! Halkın, sandıklara yansıyan demokratik iradesi bu anayasa değişikliğini kabul etmemiştir ve YSK bu demokratik iradeyi gasp etmektedir! Şikeyle ilan edilen yüzde 51 oyla bir anayasa değişikliği siyasi olarak da meşru değildir. Ülkenin en az yarısının karşı çıktığı bir anayasa ile ülkenin yönetilmesi mümkün değildir, doğru da değildir. Anlaşılıyor ki, Erdoğan ve AKP, el çabukluğuyla sonucu ilan edip, ‘Atı alıp Üsküdar’ı geçmenin’ derdindedir! Bu yoldan geri dönülmeli, hileli seçimler yok sayılmalıdır! Özgürlük ve Dayanışma Partisi, her koşulda hep beraber büyüttüğümüz ‘Hayır’a sonuna kadar sahip çıkacaktır” ifadelerine yer verildi. 
(Seçkin Sağlam)
Paylaş