Prof. Dr. Türkeş "Kızılçamlar, Akdeniz iklimine uyum göstermiş ağaç türleridir"

873

 Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu ve TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, 16 ilde ve 52 farkı bölgede başlayarak halen devam eden yangınlara dair açıklamada bulundu. İklim değişikliği ve küresel ısınmanın etkisinin her gün daha fazla hissettirdiğini belirten Türkeş; “Dünya`nın pek çok ülkesinde ve Türkiye`de ekstrem hava ve iklim olayları ve afetleri önemli hasar ve kayıplara yol açıyor.  Türkiye`de genel olarak 1990`larla birlikte tüm hava sıcaklığı değişkenleri ve sıcak hava dalgaları vb. gibi ilişkili indislerde çok hızlı ve önemli değişiklikler ve artış eğilimleri gözlüyoruz. Başka bir deyişle Türkiye hızla ısınıyor ve çoraklaşıyor. Yılın Nisan-Ekim dönemi artık sıcak-çok sıcak hatta aşırı sıcak geçiyor. Tüm bu nedenlerle Türkiye`deki ulusal park, doğa koruma alanı, belirli ağaç türlerine ilişkin meşçere ve koruma alanları vb. tüm koruma statülü orman alanları ve önemli doğa alanları Mayıs-Ekim döneminde bilimsel araştırmalar dışındaki tüm ziyaretlere ve etkinliklere kapatılmalıdır. Başka türlü ormanlarımızı, biyoçeşitliliğimizi, tarihsel ve kültürel varlıklarımızı ve doğal zenginliklerimizi koruyup gelecek kuşaklara bırakamayız” dedi.

“Yanan alanlar koruma altına alınmalı”

Önemli ve öncelikli olanın yanan orman alanlarının en kısa sürede ciddi koruma altına alınması ve çevresinin telle çevrilerek sürekli denetlenmesi olduğunu belirten Türkeş; “Özel olumsuz koşullar dışında Akdeniz orman biyomunun özellikle kızılçam, karaçam ve meşe ormanlarının doğal gençleşme, vejetasyon süksesyonu kapasitesinin yüksek olduğunu biliyoruz. Yanan orman ekosistemine yapılabilecek en büyük yanlış, alanın tümüyle sıyrılarak (maki ve diğer otsu bitkiler ile organik maddece zengin üst toprağı yok ederek) ağaçlandırma yapılmasıdır. Koruma altına alınan yanan alana, inceleme sonrasında süksesyon yeteneği düşük yerlere kısmen fidan dikimi ve tohum serpme ya da ekme desteği de verilebilir. Böyle yapılırsa aynı zamanda en fonksiyonel tanımıyla biyoçeşitlilik ve yaşam birlikleri ile nadir, tehdit altındaki endemik ve relikt türler de korunmuş olur. Uydu görüntüleri: Türkiye`nin keşif uyduları Göktürk-1 ve Göktürk-2`den, Antalya`nın Manavgat ve Muğla`nın Marmaris ilçesindeki orman yangınları..” dedi.

“Kızılçamlar bölgenin ağaç türleridir”

Kızılçam türü ile ilgili sosyal medyada yanlış bilgilerin dolaştığını ifade eden Türkeş,; "İnternette - sosyal medyada genel olarak çam ağacı türlerine, anlaşıldığı kadarıyla özel olarak `Kızıl çam` türüne ( Latincesi İtalik olacak: Pinus brutia) ilişkin asılsız kafa karıştırıcı kirli bilgiler dolaşıyor. Çamlar ve kızıl çam ülkemize çabuk yandığı ve kozalaklarının yanarken sıçraması yüzünden yangının hızla yayılmasına yol açtığı için, Türkiye ormanları yok olsun diye dışarıdan ya da ABD tarafından getirilen ve ülkeye dayatılan bir orman ağacı türü değildir.  Tersine, çamlar, özellikle kızıl çam, karaçam, Halep çamı, fıstık çamı ve sahil çamları, milyonlarca yıldan beri Akdeniz biyomunun kıyı kuşağından dağların 2000 m yükseltilerine kadar yaygın olarak görülen Akdeniz iklimi ve ekolojik biyocoğrafya koşullarına uyum göstererek evrimleşmiş birincil (klimaks klimaks) ibreli ağaç türleridir" dedi. (Eren Aşnaz)

Paylaş