On Numara (Yusuf Eroğlu)
Bir daha bulunması çok zor olan fırsat kullanılamadı. Fenerbahçe taraftarının öfkesini anlamak da mümkün değil. Bu öfke kime? Federasyon’a mı?, medyaya mı?, yoksa Galatasaray’a mı? Artık, bu kendini bilmezlerin, zorbalıkla işlerin halledilemeyeceğini öğrenmeleri gerekiyor.
Tarihi fırsat!
Türk futbolunu kaostan çıkarmak için, atılacak ilk adım, tarihi bir fırsat kaçırıldı. Nasıl mı oldu? Anlatalım. Galatasaray 34 haftalık bir maratonun ardından 9 puan farkla ligi en önde bitirdi. Süper finalde de, yine ipi göğüsledi. Buraya kadar yazdıklarımız bildiğiniz şeyler. Oysa ki, bu derbi müsabakası oynanmadan önce, gerek yöneticiler, gerekse taraftar gurupları bir araya gelmeliydiler. Kim şampiyon olursa olsun, Şükrü Saraçoğlu stadında, herkesin o şampiyonu alkışlaması kararını, almalıydılar. Mesela Fenerbahçe taraftarları, maçtan sonra Galatasaraylı futbolcuları tribüne çağırıp alkışlamalıydılar. Sarı-Kırmızılılar da Fenerbahçe taraftarı önünde kupaları alıp seyirciyi selamlamalıydı.. Ne yani. Kupayı almak hakları değil mi?.
İşte tarihi fırsat dediğimiz buydu. Bu yapılsaydı buzlar çözülürdü. İnsanlar futbol yüzünden kanlı bıçaklı oldular. Bu düşmanlık her yere sıçradı. Bunun önüne geçmenin, bu tatsızlıkları bitirmenin en güzel fırsatıydı. Bu bir daha bulunması çok zor olan fırsat kullanılamadı. Fenerbahçe taraftarının öfkesini anlamak da mümkün değil. Bu öfke kime? Federasyon’a mı?, medyaya mı?, yoksa Galatasaray’a mı? Artık, bu kendini bilmezlerin, zorbalıkla işlerin halledilemeyeceğini öğrenmeleri gerekiyor.
İmparatorlar!
Birinci İmparator, Fenerbahçe’nin kaptanı Alex. Bükemediği eli öpmeyi bilen gani gönüllü insan. Müsabaka sonunda, Galatasaray soyunma odasına giderek meslektaşlarını kutladı. Bu koca yürekli adamı alkışlarla kutluyoruz. İkinci İmparator ise Fatih Terim. Galatasaray’ın yapılanma sezonunda böylesine bir başarıya imza atmak yalnızca Terim’in işiydi. Bambaşka bir takım kuruldu. Nerede ise futbolcuların tamamı yenilendi. Gençler kazanıldı. Bunları kaynaştırmak, yeni bir takım yaratarak ilk yılında şampiyon olmak, her türlü takdirin üstündedir. Üçüncü İmparatorumuz ise Kocaman. Aykut Kocaman, kendisi gibi “Kocaman” yürekli bir ekip yarattı. Bu gün rakip yöneticilerin bile,”Biz de olsa dağılıp giderdik” dedikleri bir ortamda takımına iki final oynattı. Çok önemli dört oyuncusunu kaybettiği halde, Kocaman’ın, mangal yürekli oyuncuları haysiyet mücadelesinden başarı ile çıktılar. Bir yazarın dediği gibi,”Onur mücadelesi yılında, en büyük ödül ile aralarında sadece,atamadıkları 1 gol vardı”. Üçüncü İmparatorumuzu da tebrik ediyoruz. Her şeye rağmen takımlarını asla yalnız bırakmayan taraftara ne demeli?Bu cefakar insanların emeği,hiçbir şeyle ödenmez.Son müsabakada ortalığı cehenneme çevirenlerden bahsetmiyoruz. Onların bu başarıda katkıları olamaz. Galatasaray taraftarlarının eğlenip, şampiyonluğu kutlamaları onların en tabii hakları. Kimsenin itirazı olamaz. Yeter ki; kırıp dökmeden sevinip, eğlenmek en doğru olanı.
Sağlıcakla kalınız.