Prof. Dr. Haluk Şahin anlattı "Troialılar Türk müydü?"

1148

 Çanakkale Belediyesi tarafından düzenlenen ve bu yıl 55’incisi yapılan ‘Uluslararası Troia Festivali’ etkinlikleri, gösterileri ve konserleriyle büyük ilgi gördü. Diğer yıllara kıyasla bu yıl daha çok ilgi gören festival, birçok ünlü ismi kentlilerle buluşturdu. 55’inci Uluslararası Troia Festivali resmi açılış töreninde ‘Homeros, Bilim, Kültür ve Sanat Ödülü’ne layık görülen araştırmacı gazeteci yazar Prof. Dr. Haluk Şahin, ‘Troialılar Türk müydü?’ konulu söyleşisiyle kentlilerle bir araya geldi. Katılımın yoğun olduğu söyleşide konuşan Prof. Dr. Şahin, Troia ile ilgili ilk tartışmanın dünyaca ünlü aktör Brad Pitt’in başrolde oynadığı ‘Truva’ filmi ile başladığını söyledi. Truva filminin ardından dünyada herkesin Troia’yı konuştuğunu söyleyen Şahin, TroialılarınTürk olup olmadığı konusunu ise, o zamanlarda; “Troia, yerle bir edildikten sonra herkes ölmüş olamaz” şeklinde bir söylenti dolandığını belirtti. Troia’nın bertaraf edilmesinin ardından herkesin ölmüş olamayacağı için bazılarının başka başka yerlere göç ettiği kanısı üzerinde durulduğunu söyleyen Şahin, sonraları ise Troia’dan gidenlerin gelip yeni yeni yerler fethedebilmiş olabileceği durumunun olduğunu belirtti. Prof. Dr. Şahin, sonraları çıkıp gelenleri ise; “Bunlar, Selçuklu Türkleri, çok iyi cengaverler ve baya ileri bir medeniyeti temsil ediyorlar” diye belirtti. Şahin; “Bir takım tarih yazarları, bu Türklerin aslında Troialıların bir uzantıları önerisini ortaya koydu ve bu Avrupa’da yüzyıllarca konuşuldu “ şeklinde ifade etti. 

 
“İlyada’nın belki bazı yerleri abartıldı ama ben, benzer bir savaşın yaşandığına inanıyorum”
İlyada destanını inceleyenlerin Homeros’un bölgeyi çok iyi bildiğini anladıklarını söyleyen Prof. Dr. Haluk Şahin; “İlyada’yı inceleyenler, Homeros’un bu bölgenin coğrafyasını ve topografyasını çok iyi bildiğini, o bakımdan müthiş bir tarihsel fon üzerine kurulmuş olduğunu biliyorlar. Bu bir edebiyat eseridir, elbette hayallerle süslenmiştir, inançlarla süslenmiştir, belki bazı yerleri abartılmıştır ama ben, Troia’da ona benzer bir savaşın yaşanmış olduğuna yürekten inanıyorum. Prof. Dr. Rüstem Aslan’ın yapmış olduğu araştırmalarda tarihsel gerçeklik savını gittikçe daha doğru hale geldiğini gösteriyor. Bu müthiş bir hikaye, dünyanın en büyük hikayesi ve daha büyük bir hikaye yok. Homeros, 10 yıl süren kuşatmayı 51 günde anlatmış. İlyada bittikten sonra Akhilleus, hala hayatta, Paris onu topuğundan vurmamış, tahta at hikayesi yok ve Akhilleus’u Truva Atı ile kente sokarak filmde hile yaptılar ama Paris, Akhilleus’u daha önce öldürüyor. Orada bir tarafta olgusal gerçeklik var, bir tarafta da duygusal gerçeklik var” dedi.
 
“Troia’yı İtalya’da, Yunanistan’da zannedenler oldu”
Prof. Dr. Şahin, zaman zaman Troia’nın Yunanistan’da ya da İtalya’da olduğunu zannedenler olduğunu söyleyerek; “Buradaki buluşmamız, ‘Troialılar Türk müydü?’ olarak tanıtıldı ama ‘Troialılardan bize ne?’ de olabilirdi. Zaman zaman bu soruların sorulduğu zamanlar oldu, Troia’yı İtalya’da, Yunanistan’da zannedenler oldu, ya da Troia için harcanmış olan paranın başka ülkelerin, başka uygarlıkların propagandasına yarayacağı safsatasına başvuranlar da oldu. Bunlarda bazıları, çok önemli mevkilere de geldi. Ben ise, çok şanslı bir lise öğrencisiyken, çok iyi bir edebiyat öğretmeninin İlyada’yı okutmasıyla İlyada’da olanların aslında bu toprakların hikayesi olduğunu, bizim hikayemiz olduğunu ve onun bizim edebiyatımızdan, bizim uygarlıklarımızdan, bizim efsanelerimizden kopuk bir şey olmadığını, tam tersine ondan beslendiği kanısına vardım. O yüzden Troia’nın bizim her şeyimiz olduğunu her zaman savunmaya çalıştım” dedi. 

“Truva filmi ile Troia’nın burada olduğunu birçoğumuz bir kez daha keşfettiler”
Troia tartışmasının ilk olarak ‘Truva’ filmi ile başladığını belirten Şahin; “Troia tartışması zaman zaman alevleniyor, zaman zaman sönüyor. İlk olarak 2004 yılında Truva Filminin vizyona çıkmasıyla beraber bütün dünyanda müthiş bir Truva heyecanı uyandı. Biz ona Troia da diyoruz. Çünkü Truva, Fransız kültürü altından O-İ-A’nın yan yana gelmesi halinde ‘Truva’ şeklinde okunmasıyla Türk aydınları tarafından benimsenmiş olan bir şey ve asıl adı Troiadır. Truva filmi vizyona çıktığında başta Brad Pitt olmak üzere DianeKruger ve diğer ünlü oyuncular, çok ilgi gördü. Bizler, Troia’yı tartışmaya başladık. Troia’nın burada olduğunu birçoğumuz bir kez daha keşfettiler. Ben de oturdum ve bir makale yazdım. Bu konuda biraz araştırma yapınca batı kaynaklarında Troialıların Türk olduğu yönünde uzun yüzyıllar sürmüş bir inanç olduğunu keşfettim. Çünkü açıklanması gereken bir olguyla karşı karşıyaydık” ifadelerini kullandı. 
 
“Troialıların bir kısmı dağıldı ve ‘Selçuklu Türkleri’ olarak geri geldiler”
Troia’nın yerle bir edilmesinin ardından herkesin ölmüş olamayacağı kanısı üzerine duran Şahin; “Avrupalılar,kendi kimliklerini mavi kanın, soylu kanın kaynağı olarak gördükleri Homeros’un da katkıda bulunduğu ‘efsane’ diye bağlantılı olarak Troia’ya kadar getirmeye çok hevesliler. Avrupalıların kuruluş mitoslarına baktığımızda bunu sadece İtalyanlar için değil, İspanyollar, Fransızlar, İrlandalılar hatta İsveçliler için de geçerlidir. O zamanlar da bir söylenti varmış. Troia, yerle bir edildikten sonra herkes ölmüş olamayacağına göre Triamus’un 50 çocuğunda bazı torunları başka yerlere gitmiş olabilirler. Bir takım tarihçiler, bir takım önerilerde bulunmuşlar ‘bu, bu tarafa bu da bu taraf gitti’ diye. 11’inci yüzyıldan sonra Anadolu’da yeni bir kavim çıkıyor, sürekli olarak yeni topraklar fethediyor. Bunlar, Selçuklu Türkleri, çok iyi cengaverler ve baya ileri bir medeniyeti temsil ediyorlar. Daha sonraları da ‘Peki ama bu Türkler nereden çıktı?’ diye soru sorulmaya başlandı.  Bir takım tarih yazarları, bu Türklerin aslında Troialıların bir uzantıları önerisini ortaya koydular ve bu Avrupa’da yüzyıllarca konuşuldu. Film gösterildi ve ben de çok araştırma yaptım. Radikal Gazetesi’nde köşe yazarıyken ‘Troialılar Türk müydü?’ diye bir yazı yazdım. Hayatımda pek az yazı, o yazı kadar ilgi gördü. Bazen, açık bir sinire basarsınız ben, açık bir sinire bastığımı fark ettim. Hemen diğer gazetelerden, televizyon kanallarından telefonlar gelmeye başladı. Bana ‘Troialılar Türk müydü?’ diyorlar ve benim de ‘Evet, Troialılar Türk’tür’ dememi istiyorlar. Halbuki ben başka bir soruyu gündeme getirmeye çalışmıştım. Milliyet Gazetesi bir dizi yazı istedi bun konu hakkında. Ben de daha derin bir yazı yazdım ve sonuç olarak ‘Troialılar Türk müydü?’ diye bir sürü yazı yazdım ve bir kitap çıktı. Bu kitapta da Troialıların Türk olup olmadıklarını açıkladım çünkü bir açıklama ihtiyacı duyulmuştu” dedi. 
(Baykal Sağlam)
Paylaş