Penaltı vermekten korkmayın!

774

 

Bunların 14’ncüsü de Penaltı (Ceza) vuruşu. Bu kaideleri, müsabakaları yönetmek için sahaya çıkan her hakem; görüş, değerlendirme, takdir ve kural hatası yapmadan uygularsa başarılı olur ve maçı objektif değer yargıları ile yönetmiş sayılır. Bu başlangıcın ardından konuya gelelim. Bu sezon Süper Lig’deki maçları yöneten hakemler modaya uydu ve sanki ‘Penaltı Vermeme’ kararı aldı. Önce şu bilinmeli ki, Gol oyunun meyvesidir. Penaltı verebilmek, verememekten daha evladır. Yani, Erman Toroğlu’nun ifade ettiği gibi ‘Penaltı penaltı gibi olmalıdır’ sözü asla geçerli değildir. Diğer bir deyişle hakem, eğer zor kararları veremiyorsa, onun adı ‘Ne şiş yansın ne kebap’ olur. Ceza alanı dışında nasıl direkt serbest vuruş kararı veriyorsan, ceza alanı içinde de savunma oyuncularının yaptığı 10 kusurlu hareketi top oyunda iken Penaltı ile cezalandıracaksın. Ama, nerde o yürek ? Şimdi gelelim sadede..... Fenerbahçe – Antalyaspor maçını yöneten hakem Yaşar Kemal Uğurlu ve Gençlerbirliği – Galatasaray maçındaki hakem Halil Umut Meler’e. İki hakem de yönettikleri bu karşılaşmalarda Fenerbahçe’nin 1, Galatasaray’ın 2 penaltısını vermeyerek, maalesef sonuç üzerinde etkili oldular. Yazık değil mi, bu takımlara, Niye vermiyorsun kardeşim Penaltıyı. Sana ne. Sen sahaya sadece Uluslar arası Futbol Oyun Kurallarını uygulamak için çıkıyorsun. Hadi bilemedin, göremedin, kuşkuya kapıldın. Git o zaman VAR’a. Gör pozisyonu, ona göre kararını ver. İstanbul’da Fenerbahçe beraberlik şansından olurken, Ankara’da Galatasaray öne geçme fırsatını kaçırdı. Hem de hakemin basiretsizliği yüzünden. Bir de, İzmir’de oynanan ve 4-0 biten Göztepe – İ.M.Kayserispor maçındaki FİFA kokartlı Cüneyt Çakır’a bakalım. Maç süresince o kadar belirgin ve skora endeksli hatalar yaptı ki, inanılır gibi değil. VAR, Cüneyt Çakır’ın en az 4 fahiş yanılgısını düzeltti. Yazık, insan bu seviyeye gelmiş bir hakemin, böyle hatalar yaptığına inanamıyor. Sonuç olarak, sezon başında Bülent Yıldırım ve Serkan Çınar ile başlayıp, Suat Arslanboğa ile devam eden hakem kıyımı artarak sürecek gibi. Hakemler başlarını ellerinin arasına alarak düşünmeli, hep olumsuzlukları Merkez Hakem Kurulu’nda aramamalı. Oto kontrol yapılmalı. Müsabaka yönetimlerinde her iki takım adına standart kararlar verilmeli. Şu unutulmamalı ki, Hakemlik Zanaat değil, Sanat’tır. Bu Sanat’ın içinde; objektif kural-ilke uygulamaları, psikoloji, pedagoji, sürati intikal, insan gücü sevk ve kabiliyet (Menejman), yönetici hakem kimliği gibi vasıflar bulunuyor.

Paylaş