Ramazan’da vatandaşlara beslenme uyarısı
Çanakkale Halk Sağlığı Müdürü Dr. Burhan Kütük, Ramazan ayının başlamasıyla birlikte vatandaşları sağlıklı beslenme konusunda uyardı.
Bu yıl Ramazan ayının sıcak yaz günlerine rastlaması nedeniyle oruç tutan vatandaşların sağlığının korunmasına daha fazla önem vermeleri, iftar ve sahurdaki besin seçimlerine daha çok dikkat etmeleri gerektiğini belirten Çanakkale Halk Sağlığı Müdürü Dr. Burhan Kütük; “Ramazanın gelmesiyle oruç tutan kişilerin beslenme şekilleri ve öğün sayısında değişiklikler olur. Gün içinde yemek yenilemediği için sahur ve iftar yemeklerine ayrı bir özen gösterilir ve 5-6 olan günlük öğün sayısı 2 öğüne düşer. Çeşit çeşit yemeklerle donatılan masalarda, bütün gün aç kalmanın verdiği ruh hali, her yemeği tatma ve fazlasıyla yeme isteği uyandırır. Fakat bütün gün hiç bir şey yemeden birdenbire birçok yemeği yemek hazımsızlık, şişkinlik gibi pek çok probleme neden olacaktır. Bu nedenle kişinin kendisine sınır koyması ve besinleri yavaş yavaş tüketmesi gerekir. Böylece yemeklerin mideyi rahatsız etmesi önlenebilir. Oruç tutmanın sağlıklı insanların metabolik dengesinde çok önemli değişiklikler yapmadığı, ancak bazı hastalıklarda (şeker hastalığı, karaciğer yetmezliği vb.) veya özel durumlarda (hamilelik ve emziklilik) olumsuz sonuçlar doğurabileceği göz ardı edilmemelidir. Kronik hastalığı olan kişilerin ilgili uzman hekime danışmadan oruç tutmamaları önemlidir. Halk arasında oruç tutmak, bazen zayıflamak için bir alternatif olarak değerlendirilir, fakat bu kesinlikle doğru değildir. Gün boyu aç kalmak, metabolizmayı yavaşlatan bir durumdur ve bu da zayıflamayı zorlaştırır. Amaç, Ramazan ayı boyunca iftar ve sahur öğünlerinde, alınan sıvı miktarını dengelemek ve her besin grubundan yeterli ve dengeli biçimde almak olmalıdır” dedi.
Bu uyarılara dikkat edin
Sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bu beslenme tarzı yaklaşık 17 saat olan açlık süresini ortalama 20 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine hatta sağlığın bozulmasına neden olmaktadır” diyen Kütük; “Günlerin uzun olması nedeniyle sahurda tercih edilen besinlerin gün boyu tok tutması ve kan şekerini dengeleyici ve artan sıvı ihtiyacını karşılayabilecek nitelikte olması gerekir. Sahurda domates, salatalık, yeşillikler gibi po sa bakımından zengin kahvaltı tarzı besinleri tercih etmek tokluk süresini uzatarak kabızlık, şişkinlik gibi oluşabilecek sindirim sistemi sorunlarına engel olmaktadır. Yumurta tok tutacak besinler arasında olup proteinden zengindir. Peynir, süt, yoğurt sofralardan eksik olmamalıdır. Zeytin susuzluk hissi yaratabileceğinden yerine ceviz veya badem tercih edilebilir. Salam, sosis, sucuk gibi şarküteri ürünleri yağ ve baharat içerdiklerinden dolayı gün içinde susama ihtiyacı uyandıracağından tercih edilmemelidir. Kahvaltı yerine sebze yemekleri gibi hafif yemekler, kuru baklagiller, bulgur pilavı gibi tok tutan yiyecekler veya baklagil eklenmiş çorbalar tüketilebilir. Sıvı ihtiyacını desteklemek amacıyla su tüketimi arttırılmalı, süt, ayran, komposto tercih edebilmelidir. İftar Öğünü, gün boyu açlıktan sonra iftarda hızlı ve fazla yemek birtakım sağlık sorunlarına yol açabilir bu yüzden yavaş yavaş ve az miktarda yemek yenilmelidir. Yapılan en büyük yanlışlıktan biri, havaların da sıcak olması sebebiyle orucu çok fazla miktarda su ile açmaktır. Ayrıca su, soğuk olarak içilirse mide kramplarına da zemin hazırlamaktadır. İlk olarak çorba içmek hem artan sıvı ihtiyacını karşılamak hem de tokluk hissi sağlamak açısından doğru bir tercih olacaktır. Mideye çok yüklenmemek için çorbadan sonra yarım saat kadar yemek yemeye ara verilmelidir. Daha sonra porsiyon miktarına dikkat etmek şartıyla az yağlı et veya sebze yemeği, salata, yanına bulgur pilavı veya tam tahıllı ekmekten oluşan bir öğün yapılmalıdır. Yemekten 1-1.5 saat sonra ara öğün yapılmalıdır. Meyve ara öğün için en güzel seçenek olacaktır. Arada tatlı tercih edilebilir fakat bunların hamurlu ve kızartma işlemine uğramış bir tatlı olmamasına dikkat edilmeli, süt1ü tatlılar tercih edilmelidir. Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için, yemeklerde lif oranı yüksek gıdalar (kuru baklagiller, kepekli tahıllar, sebzeler) ve ara öğünlerde de taze ve kuru meyveler tüketilmelidir. Ayrıca, Pişirme yöntemlerine de dikkat edilmelidir. Fırında, ızgara, haşlama gibi yöntemler seçilip kızartmalardan uzak durulmalı, az yağlı yemekler tercih edilmelidir. Aksi takdirde mide rahatsızlıkları ortaya çıkabilir. Günde ortalama 2- 2,5 litre su içmeye özen gösterilmelidir.” şeklinde konuştu.