"Önlem almadığımız için arama-kurtarmada iyiyiz!"

337
Kahramanmaraş`ta 6 Şubat tarihinde meydana gelen iki büyük depremin etkisi Türkiye ve Suriye kentlerinde kendisini gösterdi. 6 Şubat tarihinden bu yana artçı ve bağımsız depremler ise devam ediyor. 45 bini geçkin yurttaşımızın hayata veda ettiği depremlerin ardından kentler konteyner kentlere dönüştü. Merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlerin ardından; zemin etütü yapılmamış, sağlam olmayan yapı stoku, denetimleri yapılmasına karşın inşasının ardından yanlış değişikliklerin yapıldığı bir çok bina yerle bir oldu. 6 Şubat depreminin ardından en büyük iş ise arama kurtarma ekiplerine düştü. Afet bölgesinde arama kurtarma çalışmalarına destek veren ekiplerden biri de Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Çanakkale oldu. AKUT Çanakkale Lideri Burç Ongan, yıllardan beri afet bilinçlendirme seminerleri düzenlediklerini ve olayın ilk anından itibaren arama kurtarma çalışmalarına hazır olduklarını dile getirdi. Geçtiğimiz yıllarda da çeşitli arama kurtarma çalışmaları için hızla ekibiyle afet bölgelerine giden Ongan, "`Şunu yaparsanız hayatta kalırsınız` gibi bir garanti yok. Hayatta kalmayı garanti altına alacak tek şey, afete dayanıklı zemin etütlerinin yapılmış dayanıklı binaların üretilmesi" dedi. 
 
"Afetlerden sonra ilgi görüyoruz"
Ongan 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş`ta meydana gelen deprem gibi afetlerin ardından derneğe ilginin büyük olduğunu ifade ederek, "Afetten sonra yoğun bir ilgi görüyoruz genelde. Bu ilgiyi görmüşken, prosedürümüz gereği tanışma toplantıları düzenliyoruz. İki toplantı yaptık" ifadelerine yer verdi. Geçtiğimiz haftalarda, AKUT`a üye olmak isteyen vatandaşlarla tanışma toplantıları gerçekleştirildiğini kaydeden Ongan, 1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle AVM`de stant kurduklarını belirtti. 
 
"Asrın felaketine şahitlik ettik"
Ongan, Türkiye genelinde AKUT`un bini aşkın gönüllü ile afet bölgesinde arama kurtarma çalışmaları yaptığını ifade ederek, "Asrın felaketine şahitlik ettik. Çok ciddi bir enkaz vardı. AKUT`un en büyük operasyonu oldu. Bin kişinin üzerinde personelle sahadaydık. Çanakkale`den de 18 gönüllümüzle İskenderun bölgesinde çalıştık" dedi. 
"Personel sayımızı arttırmak istiyoruz"
AKUT`un Çanakkale`de 76 gönüllüsü olduğunu belirten Ongan, "Bu süreçte yüzün üzerinde başvurumuz var. Gücümüzü arttırarak operasyonlara gönderebileceğimiz personel sayısını da arttırmak istiyoruz. Biz eğitim kurumu değiliz. Sivil toplum kuruluşlarından operasyon el anlamda arama kurtarma eğitimi talepleri geliyor. Bu talepleri derneğimiz yan kuruluşlarından biri olan akut enstitü bu talepleri değerlendiriyor. Yaşadığımız yer bir afet bölgesi. Arama kurtarma, deprem bilinçlendirme, hazırlık aşamasında insanlar elinden geleni yapıyor. Biz AKUT olarak tüm gücümüzü halktan alıyoruz. Hem sosyal hem de ekonomik olarak. Halkımızın biraz daha hassasiyet göstermesi, kamu yararına çalışan bizim gibi derneklere daha fazla destek olmasını isteriz" dedi. 
 
Kepez`de afet bilgilendirme semineri planlanıyor
AKUT Lideri Ongan deprem öncesi ve sonrasında dernek olarak faaliyetlerine dair bilgi vererek, "Bizim tüzüğümüz gereği, arama-kurtarma derneğiyiz. Olayın ardından hızlıca aksiyon alıp, afete ve kayıp şahıslara müdahale etme becerilerine ulaşmaya çalışıyoruz. Temel pozisyonumuz afet sonrası arama kurtarma faaliyetleri. Afet olayı bir bütün. Afet öncesi de olayın bir bütünü olduğu için afet öncesinde de yapılması gerekenlerle ilgili afet bilinçlendirme seminerleri yapıyoruz. Çanakkale`de 12 bini geçkin insana seminer verdik. Yakın ilçe ve köylerde talep oldukça bu seminerleri yapıyoruz. Kepez`de belediye başkanı ile organize olup bütün mahallelere ayrı ayrı afet bilgilendirme seminerleri düzenleme gibi bir planımız var. Bu şekilde toplumumuzu bilinçlendirmeye çalışıyoruz" sözlerine yer verdi.
 
"Önlem almadığımız için arama kurtarma da iyiyiz!"
Türkiye`nin arama-kurtarma çalışmalarında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmasının nedenine dikkat çeken Ongan, "Dünya çapında ülkemiz, arama-kurtarma çalışmalarında en iyi ülkelerden biri haline geldik. Neden? Diğer önlemleri almadığımız için arama kurtarmaya ihtiyaç duyuyoruz. Arama-kurtarma çalışmalarında iyi olmamız, başka konularda kötü olduğumuzun göstergesidir. Yapı stokumuzun; depremlere, afetlere dayanıklı olmadığı için fay hattında yaşayan bir ülke olarak, fay hattına dair önlemler almış olmamamız, afet sonrası etkinliklerde bizi başarılı haline getiriyor. Bu doğru bir şey değil. Keşke arama-kurtarma çalışmalarında başarısız olsak da arama kurtarmaya ihtiyacımız olmasa" diye belirtti.
 
"Sarıçay, 2 bin yıldır alüvyon biriktiriyor"
Ongan, Çanakkale fay hatlarına dair düşüncelerini ise, "Çanakkale`de Kuzey Anadolu fay hattına yaklaşık 70 kilometre mesafedeyiz. Aynı fay hattının güney kanadı yani Badırma, Biga kanadına da çok yakın mesafedeyiz. Bunun dışında bölgemizde Babakale gibi yerlerde bütün bu Kuzey Anadolu Fay hattından bağımsız olarak aktif fay hatları var. Deprem açısından birinci derece deprem bölgesiyiz. Aynı zamanda Sarıçay, bizim için en risklerden biri. 2 bin yıldır alüvyon biriktiriyor. Neredeyse Çanakkale zeminin tamamı bu alüvyon topraktan oluşuyor. Bu çok geniş bir alan. Alüvyon zemin sıvılaşmaya müsait. Buna uygun zemin etütleri yapılmadan yapılan binalarda daima risk altındayız" sözleriyle ifade etti. 
 
"Mülk geri gelir, hayat geri gelmiyor"
Ongan, arama kurtarma faaliyetlerinin ardından kente geldiklerinde Vali İlhami Aktaş`a rapor sunduklarını kaydederek, "Çanakkale ve Kepez Belediye Başkanlarımızla görüşmeler gerçekleştirdik. Çanakkale Belediye Başkanımız aldığımız bilgiye göre genel olarak özellikle 1999 depreminden sonra Çanakkale yapı stokunun yönetmeliklere uygun uygun olduğu ve kaçak yapılaştırmaya göz açtırmadığını söylüyor. Onun sözüne itimat ediyoruz. Ancak yine de çok ciddi bir risk altındayız. Hatay`ı gördük. Çok ciddi bir yıkım var. 5 yıllık bina yıkılmış. Denetimlere ve kanunlara uygun yapılmış olması değil, sonrasında da bu kanuna uygun şekilde için kullanılabilir halde tutulması da önemli. Bir kolon kesilmesi, binanın herkesin mezarı haline getirilmesi anlamına geliyor. İnsan dükkanını açmak istemeyebiliyor; apartmanlarda oturan insanlar binaların değeninin düşeceğinden korkarak, bu tip girişimlerde bulmak istemeyebiliyor. Bunların denetimleri konusunda daha hassas olması gerekiyor. Hayat geri gelmiyor ama mülk geri gelebiliyor. Bu afet, hassasiyetlerimizi arttırır diye düşünüyorum" diye belirtti. 
 
Depreme karşı nitelikli eşya vurgusu
Arama kurtarma çalışmalarının ardından kente döndüklerini kaydeden Ongan, "Biz hayat üçgeni kelimesini kullanmıyoruz. Bu aldatıcı olabiliyor. İnsanlara herhangi bir eşyanın yanında hayat üçgeni yaratabilirlermiş gibi geliyor. Oysa nitelikli eşyalar dışında hiçbir eşyanın, 60-70 ton enkaz yığınına dayanması mümkün değil. Bu depremle ilgili özel şeylerden biri; depremin gece gerçekleşmesinden dolayı insanların yataklarında yakalandı. Sanırım depremin sarsıntısıyla yataklarından, yataklarının yanına düşen insanları canlı kurtarma şansımız oldu. Yatakların altının bazalı olması ve içindeki eşyaların sıkışması gibi durumlar da söz konusu" dedi. 
 
"Tek çare afete dayanıklı bina"
Ongan deprem anında yapılması gerekenler ve bulunulan binanın yapısına dair şu sözlere yer verdi, "`Şunu yaparsanız hayatta kalırsınız` gibi bir garanti yok. Hayatta kalmayı garanti altına alacak tek şey, afete dayanıklı zemin etütlerinin yapılmış dayanıklı binaların üretilmesi. Tek çaremiz bu. Bunun dışında böyle bir binada dayanıklı eşyaların yanında bulunarak, eğer eşyalar sabitlenmişse eşyalardan da korunabiliyorsunuz. Sallantı esnasında sıva parçaları ve avizeler gibi şeyler düşebiliyor. Bunlardan korunmak maksatlı, ağırlık merkezi yere yakın, genişliği yüksekliğinden fazla olan eşyaların yanında yat-kapan-tutun, çök-kapan- tutun ile cenin porsiyonu alabilecek pozisyonlarda; afetin geçmesini beklemek gibi bir tavsiyemiz var. Defalarca söyledik; bunu yapanın hayatta kalacak diye bir iddiamız yok. Enkazlar farklı sebeplerle; farklı şekillerle yıkılıyorlar. Yapıların, yapısal değişikliğe uğradığı, proje sonrasında bazı uygulamalar yapıldığı, yapısal denetime girmediği, zemin etütleri yapılmadığı gibi bir çok sebeple enkazların oluşma şekli var. Bu durum enkazın şekline göre değişiyor. Çok sağlam olduğunu düşündüğünüz yer de bile yat-kapan-tutun yapsanız da enkazın yıkılma şeklinden dolayı hayatınız riskte olabiliyor" dedi.
(Damla Yeltekin)
 
Paylaş