Bu ziyaretlerin birinde Silvia’nın gözlerinin dolu dolu olduğunu gördü. Yanaklarındaki ıslaklık biraz önce ağladığını açıkça gösteriyordu. Ellerini demir parmaklıklar arasından uzatarak minik kızının yanaklarındaki ıslaklığı sildi,ve;
-Benim küçük meleğim neye üzüldü acaba?.., dedi.
Küçük Silvia hıçkıra hıçkıra ağlayarak evde babası için yaptığı resme gardiyanların el koymasına ve yırtmalarına üzüldüğünü söyledi.
Alvarez;
-Olsun Silvia. Bunun için ağlama,bana çizdiğin resmi anlat,bu bana yeter,ben o resmi her gün gözümde canlandırırım dedi.
Silvia;
-Çok güzel bir zeytin ağacı yapmıştım, dallarında da güvercinler vardı. Kapıdaki görevli;güvercinin barış ve özgürlük anlamına geldiğini,tutuklu bir kişiye özgürlük mesaj vermenin yasak olduğunu söyleyip resmimi yırttı,dedi.Alvarez’in ,gözleri doldu, ama ağlamadan kızına sadece üzülmemesi gerektiğini söylemekle yetinebildi.
Bir ay sonraki ilk görüşmeye Silvia elinde bir resimle geldi. Alvarez küçük kızının yaptığı zeytin ağacı resmini çok beğenmişti,
-Kutlarım çok güzel çizmişsin…dedi. Gardiyan amcalar bu resme el koymak için bir bahane bulamadılar mı? dedi. Silvia gülerek yanıt verdi;
-Çok incelediler, resimdeki ayrıntılarla ilgili o kadar çok sorular sordular ki inanamazsın.En komiği de ağaçtaki bir sürü siyah minik yuvarlağın ne anlama geldiğini sormalarıydı. Onlara bu yuvarlaklar zeytin taneleri dedim, inandılar. Aslında onlar zeytin değildi,onlar bir ay önce içeri almadıkları güvercinlerin gözleriydi dedi.Onları ağacın dallarına sakladım.
Bu yaşanmış bir öyküden alıntıdır.Arşivime hangi kaynaktan aktardığımı bilemiyorum.Altına sadece Özgürlük yazmışım.Bu öyküyü sık sık okurum. İlk önce öfkelenirim,sonra biraz hüzün duyarım, sonrasında da umutla dünyaya bakarım. Barışı ve sevgiyi istemeyenler hep oldu. Ama barışı ve sevgiyi zor koşullarda bile yaşatan Silvialar’da var oldu ve onlar hep halkların umudu oldu.
Küçük Silvia’nın minik elleriyle çizdiği güzelim resmin yırtılıp atılmasına öfkelenirim. Çünkü barış için,halkların kardeşliği için çaba harcayanlara işkence yapan, onları öldüren, kandan beslenen sevgi yoksunu barış düşmanları aklıma gelir.
Bu tip insanların emeğe de hiç saygıları yoktur.İnsanın ürettiği her güzel şeyi; düşünceyi, kitapları,filmleri,heykelleri,binaları nasıl yakıp yıktıklarını anımsarım ve hüzünlenirim.
Küçük Silvia’nın resmindeki güvercini öldüren düşünceye inat, güvercinleri gizleyerek barışı ve sevgiyi yaşatma çabasıyla umutlanırım.
Şimdi küçük Silvia gibi; barışa, sevgiye düşman, kan emicilere inat güvercinleri nasıl yaşattıysa, Çanakkale’de Olay ,Diyarbakır’da Özgür Haber Gazeteleri de inat ediyorlar. Bazıları bu gazetelerden etliye sütlüye karışmadan iki sokak haberi yapıp gazete çıkarmasını bekliyorlardı. Gazeteleri ellerine aldıklarında güzel bir zeytin ağacı ve üzerinde bir sürü güvercini görünce biraz ürkecekler. Bazıları bu gazeteleri dize getirmek isteyecek.Ama Özgür Haber ve Olay gazetelerinin sahipleri, yöneticileri ve emekçileri, aynı küçük Silvia gibi inatla sevgiyi ve barışı daha da yüceltmek için çalışacaklar. Üstelik Silvia’nın yaşı gereği ancak ağacın dallarına gizleyerek yaşatmaya çalıştığı barış ve sevgiyi farklı olarak açık açık,herkesin göreceği şekilde Diyarbakır’dan Çanakkale’ye, Çanakkale’den Diyarbakır’a uçurarak. Herkes görsün, sevginin, barışın kanat seslerini duysun diye….
Halkların kardeşliğini istemeyenlere inat,halkların kardeşliği için,sevgi için,barış için yüreği çarpanların yüreklerine su serpebilmek için.
Teşekkür ederiz size Aynur Ganiler, Naci Sapan….
Bir teşekkür de bu yolu açan Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirtaş’a.
Duydum,sevindim;bu barış ve sevgi kervanına DSİAD ve ÇASİAD’da katılacakmış… Şimdiden iş adamlarımızı kutluyorum,teşekkür ediyorum.
Çanakkale’deki, Diyarbakır’daki başka kurumlar, kişiler herkes, hepimiz Abdullah Demirtaş, Ülgür Gökhan,Aynur Ganiler,Naci Sapan kadar, DSİAD ve ÇASİAD’lı iş adamlarımız kadar cesur olalım. Küçük Silvia’nın zeytin ağacına gizleyerek yaşattığı güvercinleri Çanakkale’ye, Diyarbakır’a uçuralım.